Türkiye cumhuriyetinin yöneticileri
parçalanan laik ve demokrat elbiselerine yeni bir yama atma hazırlığı
içerisindeler. 30 senedir bu yönetimde bilfiil yer almış
olan şu andaki cumhurbaşkanı (S. Demirel ) sistemin bozuk
olduğunu ve iflas ettiğini söylüyor ve başka bir yönetim
tarzına geçilmesini ve devletin yeniden yapılanmasını
herkese anlatmaya çalışıyor. Bir sözle şimdiye kadar
devletin ve sistemin yanlış bir temel üzerinde durduğunu ve
böyle devam edemeyeceğini itiraf ediyor. Herkesi seferberliğe
çağırmaya hazırlanıyor. Bu kadar sene boşu boşuna
çabaladığını ve sistemin bozuk olduğunu, bu sistemin
başına geçtikten sonra anlamış sanki! Başkanlık sistemini
ilk defa duyuyormuş sanki.
İtirafı doğru bile olsa, sistemi düzeltmeye
gösterdiği gayret hiç de samimi değildir. Eğer demokrasiye
ve laikliğe iman etmişse, niye daha önce ağzından bu kelam
çıkmadı? Niye imanının gereğini yapmadı. İki tane sebebi
vardır.
1- Şahsi otoritesini genişletmek ve
Cumhurbaşkanı olarak daha çok yetkiye sahip olmak, böylece
şan ve şöhretini çoğaltmak.
2- başka birilerinin kendisinden daha güçlü
olanları, bunu empoze etmesinden ve zorlamasından.
70. seneden beri Müslümanları vaatlerle ve
sözlerle aldatıyorlar. Geleceği hep aydınlık görüyorlar.
Şu an için hiç düşünmüyorlar. Çünkü, kendilerinin
durumu ve yaşam standardı yüksek, acı ve ızdırabın ise ne
olduğunu dahi bilmiyorlar. Şimdi de “ her şey yeniden
başlasın, ileri ki 70 senede başkanlık sistemi ile yönetilelim.
Belki bu daha iyidir”. Bunu ancak ahmak olanlar kabul
edebilir. Çünkü memleketi perişan edene daha fazla imkan güç,
otorite vermek istemektedirler. Adeta ikinci M. Kemal askerlerin
istediği de budur zaten.
Peki nedir bu başkanlık sistemi?
Aslında bu demokratik rejimin başka bir
tevilidir, türüdür. Parlamenter sisteme aykırı olarak
devlet başkanını halk seçer ve başkan hükümet veya yardımcılar
veya bakanlar tayin eder. yürütme işini tamamen kendisi
üzerine alır. Büyük yetkilere sahip olur. Başkanlık
sisteminin muhaliflerinin dediklerine göre, Roma imparatoru
gibi bir şey olur.
TC. Neden bu sistemi istemeye başladı.?
Çünkü artık “şapka düştü, kel
göründü” demokrasi rejiminin memleketi her türlü
kirliliğe, siyasi, sosyal, ruhsal, çevre vs. Sapladığı ve
çıkış yolunun da azaldığı bellidir. sahtekarlık,
dolandırıcılık, rüşvet, yalan memleketi aldı götürdü.
Daha da ötesi üst düzey yöneticilerin çevirdiği dolaplar açığa
çıktı. Herkesin pay kapmaya çalıştığı ve bu yolda hiç
bir engel tanımadığı ortada. Daha acısı ve kötüsü, bu
paydan, Avrupa’da olduğu gibi, “birazda şu fakirlere
verelim de çok konuşmasınlar” diyemiyorlar. Çünkü
siyasete çoğu sıfırdan başladı ve para kazanma hırsları
bir türlü tatmin olmamaktadır.
İnsanların bunu gördükten sonra,
gösterecekleri tepkiden (eğer gösterirlerse tabii) sakınarak
bu tepkiyi daha beşiğinde boğmak için ortaya bir takım formüller
atıyorlar. Başka bir neden bugün yöneticiler artık devleti,
milleti falan düşünmüyorlar. Tek hedefleri yukarıya
demokrasinin hiyerarşisi içinde tırmanmak ve orada kalıcı
olabilmek. Haklılara da çünkü imanlarına göre o en
önemlidir, fert ve ihtiyaçları, arzuları kutsaldır. Onun için
iç ve dışta çıkan problemlere yeterince müdahale
demiyorlar.
Başka bir neden, devletin
devamlılığından, işlerin birbirine karıştığından,
sistem içindeki boşluklardan İslamcılar fırsat bulup İslam’ı
yönetime karıştırmak veya bu yolda bazı kolaylıklar
sağlamak istiyorlar. Devlet güçlerinin bir odakta değil de,
çeşitli ve çok şahıs veya dairelerde dağılması onlara
yardımcı bir unsur oluyor. halbuki merkezi otorite olsa hiç
kimse kılını kıpırdatamaz. İşte böyle ve daha pek çok
hususlar bu cahil yöneticileri yeni bir şeyler deneme
isteğine itiyor.
Cahillerinden; kusurun ve sorunun parlamenter
sistemd e mi, yoksa başkanlık sisteminde mi olsun yönünde
olmadığını anlayamıyorlar. Yasamayı yine halkın seçmiş
olduğu kendilerini bir şey zanneden 550 kişiye verecekler. Ve
sanki bilgileri ve ilimleri sınırsızmış,herkesin
problemlerini belirlemiş ve gelecek olayları görüyorlarmış
gibi yine nizam koymaya ve ahkam belirlemeye kalkışacaklar.
Onların çıkardığı kanunları da başkan uygulayacak. Sorunun
temel problemin uygulamada değil, nizamı kimin belirleyeceği
olduğunu anlamak istemiyorlar. Hakimiyet illa da halkın,
milletin olsun, Allah’ın olmasın demeye devam ediyorlar.”
Şeriata dönüş istemiyoruz, isterse kirlilik etrafı alıp götürsün,
biz halkın uyutulmasını artık çok iyi beceririz.” Kanaatı
onlarda oluşmuştur. Çünkü onlar siyasete atılırken
insanlara hizmet için değil kendi ve ailesine hizmet için
giriyorlar. Bir milletvekilinin dediği gibi. “Ben meclise
gır gır olsun diye girdim.” Onları insanlar ilgilendirmez,
ancak sömürmeyi ve onların üstünde bir gene gibi kanlarını
emerek yaşamayı bilirler vatan, millet, devlet kelimeleri
onların sermayeleridir. Gerçekten onların siyasetçi olmalarına
şahsi itirazları, şan ve şöhret sevdasından başka hiç
bir gerçekleri yoktur. Bu adamlara başkanlık sistemi içinde
güç verilirse onlar zulümlerini bir kat daha artırırlar.
Artık böyle caniler yetiştiren kapitalist
sisteminin yama yapıp devam etmesine izin vermemek gerekir.
İnsanlara yasamanın Allah’a ait olduğunu, rejimin İslam
olması gerektiğini ve devlet başkanının Halife
olması gerektiğini açıkça bildirelim. İnsanın nizam
koymadaki eksikliği, acizliği bellidir. Kendisini idare
edemeyen ve bin bir türlü sorunla başa çıkamayan insan
nasıl kanunlar koyabilir? Koyarsa başarısız ve fesat çıkarıcı
olacağı belli değil midir.? İslam’ın şeriatı her türlü
soruna çare getirmiştir. İslam bütün hastalıklar için
devadır. Bırakın şu inadı, imana gelin ve Allah’ın
yasalarını uygulamada ve uygulamaya getirmede yardımcı olun.
Başka türlü ne bu dünyada ne de ahirette kirlilikten
kurtulamayacaksınız. Çünkü Müslümanlar Allah’ın
izniyle Cumhuriyetin pisliğini anladılar. Temizliğin ve
hayırlı güç ve otoritenin Halifenin elinde olması
gerektiğini, Allah’ın gönderdiği kanunlarla hükmedecek
bir Halifenin seçilmesinin İslam inancını gereği olduğunu
anladıktan sonra onların önlerinde duramazsınız. Bu
yakındır inşallah. Çünkü yasa yapmak, eski ve bozuğu
anımsatır, temelli yıkılmada geliyor demek ki. Devleti
yeniden yapılandıralım fakat yeni devlet ismi İslam
Hilafet Devleti olsun. Biz artık başkan, başbakan,
bakan istemiyoruz. Şeriatı uygulayacak Halife
istiyoruz. İdare ettiğiniz insanlar ancak o zaman
mutmain olurlar. Çünkü Müslüman İslam ile idare olunmalı.
Aksi halde huzursuzluk, devlet içinde çatışma (çete çatışmaları)
gösteriler ve nefret demektir. Bundan artık herkes bıktı.
Huzurun gelmesi için koruyucu bir Halifeye gerek vardır.
|