Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Ürdün Vilâyeti

Ürdün Barış Girişimi,
Ürdün’deki Yönetimin İhânetlerinden Yeni Bir İhânettir



 

Ürdün’deki yönetim, her gün yahudiler ile olan bağlantısını güçlendirmekte ve bölgede onlar nâmına propaganda yapmaya büyük önem vermektedir. Sadece arabulucu rolü üstlenmekle yetinmemekte, dahası onların varlıklarını yerleştirmek, önlerindeki engelleri kaldırmak ve amaçlarına ulaşmalarını kolaylaştırmak üzere tellallık yapmaktadır. Nitekim Ürdün Kralı ile Dışişleri Bakanı’nın, Beyrut Zirvesi’nde Hâin “Aktivasyon Girişimi”ni başlatmak ve Beyrut Zirvesi’nde verilenlerden daha hâince düzeltmeler yapmak üzere Cezâyir Zirvesi’nden önce gerçekleştirdikleri ateşli faaliyetler buna işâret etmektedir.

Kral II. ‘Abdullah, Fransız Televizyonu İkinci Kanalı’na verdiği bir demeçte şöyle diyordu: “Cezâyir’deki önceki Arap Girişimi’nin, İsrail’in endişelerini dikkate alacak şekilde düzeltilmesine ihtiyaç vardır.” Üstelik bunu birçok kez tekrarlayıp duruyordu. 07.03.2005’te “İsrail” İkinci Kanalı’na verdiği demeçte ise şöyle diyordu: “Umarız ki “İsrail”in ciddi olmadığı için reddettiği ama işgâl edilmiş Arap topraklarından geri çekilmesine, başkent olarak Doğu Kudüs’ü de içeren bağımsız bir Filistin Devleti kurulmasına ve mültecilerin geri dönmelerine karşılık “İsrail” için güvenlik ve normalleşme öneren önceki girişimleri, Cezâyir’de (Beyrut ve Ötesi’nde) gerçekleştiririz.” Ve şöyle ekliyordu: “Son dosyayı gerçekleştirmek zordur… Eğer “İsraillilerin” bu dosyada ilerlemesi mümkün olursa, inanıyorum ki gidermeye çalıştığımız endişelerini hemen hemen halledebileceklerdir.” Ve şöyle diyordu: “Hatta “İsrail” halkını ilgilendiren en hassas meselelerde -meselâ mülteciler meselesinde- dahi, olabildiğince esnek davranabileceğimiz bir anlaşma çerçevesinde makbul bir çözüme ulaşılabiliriz.” Ve şöyle diyordu: “İsrail ile Arap Âlemi arasında geniş ve derin ilişkiler kurmak üzere Arap Girişimi’ni canlandırmaya çalışıyoruz. Bunun içindir ki kulislerin ardında cidden meşgulüz.” Tüm bunlardan anlıyoruz ki Ürdün Dışişleri Bakanı Hani el-Mulkî’nin Beyrut Zirvesi üzerinde “Ürdün düzeltmeleri” olduğunu inkâr eden açıklamaları düpedüz yalandır. Nitekim Kral’ın temsil ettiği Ürdün Yönetimi, “İsrail”in pazarlamasını yapmak ve “İsrail”in taleplerini karşılayan yeni tâvizler vermek üzere pis bir aracılığa soyunmuştur. Beyrut Girişimi’nin saçtığı peşkeşlere rağmen, görünen o ki Kral II. ‘Abdullah bunlarla yetinmemiş ve Arapları daha efdâl bir şekilde açıklama ve yoruma muhtaç görmüştür. Böylece bunu, “İsrail’in endişelerini dikkate alacak şekilde” diyerek düzeltmiştir! Kral II. ‘Abdullah’ın derdi, yahudi varlığının güven ve huzur halindeyken tanınması ve Filistin’deki bekâsının sağlanmasından başka bir şey değildir! O, bu neticeye en acil bir şekilde ulaşmak için soluk-soluğa koşturmaktadır ki şöyle demiştir: “(Sadece çocuklarımız için değil kendimiz için de barış istiyoruz) diyerek on yıl gerisine gitmek istemiyoruz”!

Ey Ürdün’deki Müslümanlar!

Muhakkak ki bu Ürdün yönetimi, kurulduğu günden beri, meselelere önem vermekten ve maslahatları gerçekleştirmekten oldukça uzaklaşarak İslâmî Ümmetten kopmuştur. Aksine tüm gücünü, Ümmetin tüm enerjisini ve tüm olanaklarını, kâfirlerin maslahatlarını gerçekleştirmek ve onları Müslümanların boyunlarına bindirmek uğruna heder etmiştir. Oynamakta olduğu bu ihânet rolünü de deşifre edilmiş deccâlsı ve yalancı örtülerle gizlemeye çabalamıştır. Bunu da siz görmeyesiniz, siz işitmeyesiniz diye ve size hiçbir değer, önem veya itibar vermeyerek yapmıştır! Çünkü siz, utanç verici bir suskunluğa daldınız. O kadar ki bu yönetim bile sizin bu suskunluğunuzu kınadı ve sizi yalnızca kendi istediklerini konuşur hale getirdi! Size de “sessiz çoğunluk” adını verdi. Bakınız, bu Kral hayâsızca neler söylüyordu: “Biz herhangi bir toplumda ve her problemde ne çektiysek dâima bu sessiz çoğunluktan çektik. Onu nasıl ayağa kaldırabilir de “Yeter! Artık meydana gelen şeylerle uğraşmak istemiyoruz” dedirtebiliriz acaba?” Sizin suskunluğunuz bu yönetime yetmiyormuş ki hele bir de sizden işlediği her cürüme ortak olmanızı istiyor!..

Ey Ürdün’deki Müslümanlar!

Muhakkak ki Allah [Subhânehu ve Te’alâ] sizlere yahudilerin kim olduğunu beyân etmiş, onların sıfatlarını açıklamış ve kalplerinin içindekileri ortaya çıkarmıştır. Ne var ki sizin bu yöneticileriniz; Rabbinizin hükmüne, yönetimine râzı olmadıkları gibi O’nun emrine de itaat etmemektedirler. Zîra onlar, Allah’ın hükmünü gözden çıkarmışlardır. Öyleyse Hâşâ onlar mı doğru söylüyor, Allah mı?! Hâşâ onlar mı biliyor, Allah mı?! Şüphesiz ki Allah, onların yalan sözlerinden çok uzaktır. O, En Büyük ve En Yüce olandır. Nitekim şöyle buyurmuştur:

Yoksa onların mülkten (hâkimiyetten) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı, insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi. [en-Nîsa 53]

ve şöyle buyurmuştur:

Her ne zaman onlar bir ahid ile sözleştilerse, yine içlerinden bir fırka (o sözü) bozmadı mı? Zaten onların çoğu îman etmezler. [el-Bakara 100]

ve şöyle buyurmuştur:

Onların dinlerine uymadıkça yahudiler de hristiyanlar da Senden asla râzı olmayacaklardır! [el-Bakara 120]

Sonra sizin bu yöneticileriniz sanıyorlar ki yahudiler verdikleri peşkeşler ve tâvizler ile yetinecek de böylece onlardan râzı olacaklardır! Heyhât!..

Ey Ürdün’deki Müslümanlar!

Muhakkak ki Filistin, Müslümanların boyunlarındaki bir emânettir. Onun herhangi bir parçasından vazgeçilmesi; Allah’a, Rasulü’ne ve mü’minlere alenen ihânettir. Her ne şekilde olursa olsun, yahudi varlığı ile muhatap olmak veya Müslümanlar arasında onun pazarlamasını yapmak büyük bir cürümdür. Gerçek şu ki sizler bu hâin yönetimleri ortadan kaldırmak ve Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in müjdelediği gibi yahudilerle kıran kırana bir savaşı gerçekleştirecek olan Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurmak üzere Hizb-ut Tahrir ile beraber ciddi bir çalışmaya katılmadığınız müddetçe, bu yöneticilerinize ve bu ihânet girişimlerine karşı suskunluğunuzun günâhını elbette üzerinizde taşıyor halde kalacaksınız.

İşte o gün de mü’minler Allah’ın nusretiyle, zaferiyle sevineceklerdir. Allah dilediğine nusret eder, zafer verir. O, ‘Azîz’dir, Rahîm’dir. [er-Rum 4-5]

 

 HİZB-UT TAHRİR
 Ürdün Vilâyeti
H. 09 Safer 1426
M. 20 Mart 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |