İslâm Dini; Allah tarafından konulan ve
Allah’ın vazifelendirdiği peygamberler vasıtasıyla akıl
sahibi insanlara tebliğ edilen onlara dünya ve ahirette saadet
yollarını gösteren ilahi sisteme denir.
Dinin bir anlamı da (yani lügat anlamı);
dedi kodu , arkadan konuşma diye de izah edilmiştir. Bizim
konumuza ikisi de giriyor. Çünkü bahsedeceğimiz konunun içerisinde
olan Kapitalistlerin dini olan Lâiklikten de bahsedeceğiz.
İlahi olmayan, yalnız din olarak kabul görmüş
olan lâiklikten veya kapitalizmden örnekler vereceğiz.
Kapitalizm nasıl oldu da lâikliği din
olarak çıkardı? Kapitalizm nedir? Sözlük anlamı şudur:
Sermaye sahiplerinin iktisadi sahada serbest faaliyet etmeleri
esasına dayanan sistem diye tarif edilmiştir. Ayrıca şu
şekilde de tarif edilmektedir. Kapitalist idare veya Kapitalist
rejim diye de isimlendirilir. Böylece tarif ediliş şeklide
vakaya uymaktadır. Bu tariften de anlaşıldığına göre
rejim ve sistem oluşu onun her halde “ideoloji “ olduğunu
gösterir. Çünkü içerisinde hayat hakkında görüş
belirtmektedir. İdeoloji ise nizamı akîdesinden fışkıran
aklî akîdeye denir. Akîde ise ; insan, hayat, kâinat hakkında
genel düşünce sonucu meydana gelir. İdeoloji ise bir
şahsın zihninden doğar. Bu doğuş ya Allah’tan vahiy ile
olur, tebliğini bildirmesi için peygamberlere gelen din gibi;
ya da insanda parlayan bir dehâ ile olur. Bunun doğrusu ise
Allah’tan vahiy ile gelendir. Zira O, herşeyi yoktan var eden
olmasından dolayı yarattığı herşeyi bilendir. Kendisinde
olan deha ile olan ideoloji ise batıldır. Çünkü o dehalı
insanı da yaratan Allah’tır. İnsan zaten sınırlıdır
(acizdir).
Demek ki hem doğru, hem yanlış, hem hak,
hem batıl devamlı olacaktır. İdeolojinin çıktığı
noktayı öğrendikten sonra Kapitalizm şimdi nasıl din oldu
ona bakalım:
Günümüzdeki lâiklik çığırtkanlığını
gündemde tutmaları, niçin? Çünkü “eceli gelen... cami
duvarına .....şey eder” denilir. Bunun için çığırtkanlık
yapıyorlar. Şu anda yeryüzünde gözüken ideoloji yalnız
Kapitalizm olduğu açıktır. Komünizm belâsı şimdilik yeryüzünde
gözükmüyor. Ama uyumaktadır ve varlığını da bir zamanlar
göstermişti. İslâm'ın ise şu anda yeryüzünde temsil
edildiği bir yer yoktur. Bunları inşallah aşağıda izaha
çalışacağız. Bunları değerlendirirken bir din olarak ele
almak gerekir. İslâm ve Kapitalizmden din olarak bahsedelim.
İslâm gelmeden önce din olan Kapitalizm; dini hayattan ayırma
esasına dayanıyor. Bu düşünüş onun akîdesi, onun fikrî
temelidir. Bunun çıkış noktası Avrupa’da başladı.
Krallarla, filozoflar ve halk arasında çıkmıştır. Kimler
arasında olduğunu bahsetmeye gerek yoktur. Kısacası belirli
guruplar arasında olduğu kesindir. Bu kitleler arasındaki
tartışmanın ortak noktasında birleşme olmasıdır. O da
dinden hiçbir zaman hayat için söz edilmeyeceğidir. Çünkü
bu olaylardan önce teokratik bir düzen hayata hakîm idi.
Avrupa’da bundan dolayı kavgalar oluyordu. Sonucunda doğan
çocuk lâiklik oldu. Yani orta yolu bulmak oldu. Herkesi memnun
ettiler, dünya ile dinin alakasını kopardılar. Zaten bâtıl
olan bir düzen hakîmdi. Onu kaldırdılar, yerine ondan daha bâtıl
daha taze düzen getirdiler ki o da lâikliktir, Kapitalizmdir,
Demokrasidir. Bunlarda hayat hakkında görüş koymuyorlar mı?
Koyuyorlar, öyleyse bir dindir. Veya kanun koyan bir ilahtır.
Bu ilahlık kavramına göre de uygun düşen 1700’li
yılların sonunda doğan din Avrupa’yı kuşattığı gibi dünyanın
diğer yerlerine sıçramada da gecikmedi. Tabi ki burada
Müslümanların devleti olan Osmanlı Hilâfet devleti de bu
durumdan etkilendi. Etkilenmesinin sebebi de dünyada olup
bitenden haberi yoktu. Dünya değişiyor, kendi yani Osmanlı
Hilâfet Devleti kendi dertleriyle uğraşıyordu. Devleti içten
ve dıştan kurtlar kemiriyordu. Tedavi olmaya çalışıyordu
ama yine de hastalık tam tespit edilemediğinden tedavi
olamıyordu ve nihayet Fransa ve İngiltere’de balkonlarda
yetişen mikroplar hasta olan devlete müdahale etmeye başladılar
ve de hastayı öldürdüler. Sonra Avrupa’da doğan çocuk
(lâiklik, demokrasi, cumhuriyet vs.) Müslümanların devletini
de işgal etti, yani hak din gitti onun yerine bâtıl hakîm
oldu. İşte günümüz lâikleri o zamandan kalma Fransız,
İngiliz tohumlarıdır. Oysa onlar Lâikliği din olarak kabul
etmiş olan ise kâfirlerdir. Kendi inandıklarının elden
gitmesinden korkuyorlar. Fakat korktukları mutlaka başlarına
gelecektir. Çünkü Hak mutlaka hakîm olacaktır. Onların
dinleri örümcek yuvası gibi çürüktür. Bunları bildikleri
için bir tek Müslümanın öksürmesinden onlar zatürre
oluyorlar. İnşallah bir gün tüm Müslümanlar öksürecek
onlarında topu cehenneme dolacaktır. Bu Allah’ın vaadidir.
Kâfirler cehenneme gidecektir. Kâfirler konuşurken derler ki:
“Biz 1400 sene önceye mi gideceğiz? Biz gitmeyiz” diye
nara atarlar. Aslında kâfirler 1400 seneden daha geridedirler.
O zamanla bu zamanki tarihlere bir baksınlar, yani İslâm'dan
önceki durumda ne varsa çağ atladıkları bugünde de yok
mudur? O gün faiz, fuhuş, kız çocuklarını diri diri
toprağa gömmek hoş günümüzde erkek, kadın farkı yok her
ikisini de öldürüyorlar. Yani İslâm'dan önce ne varsa
bugün de aynısından fazlası vardır. Yine de olması
normaldir cahillerin babası Ebu Cehil’dir. Lâiklerin,
demokratların, Kemalistlerin, cumhuriyetcilerin; hepsinin
babası da Ebu Cehil’dir. Yani babalarının dinine geri döndüler.
İslâm aleminin tümünde olan ve de bunların başını çeken
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu M. Kemal denen ne idüğü
belirsiz adam, bu küfür devletini kurmadan önce Balkanlarda
olan Selanik’te İngiliz sefaretinde kendisine verilen şu
andaki misak-î milli sınırlar haritasını kimlerin
verdiğini ve de kendisinin kimlerin hesabına çalıştığını
göstermektedir. Bu adam Türkiye’deki lâiklerin ilahıdır.
Yattığı yer olan Anıtkabir (cehennem çukuru) ağlama
duvarları değil midir? Maksat İslâm'a muhalefet olsun diye
İslâm’ın temel akîdesi (imanın şartları) altı tane
değil midir? Lâiklerin de 6 tane değilmidir? İlke ve
inkilapları kaç tanedir? 6 okları varya maksat Müslümanlara
muhalefet etmek içindir.
Onların dini onlara bizim dinimiz bizedir. Lâiklerin
ilahı olan M. Kemal kendi arkadaşlarını subay okulunda iken
seçmiş ve onlara görev vermişti. Arkadaşlarından bir
tanesi ise şöyle demiştir: “Kendisine bizler göreve gideceğizde
sen ne olacaksın demiştik?” Cevaben “ben de sizi idare
eden olacağım” demişti. Bunları okul çağında söylemişti
bu söz yukarıda bahsettiğimizi doğruluyor. Kimlere hizmet
ettiğini anlayanlara çok bilgi veriyor.
Bir ilah demek (mabut, tanrı) demek oluyor.
Lügat anlamı budur. İlahlık kolay bir şey değildir. Bu
öyle bir ilah ki bir gecede onbeş milyon insanı cahil
bırakıyor yazıyı değiştirmekle. Çünkü muhalefet etmek
için herşeyi yoktan var eden herşeyin üstünde olan Allah’a
meydan okuyordu. Onun atası Firavun da aynısını yapmıştı,
ama yanılıyor. Çünkü kendileri bilmelidirler ki sınırlıdırlar.
Ve de öyle oldular. Allah intikamını alandır. İslâmi açıdan
ise lâiklik küfürdür. Kim ben lâikim derse İslâm
dairesinden dışarı çıkmıştır. Çünkü insan iki dinli
olamaz.
Bunlar dinlerinin batıl olduğunu kendileri
de biliyorlar. Her gün sokaklarda nara atıyorlar lâiklik
elden gidiyor diye . Madem batıl değilse niçin İslâm'dan
korkuyorlar?! Niçin Avrupa’dan yardım istiyorlar?! Niçin
Müslümanlarla Avrupa’yı tehdit ediyorlar?! Dinlerinin
uydurma olduğunu bildikleri için bir gün fazla yaşamak için
çabalıyorlar! Ama maalesef uğraşları boşunadır. Ecelleri
gelince cehenneme odun olacaklardır. Böylece yaşadıkça da
günahları artacaktır. Yine de şöyle bakınca normal gözükmektedir.
Herkes kendi dinini yani ideolojisini korumaya çalışmaktadırlar.
Hiç kimse kolayına teslim olmaz olmayacaktır. İslâm'da
böyle değil midir? Kendi ideolojisini korudukça ayakta kalmış,
korumadığı zaman bu hale gelmiştir. Şurası gerçektir ki
“Hak gelince batıl zail olacaktır.” Evet buraya kadar hep
lâiklerden, kapitalistlerden bahsettik, ya Müslümanım
diyenlerin hiç mi suçu yoktur? Hayır asıl suçlu olanlar
müslümanlardır. Meydanı boş bıraktıkları için yani (değneksiz
buldular) başıboş geziyorlar. Sokaklarda böyle olmasaydı
“Kahrolsun Şeriat” diye bağıramazlardı, yaygara
yapamazlardı. Şimdi meydan boş sokaklar da onlar
istediklerini yapıyorlar. Eğer Müslümanım diyenler
bunlardan ders almazlarsa; ne zaman alacaklar? Yeryüzünde
Müslümanlardan zelil durumda olan varmıdır? Alçanan onlar,
horlanan onlar. Acaba bakmıyorlar mı neden bu hale düştüklerine.
Tarihle övünmek insana birşey vermiyor kendin birşey
yapmadıkça. İnsan amellerini kendisi yapar. Başkasının
yaptığı ile öğünmez. Yukarıda bahsettik asıl suçlu
Müslümanım deyipde İslâm’ı bilmeyenlerdir. Her gördüğüne
hocam, hacım diye sarılanlardır. Kim ne derse peşine
takılanlardır. Müslüman böyle olan değildir. Müslüman
kendisine şer’i hükümleri ölçü alandır. Yoksa körü
körüne giden değildir.
Evet İslâm batılı kaldırmak için gelmiştir.
Ve de kaldırmıştır. Yine de 1400 seneye yakın hakimiyeti sürmüştür.
Ama günümüzde ise hak değil batıl hakîm durumdadır. Bu
İslâm’ın suçu değildir. Müslümanların suçudur. Yoksa
İslâm geldiği gün gibi tertemiz duruyor.
Hep böyle kalacak zannedilmesin, yolun sonu
gözüktü. Ecelleri yaklaşıyor. Onun için borazan çalıyorlar.
Allah’ın istediği kavim gelecektir. Allah’ın vaadi
elbette haktır.
“Onlar dünya hayatıyla öğünürler (şımarırlar).
Oysa Ahiretin yanında dünya hayatı ancak bir geçimlikten
ibarettir” (Rad: 26) Hayatı yalnız dünya hayatı
zannedenler aldanmışlardır. Çünkü hayat sadece dünyadan
ibaret değildir. Bizim inancımıza göre bir de Ahiret hayatı
vardır. Hesap günü vardır. Asıl hayat orada olandır.
Şimdi Müslümanlar kendilerini sorgulasınlar,
gerçekten bizler Allah’ın istediği şekildeki müslümanlar
gibi miyiz? Yoksa lâik kafalıların dediği gibimi? Galiba
onların dediği gibiyiz. Çünkü görülen köy kılavuz
istemez. Hayata onlar hakîm, sokaklar onların, camiler
onların, evler, haneler onların hükmü altındadır. Sen de
öğün dur ben Müslümanım diye. Yoksa Müslüman böyle
olmaz, vurdum duymaz değildir. Korkak değildir. Hakîmiyeti
kuldan alıp Allah’a vermeye çalışandır. Allah (C.C.) şöyle
buyuruyor:
“Ey resulüm sana ecdadının
dinine dön diyen (kâfirlere) de ki bunca delillerden sonra
Allah’tan başkasına mı ibadet etmemi bana emrediyorsunuz!
Ey cahiller.” (Zümer: 64)
Müslümanlar da böyle diyerek yola çıkacaktır.
Her şeyi Allah’tan bekleyecek, dedik ya yolun sonu gözüküyor,
Müslümanlar uykudan uyanıyor. Kaçın bakalım lâik kafalar,
demokrat insanlar. Allah’ın vaat ettiği gün geliyor. Hazır
olun cehennem odunları, batılın kulları. Kaçın bakalım
nereye kadar kaçarsınız, görelim kaçarken de şunu
hatırlayın:
Şüphesiz ki Allah indinde din
yalnız İslâm’dır. (Ali İmran: 85)
“Halbuki bütün insanlar Ancak tek
ilaha tapmaları emredilmişti .” (Tevbe 31)
“Şüphesiz hakîmiyet Allah’a aittir.”
(Yusuf: 40)
İslâm dinini yukarıda yazmıştık. Tarifi
Allah tarafından konulan ve Allah’ın vazifelendirdiği
peygamberler vasıtasiyle akıl sahibi insanlara tebliğ edilen,
onlara dünya ve ahirette saadet yollarını gösteren ilahi
dine İslâm dini denir. Evet buradan da anlaşılıyor ki
insanlara dünyada ve de ahirette saadet ve mutluluk veren din
olarak bahsediliyor. Diğer dinler yani beşeri olan Kapitalizm
ve diğerleri yalnız dünyalıktan bahsediyor. Onu da zaten
veremiyeceği belli dururken çünkü onun akîdesi dini
hayattan ayırt etmeye dayanıyor. Yani kendisi din olunca ilahi
dini kabul etmiyor. Beşerî olan din İslâm’ı kabul
etmiyorda ilahi din olan İslâm her konuda aciz ve eksik olan
insanın koymuş olduğu dini kabul eder mi? Bir hadisde Resul
(S.A.V.) şöyle buyurmuştur: Bizim dinimize dayanmayan her
amel red olunur (Müslim)
İslâm dini şu esasları da içerisine
almaktadır.
Dini muhafaza, nefsi muhafaza, aklı
muhafaza, nesli muhafaza, malı muhafaza ilahi dininin getirmiş
olduğu esaslardır. Beşeri dinler ise yukarıda saymış
olduğumuz esasları mahvetmiştir. Çünkü bu dinler fıtrata
terstir. İnsanları kalkındırması düşünülemez ve kalkındıramamışlardır.
Şu anda yeryüzünde gözüken o değil midir? İnsanlık helâk
olmuştur.
“Küfredenler (inkâr edenler) ise
(dünyada) zevklenirler. Hayvanların yemesi gibi yerler.
Onların yeri ateştir.” (Muhammed: 12)
Lânet olası Kapitalizm menfaatçılığı
hayatta tek ölçü almasından dolayı sadece midesini ve uçkurunu
(şehvetini) düşünen ona göre yaşayan hayvanlar hatta
onlardan da sapık mahlûklar sürüsü ortaya çıkarmıştır.
Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:
“Ayetlerimizi yalanlayan ve kendilerine
zulmetmekte olan toplumun durumu ne kötüdür.” (Araf: 177)
Yazıklar olsun o insanlara ki Allah’ı
bırakıp başkalarına kul olanlara. En güzel olan şudur ki
en yakın zamanda tevbe edip iman etmeleridir.
”Herkesin yaptıklarına göre
dereceleri vardır. Allah onlara yaptıklarının
karşılığını verir. Asla kendilerine haksızlık yapılmaz.”
(Ahkaf: 19)
Evet kurtuluş yolu İslâm'dır. Bütün
insanların kurtuluşu ondadır. Ama bu nasıl olacakta
insanlığı kurtaracak denebilir. Müslümanların hali
ortadayken ve nitekim deniyor da. Bu diyenler İslâm'ın
getirdiklerine değil de ben Müslümanım diyenlere göre
söylenenlerdir. Bu doğru değildir. İslâm’ın kendi
incelenmesi gerekirdi. Mevcut Müslümanların hali değil. İslâmiyet'in
insanları kalkındır-madaki başarısını görmek için
tarihlere de baksınlar. Hiç bir ideoloji bu kadar ayakta
kalamamıştır. İşte batıl kokuşmaya başladı bile,
sonları gözüktü. Oysa ki Allah (C.C.) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki hüküm
(hakîmiyet) yalnız Allah’a aittir. Yalnız kendisine kulluk
etmenizi emretmiştir.” (Yusuf: 40)
“Şüphesiz ki Allah indinde kabul
edilen din yalnız İslâm'dır.” (A.İmran: 85)
Yukarıda geçtiği gibi Kapitalistler dini dünyadan
(yani hayattan) ayırdılar. Yalnız camilere hasrettiler. Öyle
gözüküyor yani Allah ile kul arasına kimse girmesin dediler.
Din işimize karışmasın dediler. Fakat İslâm böyle
demiyor, şöyle diyor: Dinsiz siyaset, siyasetsiz din olmaz.
Yani hayat hiçbir zaman dinsiz olamaz, olursa böyle sapıklık
olur. İslâm’ın kendisi siyasettir. İnsanların işlerini
takip etmektir. Hangi ideoloji ile siyaset yaparsa onun adını
alır. Yaptığın siyaset İslâmiyet; diğer dinler gibi
yalnız ruhaniyetle uğraşmaz. Hem dünya ile hem de ahiret ile
uğraşır. İslâm’ı siyasete karıştırmayın diyen
ahmaklara diyorum İslâmiyet siyasettir. Hem de baştan sona
kadar.
Meselâ Allah’u tealâ şöyle buyuruyor:
“Onların aralarında Allah’ın
indirdiği ile hükmet (yönet) Haktan sana gelenden sapıp da
onların arzularına uyma.” (Maide: 48)
İnsanlar arasında hükmettiğiniz (yönettiğiniz)
zaman adaletle yönetin. (Nisa: 58)
İşte insanların iman ettikleri İslâm
dini yönetimden bahsediyor. Siyasi yönü olmasaydı nasıl
biliyorsanız öyle yapın derdi (hıristiyanlık gibi). İslâm
her zaman ve mekân için çözümünü gösterdi. Size
tavsiyemiz; hemen tevbe edip İslâm’a girmenizdir. Çünkü
Hak gelince batıl zail olur. Hak her zaman galip gelir.
“Yine bir hadisle konuyu kapatalım:
Bizim dinimize dayanmayan her iş red olunur.” (Müslim)
Ne yaparsanız yapın Zafer İslâmın’dır. İnşallah.
|