Müşerref’in "Yeni Bir Ruh Getirmek" Açıklaması,
Keşmir’de Bir "U-Dönüşü"nü Bizzat Kabul Etmektir
Müşerref’in, Keşmir meselesinde bir U-dönüşü yapmadığını iddia
etmesi kesinlikle yalandır. Gerçek şu ki Hindistan’a “yeni bir ruh”
ile geldiğini iddia ettiği Delhi’de bizzat bakış ve tutumundaki
U-dönüşünü kabul etmiştir. Bu “yeni ruh”un kerâmeti, bir “sâkin
sınır” Kontrol Hattı oluşturulmasını önermesiydi. Sadece bu da
değil… Delhi’ye teslimiyetini sunan General, ayrıca “sınırların
mevzu bahis yapılmadığı” düzenlemeler üzerinde çalışılmasına açıkça
çağrıda bulundu. Bu ziyâretinde Müşerref ilk kez, açık bir politik
kaypaklık olarak Keşmir liderliğinin, Tüm Partiler Hürriyet
Konferansı [APHC] haricinde bir temsilcisi bulunduğunu iddia etti.
Geçmişte Pakistan ilk olarak Keşmir’e çözüm bulunmasına çağrıda
bulunurdu ama şimdi ticâret, kültürel değişim ve diğer etkinliklerin
öne çıkarılmasına çalışmaktadır. Dolayısıyla Hindu tutumunun, yani
Hindistan’ın tüm meselelerde Keşmir’i rehin almaması gerektiği
görüşünün propagandasını, şimdi bizzat Müşerref üstlenmektedir. Eğer
tüm bunlar bir U-dönüşü değilse, o zaman biz neye U-dönüşü
diyebiliriz ki?
Şüphesiz ki U-dönüşü yapmak Müşerref’in elinde değildir. Bilakis o,
her “dönüş” için Condoleezza Rice ve Donald Rumsfeld vâsıtasıyla
Washington’dan emirler almaktadır. Müşerref gibi hâin yöneticiler
yüzündendir ki Pakistan’ın nükleer gücü ve Keşmir politikası tamamen
düşmana rehin bırakılmıştır. Ümmet kendisini bu ajan yöneticilerden
derhal kurtarmalı ve
Hilâfet’i kurarak Müslümanları tek bir liderlik altında
birleştirmelidir ki Ümmet Keşmir, Çeçenistan ve Filistin gibi tüm
problemlerini kolaylıkla çözebilsin.