HİLAFETİN SÖZÜ

YENİ HÜKÜMET, DEĞİŞİK BİR HAL GETİRECEK Mİ?

Düşsün eski Başbakan, yaşasın yeni Başbakan! Türkiye’nin bu hâli hiçbir şeyin değişmeyeceğini gösteriyor. Sadece değişenin bir Başbakan olduğunu gösteriyor. Tabii onun yanında birçok bakan ve bürokrat. Sabit olan bir şey var o da ordunun otoritesidir. Bu sebeple yeni hükümetin ilk icraatı ordunun (MGK’nın) 28 şubat kararlarını uygulamaya koymak olmuştur. Öyle ki sekiz yıllık eğitimle ilgili generallerin emrini infaz edeceğini yeni Başbakan Mesut Yılmaz açıkça ilan etmiştir.

Eski hükümete generaller açıkça müdahale ediyorlardı. Eski başbakanın korkaklığı ve şahsiyetindeki zafiyet buna imkan veriyordu. Böylece generaller seslerini açıkça yükseltebildiler. Hükümetin her işine karıştılar, hatta dairelerin işlerine bile karışabildiler. Generaller devletin dairelerini teftiş etmeye başlamışlardı. Dosyaları alıp götürebiliyorlar, talimatlar yağdırıyorlar ve istemedikleri adamları uzaklaştırıyorlardı.

Yeni bir hükümetle bu hal değişecek mi? Hayır!. Yalnız açık müdahale yerine örtülü müdahale olması muhtemeldir. Generallerin gizli bir aracılığı ile Yılmaz’a vereceği emirleri hükümet yerine getirecektir. Yılmaz ve hükümeti orduya hiç hayır demez. Ancak, generaller emirlerini açıktan bildirmeyip bunu gizli yapacaktırlar. Bunun delili Yılmaz-Ecevit hükümetinin ilk icraatı sekiz yıllık eğitimle ilgili generallerin eski kararını yerine getirmektir. Onu hemen uygulamaya koyacaklarına söz verdiler. Ayrıca, generallerin İsrail ile ilişkilerine dair kararına göre Kırıkkale yangınını söndürmek için İsrail’den yardım talep etmiştir. Bu iki delil yeni hükümetin ordunun emri dışına çıkmayacağının delilleridir.

Ekonomide herhangi bir düzelme olması beklenmemelidir. IMF’ nin reçetelerini uygularlar. Nitekim Türkiye’nin IMF’ ye bağlılığı bu hükümetin ortağı olan Ecevit’in 1978’de kurduğu hükümeti döneminde başlamıştır. Böylece Türkiye’-nin borçları artarak devam eder. Türk parasının değeri düşmeye devam eder ve bu düşüş hiç durdurulamaz. Enflasyon yükseklerde uçmaya devam eder. Çünkü yeni hükümetin programında köklü bir çözüm yoktur. Eskilerden hiç bir farkı yoktur.

İnsanları imandan uzaklaştırma veya onları lâikleştirme siyasetini devam ettirecektir. Buna dayalı olarak ahlâkî çöküş derinleşecektir. Her kötülüğü yaymağa çalışacaklardır. Zira, halkın dinden bir nebze kazancı olsa da onu silmeye çalışacaklardır. Bu sebeple, imam-hatip okulları ilga edilecektir.

Dış siyasette, Avrupa Birliğine katılmak uğruna Avrupa’ya her tür taviz verilecektir. Bu nedenle iki sene önce Yunanistan’ın Ege Denizindeki su sınırlarını 12 mile kadar genişletmesine Türkiye karşı çıkıp bunu bir savaş sebebi sayacağını ilan etmişti. Türkiye şimdi bu ilan ettiğinden vazgeçiyor. 8.7.1997’de Madrid’de yapılan NATO zirvesinde Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve yeni Dışişleri bakanının katılmasından sonra bu yeni ilan ortaya çıkmıştır. Böylece, Türkiye Yunanistan’ın Ege denizinde hakimiyetini tanımıştır. Böylece, Yunanistan sınırları Türkiye’nin kıyılarına kadar ulaşmış olur. Kıbrıs’ta da taviz verilecektir. Kuzey Kıbrıs’taki Müslümanları güneydeki Hıristiyanların egemenliği altına tekrar sokulacaktır. Federe veya Konfedere bir ad altında bunu gerçekleştirecekler. Ondan sonra da Kıbrıs’ın Avrupa Birliğine katılması gerçekleşecektir. Halbuki, Kıbrıs coğrafi açıdan Asya’dan, Ortadoğu’dan ve bizzat Şam diyarından sayılır. İskenderun’dan 40 km uzaklıktadır. Suriye’ye çok yakın sayılır. Kıbrıs, İskenderun ve Suriye bir memleket olarak sayılıyordu. Hz. Osman döneminde fethedilmiştir. Fethinden 600 yıl sonra haçlı işgaline maruz kalıyor. Osmanlılar gelince orayı yeniden kurtardılar. Şimdi ise tamamen kayboluyor. İngilizlerin oradaki nüfuzu ve üsleri korunmuş oluyor. Oysa ingilizler Orta-doğu’ nun kalbine yakın Kıbrıs’ta nüfuzlarını sürdürmede çok ısrarlıdırlar. Çünkü bu üsleri vasıtasıyla Ortadoğu’daki nüfuzlarını koruyorlar.

Şimdi yeni hükümet İngilizlere bağlı olan Saddam’ la Irak’ta ilişkileri pekiştireceklerdir. Nitekim, Irak’la olan ticareti başlattıklarını bildirdiler.

İsrail ile ilişkilerini de pekiştireceklerdir. Eski hükümetin imzaladığı anlaşmalara sadakat göstereceklerdir.

İşte bu hükümetin bu memlekete hayır getirmeyeceğini, generallerin yönetime devam edeceğini, Avrupa’ya her türlü taviz vereceğini, İsrail ile ittifakın sürdüreceği, Ege’yi ve Kıbrıs’ı satacağını, ekonomik çöküntünün derinleşeceğini ve İslâm’la savaşmayı sürdüreceğini Hilâfet Dergisi gösterecektir. Yeni hükümetin programı budur. Eski hükümetlerden farkı yoktur. Zaten hükümet değişince düzen ve sistem değişir diye iddia da yoktur. İddia eden varsa o tamamen cahildir. Eski hükümet için iddiaya girenler bu hakikati gördüler.

Bu sebeple, bu memlekete ve bütün İslâm memleketlerine iyilik isteyen kimse hükümeti değiştirmekle uğraşmaz. Sistemi ve rejimi değiştirmekle uğraşır. Çünkü, hastalığın sebebi ve mikropların çıkış yeri odur. Onun yerine sağlam ve sahih olan İslâm sistemini tekrar tesis etmeye çalışır. Bu nasıl olur? Hep bu soruyla karşılaşıyoruz. Oysa bu yol çok açıktır. Ama bilmeyen olabilir. O başkadır. Resulullah (S.A.V.)’in hayatını hepimiz iyi biliyoruz. Kuran’da bunu genel hatlarıyla anlatmıştır. Herkes biliyor ki Resulullah (S.A.V.) Mekke sistem ve rejimine, siyasetçilerine ve siyasetlerine karşı geldi. Onlara katılmayı ret etti. Bir halkı ve onun güç ehlini kazanıncaya kadar mücadelesi devam etti. Ondan sonra da devletini tesis etti. Deniliyor ki araçlar değişti. Evet araçlar değişir fakat yol değişmez. Demokrasi araç değil bir yoldur. Çünkü bir ideolojiden neşet etmiştir. Radyo, televizyon, araba, uçak, faks, bilgisayar, telefon, matbaa, video kaset, vs. birer araçtırlar bunlar bir ideolojiden doğmamışlardır. Bir ideolojiye bağlı olmayan teknoloji ürünüdürler. Öyleyse, Resulullah (S.A.V.)’ın yolunda eski araçlar değil yeni araçlar kullanırız. Bu mubahtır. Çünkü Resulullah (S.A.V.)’in metodun değişmeyeceğini fakat araçların değişeceğine dair açıklamaları vardır.

Buna binaen, bütün Müslümanları bu yolu izlemeye çağırıyoruz ki yeni bir hal doğsun yoksa çöküntü ilelebet devam eder, ta ki yok oluncaya kadar.

1418- R.AHİR C. EVVEL SAYI:101 1997-AĞUSTOS-EYLÜL