Yahudilere ait "Yehut Ahramat" gazetesi şunları
ortaya çıkardı: Bir takım paralı İsrailli asker Müslümanlara
karşı Sırpların saflarına katıldılar. Sırplar yanında
bir ay boyunca savaşıp son günlerde dönen Falır adlı bir
Yahudi askerin şunları dediğini yazdı. "Kosova'da Sırp
birlikleri saflarında en az kırk İsrailli savaşıyor ve
bunlar askeri bilgilere sahip ve askeri eğitim görmüşlerdir.
Bu İsraillileri harekete geçiren para kazanmak değil
Avrupa'ya egemen olmak isteyen Müslümanlara karşı savaşıp
Sırplarla ideolojik yardımlaşma yapmaktır."
Körfez savaşında Irak'a karşı Amerikan
ordusuna bir çok Yahudi'de katılmıştır. Hatta onların
hahamları yanlarındaydı ve onları Müslümanlara karşı
kışkırtıyorlar ve kinlerini alevlendiriyorlardı.
Filistin'de ve Lübnan'da hala savaşlarını sürdürüyorlar.
Öte yandan Yahudilerin yeni başbakanı
Yahud Barak kendini şöyle anlattı: "1967 savaşı
esnasında orduda küçük rütbeli bir subay idim. İsrailli
komutanlar ve erler esir olarak aldıkları Mısırlıları
öldürmeden ve silahlarını ellerinden almadan önce onlara ağır
işkence çektiriyorlardı. Ben ise iki bin Mısırlı esire hiç
merhamet göstermedim, onları iki gün çölde bıraktım, oysa
güneş pek yakıcı idi. Bana bağlı askerlere bu esirleri iki
büyük grupta toplamayı ondan sonra onların elbiselerini
üzerlerinden çıkartmayı ve bundan sonra bu esirlere ateş açmayı
emir verdim. Bu iki bin esiri öldürmek için on bir dakika
süre tanıdım. İsrailli askerlerimiz bu esirlerin başları
ve göğüslerine askeri ayakkabılarıyla basıyorlardı. Hangi
Mısırlı bağırırsa hemen öldürülüyordu ve onun cesedini
iki İsrailli askerin yardımıyla çöle atılıyordu." Bu
sözleri 20-3-1999 da yayınlayan Mısırlı Ahram gazetesidir.
Yahudilerin güvercini bu ise onların şahinleri ve kartalları
nasıldır?
Aslında Kur'an'ı okuyan Müslüman
Yahudilerin Müminlere karşı besle- dikleri düşmanlıklarını
ve kinlerinin ne kadar büyük olduğunu görür. Hatta
Peygamberlerini vahşice öldürmüşlerdi. Çünkü onların
heva ve heveslerine göre bir din getirmediler. Bunlarla mı
barış olacaktır?!
İRAN NEREYE DOĞRU GİDİYOR?
İran'da değişiklikler olmakta dır. Bu
nedir? İslam'a doğrumu yoksa İslam'dan uzaklaşmak mı?
Kadınlar saçlarının ön kısmını açıyorlar,
baş örtülerini arkaya çekip aşağıya düşürmeye çalışıyorlar.
Kadınlar çarşaf giyiyor buda artık kalkmaya yüz tuttu,
bunun yerine sırf örtünmek için elbise veya geniş elbise
veya pantolon veya uzun gömlek giyinmeye başladılar.
Otobüslerde ve sıralarda erkek-kadın
ayrımı kalkıyor, erkek-kadın karışımı yaşam her yerde görülmeye
başladı. Hatta parklarda millet önünde birbirlerini saran ve
öpüşen fasit erkek ve kızlar görülüyor ve kimse onlara
bir şey demiyor. Kadınlar dikkat çekici bir şekilde yüzlerine
makyaj yapıyor, dudaklarına ruj sürmeler artık
normalleşiyor. Reformcu (!) öğrenciler cesaretlerini gösterdiler.
13-8-1999'da yargı başkanı Ayetullah Mohammed Yazdı
azledildi. Çünkü reformcuları yargıladı, sahte iş
yapmaktan suçlu bulunan eski Tahran Belediye başkanı
Kırbacı'yı yargılayıp cezalandırdı. Meclis başkanı
Natık Nuri'yi destekledi. Bu başkan reformculara karşı
geldi. Yazdı onu destekledi. Reformculara karşı çıkmayan
Mahmut Haşimi Şaruudı yargı başkanı olarak tayin edildi.
Bu tayini gerçekeleştiren şahıs ise Hameneyn'dir.
Cumhurbaşkanı bürosunun başkanı Muhammed
Ali Abtıhı, Filistinliler, Yahudiler, Müslümanlar ve
Hiristiyanlardan oluştuğunu söylüyor ve şöyle diyor:
"İsrail'den istenen şey dünyanın her tarafında
uygulanan demokrasiyi orada uygulamaktır." Amerika'yla
temas etmek için çaba sarfediliyor. Al-Cezire televizyonunda
(12-8-1999) kültür bakanı Muhacarani, İran yönetiminde
ikiliğin var olduğunu açıklıyor. Cumhurbaşkanı bir karar
alıyor, genel Mürşit başka şey söylüyor, mecliste başka
karar alıyor, enformasyon araçları başka şey söylüyorlar.
Hatta geçen İran'ı ziyaret eden Ürdün kültür bakanı bana
diyor ki: siyasi karar, siyasi hitap ile siyasi davranış
arasında fark var İran'da. Bunlar arasında niye
bağdaştırma yapmıyorsunuz? Ben bu bakana hak verdim."
Bir örnek verelim; Enformasyon araçlarında Amerika'ya veya İsrail'e
çatılıyor, siyasi davranış bunun tam tersi bunlarla temas
yapılıyor. Gizli veya açık siyasi kararlarla cumhurbaşkanı
bunlara yaklaşıyor.
Humeyni 79'da Fransa'dan İran'a dönünce ve
cumhuriyeti ilan edince, İslam'ı uygulamak için yirmi sene
lazım demişti. İslam'ı aşama aşama uygulamak istiyormuş,
fakat 20 sene sonra tersi oluyor. Bunun sebebi bu tedriciliktir.
İslam her yerde tüm olarak uygulanmadığı ve yalnız bir
kısmını uygulandığı için bu netice çıkıyor. Sanki, İslam'da
eksiklik var veya İslam'ın bu asırda uygulanamaz olduğunu
ispatlamaya çalışıyorlar.
Oysa İslam hayatın, toplumun ve devletin
her tarafında tam şekilde uygulanınca en güzel neticeler çıkar
ve elde edilir. Bu nedenle, İran veya Suudi Arabistan İslam
devleti için örnek veya numüne değildir. Çünkü, bu iki
devlet İslam'ın bazı parçalarını uyguluyorlar ve her gün
geri adım atıp İslam'dan uzaklaşıyorlar. Sanki bunlar
kasıtlı olarak İslam'ın bazı kısımlarını uyguluyorlar,
halkı kandırmak için ondan sonra başarısızlık görülecek
ve sonra reform yapalım diyecekler. Zira, İslam tüm olarak
uygulanmazsa çelişki ve çarpıklık görülecektir. Çünkü,
İslam bir bütündür, büyük binadır. Tuğlaları
birbirlerini tutuyor. Yabancı bir tuğla konulursa çatlaklık
ve yıkıntı görülür.
İran'da ve Suudi Arabistan'da sosyal hayatla
veya öğrenimle veya ceza kanunlarıyla ilgili bazı İslami hükümler
varsa da, yönetim, iktisat, dış siyaset ve iç siyasetle
ilgili hususlarda bir çok gayri İslami kanunlar vardır. Ondan
sonra İslam düşmanları işte İslam başarılı değil, İran'da
veya diğer yerlerde gördük derler!
Maalesef bir çok İslami teşkilat olarak
sayılan hareketler tedriciliği yani İslam'ı aşama aşama
uygulamaya inanıyorlar. Belki bundan sora fikirlerini
değiştirirler. İslam devleti kurulunca her tarafında İslam'ı
uygulamak gerektiğine inanacaklardır.
Küfür milleti birdir
19.8.99’da İsrail dışişleri bakanı David Levi, Dağıstan'ı
kurtarmak için Rusya ’ya karşı cihad yapan Müslümanları
yenilgiye uğratmak maksadıyla İsrail 'in Rusya ile iş birlik
yapacağını ve tecrübeli mosad elemanlarını oraya göndereceğini
bildirmiştir.
|