Bazı İnsanlar, liderin veya
başkanın veya şeyhin her dediğine ve hareketine uyarlar,
uymanın gerekliliğini de savunurlar. Dinine ters olsa bile ona
itaat ederler. Bu İslam’a aykırı desen şöyle cevap
verirler. Onun hikmeti vardır. Oysa aklını kullanan veya
dinini anlayan kimseler böyle şeyi red ederler. Uymanın ve
itaatin sınırı var olduğunu idrak ederler. Çünkü, lider
veya başkan veya şeyh insandır. Yanılabilir veya unutabilir
veyahut sapabilir. Bu nedenle, İslam lidere itaati veya uymayı
şartlı ve kayıtlı olarak kılmıştır. Şartsız ve
kayıtsız veya başka ifadeyle mutlak itaati ret etmiştir.
Mutlak itaat yalnız Allah ve Resulüne aittir.
Bunun dışında Halife olsa
kayıtlı veya uyanık itaat olur.
Bu nedenle Allah Teala Ulul
emire itaati gerektirirken çekişme olacağına dair işaret
vermiştir. Bunun akabinde ise şöyle ekledi:
“Ey iman edenler, Allah’a
itaat edin. Resule ve sizden olan ulul Emir’e itaat edin. Eğer
bir hususta (başta ulul emirle) çekişirseniz onu Allah’a ve
Resulüne götürün. Bu en hayırlı ve en güzel anlayıştır.”
(Nisa: 59)
Resulullah (s.a.s) de şöyle
buyurdu: “Yaratıcıya isyanda bulunmuş olana itaat
yoktur.”
Halifeye verilen biat ta
hadislerde geçtiği ve Ebu Bekir (r.a)’ın şöyle açıkladığı
gibidir: “Allah’a ve Resulune itaat ettiğim müddetçe
bana itaat edin. Allah’a ve Resulüne isyan ettiğim zaman
bana itaat etmeyin.”
Böylece, “ Liderin
veya başkanın veya şeyhin bildiği var veya hikmet var”
diye söylemek kesinlikle şeriata
aykırıdır. Çünkü, Kuran ve Sünnet açıktır. Ona göre
bir şey varsa emire itaat edilir. Aykırı ise ona hiç
uyulmaz. Tersine hesaba çekilir ve sapıklığımdan döndürülür.
Maslahat bahanesi geçerli olmaz. Şeriata uygun olan iş
maslahattır. Aykırı olan ise mafsedettir, (fasık ve
bozuktur). Bu ise şeriatın bir kaidesidir. Ayrıca, Kuran bir
çok ayette itaat hususunda bizi uyardı.
“Onlardan kim günahkarsa veya kafirse ona
itaat etme.” (İnsan: 24)
“Kalbini zikrimizden (Kuran’dan)
gaflete düşürdüğümüz, heva ve hevesine uyana ve onun işi
ifratta olana (Allah’ın sınırlarını geçene) hiç itaat
etme.” (Kehf: 28)
Buna göre, laikliğe,
demokrasiye ve Atatürk ilkelerine veya bu küfür düşüncelerine
uyan lidere uyulmaz ve itaat edilmez. Sadece Kuran ve Sünnete
uyana uyulur.
Resulullah (s.a.s) döneminde
bir emir kendi emri altında bulunan gruba “odun toplayın ve
ateş yakın” dedi. Onlar bunu yaptıktan sonra onlara “kendinizi
ateşe atın” dedi. Onlar bunun haram olduğunu düşünerek
şöyle dediler: “Resulullaha döneceğiz ona haber
vereceğiz”. Resulullah onların tutumlarını tasvip
ederek ve emirin emrinin doğru olmadığını göstererek şöyle
dedi: “Kendinizi
atsaydınız (ateşten) çıkmazdınız.”
Öyleyse, itaat uyanıkça edilir. İslam şahsiyetine sahip
olanlar önce düşünürler, bu hususun vahye ne kadar uygun
olduğunu görürler. Maslahat, heva, grupçuluk veya particilik
hiç rol oynamaz.
İnsan akıllı bir varlık
olduğu için hayvan olmaz. Şeriata göre aklını kullanır
veya öyle hareket eder. Ama maalesef Türkiye’deki durum çok
vahimdir. Liderler, başkanlar ve şeyhler İslam akidesine
aykırı olsa bile uyarlar ve itaat ederler. Üstelik liderine
bahane uydururlar ve tevil yaparlar. Bundan daha büyük felaket
var mı? ...
|