Bazıları daveti diğerlerine götürmemek
veya diğer Müslümanları kendi halleri üzerine bırakıp
onlara doğruyu göstermemek için şu ayeti delil olarak göstermeye
çalışıyorlar;
“Ey İman edenler siz kendinize
bakın, siz hidayetli olursanız, kim saparsa size zarar vermez.
Hepinizin dönüşü Allah’adır. O size ne yaptığınızı
haber verecektir.” (Maide: 105) Bu ayetin manası;
diğerlerine davayı götürmemek veya diğerlerini düzeltmek
için çalışmamak, veya marufu emretmemek ve münkeri nehy
etmemek değildir. Onun manası, kendinize bakın ve kendinizi düzeltin.
Aynı anda diğerlerini düzeltirken veya onlara hakkı ve
hidayeti gösterirken, hidayeti ve doğruyu ret ederlerse,
tebliğ ettikten sonra saparlarsa, size zarar vermezler. Yani günahlarından
size bir şey gelmez. Çünkü onlara hidayet ve nasihati
gösterdiniz. Fakat onlar bunu ret ettiler. O zaman siz Allah
karşısında mesuliyetten kurtuldunuz. Hepiniz ona döneceksiniz
ve yaptığınızı size bildirecektir. Çünkü ayetler
birbirlerini açıklıyor.
Diğer ayetlerde, Resulullah ((S.A.V.)) bize
tebliği için şahit. Müslümanlar da diğerlerine tebliğ
ettikleri için şahit olarak getirilecektir. Ayrıca, Marufu
emretmenin ve münkeri nehy etmenin farziyeti bir çok ayette
gösterilmiştir. (Ali imran 104,110,114, Tövbe 71,112, Hac
41, Lokman 17 nolu ayetlere bakın) Ayrıca, İslam’a veya
Allah’a veya Allah’ın yoluna davet etmek farzdır. (Nahl
125, Hac67, Kasas 87, Şura 15, Akaf32, Yusuf 108, Araf 181,
nolu ayetlere bakın).
Kuran çelişkiyi tanımaz. Bir yerde
diğerleriyle ilgilenin, başka yerde ilgilenmeyin diye bir
çelişki yoktur. Aynı konuyla ayetler toplanacak, beraber
incelenecek ve bu şekilde anlaşılacaktır. (Burada
yaptığımız gibi). Nitekim, Cubeyr bin Nufeyr şöyle diyor:
Resulullah (s.a.s)’in sahabelerinin bulunduğu halkaya (çalışma
gurubuna) katıldım. “Oradakilerin en küçüğü idim.
Marufu emretmek ve münkeri nehyetmek konusunu birbirlerine hatırlatınca
ben şöyle dedim. Allah’ın kitabında şu ayet (Maide 105)
yokmu?. Onlar hepsi bir dille bana şöyle dediler: Kuran’dan
bir ayet koparıyorsan onu hiç bilmiyorsun ve onun tevilini de
bilmiyorsun?. Hiç onu söylemeseydin diye dilerdim. Onlar konuşmalarına
devam ettiler. Onların gitme zamanı gelince şöyle dediler.
“Sen daha küçüksün, bir ayeti kopardın, onu da
bilmiyorsun. Belki o zaman yetişir-sin. O zaman Cimriliği ve
kendini diğerlere tercih etme (bencillik) yaygın olacak, heva
ve nefse uyulacak herkes kendi görüşünü beğenecek. O zaman
kendine bak, sen hidayetli olursun kim saparsa sana zarar
vermez.” (İbni Cerir). Tabiinlerin en büyüğü
ve en ünlüsü Said bin El Museyb(r.a) bu ayetle ilgili şöyle
dedi. Marufu emreden ve münkeri nehy edersen sen hidayetli olduğun
halde kim saparsa sana zarar vermez.
Ebu Bekir (r.a) bu ayetle ilgili şöyle
dedi! “Ey insanlar; bu ayeti (Maide 105) okuyorsunuz
ve onu yerine oturtmuyorsunuz. Oysa Resulullah (s.a.s)’in
şunu dediğini işittim: İnsanlar münkeri görürlerse ve onu
değiştirmezlerse (Allah) onlara kapsamlı bir azab indirmek
üzerinde olur.” (İbni Habben, İbni Hanbel, Tirmizi;
Ebu Davud)
Tirmizi şöyle rivayet etti: “Abu Ümeyye
Eşiani, Abu Selebe El Haşniye geldim bu ayette (Maide 105)’e
karşı nasıl davranacağım?. Şöyle cevap verdi: Onu bilene
sordum. Resulullah ((S.A.V.))’e sordum, bana şöyle dedi: “Daha
doğrusu marufu emredin, münkeri nehy edin. Ancak, cimrilik ve
bencilliği yaygın görürsen, heva ve nefse uyulduğu, dünya
tercih edildiği ve herkesin kendi görüşünü beğendiğini görürsen
kendine bak, avamı bırak, arkanızdan öyle günler gelecek
ki, sabredenler kıvılcımı elinde tutanlar gibidir. O günlerde
sizden faaliyet gösteren elli kişinin ecri kadardır.”
Tefsir sahibi İbni Kesir şöyle diyor: “Bu
ayette marufu emretmeyi ve münkeri nehy etmeyi terk etmeye
delalet eden herhangi bir işaret yoktur. Buna göre, davayı
diğerlerine götürmemiz, nasihat etmemiz ve hakkı söylememiz
farzdır. Biri münkeri, İslam’a aykırı herhangi bir
hareketi yaparsa veya söylerse nehy etmemiz gerekir. Diğerlerin
istediklerini yapsınlar veya söylesinler diye onları böyle bırakmayız.
Özellikle, biri Müslüman-lara mensup ise veya İslam’a bir
şey nispet ederse ve yaptığı veya söylediği dinimize
aykırı ise hiç susmayız.”
Bu iş her Müslümanın ana işi olduğu gibi bizim de ana
işimizdir. Her grup ve herkes yolunda yürüsün diye İslam’a
muhalefet ettiği halde mi susacağız hayır, hayır! Hakkı söyleyeceğiz,
doğruyu söyleyeceğiz! Nitekim, Allah’tan korksak, doğru ve
hak sözü söylesek Allah bizim işlerimizi ıslah eder ve günahlarımızı
bağışlar. Hem de Allah’ın kitabına ve Resulünün
sünnetine uyarsak büyük bir başarıya ulaşırız. Bu söz (Ahzap
70-71) ayetlerinde Rabbımız bize ve diğer müminlere
verilmiştir.
|