es-Sâdık el-Mehdî Hilâfete İftira Ediyor
es-Sahafe Gazetesi bugün, 5 Safer 1426 muvâfık 16
Mart 2005 Çarşamba günü es-Sâdık el-Mehdî’nin bir konuşmasına yer
verdi. Haberde şöyle geçiyordu: “…
el-Mehdî kendisinin -mevcut şartlar
doğrultusunda- Mus’ab ez-Zerkâvî grubu ile onların temsilciliğini
üstlenip Ilımlı İslam unsurlarından vazgeçirme plânları bulunan
diğer tüm aşırı grupları hedef aldığını ve bunun Arap ve Müslüman
ülkelerde, Müslümanları yüzlerce yıl geriye götürecek İslâmî
Hilâfetin İkâmesi Projesi olan kendi modellerinin kurulmasına imkân
veren bir boşluk oluşturduğunu ekledi.”
“el-Ensâr’ın İmamı” tarafından sarfedilen bu
sözler; Kissenger, Blair, Bush, Rumsfeld ve Myers’ın sarfettiği
sözlere benzemektedir. Nitekim el-İmam’ın konuşmasına uyumlu olarak
dile getirilen son konuşma Myers tarafından yapılmıştır. Şöyle
diyordu: “Birleşik Devletler’in güvenliğine yönelik gerçek ve en
büyük tehlike, 7. yüzyıldaki gibi Hilâfet Devleti
kurulmasına çağıran aşırılıktır.” Allah [Subhânehu ve Te’alâ]
ise şöyle buyurmaktadır:
Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi.
Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Kesinlikle bilen bir
toplum için âyetleri apaçık gösterdik.
[el-Bakarâ 118]
Senin nezdinde hayrın ölçüsü nedir, Ey İmâm? Zamanımızın Râşid
Halîfeler zamanından daha iyi olduğunu mu düşünüyorsun da Ümmetin
önceki zamanlarına geri dönmesini
istemiyorsun? el-Mustafâ [‘Aleyhi’s Salâtu ve’s Selâm]’ın
şöyle dediğini bilmiyor musun?
Sizin en hayırlılarınız Benim zamanımdakilerdir [Sahâbilerdir]
Sonra onlara yakın olanlardır [Tâbiinlerdir] sonra da onlara yakın olanlardır.
[Tebâ-ut Tâbiinlerdir]
‘İmrân (İbn-i Husayn) dedi ki: “Onlara yakın olanlar sözünü iki
defa mı üç defa mı söylediğini bilmiyorum.” Sonra şöyle devam
etti: Bunlardan sonra öyle
bir topluluk gelir ki adakta bulunurlar ama yerine getirmezler.
Hâinlik ederler ve güvenilmezdirler. Şâhitlik ederler ama şehîd
olmazlar. Onların üzerinde şişmanlık görülür.
Hilâfet, yalnızca varlığıyla bile hidâyetin minâresi değil miydi?
Dünyadaki insanları küfrün karanlıklarından İslam’ın aydınlığına
ulaştırmadı mı? Müslümanların izzeti değil miydi? Ümmeti kâfirlerin
ihtiraslarından koruyan bir sığınak olmadı mı? Hilâfet yıkıldıktan
sonradır ki bu çöküş sürecine girip hayatımızda ‘Akîdemizi
kaybetmedik mi? Demokrasi ve İslam’ı hayattan ayıran laiklik gibi
Küfür fikirleri getirilmedi mi? İhtiras, şehvet ve dinden çıkma
özgürlükleri yerleştirilmedi mi? Yoksa Batı’dan ve sistemlerinden
sonra bu hâle düşmedik mi sence? Öyleyse Hilâfetin zamanları mı daha
hayırlıydı, yoksa azgın düşmanların elini can-ı gönülden sıktığın
senin zamanın mı hayırlıdır?!
Muhakkak ki Hilâfet, Hulefâ-i Râşidîn zamanından sonra bile, ilim ve
sanayinin minâresi ve halkları hidâyete ileten bir kılavuz idi.
Hatta senin bugün üstün örnek olarak aldığın ve üzerine titrediğin
Avrupa, o zaman Hilâfet karşısında titriyordu. Şimdi sana basit bir
örnek verelim ki Allah’ın izniyle İslam’a ve de tuzakçıların
tuzaklarına ve âcizlerin acziyetine rağmen Hilâfet’in yeniden
dönüşüne olan güvenin tazelenebilsin. Zamanın İngiltere, İsveç ve
Norveç Kralı, Müslümanların Halîfesine şu mektubu göndermişti:
İngiltere, İsveç ve Norveç Kralı II. George’dan,
el-Endülüs memleketinin Melîki, Müslümanların Halîfesi, yüksek makam
ve büyük azamet sahibi III. Hişâm’a…
Zâtınızı tâzim edip ihtiramımızı sunduktan sonra, mâmur bulunan
ülkenizde ilim ve sanayi alanında gerçekleştirilen büyük ilerlemeyi
işittiğimizi bilmenizi isteriz… Dolayısıyla evlatlarımızın bu
güzel faydalardan istifâde etmelerini istiyoruz. Öyle ki dört bir
yanı cehâletle dolmuş ülkemizde ilim ışığının yayılması bakımından
bizim için adımlarınızı tâkip eden güzel bir başlangıç olsun…
Kardeşimizin kızı “Prenses Dupant”ı, İngiliz eşrâfının kızlarından
oluşan heyetin başına geçirdik ki tahtınıza yakınlık ve şefkât
arzusu ile şereflensinler, böylelikle de azametli inâyetiniz altında
eşleriyle birlikte olsunlar… Küçük prensesi, yüce makâmınıza
mütevâzi bir hediye ile gönderdim. Bunu, zâtınıza olan tâzim ve
hâlis sevgimizin bir emâresi olarak kabul ederek bizi
şereflendirmenizi rica ediyorum.
İmza:
İtaatkâr Hizmetçiniz
II. George
|