Guantanamo’da Kur’an’a Hakâret Eden Amerika’ya Karşı Duruş
Yerel ve uluslararası medya organları, Amerikan soruşturma
elemanları ile askerlerinin, sorgulanmaları esnasında mahkumların
gözü önünde Kur’an-il Kerîm’i tuvalete attıklarını, yırttıklarını ve
ayaklarıyla çiğnediklerini haber verdiler.
Buna karşın Amerikan Hükümeti, Dışişleri Bakanlığı vâsıtasıyla
konunun araştırılacağını duyurmakla yetinmiştir. Oysa bu hakâret ilk
kez yaşanmamaktadır. İşte 26 yaşındaki İngiliz asıllı Tarık Dragoul,
Küba’daki Guantanamo Zindanı’ndan serbest bırakılmasından sonra,
gardiyanların mahkumlara karşı yaptıkları İslam’a ve Kur’an’a
yönelik hakâretler hakkında avukatı aracılığıyla açık bir mektup
yazmıştır. Orada Müslümanlara küfredildiğini, dövüldüklerini,
işkenceye uğradıklarını, avretlerinin açıldığını ve karşılarında
zinâ edildiğini belirtmiştir. Aynı hâdiselerin tekrarlanması
göstermektedir ki bunlar özellikle 11 Eylül 2001 hâdisesinden sonra
kasten ve bile bile yapılmaktadır. Irak’taki Ebu Ğurayb’da ve
Guantanamo’da meydana gelenler de göstermektedir ki bunlar resmî bir
prosedür dahilinde organize bir şekilde yapılmaktadır, yoksa bir
kişinin suçlu olduğu bireysel eylemler değildir.
Ey Müslümanlar!
Amerikalıların bu tavrı açıkça şunlara işâret etmektedir:
1. Dillerine doladıkları demokrasi ve insan hakları nâmına diğer
ideolojilere saygı düşüncesi yalandan ve aldatmacadan başka bir
şey değildir.
2. Dinler ve hadâratlar arası diyalog da İslam’ın ve Müslümanların
dünya liderliğinin önünü kesmek için öne sürülmüş safsatalardan
başka bir şey değildir.
3. İslâmî Hilâfet olmaksızın İslam’ın ve Müslümanların korunması
mümkün olmayacaktır. Zîra kendilerini ve mukâddesâtını koruyan bir
muhâfız bulunmayacaktır.
Binâenaleyh Hizb-ut Tahrir / Endonezya aşağıdaki hususları beyân
eder:
1. Amerikan askerleri ve sorgucuları tarafından Guantanamo
Hapishanesi’de Kur’an-il Kerîm’e hakâret edilmesini kınamaktadır.
2. Amerika tarafından çağrıda bulunulan ve uygulanan “Terörizm ile
Mücâdele” meselesi, onların İslam’ı ve Müslümanları yok etmek için
kullandıkları araçlardan bir araçtır.
3. Dolayısıyla İslâmî beldelerdeki yöneticilerden İslam ile
yönetimi geri getirmelerini, Kur’an’a ve Sünnet’e sımsıkı
sarılmalarını, kendilerini sömürgeci devletlerin desteğinden
kurtarmalarını, Amerika ve Kâfir devletlerden olan diğer
müttefikleri ile olan tüm diplomatik ilişkilerini kesmelerini
talep ediyoruz.
4. Müslümanlardan da İslâmî Şeriati uygulayacak, Müslümanları
birleştirecek ve Kur’an’a hakâret edip Müslümanları aşağılayan
büyük devletlere karşı durmada onlara liderlik edecek olan İslâmî
Hilâfet’i kurmak üzere tek saf halinde durmalarını talep ediyoruz.
Ey Müslümanlar!
Hatırlayın ki Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:
Ey îmân edenler! Kendi dışınızdakileri dost, sırdaş edinmeyin! Çünkü
onlar size fenâlık etmekten asla geri durmazlar ve hep sıkıntıya
düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından
(dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları
(düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, âyetlerimizi
size açıklamış bulunuyoruz. [Âl-i İmrân 118]