BAKARA SÛRESİ AYET 61-62
“Hani siz
(verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz;
bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden,
hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın,
dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz?
O halde şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi.
İşte (bu hâdiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk
damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların
başına), Allah'ın âyetlerini inkara devam etmeleri, haksız olarak
peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece
isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir.” (Bakara
61)
İsrailoğullarının
Allah’tan istedikleri hep dünyevi şeyler idi ve Allah (cc) onların
isteklerini kabul etti. En güzel yemekleri gökten onlara indirdi.
Fakat, şımardılar ve yeryüzünde yetişen bakla, kabak, mercimek,
sarımsak gibi yiyecekler istediler. Allah’u Teala onları iyi olanı
düşük olanla değiştirmek istediklerinden dolayı onları azarladı
ve başka bir memlekete gitmelerini istedi. Orada istediklerini
bulacaklarını da beyan etti. Ayette “Mısır” sözcüğü
geçmektedir. Bu kelime ya bildiğimiz Mısır memleketi, yada başka
bir memleket mânasında tefsir edilebilir. Çünkü Arapça’da mısır,
bir memleket manasında geçer. İsrailoğulları Mısır’dan Filistin’e
Musa’yla birlikte kaçtıktan sonra yiyecek ve içecek istediler. Bu
nedenle biz, ayette geçen “Mısır” kelimesi bilinen mısır değil
“herhangi bir memleket” diye tercih edilir.
Allah (cc) onların
bütün istediklerini onlara veriyordu ve buna rağmen kendilerine
verilen nimetleri beğenmiyorlar ve isyan ediyorlardı. Bunun için
Allah (cc) onları; zillet ve miskinlikle cezalandırdı. Nereye
giderlerse gitsinler, zillete maruz kalırlar ve miskin olurlar. Diğer
insanlar onları alçaltır ve ezerler. Bu sebeple, hiçbir zaman kendi
başlarına cesaretleri yoktur, devamlı diğer insanların arkasına
saklanırlar ve onlardan yardım ve güç alarak hareket ederler. Misal
olarak; geçen yüzyılda Avrupa ve Rusya Yahudileri ezmiş ve ayrıca
ikinci dünya savaşında Hitler onları alçalttı ve ezdi. Müslümanlara
karşı onları kullanmak ve savaştırmak için gönderdiler. Bu da
Yahudiler için büyük cezadır. Çünkü, Müslümanlar bunlara karşı
susmayacaklardır. Ancak, Amerika ve Avrupa Müslümanlarla savaşmak, Müslümanların
memleketlerini sömürmek, Müslümanların kalkınmasını,
birleşmesini ve tek bir devlete yâni İslam devletine sahip
olmalarını önlemek için Yahudileri Filistin’e yerleştirdiler.
Onları her alanda destekliyorlar. Bu ise Yahudiler için intihardır.
İslam dünyasında varolan rejimler ve yöneticilerde Amerika’ya ve
Avrupa’ya bağlı oldukları için Yahudileri koruyorlar. Fakat
Müslümanlar, bu rejimleri ve yöneticileri yıkmak için kımıldamaya
başlamışlardır. Er geç samimi İslâmi hiziplerin liderliğinde İslam
ümmeti, İslam nizamını uygulayan devleti inşallah kuracaklardır.
İşte o zaman Yahudileri Filistin’den sileceklerdir. Bazı sahih
hadisler bu müjdeyi bizlere verdi. Ayrıca, Yahudiler Allah’ın (cc)
gazabına uğradılar. Allah’ın (cc) gazabının sebebi bu ayette şöyle
açıklanmaktadır: “Allah'ın gazabına uğradılar. Bu
musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkara devam
etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi.
Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir”
Aynı anda, Allah (cc) emirlerine muhalefet edip Allah (cc)’a isyan
ediyorlar ve günah işliyorlardı. Aynı anda Allah’ın (cc)
sınırlarına tecavüz etmekten çekinmiyorlardı. Fakat, onların
arasında mümin olanlarda vardı. Bu azaptan onlar müstesna kılındılar.
“Şüphesiz iman
edenler; yahudiler, hıristiyanlar ve sâbiîler; Allah'a ve ahiret
gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında
mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar
üzüntü çekmeyeceklerdir.”
(Bakara 62)
Burada iman eden
Müslümanlardan bahsediliyor. Ayrıca zikredilen Sabii gurubunun ne
olduğuna dair ihtilaf vardır. Hıristiyan-Mecusi karışımı,
yıldızlara tapan, Yahudi-Mecusi karışımı veya hiçbir dine sahip
olmayanlardır diyenler vardır. Kısaca, bunlar kafir bir guruptur. Fakat,
Yahudiler veya Hıristiyanlar, mümin olurlarsa ve salih amel işlerlerse,
Allah (cc) tarafından kabul edilirler ve ödüllendirilirler. Bu
ayette, Allah’u Teala imanın bir kısmını onlara gösterdi: Bu ise,
Kendisine ve kıyamet gününe imandır. Ama, diğer kısımlara inanmak
önemli değil demek değildir veya bu iki konuyla yetinilir demek de değildir.
Sadece ayetin siyakı bunu bu şekilde gösterdi.
“Müminler
ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen,
Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte
doğrular ancak onlardır.”
(Hucurat 15)
“Müminler, ancak
Allah'a ve Resûlüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber
ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp
gitmezler. (Resûlüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve
Resûlüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için
senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar
için Allah'tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir.”
(Nur 62)
“Fakat içlerinden
ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden
önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler,
Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük
mükâfat vereceğiz.”
(Nisa 162)
“Müminler
ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın
âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine
dayanıp güvenen kimselerdir.”
(Enfal 2)
“Öyle ise
Allah'a ve ümmî Peygamber
olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve
ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” (Araf 158)
“Eğer onlar da sizin
inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse
mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah
sana yeter. O işitendir, bilendir.”
(Bakara 137)
“Onun için Allah'a,
Peygamberine ve indirdiğimiz o nura (Kur'an'a) inanın. Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.” (Teğabün
8)
“Ey iman edenler!
Allah'tan korkun ve Peygamberine inanın...”
(Hadid 28)
“Yine onlar,
Rablerinin davetine icabet ederler
ve namazı kılarlar.” (Şura 38)
Buna benzer bir çok
ayet vardır. Ayetlerin siyaklarına ve münasebetlerine göre konular
gösteriliyor. Yoksa sadece bir kısmını yaparlarsa cennete
gireceklerdir anlamı çıkmaz. Hayır hepsine inanacaklar ve
yapacaklardır. Yalnız Allah’a (cc) ve kıyamet gününe inanıp,
Resul (sav)’e meleklere, Kur’an veya peygamber (sav) inanmazlarsa
cennete mi girecekler?! Hayır! Cennete giremezler. Böylesi kişiler
kafirdir. Hatta, bir ayeti inkar ederse kafir olur ve asla cennetlik
olamaz. Onun için ecri yoktur. Allah’a (cc) ve Resulüne (sav) isyan
edenler ebediyen cehennemde kalırlar. (Cin 23) Resulün (sav)
hükmünü kabul etmeyenler mümin olamazlar (Nisa 65). Bir çok
ayette “Ehli kitap kafirdir” denilerek, kafirlikleri pekiştiriliyor
(Ali İmran 70, 98,110), (Nisa
57, 59,65), (Beyyine 1,4,6), (Tövbe 31), (Maide 17)
İşte, tefsirini göstermeye
çalıştığımız (Bakara 62) ve benzeri (Maide 69)’da
geçen ayette, akidenin bir kısmı gösteriliyor, imanın tamamı gerçekleşmezse
insan mümin olamaz. Bu ayette:
“Ey iman
edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha
önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı,
meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkar
ederse tam manasıyla sapıtmıştır.”
(Nisa 136)
Allah (cc) iman
ettik diyenlere hitap ederek “Eğer iman etmişseniz bunlara iman
edin, bunları reddederseniz kafir olursunuz” demektedir. Kitabın bir
kısmına inanıp bir kısmını inkar edenlerinde kafir olduklarını
beyan ediyor. (Nisa 150-1)
Bir konu
hakkında hüküm göstermek isteyen, o konu hakkında geçen bütün
ayetlere bakmalıdır. Yoksa, bir ayete bakıp diğer ayetlere göz
yumarsa, gerçeği öğrenemediği gibi sapabilir ve başkalarını da
saptırabilir. Sonra ortaya yanlış bir anlayış çıkar ki; Yahudiler
ve Hıristiyanlar mümindirler ve cennetliktirler! kanaatine varılır.
Oysa, bir çok ayette bunlar lanetlendi, kötülendi ve bunların
cehennemlik oldukları gösterildi. Hatta, İslam’a girince veya
İslam hakimiyetine boyun eğinceye kadar onlarla savaşmayı Allah (cc)
Müslümanlara emretti. (Tevbe 30)
Abdullah bin
Selam ve gurubu gibi bazı Yahudi ve Hıristiyanlar İslam’a girince
onlar övüldü. Allah (cc), onlar hakkında bu ve benzeri ayetleri
inzal buyurdu. Artık Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan çıktılar ve
mümin oldular. Ayette, “Kim bunlardan mümin olursa ve salih
amel yaparsa...” yani, daha önce mümin değillerdi. Hatta,
müminim diyen kimse, Allah’a (cc) ve kıyamet gününe inanmazsa ve
salih amel yapmazsa cehennemlik olur.
İşte, ayetler
birbirini tefsir ediyor. Hadisi şerifte Kur’an’ı tefsir ediyor.
Hadisler, Ehli kitabın kafir olduklarını ve cehennemlik olduklarını
açıklıyor. İsrailoğullarıyla ilgili Bakara suresinde geçen
ayetleri işledik. Bunların kafir, lanetli ve cehennemlik olduklarını
açıkladı. Müslümanları ve diğer insanları, İslam’dan uzaklaştırmak
için çalıştıklarını bir takım ayetlerde gösterdi (Bakar 109)
ve (A-li İmran 100). İleriki ayetlerde Ehli kitabı diğer
kafirleri İslam’a çağırmalıyız diye emir edildiğimizi göreceğiz.
Kafirlerle
diyalog kuranlar, sadece bu ayete dayanarak hüküm vermesinler. Diğer
ayetlere de baksınlar. Misal olarak; Tevbe süresinin 30. ayeti,
Yahudiler ve Hıristiyanlar dahil olmak üzere bütün kafirlerle savaşmamızı
Allah (cc) emrediyor. Resulullah (sav) Yahudilerle, Hıristiyanlarla ve
müşriklerle savaştı. Devletinin tek metodu cihad idi. Cihad işleri
sürerken de onları en güzel bir şekilde İslam’a davet ederiz.
İcabet ederlerse bizim gibi olurlar. Kabul etmezlerse İslam hükmüne
boyun eğinceye, cizye verinceye kadar onlarla savaşırız.