Sudan’ın Parçalanması Çağrısı Devrede!..
Elvân Gazetesi’nin 01.04.2005 Cuma günkü baskısının birinci
sayfasındaki bir haberde şöyle geçiyordu: “Doğu Sudan Cephesi,
İngiliz girişimi yoluyla Hükümet ile müzâkere etmeyi
kabul ettiğini duyurdu. Ancak el-Bicâ Konferansı ile Hür Lionslar
gibi grupları bünyesinde barındıran Cephe, Hükümet ile masaya
oturmak için, Port Sudan olaylarına karışanların âdil bir mahkemeye
sevk edilmesi, siyâsî tutukluların serbest bırakılması ve
self-determinasyon ilkesinin onaylanması gibi birtakım
şartları önceden öne sürmüştü.” Gazete haberinde, geçen Salı
günü Doğu Sudan’daki Hemşkurib kentinde çalışmaları sona eren Doğu
Sudan Cephesi konferansının sonuç önerilerine de yer verdi. Bu
haberde geçen en tehlikeli husus, Doğu Sudan’ın self-determinasyon
hakkı yani “ayrılma hakkı” talep etmiş olmasıdır. Bu konudan çokça
bahsetmiş ve Sudan’ın, topraklarının ve halkının birliği üzerindeki
tehlikelerini beyân etmiştik. Kezâ bunun şer’an haram olduğunu da
açıklamıştık. Güney Sudan için self-determinasyon (ayrılma) hakkı
öngören Mişâkus Protokolü’nü yani “Sonun Başlangıcı Protokolünü”
onaylamanın, ülke ve halkı üzerinde tam bir felâket olacağını ve
diğer bölgelerin de aynı talepte bulunmalarının önünü açacağını
söylemiştik.
Bu konuda, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilâyeti tarafından 29
Haziran 2003’te yayınlanan “Self-Determinasyon: Bir Hak mı Yoksa
Bir Cürüm mü?” başlıklı beyannâmede şöyle denilmişti: “…Eğer
bu takaddüm -Allah korusun- gerçekleşirse, diğer bölgelerin ve
kabilelerin de değişik bahaneler ile self-determinasyon (ayrılma)
hakkı talep etmelerinin kapılarını açacaktır. Sudan Hükümeti bunu
reddedemeyecektir. Zira o bunu kabul etmiş ve Güney’de tatbik
etmiştir. Biliyoruz ki, ayrılması için John Garang’a ve hareketine
fısıldayan, aynı zamanda diğer bölgelere ve topluluklara da
ayrılmaları için fısıldar. Buna ‘marjinalize edilmiş bölgelerin
[en-Nube Dağları, Doğu Sudan, Güney Mavi Nil ve Dârfur]
meseleleri’ olarak bilinen şey ile işaret edilmiştir.”
Uyardığımız şey işte gerçekleşti. Dolayısıyla Hükümet, Kâfir
Batı’ya, araçlarına ve kuyruklarına teslimiyet ve bağımlılık
serilerini sürdürürse, vay Sudan’ın hâline!.. Selâmet Sudan ile
birlikte olsun.
Ey Kerîm Ümmet!
Muhakkak ki ülkenin ve halkının parçalanması açısından meydana
gelenler, düşmanın çıldıracağı ama Allah’ın râzı olacağı bir yol
tutturmanızı gerektirmektedir. Bunun için sizi parçalamada acele
edenlere hak ettikleri cezâyı vermeniz ve bu yönetimi ellerini,
ülkeyi uçurumun kenarına sürükleyen bu “ihânet” anlaşmalarından
çekmeye ve ırk, renk, din veya taraf farkı gözetmeksizin herkese
hakkını verecek olan adâlet ortamını oluşturmaya zorlamanız gerekir.
Kaldı ki bu ancak Ümmetin ‘Akîdesi ile Ümmetin mukadderâtı ve
servetleri üzerindeki tüm cürümlere son verecek olan Nübüvvet
Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet’in kurulmasıyla gerçekleşir.
İşte o gün mü’minler de Allah’ın nusretiyle, zaferiyle
sevineceklerdir. Allah dilediğine nusret, zafer verir. [er-Rûm
4-5]