RAMAZAN
AYININ FAZİLETİ
Tuncay Salih
Allah’u Tealanın
bizlere nasip etmesiyle, tekrar mübarek Ramazan ayına kavuştuk. Bu
mübarek ayın faziletini, değerini ve Müslümanların bu ayda
neleri yapması gerektiğinden bahsedeceğiz. Bu ayın önemini
bizlere Peygamber efendimiz (sav) şu hadisi
ile gösteriyor:
“Eğer kullar
Ramazan ayındaki üstünlükleri bilselerdi bütün senenin Ramazan
olmasını isterlerdi.“ (Tabarani)
Ramazan ayı
on bir ayın sultanı olup, insanlığın karanlıktan aydınlığa,
alçaklıktan yükselişe ve delaletten hidayete götüren Kur’an’ın
indirildiği aydır. Allah’u Teala şöyle buyurmaktadır:
“Ramazan ayı
insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık
deliller olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.”
(Bakara 185)
Ramazan ayı
bereket ve rahmet, hataların silindiği ve
duaların kabul olduğu aydır.
Resul (sav) şöyle
buyurdu:“Ramazan
ayı size bir bereket ayı olarak gelmiştir. Allah’u Teala bu ayda
rahmetiyle sizi o kuşatır. Bu ayda rahmet indirir, hataları siler,
duaları kabul eder. Allah’u Teala bu ayda hayır hususundaki
yarışlarınıza bakar ve meleklere karşı sizinle iftihar eder.
Allah’a karşı hayır ortaya koyunuz. Çünkü bedbaht kişi, bu
ayda Allah’ın rahmetinden mahrum olan kişidir.” (Tabarani)
Diğer bir
hadiste:“Beş vakit namazla cuma, diğer cumaya kadar, Ramazan ayı
diğer Ramazana kadar büyük günahlardan
kaçınıldığı müddetçe küçük günahları örterler.” (Müslim)
Ebu Hureyre (ra)’dan Resul
(sav) buyurdu ki:
“Her kim
inanarak ve karşılığını sırf Allah’tan bekleyerek Ramazan
orucunu tutarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.”
Ramazan ayı
cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının
kapatıldığı, cennetin süslendiği, cennetin ve Hurilerin insanları
beklediği aydır. Ebu Hureyre (ra)’dan Resul (sav) şöyle buyurdu:
“Ramazan ayı
girdiği zaman, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları
kilitlenir. Şeytanlar zincire vurulur.”
Diğer bir
hadiste:“Ramazanın ilk gecesi olduğu zaman, Cehennem kapıları
kapanır, onun hiç bir kapısı açılmaz.
Cennet kapıları açılır, o kapılardan hiç biri kapanmaz. Münadi
şöyle seslenir: Ey hayır isteyen gel, koş! Ey şer isteyen, (kötülüklere
karşı) kendini tut! O ayda Allah’ın cehennemden azatlıları vardır.
Bu, Ramazan bitinceye dek her gece vaki olur.”
(Tirmizi)
İbni Abbas (ra) dan:
Resul (sav) şöyle buyurdu: “Cennet
seneden seneye, Ramazan ayı için süslenir. Ve şöyle der: -Allah’ım
bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!
Hurilerde şöyle dua ederler: -Allah’ım! Kullarından bu ayda bize
kocalar ihsan eyle. Kim bu ayda kendini muhafaza edipte içki
içmezse, iftira ve buhranla bir mümini rahatsız etmezse, hata ve günahlardan
sakınırsa, Allah ona her gece, yüz tane huri verir, ayrıca ona
altın gümüş, yakut ve zebercedden bir köşk yapar. Bütün dünya
bir araya getirilip de o köşke konsa, bir keçi bağlanacak kadar
yer işgal ederdi. Kimde ramazan ayında içki içer, bir mümine
iftira eder yada bir günah ve hata işlerse, bir senelik amelini
iptal eder. Onun için Ramazan ayına karşı dikkatli olun zira o,
Allah’ın ayıdır.”
Ramazan ayında tutulan
orucun, mükafatının kat kat fazla olacağını ve bu ayda, bin
aydan daha hayırlı olan kadir gecesinin olduğunu, gösteren
hadisler şunlardır. Ebu Hureyre (ra)’dan rivayette Resul (sav) diyor
ki;
“Adem oğlunun
bütün amellerine karşılık verilecek sevap on mislinden yedi yüz
misline kadar katlanır. Allah’u Teala buyurdu ki: Oruç müstesna!
Oruç benim içindir, onun karşılığını ancak ben vereceğim. Oruçlu
kişi, nefsani arzularını ve yemesini benim için terk eder. Oruçlu
kişi için iki türlü ferahlık vardır: Biri iftar anındaki ferahlık,
diğeri Rabbine kavuştuğu zamanki ferahlıktır. Oruçlunun ağız
kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” (Müslim)
Utbe bin Abdullah (ra)’dan,
Resul (sav) buyurdu ki; “Kim Allah yolunda farz orucu olarak bir
gün oruç tutarsa Allah, onu cehennemden
yerler ve gökler arasındaki mesafe kadar uzaklaştırır. Kim de bir
gün nafile olarak oruç tutarsa, Allah cehennemi ondan gökle yer
arası kadar mesafe ile uzaklaştırır.” (Tabarani)
Allah’u Teala kadir
gecesiyle alakalı şöyle buyurdu;
”Kadir gecesi bin aydan
hayırlıdır.”
(Kadir 2)
Resulullah (sav) şöyle
söylüyor;
“Kadir gecesi
Ramazanın son on gecesidir. Kim ki bu gecede ecir dileyerek ibadet
için kıyam ederse Allah, onun önceki ve sonraki günahlarını
affeder.” (Müslim)
Görüldüğü
gibi Allah ve Resulü, bu Mübarek Ramazan ayının bizler için ne
kadar faziletli, bereketli ve rahmet dolu bir ay olduğunu gösteriyor.
Bu mübarek ayın faziletlerinden faydalanabilmek için, ümmetin bu
aydaki durumunun ve bizlerin neler yapmamız gerektiğini bilmemiz
gerekir.
Bugünkü
Müslümanların Ramazan ayını nasıl karşıladıklarını ve geçirdiklerine
bakarsak, içler acısı bir durumda olduklarını görürüz. Ne yazık
ki kimilerine Ramazan ayı bir rol oynamayıp, kendileri için Ramazan
orucunun geçerli olmadığını zannetmektedirler. Kimileride oruç
ve teravih ibadetlerini adet ve gelenek olarak görüp, orucu perhiz
için ve teravih namazlarını da spor niyetiyle kılıp, Müslüman
gözükmekte. Ümmete ve yaşadıkları devletlere baktığımızda
şunları görebiliriz: Ümmet hala zulüm, eziyet ve yok edilmekle
karşı karşıya kalıp kendisine bu mübarek ayda rahat ve huzur
verilmiyor, küfrün istilasından ve baskısından kurtulamıyor.
Ümmetin yaşadığı
devletler ise, hem Müslüman gözüküp aynı zamanda küfür
fikirleri ve kültürünü aşılamaya çalışıyor, Ramazan ayı
başladığında Gazete ve Televizyon kanallarında İslami (onların
anladığı ve vermek istediği) konulara yer ayırdıkları gibi,
Ramazan programı adı altında eğlenceli dans ve müzik programları
ile donatıp, yanı sıra Ramazan tombalası düzenliyorlar.
Müslümanların Ramazan ayına aynı günde başlayıp aynı günde
beraber Ramazan bayramını yapmalarını engelliyorlar.
Bütün bunlar
Müslümanları bir çatı altında toplayacak, Ramazanın
bereketinden ve faziletinden faydalanacak aynı günde oruca başlayıp
aynı günde bayram yaptıracak, bu ayda da İslamı, cihad
vasıtasıyla aleme yayacak, bir İslam Devletinin bulunmadığından
kaynaklanmaktadır.
Tarihe
baktığımızda Müslümanlar izzetli, şerefli ve huzurlu bir hayat
sürdürdükleri devletleri vardı. Onlar bu çatı altında cihatlar
yapıp İslamı aleme taşıdılar ve onunla korundular. Hatta Ramazan
ayı, onların dünya işlerini ve cihatlarını aksattırmadı,
aksine daha da bir aşk ve şevkle yaptılar. Bazı örnekler verecek
olursak: Şirk ve putçuluğun mağlup olduğu, Ebu Cehil’in
öldürüldüğü ve Tevhidin galip geldiği Bedir günü (Büyük
Bedir Savaşı) hicretin ikinci yılının Ramazan ayının yirmi
yedinci cuma günü vuku bulmuştur.
Kâbenin etrafındaki
putların yıkıldığı ve putçuluğun imha edildiği Mekke’nin
fethi Ramazan ayının onuncu gününde vuku bulmuştur.
Tebük savaşı
ve İslamın Yemene yayılması bu ayda olmuştur. Endülüs Tarık b.
Ziyad tarafından 19 Temmuz 711 senesinde fethedilmiştir.
Görüldüğü
gibi tarih bizim için bir ibrettir. Müslümanlar Ramazan ayını bir
vesile kılarak kendisine çeki düzen verip, bu Mübarek ayın
bereketinden ve faziletinden faydalanması ve karşılığını Allah’tan
umması gerekir. Çünkü Allah’u Teala Müslümanlara bir fırsat
vererek, bu mübarek ayı bereket, rahmet ve mağfiret dolu
kılmıştır. Neden bizleri yoktan yaratanın sözünü tutup, onun
uyarısını dinlemiyoruz. Neden ümmeti bu durumdan kurtarıp, Allah’u
Tealanın istediği hale ümmetin dönüşmesine yardımcı olmuyoruz
ve neden Allah’ın bu ayda sonuna kadar açmış olduğu cennet
kapılarından bizleri girdirecek amelleri işlemiyoruz neden? Gelin
Kur’an’a ve sünnete sımsıkı sarılalım. Çünkü, Kur’an bu
ayda indirilmiş ve eğriyi doğrudan ayırt etmiş, beşeri
nizamların yanlışlığını gösterip düzen sahibinin ancak Allah’u
Tealanın olduğunu bizlere göstermiştir. Rabbimiz bu ayda inen Kur’an’la
bizlere doğru yolu gösterip, bizim için hiç bir mazeret bırakmamıştır.
Allah’u Teala En’am suresinde şöyle buyurmaktadır;
“Yahut
"Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda
olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de
Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın
âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir!
Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın
en kötüsüyle cezalandıracağız.” (En’am
157)
Bizlere Kur’an
ulaştığına göre, doğru yolu göstermiş ve ona göre amel
etmemizi Allah’u Teala bizden istemektedir.
Son olarak, sevgili
Peygamberimizin Şaban ayının son gününde Sahabelere yaptığı
konuşmayı hatırlatarak yazımızı bitirmek istiyoruz. Selman’dan
rivayet edildiğine göre, Resul (sav) şöyle buyurdu:
“Ey insanlar!
Büyük ve Mübarek bir ay sizi gölgesi altına almıştır. Bu öyle
bir aydır ki, bu ayda bin geceden daha hayırlı bir gece
bulunmaktadır. Öyle bir aydır ki, Allah bu ayda oruç tutmayı farz
kıldı, gecelerinde kalkıp ibadet etmeyi nafile kıldı. Bu ayda her
kim hayır hasletlerinden biri ile Allah’a yaklaşırsa Ramazan ayı
dışında farz ibadet yapmış gibi sevap kazanır. Bu ayda her kim
farz bir ibadeti yerine getirirse Ramazan ayı dışında yetmiş farz
yerine getirmiş gibi sevap kazanır.”
”Ramazan ayı
sabır ayıdır. Sabrın da sevabı cennettir. Ramazan ayı Allah’ın
Kullarını gözetme ayıdır, mü’minin rızkının
arttırıldığı aydır. Bu ayda her kim bir oruçluya iftar verirse
günahları mağfiret olunur, kendiside cehennem ateşinden azad olur,
oruçlu kişinin sevabından hiç bir şey eksilmediği halde onun
tuttuğu orucun sevabı kadar sevap da kendisine yazılır.”
Sahabeler
dediler ki: -Ya Resulullah! bizim her birimiz oruçluya iftar yemeği
verecek güçte değildir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
“Allah bu sevabı bir hurma ile yahut bir yudum su yahut
bir miktar süt ile iftar verenlere de verecektir. Bu ayda dört şeyi
çok yapın: İkisi ile Rabbinizi razı edersiniz, İkisine ise sizin
ihtiyacınız vardır. Rabbinizi razı kılacağınız iki şey
şunlardır: Allah’’tan başka bir ilah bulunmadığına şehadet
etmek, Allah’a karşı istiğfarda bulunmak. İhtiyacınız olan iki
şeyde şunlardır: Allah’’tan cenneti isteyin. cehennemden ona
sığınırsınız. Her kim oruçluya su verirse Allah Teala ona benim
havuzumdan su içirecektir ki, cennete girinceye kadar bir daha
susamayacaktır.”
Rabbimizden bu mübarek Ramazan
ayını Ümmeti Muhammede
hayırlı kılıp, bu kötü durumdan bizleri kurtarmasını niyaz ederiz.
(Amin)
|