Tasvir,
bir şeyin suretini/resmini çizmektir. Heykeller yapmak da
tasvirdendir. Tasvir, heykeltıraşçılığı da kapsar. Resim
bizzat ya da heykel surettir. Onlara lügatte tesâvir/tasvirler/resimler
denir. Bu, heykelleri de kapsar.
Şeriat; insan, hayvan, kuş gibi canlı
sureti yapmayı/ çizmeyi haram kılmıştır. Bu tür suret/resim çizimi,
ister kağıt üzerine olsun, ister deri üzerine, ister elbise
üzerine, ister kap-kacak üzerine olsun, ister dekorasyon ve
ziynet üzerine olsun, ister para üzerine olsun v.b. fark
etmez, hepsi de haramdır. Zira üzerine suret/resim çizilen ne
olursa olsun sadece canlı
sureti çizmek haramdır.
Canlı olmayan şeyin suretini yapmak caizdir, onda bir sakınca yoktur.
Nitekim Şeriat ağaçların, dağların, çiçeklerin v.b. canlı
olmayan şeylerin suretlerini yapmayı/resimlerini çizmeyi
helal kılmıştır.
Canlı olanın suretinin yapılmasının haram kılınması şer'î
nasslar ile sabittir. Buhari, İbni Abbas hadisinden şöyle
dediğini tahriç etmiştir: “Nebi (u), evde resimler olduğunu görünce, onların yok
edilmesini emretmedikçe eve girmedi.”
- Aişe’den rivayet edildi ki; “İçerisinde resimler olan bir örtüyü/perdeyi
asmış. Rasulullah (u) içeri girdiğinde o örtüyü söküp atmış. Aişe
dedi ki; Sonra o örtüyü parçaladım, iki yastık yaptım.
Rasul (u) o iki yastığa yaslanıp dinleniyordu.”
- Ahmed’in rivayetinde şu lafızla geçmekte: “O örtüyü alıp fırlattım.
Sonra onu iki yastığa parçaladım. Sonra Rasulü içerisinde
resim olduğu halde o iki yastığa yaslanmış gördüm.”
- Buhari ve Müslim, Aişe hadisinden şöyle dediğini ortaya koydular:
“Rasulullah (u) bana geldiğinde, bana ait olan kapı girişini içerisinde
resim olan bir çeşit nakışlı kumaş ile örtmüştüm.
Rasul (u) onu görünce, yüz rengi kızararak onu çekip yırttı.
Şöyle dedi:
يَا عَائِشَةُ
أَشَدُّ النَّاسِ
عَذَابًا
عِنْدَ
اللَّهِ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
الَّذِينَ
يُضَاهُونَ
بِخَلْقِ
اللَّهِ “Ey Aişe, Kıyamet Günü azap bakımından en zor
durumda olanlar, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır.”
- Müslim’in hadisinde, Aişe’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (u) bir seferden geldi. Ben kapımı içerisinde kanatlar
olan, at resmi olan bir örtü ile örttüm. Bunun üzerine bana
o örtüyü indirmemi emretti.”
- Buhari, İbn Abbas hadisinden Rasulullah (u)’in şöyle dediğini ortaya koydu:
مَنْ
صَوَّرَ
صُورَةً
فِي
الدُّنْيَا
كُلِّفَ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
أَنْ
يَنْفُخَ
فِيهَا
الرُّوحَ
وَلَيْسَ
بِنَافِخٍ “Kim bir suret yaparsa, Kıyamet Günü o yaptığı
surete can üfüresiye kadar Allah ona azap eder. Halbuki o üfüremez.”
- İbn Ömer yoluyla da Rasulullah (u)’in şöyle dediğini ortaya koydu:
إِنَّ
أَصْحَابَ
هَذِهِ
الصُّوَرِ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
يُعَذَّبُونَ
فَيُقَالُ
لَهُمْ
أَحْيُوا
مَا
خَلَقْتُمْ
“Bu suretleri yapanlar Kıyamet Günü azap görürler.
Onlara; ‘Yarattığınızı canlandırın’ denir.”
- İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir: “Ona bir adam gelip dedi ki; Ben
bu suretleri çizip, bu suretleri yapıyorum. Onlar hakkında
bana fetva ver. Bunun üzerine o; Bana yaklaş, dedi. O, elini
başına koyasıya kadar ona yaklaştı. İbn Abbas dedi ki;
Sana Rasulullah (u)’den işittiğimi haber veriyorum. Rasulullah (u) şöyle derken işittim:
كُلُّ
مُصَوِّرٍ
فِي
النَّارِ
يَجْعَلُ
لَهُ
بِكُلِّ
صُورَةٍ
صَوَّرَهَا
نَفْسًا
فَتُعَذِّبُهُ
فِي
جَهَنَّمَ “Her suret yapan ateştedir. Yaptığı her surette
onun için bir nefis/can verilir. O suret cehennemde ona azap
eder.” Eğer sen mutlaka yapmak zorundaysan ağaç ve canlı
olmayan bir şey yap.”
- Ahmed, Ebu Hureyre’den Rasulullah (u)’in şöyle dediğini rivayet etti:
أَتَانِي
جِبْرِيلُ
عَلَيْهِ
السَّلام
فَقَالَ
إِنِّي
كُنْتُ
أَتَيْتُكَ
اللَّيْلَةَ
فَلَمْ
يَمْنَعْنِي
أَنْ
أَدْخُلَ
عَلَيْكَ
الْبَيْتَ
الَّذِي
أَنْتَ
فِيهِ إِلا
أَنَّهُ
كَانَ فِي
الْبَيْتِ
تِمْثَالُ
رَجُلٍ
وَكَانَ
فِي
الْبَيْتِ
قِرَامُ
سِتْرٍ
فِيهِ
تَمَاثِيلُ
فَمُرْ
بِرَأْسِ
التِّمْثَالِ
يُقْطَعْ
فَيُصَيَّرَ
كَهَيْئَةِ
الشَّجَرَةِ
وَمُرْ
بِالسِّتْرِ
يُقْطَعْ
فَيُجْعَلَ
مِنْهُ
وِسَادَتَانِ
تُوطَآَنِ
وَمُرْ
بِالْكَلْبِ
فَيُخْرَجَ
فَفَعَلَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
“Bana Cibril (a.s) gelip şöyle dedi: Ben sana gece geldim.
Zira içerisinde senin olduğun evde sana gelmeme engel olan bir
şey yoktu. Ancak evde bir adam heykeli olduğunda, içerisinde
resimler olan nakışlı örtüler olduğunda, köpek olduğunda
müstesna.” Sonra Rasul (u)
bir heykel ile karşılaştığında onu parçalıyor, o da ağaç
şekli alıyordu. Resimli örtü ile karşılaştığında onu
parçalıyor sonra ondan iki yastık yapıyordu. Köpek ile karşılaştığında
onu evden dışarı çıkarıyordu. Rasulullah (u)
böyle yapıyordu.”
- Buhari, Ebu Cuheyfe yoluyla şunu rivayet etti: “O hacamet eden/deriyi
tarayıp kanatan bir köle satın aldı. Sonra şöyle dedi:
Nebi (u), kanın bedelini, köpeğin bedelini, fahişenin
kazancını yasakladı. Faiz yiyeni ve yedireni, dövme yapanı
ve yaptıranı, suret yapanı/çizeni lanetledi.”
Bu hadislerin tamamı, suret yapma/çizmenin terk edilmesinin kesin bir şekilde
talebini içermektedirler. Bu suret yapmanın/çizmenin haram
olduğuna dair delildir. Bu hadisler geneldir. İster gölgesi
olsun, ister tam olsun ister büst olsun, fark etmeksizin her
sureti kapsamaktadır. Zira gölgesi olan suretin haram kılınması
ile gölgesi olmayan suretin haram kılınması arasında, canlısı
yaşaması mümkün olan tam sureti yapmanın haram kılınması
ile yaşaması mümkün olmayan büst şeklindeki suretin haram
kılınması arasında fark yoktur. Hadislerin genelliği nedeni
ile hepsi de haramdır.
Ev hakkındaki İbn Abbas’in hadisinde, Ka’be’deki suretler, resim
olarak çizilmiş idiler, gölgeleri yoktu. Onlar yok edilmeden,
Rasul (u) ona girmedi. Aişe hadisi, örtüde gölgesi olmayan
resmin çizilmiş olduğuna delâlet etmektedir. Rivayet edildi
ki; “Nebi (u) Ali’yi bir seriyyeye gönderdi. Ona şöyle dedi:
أَنْ
لا تَدَعَ
تِمْثَالاً
إِلا
طَمَسْتَهُ
وَلا
قَبْرًا
مُشْرِفًا
إِلا
سَوَّيْتَهُ
“Ortada yıkmadığın bir heykel, silip yok etmediğin bir
suret/resim, dümdüz yapmadığın yüksek kabir bırakma.”
Dolayısıyla hadis her iki çeşit sureti de zikretti, heykeli yani gölgesi
olanı ve silinen/kazınan resmi yani gölgesi olmayanı
zikretti.
Gölgesi olan ile gölgesi olmayanı farklı görmek
doğru değildir ve bir aslı yoktur. Çünkü suretin hayat
sahibi olması ya da olmaması, haram kılınışının illeti
değildir. Onu haram oluştan istisna eden bir delil de yoktur.
Can sahibi olmayan ağaç, dağ, v.b.lerinin suretlerinin/resimlerinin yapılmasının
caiz oluşu ise; suret yapmanın haram kılınması hakkında
gelen hadislerde haram oluş, içerisinde can olanın sureti ile
kayıdlı kılınmıştır. Bu, kendisi ile amel edilen bir
mefhumu olan muteber bir kayıttır. Onun mefhumu ise, içerisinde
can olmayanın sureti haram değildir.
Evet, bazı hadisler mutlak olarak gelmiştir. Fakat bazı hadisler de
mukayyed/kayıdlı olarak gelmiştir. Usul ile ilgili
kaide/kural ise, “Mutlak, mukayede hamledilir/ yorumlanır”
şeklindedir. Dolayısıyla haram kılma sadece, insan, hayvan,
kuş gibi içerisinde ruh/can olanın suretine ait olur. Fakat
bunun dışında kalan suretlerin yapılması haram olmaz,
bilakis caiz olur. Ayrıca ağaç v.b. içerisinde can olmayanın
suretinin yapılmasının mubah oluşu hadislerde açık olarak
geçmiştir. Zira Ebu Hureyre hadisinde; “Evin kapısında
olan heykelin kafası ile karşılaştığında onu parçaladığı,
onun ağaç şeklini
aldığı” geçmektedir. Bu demektir ki, ağaç heykelinde bir
sakınca yoktur. İbn Abbas hadisinde de; “Eğer onu mutlaka
yapacaksan, ağaç ve canlı olmayanın suretini yap”
denilmektedir.
Suret yapmanın haram kılınması ile ilgili gelen hadisler illetli değildir.
Suret yapmak herhangi bir illet ile illetlendirilmemiştir. Onun
için ona illet aranmaz. İbn Ömer’den rivayet edilen Rasul (u)’in şu sözüne; فَيُقَالُ
لَهُمْ أَحْيُوا
مَا خَلَقْتُمْ
“Onlara yarattıklarınızı canlandırın
denilir.” Ve
İbn Abbas hadisinde geçen şu; أَنْ يَنْفُخَ
فِيهَا الرُّوحَ
وَلَيْسَ بِنَافِخٍ
“O üfüremediği halde, ona ruh üfüresiye
kadar”
sözüne; Aişe hadisinde geçen; أَشَدُّ
النَّاسِ عَذَابًا
عِنْدَ
اللَّهِ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
الَّذِينَ
يُضَاهُونَ
بِخَلْقِ
اللَّهِ
“Kıyamet Günü insanların azap bakımından en
zor/sıkıntılı olanı, Allah’ın yaratmasına misilleme
yapandır.”
Bunların hepsi de illetlendirme tarzında geçmemektedir. Bu
hadislerde geçen lafızlar ve cümlelerden illetlik anlaşılmamaktadır.
Bu hususta geçenin hepsi, Rasul (u)’in suret yapmayı, yaratmaya, suret yapanı da
yaratıcıya benzetiyor olmasıdır. Benzetmek ise illetlik
ifade etmez. Bir şey başka bir şeye benzetildiğinde, illet
olmaz. Benzeyen, kendisine benzetilenin illeti yapılmaz, o
sadece ona ait bir vasıf olur. Bir şeyin vasfı ise, onun
illeti değildir. Onun için “İçerisinde Allah’ın
yaratmasına benzeşme olduğu için suret yapmak haramdır”
denilmez. Zira Allahu Teâlâ, insanı, hayvanı, kuşu yarattığı
gibi ağaçları, dağları, çiçekleri de yarattı. Dolayısıyla
insan, hayvan ve kuşun suretinin yapılması, Allah’ın
yaratmasına benzeşme olduğu için haram olsaydı, bu illet; ağaçlarda,
dağlarda, çiçeklerde ve diğerlerinde de vardır. Zira onları
da Allah yarattı. O zaman onların suretlerinin yapılmasında
da illet olduğu için onların suretlerini yapılması da haram
olurdu. İllet, var olup olamama bakımından illetlendirilen
ile birlikte döner. Halbuki nasslar, ağacın ve içerisinde
ruh/can olmayan her şeyin suretinin yapılmasının caiz oluşuyla
ilgili olarak geçmiştir.
Buna binaen, haram kılınması hakkında nassların geçmesinden dolayı
insan ve hayvan suretinin yapılması haramdır. Bu haram oluş,
bir illetten dolayı değildir. Ağaçlar, dağlar ve içerisinde
can olmayan her şeyin suretinin yapılması ise caizdir. Mubah
oluşu hakkında nassların geçmesinden dolayı bunda bir sakınca
yoktur.
Allah’ın haram kıldığı suret yapmak, sadece insanın bizzat
kendisinin doğrudan surat yaptığı hususlardan olan resim çizmek,
nakış yapmak v.b. hususlardır. Fotoğraf makinesi ile suret
yapmak buna dahil değildir. Fotoğraf çekmek, haram kılınan
suret yapmaktan değildir, bilakis mubahtır. Zira fotoğraf çekmenin
hakikati, suret yapmak değildir.
O sadece, gölgenin vakıadan filim nakledilmesidir. O, suret
yapan tarafından bir şahsa ait sureti yapmak değildir.
Zira fotoğraf makinesi ile suret yapan, şahsın suretini yapmıyor,
sadece şahsın gölgesini/ bir anlık görüntüsünü makine
vasıtası ile filme baskılamaktadır. Böylece bu, gölgenin/bir
anlık görüntünün naklidir, suret yapımı değil ve alet
vasıtası iledir, suret yapan tarafından değil. Dolayısıyla
hadiste geçen nehye dahil olmaz. Zira hadisler diyor ki; “Bu
suretleri yapanlar”, “Ben bu suretleri yapıyorum”, “Her
suret yapan”, “Suret yapanlar”. Fotoğraf ile insan ya da
hayvan suretini/görüntüsünü alan kimse, bu sureti yapmıyor,
o suret yapmıyor, suret yapan değildir. Sadece gölgeyi/bir
anlık görüntüyü filme nakleden fotoğraf makinesidir. O,
makineyi çalıştırmaktan başka bir şey yapmıyor. Onun için
o suret yapan değildir. Onun suret yapan olması hiçbir şekilde
mümkün değildir. Bunun için o nehiy onu kapsamaz.
Ayrıca hadislerde haram kılınması geçen “suret yapmak”, vasıflandırılmış
ve çeşidi belirlenmiştir. O yaratmaya benzeyendir. İçerisinde
bir şeyi icad etmek bakımından suret yapanın yaratıcıya
benzediği şey ise, ya zihninden çizimle ya da önünde mevcut
olanın aslından çizerek bir suretin icad edilmesidir. Her iki
halde de suret icad edilmektedir. Çünkü onda icad
etmek/yaratmak vardır. Fotoğraf sureti bu türden değildir.
Çünkü o, suret icad etmek değildir. Onda icad etmek/yaratmak
yoktur. O sadece mevcut şeyin gölgesinin/bir anlık görüntüsünün
filme bastırılmasıdır. Onun için o, haram kılınması
hadislerde geçen “suret yapmak” çeşidinden/türünden sayılmaz.
Dolayısıyla o hadisler fotoğraf çekmeye uygulanmaz. Fotoğraf
çekmek, haram kılınma bakımından o hadislerin kapsamına
girmez.
El ile yapılan surete ait ve fotoğraf makinesi ile elde edilen surete
ait sanatsal vakıa bunu tamamen teyid etmektedir. Zira ikisi
tamamen farklı iki çeşittir. Zira el ile çizilen sanatsal
suret, hem yaratıcılık bakımından hem de sanat bakımından
fotoğraf suretinden başkadır. Buradan da, fotoğraf makinesi
ile suret yapmak mubah olmaktadır, bir mahzuru yoktur.
Bu izahat suret yapmak bakımından idi. Yapılan suretleri elde etmeye
gelince: Eğer o mescid, namaz kılınan yer v.b. gibi ibadet için
hazırlanmış bir yerde ise, o kesinlikle haramdır. Bunun
delili ise, İbn Abbas’ın hadisinde geçen Rasulullah (u)’in, içinde bulunan resimlerin yok edilmeden
Ka’be’ye girmeyi kabul etmemesidir. Bu terk için kesin bir
taleptir, dolayısıyla haram kılmaya bir delil olur.
Evler, bürolar, okullar v.b. gibi ibadet için hazırlanmamış bir yerde
o suretleri elde etmeye gelince; bu hususta ayrıntı vardır. Açıklaması
ise şöyledir: Sureti elde etmek/bulundurmak, ona tazim
konumunda olursa, haram değil, mekruh olur. Tazim konumunda
olmazsa caizdir, bir sakıncası yoktur.
Surete tazimin olduğu bir yerde, onun bulundurulmasının mekruh oluşu
ise; Aişe hadisinden dolayıdır. Onda geçtiğine göre; Rasul
(u), içinde suret olan bir örtüyü çekip attı. Ebu
Hureyre hadisinde de Cibril, içerisinde heykeller, resimler ve
köpek olduğu için eve girmeyi kabul etmedi.
Bu mekruh oluşun, içerisinde surete tazimin olduğu bir yerde konulmuş
suretlere/resimlere has olması ve içerisinde surete tazimin
olmadığı bir yerde suretlerin bulunmasında bir sakınca
olmaması ise; Aişe hadisinde, Rasul (u)’in içerisinde resimler olan örtüyü çekip atması
ve içerisinde resimler olduğu halde koltuk yastığına
yaslanmasıdır. Ebu Hureyre hadisinde de; “Rasul (u), resimli örtü ile karşılaştığında onu parçalıyor
ve sonra ondan iki yastık yapıyordu” şeklinde geçmesidir.
Bu, nehyin suretin, kendisine tazim yapılan bir yerde konulmasına
bağlı olduğuna, onu elde etme ve bulundurmaya bağlı olmadığına
delâlet etmektedir.
Surete tazimin olduğu bir yerde suretin konulmasının haram değil de
mekruh olmasına gelince: Bu, bu hususta geçen nehyin, suret
yapma hakkında olduğu gibi, suret bulunduranı azapla tehdit
etmek ve zemmetmek v.b. kesinliğe delâlet eden bir karine ile
birlikte gelmeyip bilakis, sadece terkin talebi şeklinde
gelmesindendir. Bir takım başka hadislerin, heykeller
bulundurmayı nehyederek de çizilmiş suretleri bulundurmayı
caiz kılarak gelmesi, nehyin kesinlik için olmadığına
karine sayılan hususlardandır.
Müslim, Ebu Talha’dan Rasulullah (u) şöyle derken işittiğini rivayet etti:
لا
تَدْخُلُ الْمَلائِكَةُ
بَيْتًا فِيهِ
كَلْبٌ وَلا
صُورَةٌ “İçerisinde bir köpek ve suret olan bir eve
Melek girmez.”
Müslim’in rivayet ettiği başka bir rivayette ise şöyle
denilmektedir:
إِلا رَقْمًا فِي ثَوْبٍ “Kumaş elbise üzerine çizilmiş müstesna.”
Bu, kumaşa çizilmiş suretin istisna edildiğine delâlet etmektedir.
Mefhumu ise; içerisinde kumaşa çizilmiş şekiller olan yani
resim olarak çizilmiş suret olan eve melekler girer. Bu hadis,
diğer nehiy hadisler ile bir araya getirildiğinde, suret
bulundurmayı terkin talebinin kesin olmadığına karine olur.
Dolayısıyla suret taziminin olmadığı bir yerde suret
bulundurmak, haram değil mekruhtur.
*
* * *
|