Birleşmiş Milletler, kısaltılmış
haliyle BM’dir. Ingilizcesi United Nations Organization (UNO)
ve United Nations (UN) dur. 26/06/nra bu kuruluş
yıkılmaya başlamıştı. Ç1945’te Amerika’nın San
Francisco şehrinde kurulmuştur. Ancak bundan evvel Ingiltere
Başbakanı W. Churcil ile ABD Başkanı Roosevelt atlantik
Okyanusunda bir gemide bir araya gelip böyle bir kuruluşun
tesis edilmesini görüşerek bunun kurulması kararını
aldılar. Ikinci Cihan Harbinden galip çıkan bu iki devlet
mağlup olan devletlere karşı ve artık ölmüş olan
Cemiyet-i Akvam’ın yerine bu kuruluşu kurmaya karar verdiler.
Cemiyet-i Akvam da Birinci Cihan Harbinden sonra 1919’da
Fransa’nın Versailles şehrinde yapılan ve aynı adla
bilinen anlaşma gereğince tesis edilmişti. Fakat, 1935’ten
so ünkü, Japonya Çin’i, Italya Habeşistan’ı ve Almanya
da Avusturya ve Çekoslovakya’yı işgal edince zamanın
Cemiyet-i Akvamı yöneten Ingiltere de bu işgalleri
engelleyemeyince ve sözde bu Cemiyet vasıtasıyla dünya barışı
da gerçekleşmeyince bu cemiyetin fonksiyonu kalmadı ve Ikinci
Cihan Harbinin alevlenmesiyle tamamen sona ermiş oldu. Ikinci
Cihan Harbi sonrasında Ingiltere tekrar böylesi bir kuruluşun
kurulması konusunda teşebbüslere geçti. Amerika’dan destek
alıp Birleşmiş Milletler Örgütü’nü kurdular. Fakat İngiltere
ABD’nin uzlet ve kabuğuna çekilme politikasından vazgeçeceğini
hesaba katmadı. Bu sebeple, 1946’da ABD kabuğuna çekilme
siyasetini terk edip eski dünyada yayılma ve sömürme
siyasetini benimsemiştir.
Önce galip devletleri bu örgüte üye
kabul ettiler. Sovyetler Birliği ayrı hareket etmesin diye ABD
ve Ingiltere tarafından BM’ye kabul edildi. Ayrıca Fransa’yı
da kabul ettiler. Çünkü, onların müttefiki idi. Bu dört
devlet kurucu ve galip devletler sayılıp bilahare Japonya’nın
işgalinden kurtulan Çin de buna dahil edilip Güvenlik Konseyi
oluşturuldu. Bu beş devlet konseyde daimi üyeliğe ve veto
hakkına sahiptir. Bunlardan herhangi birinin veto etmesi sonucu
bir karar alınamaz. Bunların yanı sıra daimi olmayan 10 üye
ülke daha vardır ki bunlar iki yılda bir seçilirler ve
bunların 5’ Afrika ve Asya’dan 2’si Latin Amerika’dan 2’si
Batı Avrupa’dan ve biri de Doğu Avrupa’dan seçilmektedir.
Fakat bunların veto hakkı yoktur. Ret veya kabulleri pek
önemli değildir. Ancak ret veya kabul ettiklerine dair
isimleri okunur. Bu konseyin merkezi ABD’de New York’tadır.
ABD dünyayı BM’ler yoluyla yönetmek isteyince karşısında
Sovyetler Birliğini buldu. Ancak 1991’de Sovyetler Birliği
yıkılma sürecine girince ve yıkılınca zamanın ABD
Başkanı G. Bush “Yeni Dünya Düzeni” diye bir şeyi
ortaya atmıştır ki bunun manası ABD’nin BM’ler
vasıtasıyla dünyayı yönetme fikridir ve bunu yürürlüğe
koymuştur. Onun döneminde ABD dünyaya BM’ler vasıtasıyla
tahakküm. edebilmiştir.
BM’lerde en önemli ve etkin kuruluş
Güvenlik Konseyidir (UNSC):
United Nations Securites Council). Birinci büyük devlet adeta
bunlara tahakküm etmektedir. Diğer devletleri tesiri altına
alır. Dünya barışını korumak bahanesiyle istediği devlete
müdahale etmektedir. Ayrıca devletler arasında ayırım da
yapılmaktadır. Misal olarak, ABD Irak’a karşı aldığı
kararları bağlayıcı kılmak için bu kararları konseyin 7.
Maddesine dayandırmasına rağmen mesela Israil’e karşı
aldığı karaları buna hiç dayandırmamaktadırlar. Böylece
Amerika sayesinde Israil hiç bir karara uymaya zorlanmadı. Böylece
BM’ler ve Güvenlik Konseyi meşru zulüm yapmak için kurulmuş
bir kuruluş haline geldi.
İkinci Cihan Harbinde mağlup olan
devletlerden Almanya, İtalya, Japonya ve bunların müttefikleri
bu örgüte daha sonraları alındılar. Çünkü alınmaları
yasak idi bu devletlerin dünya siyasetinde bir tesiri kalmayınca,
değişik anlaşmalarla bunlar ABD’nin tahakkümü altına
girince bunlar BM’ye alındılar. İtalya 1955’te, Japonya
1956’da Almanya ise 1973’te üyeliğe kabul edildiler. Zira
bunların en tehlikelisi Almanya idi ki Almanya büyük devlet
olma hayalini her zaman görmektedir. Italya ve Japonya öyle değillerdi
ve geçici olarak büyük devlet olmuşlardı.
BM’lerin Umumi Meclisi (UNGA)’ya 185 devlet
üyedir ki bunlar hemen hemen tanınmış bütün devletlerdir.
Isviçre ise tanınmış bir devlet olmasına rağmen bu
örgüte girmemiştir.
Sovyetler Birliği BM’lerin merkezi
ve kuruluşlarını Amerika’dan çıkartmak için mücadele
etmiştir. Ancak, BM’lerin bazı yan kuruluşlarını Amerika
dışına çıkartıp başka yerlerde bunların merkezlerini
tesis ettirebilmiştir.
Bunlar şunlardır:
UNESCO: Merkezi Fransa’da
Paris’tedir. Bunun manası eğitim, ilim ve kültür
örgütüdür. 1946’da kurulmuştur. Bu örgüt BM adına dünya
eğitimini, öğrenimini ve kültürünü yönlendirmektir. Batı
ideolojisine göre, başka bir ifadeyle lâikliğe göre bütün
dünya devletlerinde okul programlarını yerleştirir ve yönlendirir.
Özellikle Islâm toprakları üzerinde kurulan devletlerin eğitim,
öğretim ve kültür programlarını çizdiriyor. En son olay
önceki sene Fas’ta bütün Arap ülkeleri eğitim bakanları
için bir toplantı düzenledi. Islâm Devleti kurmak ve
şeriatı uygulamak için mücadele edenleri fundamantalist
olarak tanıtıp onlara karşı önlem almak için bu konferans
yapıldı. Alınan kararlardan birisi de okullara Insan Hakları
dersini koymak oldu ve mecburi ders olarak okutulmaya başlandı.
ILO: Gıda ve ülkelerin
ekonomileriyle ilgilenir. Merkezi İtalya’nın başkenti Roma’dadır.
Geçen yıl Roma’da yaptıkları toplantıda dünyada 800
milyon aç insan bulunduğunu ve bu sayının 2000 yılına
kadar 400 milyona indireceklerine dair açıklama yaptılar.
WHO: Dünya sağlığı
ile ilgilenir. Merkezi Isviçre’de Cenevre’dedir.
Dünya Bankası (IBRD)
ve Dünya Para Fonu (IMF) merkezleri ABD’de New York’tadır.
Bunlar önemli kuruluşlardır ve Amerika’nın elindedir. ABD
bunların vasıtasıyla diğer devletlerin ekonomilerini tahrip
ettirir ve Amerika’ya bağlar.
Ayrıca, BM’lere bağlı olup merkezi
Hollanda’da Lahey (Den Haag) şehrinde bulunan Dünya
Mahkemesi (Uluslararası Adalet
Divanı) vardır. BM’lerin
bir çok konuyla ilgili kuruluşu vardır.
BM’ler kapitalist devletler
tarafından kurulduğu ve şimdiye kadar hep onlar tarafından
ve özellikle en büyük devlet olan ABD tarafından yürütüldüğü
için kapitalist fikir ve sömürgecilik ona egemendir. Bunun
zulmü her küçük, zayıf ve fakir devlette görülür.
Amerika bunun vasıtasıyla dünyanın polisi ve jandarması
olmuştur. Tamamen İkinci Cihan Harbinden önce Ingiltere’nin
Cemiyet-i Akvam’ı (eski BM’ler) diğer devletlere karşı
kullandığı gibidir. O zaman, Ingiltere o kuruluş
vasıtasıyla bir çok memlekette sömürgeciliğini
yerleştirmiştir. Fransa gibi diğer büyük devletleri
yönlendirmişti. Misal olarak Ingiltere Fransa’nın
silahlanma hususunda kendisini geçip çok ilerlediğini görünce
silahsızlanma fikrini ortaya atıp Fransa’yı kandırabildi.
Bu sebeple Fransa silah sanayisini gevşetti ve silahını
indirmeye başlamıştı. Bundan dolayı, Almanya İkinci Cihan
Savaşında Fransa’yı kolayca işgal edebildi.
Birleşmiş Milletler düşüncesinin temeli Hıristiyan
Batı Avrupa devletleri Birliği veya Ailesidir. 16. Yüzyılda
Osmanlı Devleti Doğu Avrupa’yı fethedip Batı Avrupa’yı
fethe ve hidayeti yaymakla tehdit edince Batı Avrupa Devletleri
kendilerini savunmak için bir pakt veya bir kuruluş tesis
etmeye yöneldiler. 1846’da Westfalia toplantısını düzenlediler.
Aralarındaki Hıristiyan örflerine göre kurallarını
yerleştirdiler .
Devletlerarası kanun bu Hıristiyan örflerine dayalıdır. Bu
güne kadar öyle devam etmektedir. Batı Avrupa kendi
kuruluşunu genişletip doğu Avrupa devletlerini de aralarına
katmaya başladı. Kuruluşun adını değiştirip ona Dünya
Ailesi adını verdiler. Osmanlı Devleti fetihleri durdurduktan,
gerilemeye başladıktan ve siyasî uyanıklığı kaybetmeye
başlayınca kuruluşa girmek istedi. Fakat, batılılar ona
çok ağır şartlar öne sürdüler. Bunlardan bazıları, bu
kuruluşa İslâm kurallarını sokmaya çalışma-yacak,
onların (Hıristiyan) kurallarına uyacak ve dış
ilişkilerinde Islâm’a göre hükmetmeyecek. Böylece 1856’da
bu şartlara uyarak Osmanlı Devleti bu kuruluşa girdi. Birinci
Cihan Savaşından sonra aynı esaslara dayalı Cemiyet-i Akvam
kuruldu. Aynı şekilde İkinci Cihan Harbinden sonra BM aynı
esaslara dayalı olarak kuruldu.
Bundan dolayı İslâm Devleti
kurulunca böyle örgütlere katılmayacaktır. Çünkü, bunların
esası ve hatta detayları İslâm’a aykırıdır. Ayrıca Islâm
Devleti diğer devletleri BM’den ve örgütlerinden ayrılmaya
davet edecektir. Nitekîm, ABD bu örgüt sayesinde diğer
devletlere musallat oluyor. Diğer devletlere ambargo uyguluyor
ve karalarını zorla uygulatıyor. Kendisine ve müttefiklerine
karşı orada bir karar almak asla mümkün değildir. İslâm
Devleti Islama uygun olan ve diğer devletlerin de kabul
edecekleri örfleri gösterip onları bu örflere göre aralarındaki
ilişkileri düzenlemeye çağıracaktır.
Harp veya sulh dönemlerinde bu
örflere göre hareket edilecektir. Devletler bu örflere
gönüllü olarak uyacak uymayan dünya kamuoyunda kınanacaktır.
Hiç bir devlet de bunu göze alamaz. Şu anda ise Amerika bütün
dünyanın nefretini kazanmıştır. Hiç sevilmemektedir. Zira
diğer devletlere zorla kanunlarını uygulamaya kalkışıyor.
Fakat dünya devletleri Amerika’dan korkuyor ve çıkarlarını
düşünerek seslerini dahi çıkartamıyorlar. Fakat İslâm
Devleti çıkarcı olmayıp ideolojik olduğu için ABD’ye BM’lere
karşı siyasî mücadele sancağını taşıyacaktır.
Çözümü gösterip doğru
kuralları kabul ettirmeye çalışacaktır. Bir çok ezilen
devlet ve Amerika’nın baskısından kurtulmak isteyen
devletler bu çağrıya olumlu cevap vereceklerdir.
|