Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Sudan Resmi Sözcülüğü

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]



 

Sudan’ın Parçalanması Çağrısı Devrede!..

Elvân Gazetesi’nin 01.04.2005 Cuma günkü baskısının birinci sayfasındaki bir haberde şöyle geçiyordu: “Doğu Sudan Cephesi, İngiliz girişimi yoluyla Hükümet ile müzâkere etmeyi kabul ettiğini duyurdu. Ancak el-Bicâ Konferansı ile Hür Lionslar gibi grupları bünyesinde barındıran Cephe, Hükümet ile masaya oturmak için, Port Sudan olaylarına karışanların âdil bir mahkemeye sevk edilmesi, siyâsî tutukluların serbest bırakılması ve self-determinasyon ilkesinin onaylanması gibi birtakım şartları önceden öne sürmüştü.” Gazete haberinde, geçen Salı günü Doğu Sudan’daki Hemşkurib kentinde çalışmaları sona eren Doğu Sudan Cephesi konferansının sonuç önerilerine de yer verdi. Bu haberde geçen en tehlikeli husus, Doğu Sudan’ın self-determinasyon hakkı yani “ayrılma hakkı” talep etmiş olmasıdır. Bu konudan çokça bahsetmiş ve Sudan’ın, topraklarının ve halkının birliği üzerindeki tehlikelerini beyân etmiştik. Kezâ bunun şer’an haram olduğunu da açıklamıştık. Güney Sudan için self-determinasyon (ayrılma) hakkı öngören Mişâkus Protokolü’nü yani “Sonun Başlangıcı Protokolünü” onaylamanın, ülke ve halkı üzerinde tam bir felâket olacağını ve diğer bölgelerin de aynı talepte bulunmalarının önünü açacağını söylemiştik.

Bu konuda, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilâyeti tarafından 29 Haziran 2003’te yayınlanan “Self-Determinasyon: Bir Hak mı Yoksa Bir Cürüm mü?” başlıklı beyannâmede şöyle denilmişti: “…Eğer bu takaddüm -Allah korusun- gerçekleşirse, diğer bölgelerin ve kabilelerin de değişik bahaneler ile self-determinasyon (ayrılma) hakkı talep etmelerinin kapılarını açacaktır. Sudan Hükümeti bunu reddedemeyecektir. Zira o bunu kabul etmiş ve Güney’de tatbik etmiştir. Biliyoruz ki, ayrılması için John Garang’a ve hareketine fısıldayan, aynı zamanda diğer bölgelere ve topluluklara da ayrılmaları için fısıldar. Buna ‘marjinalize edilmiş bölgelerin [en-Nube Dağları, Doğu Sudan, Güney Mavi Nil ve Dârfur] meseleleri’ olarak bilinen şey ile işaret edilmiştir.” Uyardığımız şey işte gerçekleşti. Dolayısıyla Hükümet, Kâfir Batı’ya, araçlarına ve kuyruklarına teslimiyet ve bağımlılık serilerini sürdürürse, vay Sudan’ın hâline!.. Selâmet Sudan ile birlikte olsun.

Ey Kerîm Ümmet!

Muhakkak ki ülkenin ve halkının parçalanması açısından meydana gelenler, düşmanın çıldıracağı ama Allah’ın râzı olacağı bir yol tutturmanızı gerektirmektedir. Bunun için sizi parçalamada acele edenlere hak ettikleri cezâyı vermeniz ve bu yönetimi ellerini, ülkeyi uçurumun kenarına sürükleyen bu “ihânet” anlaşmalarından çekmeye ve ırk, renk, din veya taraf farkı gözetmeksizin herkese hakkını verecek olan adâlet ortamını oluşturmaya zorlamanız gerekir. Kaldı ki bu ancak Ümmetin ‘Akîdesi ile Ümmetin mukadderâtı ve servetleri üzerindeki tüm cürümlere son verecek olan Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet’in kurulmasıyla gerçekleşir.

İşte o gün mü’minler de Allah’ın nusretiyle, zaferiyle sevineceklerdir. Allah dilediğine nusret, zafer verir. [er-Rûm 4-5]

İbrâhim Usmân (Ebu Halîl)
 HİZB-UT TAHRİR
Sudan Resmi Sözcüsü
H. 23 Safer 1425
M. 03 Nisan 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |