| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |

Tutuklanan Hizb-ut Tahrir Gençlerinin Ailelerinden
Kamuoyuna Bir Açıklama



 

28 Mart 2005 günü sabaha karşı saat beş civarında Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenledikleri operasyonla Sefa Karslı, Haluk Özdoğan, Mustafa Güler, Aydın Adak, Hakan Bolat, Recep Tabak, Bülent Kurşun ve İsa Aydın evlerine yapılan baskınla terör örgütü olduğu iddia edilen Hizb-ut Tahrir’e üye olmak suçundan dolayı gözaltına alınmışlar, 3 günlük sorgularının ardından çıkarıldıkları mahkemece bu suçtan dolayı tutuklanmalarına karar verilerek hapse atılmışlardır.

Ailelerimizin üyesi oldukları için tutuklandıkları Hizb-ut Tahrir; ideolojisi İslam olan siyâsî bir partidir. Ümmet içerisinde, Ümmet ile birlikte, Ümmetin İslam’ı yeryüzüne hâkim kılabilmesi için Ümmete liderlik etmek üzere çalışır. Bu kitle Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurarak İslam Risaleti’ni yeryüzüne egemen kılabilmek için dünyanın birçok bölgesinde sadece fikrî ve siyâsî bir çalışma yapmakta, bu çalışmasında da Allah’ın Müslümanlar için yegâne rehber kıldığı Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in Mekke’de başlayıp Medine’de İslam Devleti’ni kuruncaya kadar tâkip ettiği metodunu sıkı sıkıya takip etmektedir. Bu metodu esnasında Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] maddi hiçbir eyleme başvurmadığı için Hizb-ut Tahrir de hiçbir maddi eyleme başvurmamış ve başvurmamaktadır. Tüm dünya, faaliyetlerini 52 yıldır aralıksız sürdüren bu kitlenin böyle bir amelde bulunmadığına şahittir.

Bu operasyon, Hizb-ut Tahrir gençlerine yapılan ilk tutuklama olmayıp daha önce de onlarca kez Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı operasyonlar yapılmış ve bu operasyonlarda yüzlercesi tutuklanmıştır. Oysa 2003/2291 nolu Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararında şöyle denilmiştir:

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bilgi yazılarından, mahkememize intikal eden olaylardan ve dosya içeriğinden Hizb-ut Tahrir adındaki yapılanmanın cebir ve şiddet eylemlerinde bulunduğu, bu yönteme başvurduğu hususu tespit edilememiştir. Yapılanmanın bu haliyle terör örgütü olarak kabul edilmesi yeni yasal düzenleme karşısında mümkün görülmemektedir

Bu karara rağmen yapılan tutuklamalar, Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin İslam’ı ve Müslümanları susturmak adına kendi kanunlarını bile nasıl çiğnediklerini çok net bir şekilde gözler önüne sermektedir. Yine 28 Mart günü tutuklanan Haluk Özdoğan, Mustafa Güler, Aydın Adak ve Bülent Kurşun’un daha önce de aynı suçtan dolayı tutuklanmış olmaları ve önceki davaları devam ettiği halde yeniden tutuklanmaları Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin hukuksuzluklarının ve kural tanımazlıklarının en çarpıcı göstergesidir.

Görünen o ki samimi dava adamlarına karşı kapsamlı plânlar ve projeler hazırlayan ve Müslümanların uyanışından büyük tedirginlik duyan Batılı devletler, özellikle de Amerika memnun edilmeye çalışılmaktadır. Evlatlarımız, eşlerimiz ve babalarımız ise sırf Müslüman oldukları ve İslâmî Hayatın yeniden başlatılması için çalıştıkları için başımızdaki güç ve otorite sahipleri tarafından İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıkla dolu bu Batılı plân ve projeler uğruna feda edilmektedir. “Terörizme karşı ortak mücadele” ve “Stratejik dostluk/işbirliği” ise bu çirkin komplonun gerekçesini oluşturmaktadır.

İhlaslı mü’minlere yönelik bu zulümler sadece Türkiye’de değildir. Çeşitleri ve boyutları değişkenlik arzetse de Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da, Keşmir’de, Çeçenistan’da, Özbekistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha nice İslâmî beldelerde Müslümanlar hep acı çekmekte, sırf Rablerine iman ettikleri için eziyete maruz bırakılmaktadırlar.

Allah’ın Dinine sarılanlara yönelik haksızlık, hukuksuzluk, katliam, işkence, hapsetme sadece bu zamana has değildir. Önceden de Nemrutlar, Firavunlar ve Mekke müşrikleri Müslümanları aşağılıyor, horluyor, katlediyor ve zulmediyordu. Oysa onlar kısa bir süre sonra yaptıklarının yanlarına kalmadığını, tahtlarının nasıl bir anda devrildiğini, zulümlerinin nasıl sona erdiğini çok iyi kavradılar. Allah onları hiç ummadıkları bir yerden çepeçevre kuşattı.

İşte bugün gördüğümüz, şahit olduğumuz ve hissettiğimiz aynı türden zulümlerin de sonu Allah’ın izniyle muhakkak gelecek, Allah [Subhânehu ve Te’alâ] bu zalimlerden öncekileri çepeçevre kuşattığı gibi bunları da hiç ummadıkları bir yerden çepeçevre kuşatarak, dünyayı yeniden adalet, nur ve hidayet aydınlığı ile aydınlatacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti; Batılı güçler ve özellikle Amerika, Avrupa Birliği ve yahudi varlığı karşısında acze düşüp boyun bükerken Allah’tan umdukları yardımdan başka hiçbir güce sahip olmayan mü’min gençleri tutuklayarak güç gösterisinde mi bulunmaktadır? Siyâsî, ekonomik ve askerî bakımlardan verilen tâvizler ve imtiyazlar yetmiyormuş gibi bir de İslam’ın ve Müslümanların hayrına olan çalışmaları engelleyerek kâfirleri râzı etmeye mi çalışmaktadır?

Müslüman Türkiye halkını bu zulme sessiz kalmamaya, Ümmetin geleceğini kurtarmak ve Allah’ın rızasını kazanmak için çalışan samimi dâvâ adamlarına destek olmaya ve onlarla birlikte hareket ederek mevcut sistemin dikta politikalarına tepki göstermeye çağırıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ve özellikle AKP Hükümetinin ileri gelenlerini, İslâmî tavır almaya, hiç olmazsa mâkul ve sağduyulu davranmaya ve Batı’nın bu tehlikeli ve çirkin entrikasına ortak olmamaya, bunun bir göstergesi olarak da Hizb-ut Tahrir gençlerini derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz.

Tüm Müslümanlara, özellikle devlet ve hükümet yetkililerine Müslümanlar olarak îman ettiğimiz Rabbimizin şu mübârek hitâbını bir kez daha hatırlatıyoruz:

Muhakkak ki Allah, Allah ve Rasulü’nü incitenleri dünyada ve Ahirette lânetlemiş ve onlar için muhîn (horlayıcı) bir azap hazırlamıştır. Mü’min erkeklere ve mü’mine kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler ise şüphesiz apaçık bir iftira ve (büyük) bir günah yüklenmişlerdir. [al-Ahzâb 57-58]

Tutuklu Hizb-ut Tahrir Gençlerinin Aileleri

 

DUA

Allahım! Halimizi sana arzediyoruz. Bu mübarek gün huzuruna geldik bizi huzurundan boş çevirme Yâ Rabbi!

Allahım! İslama ve Müslümanlara düşman olan bu hainlerin ve zalimlerin yaptıklarını sana şikayet ediyoruz. Sen şahitsin ki eşlerimiz senin dinini yaşamak ve emrettiğin gibi dinini hayata hakim kılmaktan başka bir iş yapmıyorlardı. Sen onlardan razı ol Yâ Rabbi!

Sen bu olayı Müslümanların aklını başına getirip farz olan İslam’i hayatı başlatma işini üstlenmeleri için bir vesile kıl.

Filistin’de, Irak’ta, Çeçenistan’da ve daha birçok yerde mücadele eden Müslümanlara sen yardım et. Onları kafirlere karşı muzaffer eyle Yâ Rabbi!

İslam ümmetinin eskiden olduğu gibi tek bir vücut olmalarını ve dünyaya Risaletini taşımalarını nasip eyle. Şu anda zalimin ve kafirin zulmü altında inleyen tüm kardeşlerimize yardım eyle.

Dünyayı kana ve zulme boyayan azgın kafirler Bush, Putin, Blair ve diğerlerini kahreyle Yâ Rabbi!

Başımızdaki hain ve uşak yöneticileri de ıslah eyle. Islahları mümkün değilse onları da efendileri ile beraber kahreyle!

Sen eşlerimizi ve bizleri Salihlerden eyle.

Nur Suresi 55.inci âyet-i kerîmende Müslümanlara yaptığın vaadini bir an önce yerine getir.

“Ya dağıt başsız kalan sürünü, ya çobansız bırakma” Allahım!

Şüphesiz sen işiten ve bilensin, yegâne hüküm ve hikmet sahibisin.

Amin!..

Amin!..

Amin!..

Ve’l Hamd-u Lillahi Rabb-il Âlemîn…

 

Hizb-ut Tahrir resmî web sitesi: www.hizb-ut-tahrir.org
Hizb-ut Tahrir medya bürosu web sitesi: www.hizb-ut-tahrir.info
Hizb-ut Tahrir medya bürosu radyosu: www.hizb-ut-tahrir.info
Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti resmî web sitesi: www.al-ummah.org

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |