HİLAFETİ YIKTILAR FAKAT ÜMMETİ YOK EDEMEDİLER!

 

Şu anda İslâm dünyasında bulunan devletlerin hiçbirinin İslâm'ı uygulamamalarına, -her ne kadar bazıları uyguladıklarını iddia etseler de tam tersine yerleşik bir şekilde Kapitalizmi uygulamalarına, İslâm ümmetinin bölünmüşlüğüne, Hilâfetin yıkılışından önce ve sonra kâfirlerin çıkardığı olaylara, başlarında; Müslümanların topraklarında batının kurduğu küfür ortamlarını koruyan, batının çıkarlarına hizmet eden ve nüfuzunu yerleştirmesine kolaylık gösteren, iç ve dış siyasetlerinin tamamında batıdan gelen emirlere göre hareket eden kâfirlerin uşakları olan idarecilerin bulunmasına rağmen İslâm ümmeti, Hilâfet Devleti’nin yıkılması ile sona ermedi ve ellili yılların başlarından itibaren İslâm'a göre kalkınmanın metodunu anlamaya, İslâm'a göre hayatı yeniden kurmaya ve İslâm ile dünyayı kurtarmayı özleyerek çalışmaya hareket etmeye başladı. Ümmetin henüz kalkınmasını tamamlamış olmamasına, uşak idareciler tarafından ümmete uygulanan baskılara, zulümlere, cezalara, bu idarecilerin ümmet üzerinde oluşturdukları baskı ve terör ortamlarına, ümmetin küfrün ateşi altında çökmesi amacıyla halklarına karşı bu idarecilerin kâfirlerin çizdiği planları uygulamalarına rağmen başlarında Amerika olmak üzere kâfir batı, İslâm Ümmetinin kalkınmasını tamamlamasından, Müslümanların tek bir ümmet olarak yeniden hayat sahnesine dönmesinden, risaleti yeniden dünyaya taşıyacak, beşeriyetin ulaştığı her türlü medeni ve ilmi gelişmelere rağmen yeryüzünü güvenin ve güvenliğin olmadığı bir ormana çeviren Kapitalizmin egemenliğinin ve faydacı maddi değerlerinin ürünleri olan badirelerden, sıkıntılardan kurtaracak tek bir Hilâfet Devleti’nin çatısı altında yaşamalarından korkmaktadır.