Soru: 

Basın hakları mahfuzdur ve yayıncı dışında kimse, o yayınlarını basamaz. Kaset, CD ve diğer yayınlanmış araç ve şekilleri kaydedilmez ve iktibas edilmez diye yazılıyor ve deniliyor. Hatta, buna aykırı olarak hareket eden cezalandırılır. Dünyadaki mevcut olan kanunlar bunu koruyor.

Bunlar hakkında Şeriat’ın hükmü nedir?

 

Cevap: 

Bunlar doğru değildir. Şeriat bunu kabul etmez. Herhangi bir yazar veya yayıncı diğerleri bundan engellenemezler. Herkes, basılan veya piyasaya çıkan kitap ve benzerlerini tekrar basımını engelleyemezler, kaset, CD v.b. kaydedilmesini önleyemezler. Bunlarla ilgili kanunlar yanlıştır. İhtikarcılığı yaşatmak için kapitalistlerin çıkarttıkları kanunlardır. Şu anda İslam dünyası, kapitalist kanunlarıyla yönetildiği için bu sistem uygulanır. Oysa, İslam bunu red eder. Çünkü, alim, yazar, düşünür, üretkenler bir şey ortaya atarlarsa ve insanların ellerine ulaşırsa diğerlerin bunları tekrar yazmaları ve yarmalarını engelleyemezler. Bu hakka sahip değiller. Zira, ilim ve benzeri sahibinden çıkıp diğerlere ulaşırsa kendi mülkünden çıkmış olur. Herkes bunu alabilir, başkalarına verebilir. Fakat, yayınlanmazsa veya piyasaya çıkartmazsa kendisinde kalırsa kimse onu yayınlayamaz. Çünkü, o kitap, neşri- yat, kaset ve CD onun şahsi mülküdür. Fakat, satın alan kimse başkaları na satabilir, basabilir ve kaydettirebilir. Çünkü, alınan şey satın alanın mülküdür. Mülk edinen kimse mülkünde istediği şekilde tasarruf edebilir. Ben bir kitap alırsam bu kitap benim mülküm olur. Onu istediğim kimseye satabilirim, fotokopisini yaptırabilirim. Kaset, CD vs. aynı durumdadır. Çünkü, satış ve mülkiyetle ilgili Şeriatın hükümleri; bir kimse herhangi bir şey satın alırsa, miras kalırsa, hediye veya hibe olarak bir şey elde edinirse, o şey mülk edinenin olur. İstediği şekilde onunla ilgili her tasarruf hakkına sahip olur.

Satıcı, satın alana veya mülk edene onu bir daha basamazsın veya kayıt ettiremezsin şartı koşamaz. Bu şart batıldır. Çünkü, şartlar Şer’i hükme aykırı ise koşulmaz, koşulursa da ona uyulmaz. Rasulullah (sav) “Müslümanlar şartlarına bağlı kalırsa ona uymazlar” (Buhari, Tirmizi, Abu Davud). Kimse bunu basıp çoğaltamaz ve satamaz şartı, şartı koşan kimse, helalı haram kılıyor. Bu nedenle, bu şart batıldır.

Kapitalist sistem, çelişkili ve tuhaf kanunlar çıkartıyor. İnsanın malik olduğu şeye tasarruf hakkının vermiyor. Hem insan bir şeye malik olacak, hem de mülkünü çoğaltarak satamayacak veya genişletemeyecek?! Bu ihtikarcılığın aynısıdır. İslam ihtikarı da yasakladı.

Doğru olan, herkesin, yayınlananları yayınlamasıdır. İlim, fikir ve faydalı şeyler herkesin eline ulaşsın. Fakat, fotokopi eden ve ettiren veya tekrar kaydeden kimse, kitap, kaset, CD ve başka yayın araçlarının içeriği, şeklini yazarın ismini veya onlarla ilgili herhangi bir şeyi değiştiremez. Hiç bir şey değiştirmeden sahibinden veya yayıncıdan izin almadan olduğu gibi basabilir. Bir şeyin aslı değiştirilirse aldatma olur. Bu ise, haramdır. Rasulullah (sav)’in dediği gibi “Aldatan bizden değildir”.

Yazarın veya kitabın ismini kaldırılıp başka isim koyarsa, içeriğinde herhangi bir şekilde değişiklik yaparsa aldatma sayılır. Bu haramdır. Herhangi bir değişiklik yaparsa bunu belirtecek ve aslını da gösterecektir.

Şu denilmez ki; “yazar bunu üretmek için çok yoruldu ve çok emek verdi, diğerleri ise, bedava alıp kopya ederler, satar ve kazanırlar, böylece yazar ve üreten zarar görür” denilmez. Bu yanlış bir düşüncedir. Şer-i sözler değildir. İnsan her konuda üretim yapınca yorulur, emek sarf eder ve çok uğraşır. O zaman en ufak şeyde bile bu ihtikarcılık olacaktır. Zaten, kapitalistler artık bunu her şeyde uygulamaya başladılar. Doğru olan, bu emeğe karşı ücret veya yazmak için emek sarf eder, bu emeğe karşı ücret alır ve ona fiyat biçilir. Artık emeğin karşılığını alır. İddia edemez ki; kapitalist kanunlarına göre “99 seneye kadar bu emeğin karşılığı bitmez. Hep devam edecektir. Bu emeğin karşılığının 99 sene veya belirli bir süre devam edeceği iddiası kapitalistlerin yersiz düşünceleridir. Maalesef bazı Müslümanlar düşünmeden veya yanlış metod kullanarak aynısını uyguluyorlar. Çünkü, kapitalistlerden etkilendiklerinden ölçüleri menfaat oldu. Öte yandan, yazar ve müellif yazdığı veya ürettiği eseri bir yayıncıya vermektedir. Yayıncı ise, buna belli miktar veriyor veya ondan satın alıyor, genelde kar yayıncının oluyor. Peki yayıncı bunu üretmek için pek uğraşmadı ve sadece basımını gerçekleştirdi. Bu telifin veya eserin ihtikarcılığı değil midir? Kendisi sırf tüccardır! Nitekim, üretilen eserler ve telifler genellikle sahiplerine ait kalmıyor, tüccar olan yayıncılara ait oluyor. Yayıncı müelliften satın alınca onu çoğaltabiliyor fakat, yayıncı olmayan bunu yapamıyor. Bu hakkı kim verdi. Şeriat diyor ki; “Bir şey satın alırsan, o artık alana aittir. satan kişinin onda hakkı kalmaz. O satın alana aittir. Satın alan kimse başkalarına karla satabilir, çoğaltabilir ve istediği şekilde tasarruf gerçekleştirebilir. İslam devletinde bu uygulanıyordu. Allah’ın izniyle tekrar Raşidi Hilafet Devleti kurulunca yine bu kurallar uygulanacaktır.

 

Sayı 116...1420-C.EVVEL...1999-AĞUSTOS...Yıl-11

Sayfayı Birine Gönder