Dâr-ül İslâm (İslâm Ülkesi) ve Dâr-ül Küfür
(Küfür Ülkesi)
Dâr-ül İslâm; bütün hayat ve yönetim
işlerinde, içinde İslâm hükümlerinin tatbik olunduğu, halkının
ekseriyeti gayri müslimlerden olsa bile, emanı İslâm emanıyla
olan diyardır.
Dâr-ül Küfür ise; içinde hayatın bütün
işlerinde küfür hükümlerinin tatbik olunduğu ve halkın çoğunun
müslümanlardan olsa bile, emanı küfür emanıyla olan diyardır.
Bir yerin Dâr-ül İslâm veya Dâr-ül Küfür
olmasında itibara alınan; orada tatbik edilen hükümler ile güven
içinde bulunmayı sağlayan emandır, halkın dini değildir.
Bugün müslümanların beldeleri içinde,
yönetimde ve hayat işlerinde İslâm ahkâmının tatbik olunduğu ne
bir devlet ne de bir belde bulunmaktadır. Bundan dolayı bu
beldelerin hepsi, halkları müslüman olsa da, dâr-ül
küfür/küfür ülkesi olarak kabul edilirler.
Bundan dolayı İslâm, bütün müslümanlara
ülkelerini Dâr-ül Küfür'den Dâr-ül İslâm'a çevirmek için
çalışmayı farz kılar. Bu da Hilâfet Devleti olan İslâm
Devleti'ni kurmak, bir Halife nasb etmek ve orada Allah'ın
indirdiğiyle hükmedeceğine, yani müslümanlara Hilâfet
Devleti'nin kurulduğu beldede İslâm hükümlerini tatbik edeceğine
beyat etmekle olur. Sonra müslümanlar, Hilâfet Devleti'yle
beraber, geri kalan İslâm beldelerini Hilâfet Devleti'ne katmak
için çalışırlar. Böylece o beldeler de Dâr-ül İslâm'a dönüşür.
Bundan sonra dünyaya davet ve cihad yoluyla ulaştırmak üzere
İslâm'ı yüklenirler.
|