Dava taşıyıcılarına olan yardım ve
Peygamberlere olan yardım arasındaki fark nedir?
Peygamberler dinin aslında ve akidede önder
(komutan) ve model insanlardır.
Dava taşıyanlar peygamberliğin modeliyle
davayı taşımaları gerekiyor, fakat davayı taşıyanlar
akide getirmezler. Resullere, nebilere ve dava taşıyanlara
Allah yardım gönderir. Allahu Teala bunu Kuran’ı Kerimde şöyle
açıklamıştır.
“Allah’ın yardımı ve zaferi
geldiğinde..” (Nasr: 1)
Bu ayetten de anlaşıldığı gibi yardım
ve zafer Allah’tan dır. Yalnız Allah’ın katındadır.
Allah dilemediği sürece zafer gelmez. Rızkın ve yardımın
Allah’tan geldiğine inandığımız gibi zaferin de Allah’tan
olduğuna iman etmemiz gerekiyor. Nebilere ve Resullere olan
yardım üç kısımdır.
1. Nebilerin kendilerine yani
kavimlerinin zulümlerine karşı olan yardım. Mesala bunlara
bir örnek. Allah Nuh (a.s)’ı tufanda korumuştu. Bunun böyle
olduğuna delil.
“(Bunlardan) önce Nuh’a da kavminin
aleyhine (bize) yalvardığı zaman (lütufta bulunmuş)
davasını kabul edip kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan
kurtarmıştık ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden onun sözünü
almıştık .Onlar kötü bir kavim olmuşlardı, biz de
onların hepsini boğduk.” (Enbiya: 76-77)
“Rabbim, şu bozguncu kavme karşı bana
yardım et.” (Ankebut: 30)
“Bir süre serbest bırakılmalarına
aldanmasınlar. Kendilerinden önce gelenlere de öyle fırsat
verilmişti. Fakat ne zaman ki peygamberler umutlarını
kestiler ve kendilerinin yalana çıkarıldıklarını,
kafirlere karşı kendilerine yapılacağı vadedilen yardımın
yapılmayacağını sandılar. İşte o zaman onlara
yardımımız geldi de dilediğimiz kimseler kurtarıldı.
Azabımız suçlular topluluğundan asla geri çevrilmez.”
(Yusuf: 110)
2. Peygamberlerin davetlerine
(şeriatlarına) yardım. Bunlara bir örnek ise şanlı Resul
Muhammed (s.a.s)’dir. Dava taşıyıcılarına ve
peygamberlere yardım olduğu ise şu ayetlerden
anlaşılmaktadır.
“Onlar ki inandılar, hicret
ettiler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla, savaştılar ve
onlar ki: (yurtlarına göçenleri) barındırdılar ve yardım
ettiler. İşte onlar birbirlerinin velisi (dostu, koruyucusu)
olurlar. İnanıp da hicret etmeyen (müşrikler arasında
yaşayanlara gelince, onlar hicret edinceye kadar, onların
velayetinden size bir şey yoktur.) Mirasta siz onlara veli olup
varis olamazsınız. Fakat onlar dinde yardım isterlerse
(onlara) yardım etmeniz gerekir. Yalnız aranızda anlaşma
bulunan bir topluma karşı (yardım etmeniz) olmaz. Allah
yaptıklarınızı görmektedir.” (Enfal: 72)
“Ona inanan, destekleyerek ona saygı gösteren,
ona yardım eden ve onunla beraber indirilen nura uyanlar işte
felaha erenler onlardır.” (A’raf: 157)
“Allah, peygamberlerden şöyle söz almıştı:
Bakın size kitap ve hikmet verdim. Sonra yanınızda bulunan
(kitapları) doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde, ona
mutlaka inanacak ve ona mutlaka yardım edeceksiniz.” (Ali
İmran: 81)
3. Allah (c.c) hem Nebinin ve Resulün
kendine yardım ediyor hem de şeriatına. Allah Nebilere ve
Resullere yardım ettiği gibi iman edenlere de yardım eder.
Allahu Azimüşşan bunu Kuran’ı Kerimde şöyle açıklamıştır.
“Ey inanalar, eğer siz Allah’ın dinine
yardım ederseniz Allah da size yardım eder, ayaklarınızı
(hakkı koruma yolunda) sağlam tutar.” ( )
Burada Allah’a yardım etme ile itaat etme
kastedilmiştir. İtaat etme ile ise Nebilerin şeriatlarına
iman etme ve hükümlerine bağlanma emirlerine itaat edip
yasaklarından kaçınma kastedilmiştir. İşte bunların
üzerine Allah’ın yardımı iner.
Dava taşıyanlar (inananlara)’da
yardımın olacağına bir delil de şu ayettir.
“Elbette biz elçilerimize ve inananlara
hem dünya hayatında hem de şahitlerin (şahitliğe)
duracakları günde yardım ederiz.” (Mü’min: 51)
Dava taşıyıcılarına bu ayetlerden
anlaşıldığı gibi yardım olacak fakat bu yardımlardan
birini tahsis etmek yanlıştır. Çünkü tahsis etmek akli bir
iştir. Mesela;
Bazıları bu ayetin Yahudilere indiğini
iddia ediyorlar tahsis ediyorlar. Bu yanlıştır çünkü hakkında
tahsis edilebileceğine dair hiç bir delil yoktur. Ve aynı
zamanda yardımın iniş vakti de takdir edilemez. Çünkü o
Allah katındadır, insanların elinde değildir. Allah
dilediği zamanda ve mekanda gönderir.
|