Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilâyeti’nden
Bakanlar Kurulu Başkanı Muhammed Necîb Mîkâtî’ye Açık Mektup
[Bu mektup, Kur’ân-il Kerîm’i korumaya dâir Hizb tarafından
düzenlenen ve ‘Umer-il Kebîr Mescidi’nden Beyrut’un merkezinde
bulunan Büyük Saray’daki Bakanlar Kurulu Başkanlığı’na kadar süren
bir gösteri yürüyüşü münâsebetiyle Hizb-ut Tahrir / Lübnan
Vilâyeti’nden bir heyet tarafından Büyük Saray’da teslim
edilmiştir.]
Sayın Muhterem Bakanlar Kurulu Başkanı,
Es-Selâmu ‘Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuhu
Amerika’nın İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlığı güneş kadar açık
ve kesindir. İslâmî Ümmetin hakkına yönelik cürümlere kendisini
adamaya karar vermiş, saldırısı görünür olmuş, vahşi gaspçı yahudi
varlığına verdiği destek ile -güvenilir kaynaklara göre- sadece
Andican halkından 7.000 Müslümanı katleden Özbekistan’daki Kerimov
yönetimiyle kalmayıp İslâmî halklara eziyet eden tüm yönetimlere
açıktan ve gizliden verdiği destek açıklığa kavuşmuştur.
Bu Amerikan devleti, ajan yöneticilerin maskeleri ardına gizlenmekle
yetinmemiştir. Bilakis hiçbir meşru dayanak olmaksızın Afganistan
üzerinde yıkıcı bir savaş yüklenerek düşmanlığını açığa vurmuştur.
Savaşında da insanları, ağaçları ve taşları harap eden kitle imha
silahları kullanmıştır. Irak da hâlen kan ırmakları akmaktadır.
Sonra bu savaşlarında, anlatılması bile alınları terleten en korkunç
hayvânî cürümleri işlemişler, tertemiz, iffetli Iraklı kadınların
namuslarına saldırmışlar, en ünlüsü Ebu Ğurayb olan Irak
zindanlarında, en ünlüsü Bagram olan Afganistan zindanlarında ve
Guantanamo tutuklama kampında hurumâtı çiğnediler ve mukaddesâtı
ayaklar altına almışlardır.
İşte bu aşağılık devlet, daha da ileri giderek İslam’ın şiarlarını
ve mukaddesâtını nasıl aşağıladığını gözler önüne sermiştir. el-Felluce’de,
er-Ramâdî’de, Ba’kube’de, en-Necef-il Eşraf’ta ve Kerbelâ’da hasar
vererek ve yıkarak Irak’ın mescidlerinden intikam almıştır.
Sonra da Afganistan ve Irak zindanlarında, son olarak da
Guantanamo’da el-Mushâf-ul Şerîf’e, el-Kur’an-il Kerîm’e hakâret
cürümü gelmiştir!
Muhakkak ki Amerika belirttiğimiz tüm bu cürümlerle yetinmiş
değildir. Halkların fakirleştirilmesi ve servetlerin yağmalanması
gibi belirtmediğimiz daha nice cürümleri de vardır. Bundan daha
derin ve daha tehlikeli kastı ise araştırmalar, konferanslar ve
çalışmalar yoluyla İslam’ın Ahkâmıyla uğraşmaya başlamasıdır ve
amacı da İslâmî beldelerdeki okulların, üniversitelerin ve Şer’î
akademilerin eğitim müfredatları üzerinden İslam’ı tahrif etmektir.
Elbette Amerika, Ümmetin içerisinde yaşadığı baskı atmosferinin
avantajını iyi değerlendirmiştir. Öyle ki düşüncelerini ve yaşam
tarzını yayabilmiş, İslam Hadâratı üzerine kurulu ve Hilâfet
Devleti’nin 13 asır boyunca egemen kıldığı fikirleri ve
mefhumları hayatın her alanından, yönetimden, yargıdan, cezalardan,
ekonomiden, toplumdan, eğitimden ve dış siyâsetten sökebilmiştir.
Sayın Başkan!
Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:
Şüphesiz ki Allah mü’minler aleyhine kâfirler için asla bir yol
vermeyecektir. [en-Nîsa 141]
Hiç kuşkusuz İslam; en düşük insânî mânâsını bile yitirmiş, nezih
kanları akıtma saplantısına kapılmış ve emperyal fantezileri yolunda
zor bir engel olmaları halinde suçsuz-günahsız canlara dehşet saçmış
olan Amerikan hegemonyasını kabul etmeyi veya ona karşı suskun
kalmayı haram kılmıştır. Amerika, Rablerinin Kitâbına sımsıkı
sarılmış Müslümanları ancak yolları üzerinden temizlenmesi gereken
“sinir bozucu Kızılderililer” olarak görmektedir ki yerkürenin
âkıbeti üzerindeki hegemonyasını tamamlayabilsin!
Guantanamo ve diğerlerinde meydana gelenler İslâmî Ümmeti’ni;
Rabblerini râzı eden, şereflerini yükselten ve mukaddesâtını savunan
bir şekilde kerîm ve azîz olarak harekete geçmeye ve karşı durmaya
zorlamaktadır.
Gerçek şu ki el-Kur’an-il Kerîm Allah’ın hak kelâmıdır. İçerisinde
hiçbir şüphe yoktur. Onda Allah [‘Azze ve Celle] şöyle
buyurmaktadır:
Eğer Biz bu Kur’an’ı bir dağ üzerine indirseydik, muhakkak ki onu,
Allah korkusundan baş eğerek, paramparça olmuş görürdün. [el-Haşr
21]
Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifâ ve
rahmettir. Zâlimlerin de hüsranlarından başkasını artırmaz. [el-İsrâ’
82]
De ki: Andolsun ki bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere
insan(lar) ve cin(ler) biraraya gelseler ve birbirlerine destek de
olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler. [el-İsrâ’ 88]
Şüphesiz bu Zikr’i [Kur’an’ı] Biz indirdik ve şüphesiz O’nu yine Biz
koruyacağız. [Hicr 9]
Evet… İşte bu Kur’an en doğruya iletendir. Eğer O, dağlar üzerine
indirilseydi O’nun ağırlığından paramparça olurlardı. Bununla
birlikte Amerika O’nu, teröristler üreten ve terörizmi teşvik eden
bir kitap olarak görmektedir.
Amerika’nın hakâret ettiği, dolayısıyla Allah’a ve Rasulü’ne savaş
açtığı ve dünyadaki 1.5 milyar insanın kendisiyle amel ettiği
Kur’anımız işte budur!
Sayın Başkan!
Amerika’nın tüm bu belirttiğimiz şeyleri yapması ve Kur’an’a hakâret
etmesi şaşırtıcı değildir. Bilakis şaşırtıcı olan, hatta utandıran
şey; Müslümanların başındaki yöneticilerin seyirci kalmaları,
yalancı şâhitler olmaları ve Amerika’ya düşman olarak değil de dost,
müttefik ve efendi olarak bakmalarıdır. Tüm bunlardan dolayı size,
Allah’ın indirdikleri ile yönetimin farz olduğunu, bunun
dışındakiler ile hükmetmenin en büyük haramlardan bir haram olduğunu
hatırlatıyor ve sizi şer’î bir tavır takınmaya, izzetli ve şerefli
bir tavır almaya çağırıyoruz ki İslam bunu her bir Müslümana farz
kılmıştır.
Sizi şunlara çağırıyoruz:
- Amerikan sefâretini kapatın, şimdiki sefîr Filtman da dâhil
olmak üzere diplomatik misyonunu def edin ve İslam’ın ve
Müslümanların azgın düşmanı Amerikan devleti ile olan tüm
ilişkilere son vermek için girişimde bulunun!
- İslâmî Ümmeti’ni Amerika’ya düşmanları olan bir devlet olarak
itibar etmeye ve Müslümanların bütün beldelerinde onunla olan tüm
ilişkileri kesmeye, askerî üslerini kapatmaya ve askerî, siyâsi,
ekonomik ve kültürel nüfuzunu tamamen yok etmek için gereken tüm
tedbirleri almaya çağıran bir girişim başlatın!
Şer’î yükümlülük; tüm Müslümanların tek bir İmâm [Halîfe]
liderliğinde tek bir devlet olmalarını gerektirmektedir. Dün, en
güçlü Haçlı seferlerine karşı muzaffer olan, -Bush’un dedeleri olan-
Haçlıları aşağılanmış olarak def eden ve kendilerine isâbet eden
yaralardan sonra Moğolların saldırısını püskürten İslâmî Ümmet,
bugün de Amerikan tuğyânı durdurmaya, küstahlığının haddini
bildirmeye ve beşeriyeti de kula kulluktan kulların Rabbine kulluğa,
dünya hayatının darlığından Âhiret hayatının genişliğine,
Kapitalizmin zulmünden İslam’ın adâletine çıkarmaya elbette
muktedirdir. İşte bunun tek yolu, Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî
Hilâfet’i ikâme etmektir ve şüphesiz bu, Allah’a zor
değildir.
Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:
Ey îman edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat veren şeye dâvet
ettiği an icâbet edin! [el-Enfâl 24]