VAN’DAN YÜKSELEN HAYKIRIŞ ZALİMLERİN SONUNUN
HABERCİSİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR!
Bilindiği gibi Hizb-ut Tahrir/Türkiye Vilâyeti, 17.06.2005
tarihinde Van’da bir basın açıklaması yapmıştır. Düzenlenen basın
açıklamasında Özbekistan tağutunun son bir ay içerisinde tam 20.000
Müslüman kardeşimizi katlettiği belirtilmiştir. Bu basın
açıklamasının yapılmasına müsaade etmeyen emniyet güçleri, Hizb-ut
Tahrir gençlerinden ve halktan 11 kişiyi gözaltına almıştır.
Kendilerini İslam’a emin bir bekçi olmaya adamış bu yiğit
Müslümanlar, Allah’ın dinini hayata hakim kılmak adına zalim sulta
karşısında hak sözü haykırmışlardır.
Şimdi, bu olaydan çıkarılması gereken sonuçları açıklamak istiyoruz:
1. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden beri
kavmiyetçiliği ön plana çıkartarak ümmeti parçalama girişimleri
boşa çıkmıştır. Cuma günü Van Ulu Cami çıkışında kendilerini
tutuklamak için bekleyen emniyet güçlerine rağmen Müslümanların
tek bir ümmet olduğunu haykıran ve aynı gün İstanbul Fatih
Camii’nde basın açıklaması yapan Müslümanlar bu oyunun
tutmadığını, hazırladıkları tuzakların başlarına geçtiğini zalim
statükoya ve tüm kamuoyuna göstermiştir.
2. Hizb-ut Tahrir’in öncülüğünü ettiği Hilafet fikri,
İstanbul’dan Van’a kadar tüm Türkiye’yi kuşatmış ve Hilafet
artık halkın vazgeçilmez özlemi haline gelmiştir. İslam
Ümmeti'nin bayraktarı olan Müslüman Türk halkı bu zelil hayattan
kurtuluş reçetesinin ancak Hilafet'te mevcut olduğunun farkına
varmıştır. Nitekim şiddetli bir şekilde esen hilafet kasırgası,
zalim otoritelerin tahtlarını sarsmaktadır.
3. Hizb-ut Tahrir üyelerini tutuklamakla, işkence etmekle,
katletmekle kimse bitiremeyecektir. Van’da gözaltına alınan 11
kişi Rabbimiz Allah’tır diyen, kalpleri imanla dolu gençlerdir.
Zalim otorite karşısında hakkı haykırmak için nice yiğit erler
sıranın kendisine gelmesini beklemektedir. Doğudan yükselen bu
haykırışların daha şiddetlisini çok yakında herkes görecektir,
Allah'ın izni ile.
Van ve dahil olduğu Doğu bölgesi kavmiyetçi, laik Türkiye
Cumhuriyeti tarafından unutulmuş ve ikinci sınıf muamele gören,
hayat damarları kesilmiş bir beldedir. Ancak unutulmuş ve sefalete
mahkûm edilmiş bu diyardan içinde hayat barındıran bir sesleniş
yükselmektedir.
Ümmeti bir çatı altında birleşmeye davet eden bir sesleniş!
Sömürgeci kafirlerin ve kuklalarının tasallutundan kurtulmaya davet
eden bir sesleniş!
Kavmiyetçiliğin pislik ve bölünmüşlükten başka hiçbir şey ifade
etmediğini haykıran bir sesleniş!
Putların yakında yıkılacağını duyuran bir sesleniş ve;
İkinci Raşidi Hilafet Devleti'nin ayak seslerinin duyulduğunu
ilan eden bir sesleniş!
Zulmedenler yakında nasıl bir inkîlabla devrileceklerini
göreceklerdir! [Şuara 227]
Son olarak size hayat verecek olan davetimizi tekrarlıyoruz ve
sizleri Rasulullah’ın metodunu takip ederek İkinci Raşidi Hilafet
Devleti'ni kurmak için çalışan Hizb-ut Tahrir ile
birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.