Ölü Deniz’de toplanan Dâfus Ekonomik Forumu 22.05.2005’te
çalışmasını sona erdirdi. Bu forum Ürdün’de üç yıldır ardarda
toplanmaktadır. Ürdün yönetimi, Ölü Deniz’deki forum alanını
hazırlamak üzere önceki yıllarda çok büyük paralar harcamış, boşa
harcanan tüm bu paraların Müslümanlara hiçbir faydası dokunmamıştır.
Forum, her sene câzip ve şâşâlı sloganlarla toplanmakta ve Ürdün
halkına hiçbir faydası olmaksızın sona ermektedir. Duyulan şey
sadece yatırım vaatleri, büyük şirketlerle imzalanan sözleşmeler ve
yüz milyonluk projelerdir. Artık kesinleşen gerçek şu ki bu tür
işlerin hiçbiri halkın fakirliğini ve sefâletini değiştirmemekte,
tam aksine yalnızca sahiplerinin çıkarları doğrultusunda
gerçekleştirilmektedir.
Ürdün’de bu forumun mükerreren toplanması şu iki hususu
gerçekleştirmek içindir:
Birincisi: Bölgede “İsrail”in yerleşmesine yönelik girişimlerin
sürdürülmesi, atmosferin ona geniş ölçüde açılması ve bölge
devletleriyle siyâsî ve ekonomik ilişkiler kurabilmesine imkân
tanınmasıdır. Buna ilişkin en bâriz gösterge; Ürdün Su Bakanı Râid
Ebu’s Suud ile Irak Dışişleri Bakanı Huşyar Zibârî ve “İsrail”
Altyapı Bakanı Bunyâmin Bin İliazir arasında yapılan toplantıdır.
Ürdün yöneticileri “İsrail”i bölgede pazarlayabilmek ve onunla
normalizasyonu sağlayabilmek, ilişkileri normalleştirmek için
ellerinden geleni yapmaktadırlar. Nitekim Ürdün Mâliye Bakanı Bâsim
‘Avâdullah, Yediot Ahranot Gazetesi’ne verdiği demeçte şöyle
diyordu: “Barış Plânı’na bağlı kaldığı sürece İsrail’in, sadece
Irak ile değil diğer tüm Arap ülkeleriyle ekonomik ilişkiler kurmak
için Ürdün’ün desteğini talep etmesi mümkündür.”
Dikkat çekici şey şu ki Ürdün yönetimi; ekonomik çıkarlar olduğu,
Amerikan piyasalarının Ürdün’e açıldığı ve Ürdün’ün Amerika’ya
yaptığı ihrâcatların arttığı iddiasını temel alarak “İsrail” ile
ilişkiyi yaygınlaştırıyor olmasıdır. “İsrail” Sanâyi ve Ticâret
Bakanı Ehud Olmert, “QIZ İhrâcatları” konulu bir uluslararası forum
çerçevesinde düzenlenen bir toplantı esnasında şöyle diyerek bu
yalanı ifşâ etmiştir: “İsrail’in Amerikan piyasasındaki rekâbet
yeteneği olan alanlar artmıştır. Özellikle tekstil endüstrisi
böyledir.” Yine Amerika’ya yaptıkları ihrâcat hacminin 15 milyon
dolardan yaklaşık 140 milyon dolara yükseldiğini belirterek
Ürdün’deki işçi ücretlerinin düşmesinin, İsrail’in rehabilite
edilmiş alanlardaki çıkarlarının önemli faktörlerinden biri olduğunu
ortaya koymuştur. Ürdün yönetimi, İsrail menşeili QIZ ürünlerine
rağmen Amerika’ya yaptığı ihrâcat hakkında safsatalar öne
sürmektedir. Oysa İsrail’e ucuz işgücü sağlamaktan başka hiçbir
fayda elde edebilmiş değildir. Bununla birlikte her ikisi, bu
endüstriyel kentlerin hacmini artırmaya karar vermişlerdir. Şüphesiz
ki ‘Azîm olan Allah yahudiler hakkındaki doğruyu söylemiştir:
Yoksa onların mülkten (hâkimiyetten) bir nasipleri mi var? Öyle
olsaydı, insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi.
[en-Nîsa 53]
İkincisi: Bölgedeki Amerikan politikalarının ve “sömürgeci” (!)
plânının propagandasını yapmaktır: Bu da ülke içinde gelişme
kaydettikleri ve bunu da kendilerine has üretken yetenekleri
sayesinde başardıkları iddiasıyla övünen yöneticilerin ve bölge için
tasarlanan Amerikan yönteminin içyüzünü sergileyen Amerikan
Dışişleri Bakan Yardımcısının Vekîli Robert Zoellick’in forumdaki
konuşmasından açığa çıkmıştır. Ayrıca konuşmasında, halkın politik
katılımını genişletmek üzere Ürdün’de yerel yasama organları
kurulmasından da bahsetmiştir ki Ürdün yönetimi -kendisine has
üretken yeteneklerden biri olarak- bunun propagandasını yapmaktadır.
Zoellick yaptığı açılış konuşmasında bu iddianın yalan olduğunu,
bilakis Amerika’nın Ürdün yönetimine verdiği emirlerden biri
olduğunu belirtmiştir. Kaldı ki Ürdün yönetimi bunu sanki kendi
girişimiymiş gibi kendisine mâl etmiş sonra da yaymaya başlamıştır.
Ey Ürdün’deki Müslümanlar!
Muhakkak ki Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilâyeti sizi, Râşidî
Hilâfet Devleti’ni kurarak İslâmî Hayatı yeniden başlatmak ve
beşerî sistemler ile bu kukla varlıkları kökünden yok etmek üzere
bizimle birlikte çalışmanıza dâvet etmektedir ki Müslümanların
beldeleri tek bir râye altında birleşsin. Sonra da Müslümanlar
üzerinde İslam’ınkinden başka hiçbir otorite bulunmasın!
Şüphesiz ki kâfirlik edenler mallarını, (insanları) Allah'ın
yolundan saptırmak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklardır. Ama
sonra bu, onlara hasret (yürek acısı) olacak ve en sonunda mağlup
olacaklardır. [Enfal 36]