"Yılanın Başını" Koparın ve Fitneci Sefîrleri Kovun!
Muhakkak ki târih, asırlarca İslâmî Ümmete, gerek İslâmî Devletin
yönetimdeki beldeler gerekse düşman devletlerin yönetimindeki
beldeler olsun, dünyanın birçok ülkesinde meydana gelen olayların
dümenini, en güzel bir idâre ve büyük bir adâlet ile çevirdiğine
şâhitlik etmiştir. Üstelik İslam Devleti, hiçbir şekilde herhangi
bir yerde fitne tohumları ekmediği gibi, gücü yettiği halde onlara
kaos, kargaşa ve savaşlar çıkarmak yoluyla müdâhale etmemiştir.
Bunu söylüyoruz. Çünkü on yıllardır, kurtlar sofrasındaki
yetimler gibiyiz. Batılı kapitalist devletler işlerimize açıkça
müdâhale etmekten âdeta zevk almaktadırlar. İslâmî beldelerin
başındaki yöneticilerden, bu parazit devletlere karşı koyacak Râşid
Halîfeler gibi yada Harun er-Raşîd veya Mu’tasım gibi olan veya
güttüğü sürüye karşı gayretli bir çoban gibi olan tek bir tane dahi
bulamıyoruz. Lübnan’da son aylarda meydana gelenler bunu
resmetmektedir. Bazı Batılı devletlerin sefîrleri, hükümet ve
güvenlik birimlerinin on yıllardır süren ve hâlen devam edegelen
aşırı dengesiz hoşgörülerinden faydalanarak “demokratik çabalar”
gerekçesiyle hurumâtımızı çiğnemektedirler. Bu sefîrler büyük
gölgeli şemsiyelere sahip oldukları halde bu dengesizlik
yapılmaktadır!
Lübnan’daki ve diğer beldelerdeki sefîrler, iç savaşta kan
yağmurları yağdırma pahasına da olsa, tuzaklar kurmaktadırlar ki
“Hâmîlik” ve “Muhâlefet” ele başları kendilerine koşsunlar,
yalvarsınlar ve itaat edecekleri tâlimatları alsınlar. Onlar ise
bununla izzet ve hâkimiyet sahibi olacaklarını sanmaktadırlar. Fakat
gerçekte kendilerini harap etmekte, halkı da aşağılanmaya ve zillete
düşmektedirler. Bu nedenle yakında şu iki kelimeyi, içi boşaltılmış
“izzet” ve “hakimiyet” kelimelerini terennüm edip sırf onları memnun
etmek için bilerek yada bilmeyerek medyanın tüketim pazarında
pazarlamasını yapacaklardır!
Bu vesileyle, Allah’ın rızası ve Ümmetin hayrı için samimi siyâsî
çalışma çağrımızı yineliyor, bu çalışma ile uğraşanlardan da Batı
veya yerli uşaklarının kendilerine sunacağı çok leziz tabakları
kırmalarını istiyoruz. Zira onların menüsünde ancak zehir vardır.
Tam bir açık-sözlülük ve cesâret ile söylenmesi kaçınılmaz olan
şudur: Batılı sömürgecilerin, özellikle Amerika, Fransa ve
İngiltere’nin Lübnan’daki sefâretlerini derhal kapatın! Bu mücrim
devletlerin sefîrlerini olabilecek en rezil bir şekilde veya mümkün
olan en köklü bir şekilde kovun! Bu sefâretler etrafında yapılan
gösterilerle veya uygulamalı bir operasyon dahilinde öfkeleri
hareket geçirmeksizin sadece bununla yetinmeyin!
Muhakkak ki bizler, şerefli bir geçmişi ve yüksek bir kararlılığı
olan bir Ümmetiz. Allah’ın izniyle gelecek bizimdir! Şimdiden
kendimizi, politikaları dışardan yürütülmeyecek olan bu parlak
geleceğe hazırlayalım. Öyle ki Nübüvvet Minhâcı üzere Kerîm bir
devletimiz olsun da hep birlikte onun, Râşidî Hilâfet Devleti’nin
yönetiminde memnuniyetle gölgelenelim.