Muhâlefet, Laik Bir Anayasa ile Batı’ya Yaklaşıyor
30.05.2005 Pazartesi günü Elvân Gazetesi’nin 2173 sayılı ve el-Hayât
Gazetesi’nin 763 sayılı baskısında, Ulusal Ümmet Partisi Başkan
Yardımcısı Dr. Madubu’nun, önümüzdeki günlerde çıkarılması
kararlaştırılan ve ülkede uygulanan kanunların dinsel koku
içermemesi gerektiği belirtilen Muhâlefet Güçleri Anayasası’nın
özelliklerini açıklayan bir demecine yer verildi.
Muhâlefet Güçleri Anayasası’nda ülkede uygulanan kanunların dinsel
bir koku içermemesi gerektiğinin belirtilmesi, -Hükümet ve Muhâlefet
olarak- siyâsî güçlerin, Müslümanların ‘Akîdelerine ve
hissiyatlarına hiç itibar etmeyen Kâfir Batı’yı memnun etmeye ne
kadar da düşkün olduklarını açıkça göstermektedir. İsyancı Hareket
ile birlikte Hükümet, İslam’ı uzaklaştırmanın ve Geçiş Anayasası ile
ülkeyi laikleştirmenin peşindedir. [Laik bir anayasa olduğu için
değil, bilakis müzâkerede ve gelecek hükümetteki temsil
oranlarındaki zaafiyeti nedeniyle] Geçiş Anayasası’nın müzâkere
edilmesine ortak olmayı reddeden Muhâlefet Güçleri de laikliğe
hasredilmiş bir anayasa koymanın, hükümleri ve nizamları ile İslam’ı
devletten ve toplumdan uzaklaştırmanın peşindedir.
Muhakkak ki İslâmî ‘Akîde’ye dayanmayan herhangi bir anayasanın
bulunması, Müslümanlar için şer’an câiz değildir. Çünkü anayasa,
devletteki ve toplumdaki ilişkileri düzenleyen temel kanundur.
Nitekim İslam; yönetim ve iktisad nizamı, dâhili ve hârici siyâset,
ictimâî nizam ve diğerleri bakımından hayatın her alanındaki bu
ilişkileri dakik bir düzenleme ile düzenlemiştir. Dolayısıyla
Müslümanların anayasası, Allah’ın Kitâbı ile Rasulü [SallAllahu
‘Aleyhi ve Sellem]’in Sünneti’nden olan şer’î hükümlerdir. Aksi
takdirde Küfür Hükmü olur. Allah [‘Azze ve Celle] şöyle buyurmuştur:
Her kim Allah’ın indirdikleri ile yönetmez ise işte onlar kâfirlerin
ta kendileridir. [el-Mâ’ide 44]
Ve şöyle buyurmuştur:
Hayır! Rabbine yemin olsun ki onlar aralarında çıkan
anlaşmazlıklarda Sana muhâkeme edip sonra da Senin verdiğin hükme,
içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyet ile teslim
olmadıkça îman etmiş olmazlar. [en-Nîsa 65]
Muhakkak ki râzı edilmeye en müstehak olan Allah [‘Azze ve Celle]’dir
ve O, Melîk-il Mulk-ul ‘Azîm [Muazzam Mülkün Sahibi]’dir. Yoksa bizi
ebedî helâka sürükleyecek Kâfir Batı devletleri ve Amerika değildir!
Allah [‘Azze ve Celle] şöyle buyurmuştur:
Her kim Benim zikrimden (İslam’dan) yüz çevirirse, şüphesiz onun
sıkıntılı bir hayatı olur ve Kıyâmet Günü’nde de onu kör olarak haşr
ederiz. [Tâ-Hê 124]
Ve şöyle buyurmuştur:
Yoksa onlar câhiliyye hükmünü (yönetimini) mi arıyorlar? Akleden bir
toplum için hükmü Allah’tan daha güzel olan kim vardır? [el-Mâ’ide
50]
Ey Sudan’daki Müslümanlar!
İslam’ı uzaklaştırmaya yönelik Batılı Kâfirin Plânı açığa çıkmış ve
bunun tatbiki için kullanılan araçların kimler olduğu artık bilinir
olmuştur. Hem Hükümet hem de Muhâlefet, daha önce Self-Determinasyon
[Ayrılma] hakkı ile ülkenin parçalanmasında işbirliği yaptıkları
gibi bu iğrenç cürümde de işbirliği yapmışlardır. Şüphesiz ki sizler
şan sahiplerisiniz ve Rabb-il ‘Âlemîn önünde sorumlusunuz. Öyleyse
Allah’a kendinizden bir güzellik gösterin de İslâmî bir anayasayı
ikâme etmek ve başkalarını da böyle yapmaya sevk etmek için çalışın!
Eğer azimler yüksek, niyetler sâdık olursa buna elbette muktedir
olursunuz.