Kiralama
malının yani ücretin bizzat görerek ya da belirsizliği kaldırsan
vasıfla belli olması şart koşulur. Rasul (u) şöyle dedi: “Kim
Allah ve Ahiret Gününe iman ediyorsa, ücretini kendisine
bildirmedikçe bir ücretliyi çalıştırmasın.”
Ancak satılanın fiyatında kıymet/değer şart koşulmadığı gibi,
kiralamada da değer şart koşulmaz. Değer ile fiyat arasındaki
fark şudur: Değer, bir şeyin maliyet miktarına uygun düşen
husustur. Bu değer/paha biçenlerin değerlendirmesine göre
dengelenir. Fiyat ise, değere ilaveten, daha fazla ya da daha
az bir şekilde üzerinde ulaşılan husustur.
Ücretle çalışanın/ücretlinin ücretinin amelin/işin değeri olması
şart koşulmaz. Çünkü değer, kiralamada bedel olmaz. Dolayısıyla
ücretin, işin değerinden daha fazla olması ve daha az olması
caizdir.
Bir kişi kendisi için belirli bir biçimde altın ya da gümüş parçalarını
şekillendirmek için birisini belirli bir ücretle çalıştırsa
bu caiz olur. Çünkü onu belirli bir iş için kiraladı. Ücretle,
gümüş ya da altından yaptığı işin ölçüde eşit olması
şart koşulmaz. Çünkü ücretten şart koşulan husus, işin
karşılığı olmasıdır, işin yerine karşılık olarak değil.
Ücret ile yaptığı işin yeri/konumu arasında bir alaka
yoktur.
Para v.b. gibi alış-verişte bedel olmaya uygun olan, kiralamada da
bedel olmaya uygun olur. Yani fiyat/bedel olmaya uygun olan, ücret
olmaya da uygundur. Fakat alış-verişte fiyat/bedel olmaya
uygun olmayanın kiralamada bedel olması caizdir. Zira meselâ,
bir sene bir evde oturmaya karşılık bir hayvanın satılması
caiz olmaz. Fakat, bir evde oturmaya karşılık bir bahçenin
kiralanması sahih olur. Çünkü alış-veriş malın mal ile
değişimidir. Dolayısıyla malın menfaat ile değişimi alış-veriş
sayılmaz. Kiralama ise böyle değildir. Zira o, bir bedel karşılığı
menfaat üzerine sözleşmedir. Bu bedelin, mal olması zaruri
değildir, menfaat de olabilir.
|