AMERİKA’NIN İSLÂM'I YOK ETME SALDIRISI |
KONU DEMOKRASİ |
Demokrasi, Kapitalist düşünceye ait genel bir çerçevedir. Yani Kapitalist devletlerin ve Kapitalizme göre hareket eden devletlerin uyguladıkları yönetim sisteminin adıdır. Demokrasiye inananlara göre Demokrasi; halkın kendi koyduğu kanunlarla kendi kendini yönetmesidir. Kapitalistlerden birçokları sistemlerini "Demokratik Sistem" olarak isimlendirmektedirler Ancak bu isimlendirme birçok sebepten dolayı doğru değildir. Demokrasi orijinalliği itibarı ile Kapitalistlerin buluşu da değildir. Demokrasiyi kullanmada eski Yunanlı'lar onlardan öncedir. Demokrasiyi uygulamada Kapitalistler tek olmadıkları gibi Marksist Sosyalistler de Demokrat olduklarını söylerler ve sistemleri yıkılıncaya kadar da bu iddialarını sürdürmüşlerdir. Demokraside en önemli husus kanun yapma hakkının yaratıcı yerine insana verilmesidir. Dinin hayattan ayrılması gerektiğini söyleyenlerdeki mantık da budur. Çünkü dini hayattan ayırmak demek yaratıcı yerine insanı kanun koyucu yapmak demektir. Bu noktada Kapitalistler, insanın yaratıcı tarafından konulan muayyen bir şeriata tabi olmakla ve hayatında bu şeriatı uygulamakla mecbur tutulduğunu araştırmazlar. Hatta böyle bir konuyu tartışmak bile istemezler. Müslümanlar açısından ise böyle bir durum; -Allah korusun- delaleti ve subutu kat'i bütün delilleri ve müslümanlara; Allah'ın şeriatına bağlanmayı, Allah'ın şeriatının dışındakileri de tamamen terketmeyi emreden birçok Kur'an ayetini inkâr etmek demektir. Hatta İslâm, Allah'ın şeriatına tabi olmayan veya uygulamayan kimseyi kâfir, zalim veya fasık olarak nitelemektedir. Allahu Teâla ayeti kerimelerde şöyle buyurmaktadır: "Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyenler işte onlar kâfirlerdir." "Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyenler işte onlar zalimlerdir" "Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyenler işte onlar fasıklardır." Demokrasiye inananlarda olduğu gibi yasama yani kanun yapma hakkının Allah'a ait olduğunu inkâr ederek Allah'ın indirdikleri ile yönetmeyenler Kur'an'ın açık nassı ile kâfirlerden sayılırlar. Çünkü böyle yapmakla delaleti kat'i ayetleri inkâr etmiştir. Delaleti kat'i olan ayetleri inkâr eden kimse ise müslüman fakihlerin icması ile kâfir olur. Kâfirler ve müslümanların topraklarında kâfirlere uşaklık yapan idareciler, fert veya hareketler olarak kendilerini müslümanlardan saydıkları halde demokrasiye çağıran herkes, demokrasinin temelde şeriatı terketmeyi gerektirdiğini ve insanı yaratıcı konumuna getirdiğini bilmelerine rağmen demokrasiye bu açıdan yaklaşmayarak, demokrasinin halkın kendi kendini yönetmesi olduğunu, insanlar arasında eşitliğin ve adaletin yayılması, yöneticilerin muhasebe edilmesi anlamına geldiği, Demokrasinin başından sonuna kadar Allah'ın şeriatını terkedip yaratılmışların şeriatına uymak demek olduğu halde demokrasi ile Allah'ın şeriatının terkedilmesinin kastedilmediğini iddia etmektedirler. Demokrasi hakkında söylenen diğer sözler ise fiiliyatta vakıası olmayan, teoride kalan sözlerdir. Örneğin halkın kendi kendini yönetmesi sözü büyük bir aldatmacadan ibarettir. Demokratik kapitalist toplumların tamamında halk kendi kendini yönetmemektedir. Çünkü bu düşünce hayali bir düşüncedir. Demokratik Kapitalist ülkelerin en köklülerinden olan Birleşik Devletlerde ve İngiltere'deki Lordlar kamarasında olduğu gibi halk değil etkili bir grup halkı yönetmektedir. Kapitalist ülkelerdeki bu etkin grupların elinde dilediği kimseleri yasama meclisine ve yönetim kademesine ulaştıracak araçlar vardır. Böylece etkin gruplar tarafından meclislere gönderilen kimselerin çıkaracakları kanunlar onların çıkarlarına hizmet edecek kanunlar olmaktadır. Eşitlik, adalet, idarecileri muhasebe etme gibi Demokrasi hakkında söylenen diğer sözler ise fiiliyatta vakıası olmayan, teoride kalan sözlerdir. Bunu anlamak için Demokrat dünyanın lideri olan Amerika'ya bir göz atmak yeterlidir. Burada eşitlik, adalet ve idarecileri sorgulama hakkının belli bir ırka, din mensuplarına, belli çevreye veya belli büyüklükte ekonomik gücü bulunan seçkin bir tabakaya ait olduğu görülmektedir. Eskiden beri çile çeken ve halen daha çekmekte olan zenciler, kızılderililer, Latin ve Asya asıllılar, Protestan olmayanlar veya Batı Avrupa kökenli olmayanların karşılaştıkları güçlükler -her ne kadar bazen bu duruma aykırı gelişmeler olsa da- Demokrasinin teoriden ibaret olduğunu göstermesi için yeterlidir. Bu nedenle müslümanın Demokrasiyi kabul etmesi caiz değildir. Zira Demokrasi küfür sistemidir, insanı yaratıcı konumuna getirmektedir. Her müslümanın ondan tiksinmesi ve onu yaymak için çalışanlara karşı çıkması farzdır. |
||||
<< önceki konu | sonraki konu >> |