Devletler Arası İlişkiler
İslâm Devleti'nin, dünyada kaim olan diğer
devletlerle ilişkilerinin İslâm hükümlerine uygun olması ve
aşağıdaki şekilde cereyan etmesi gerekir:
1- Bugün İslâm âleminde kaim olan devletler bir ülkede
bulunuyormuş gibi kabul olunur. Zira Müslümanlar, diğer insanlar
dışında bir ümmettir. Müslümanların, bir devlet ve varlık içinde
birlik içinde olmaları vacibtir.
Onun için, müslümanların o devletlerle alakaları, diğer
devletlerle olan haricî alakalar kapsamından sayılmaz. O
alakalar, dış siyasetten sayılmazlar. Bilâkis onların, dahilî
siyasetten sayılmaları gerekir. Bunun için, o devletlerle
diplomatik alakalar kurulmaz, onlarla ittifaklar da yapılmaz.
Bilâkis, onların hepsini bir tek devlette yani Hilâfet
Devleti'nde birleştirmek üzere çalışmak vacibtir. Eğer ülkeleri
bir İslâm ülkesi ise, bu devletlerin tebaları yabancı olarak
itibar edilmezler. Onlara Hilâfet Devleti tebasının fertleri
muamelesi yapılır. Fakat, o tebanın ülkeleri bir Dâr-ül Küfür
ise, onlara Dâr-ül Küfür tebası muamelesi yapılır.
2- Alemin doğusu ve batısında mevcud olan diğer devletlere
gelince; onların hepsi de Dâr-ül Küfür ve hükmen Dâr-ül Harb
sayılırlar. Onlarla olan alâka haricî siyasetten sayılır. Bu
alâka, cihadın gerektirdiğine, müslümanların ve Hilâfet
Devleti'nin maslahatının gerektirdiğine ve şerî hükme uygun
olarak belirlenir.
3- Bu devletlerle, iyi komşuluk anlaşmaları, ticarî, iktisadî,
ilmî veya ziraî antlaşmaların ya da bunların dışındaki İslâm'ın
caiz kıldığı antlaşmaların yapılması caizdir. Ancak bu
antlaşmaların, belirli bir süre ile sınırlandırılmış olmaları
şartı koşulur. Bu antlaşmaların yapılması, cihadın
gerektirdiğine, müslümanların ve Hilâfet Devleti'nin
maslahatının gerektirdiğine uygun olur.
Bu Devletlerle yapılacak işler, onlarla yapılan antlaşmaların
metinlerine uygun şekilde olur. Bu devletlerle yapılan ticarî,
iktisadî antlaşmalar, belirli şeylerle ve belirli sürelerle ve
müslümanlar için zarurî olan belirli sıfatlarla sınırlı olur.
Ancak bu antlaşmaların, o devletleri kuvvetlendirmeye götürücü
olmamaları şartı koşulur.
Hilâfet Devleti ile o devletler arasında yapılan antlaşma
belirlenmişse; aynı muameleyi kendilerinin yapması şartı ile, o
devletlerin tebasının pasaport olmaksızın kimlikleriyle Hilâfet
Devleti'ne girme hakları vardır.
4- Kendileriyle aramızda anlaşma ve antlaşmaları olmayan
devletler, Amerika, Britanya ve Fransa gibi sömürgeci devletler
ve Rusya gibi müslümanların beldelerine göz diken devletler
hükmen harb eden devletler sayılırlar. Onlara karşı tüm
tedbirler alınır. Onlarla diplomatik alakalar kurulmaz. Hilâfet
Devleti'nde onlar için elçilikler açılmaz.
Bu devletlerin tebasının Hilâfet Devleti'ne, her sefer için
izinle, pasaportla girme hakları vardır.
5- Meselâ İsrail gibi, fiilî harb eden devletlere gelince; bütün
tasarruflar için onlarla harb halini esas olarak ittihaz etmek
gerekir. Onlarla aramızda savaş ister durmuş olsun isterse
olmasın, onlara karşı tavrımız, onlarla fiilî harbdeymişiz gibi
olur. Onların tüm tebasının İslâm beldelerine girmeleri
engellenir, onlardan müslüman olmayanların malları ve kanları
(öldürülmeleri) mübah olur.
Fiilen harb eden devletlerle, sınırlı bir müddetle geçici olması
şartıyla ateşkes antlaşmalarının yapılması caizdir. Bu
antlaşmaların daimi olmaları caiz değildir. Çünkü daimi ateşkes
anlaşması, cihadı terk ettirir.
Fakat fiilen muharib olan bu devletlerden biri bir İslâm
toprağını işgal ettiği zaman; Filistin topraklarını İsrail'in
işgalinde olduğunu gibi, o devlet İslâm toprağının bir karışı
üzerinde dahi bulundukca, böyle devletlerle sulh yapmak Şer'an
haram olur. Çünkü, onlar gâsıb ve saldırgandırlar; onlarla sulh
İslâm toprağından vazgeçmek veya oraya sahiplenip
yerleşmelerine, orada yaşayan müslümanlar üzerinde hakimiyet
sürdürmelerine imkan vermek olur. Bu ise şer'an caiz olamaz.
İslâm bütün müslümanlara, onları yok etmek ve İslâm beldelerini
kurtarmak için onlarla savaşmayı kesinlikle emreder. Nitekim
Yüce Allah, şöyle buyurmuştur:
"Allah kâfirler için, mü'minler üzerine kesinlikle yol vermez."
(Nisa 141)
"Size kim saldırırsa, siz de onun saldırdığı gibi aynıyla ona
saldırın." (Bakara 194)
6- Hilâfet Devleti'nin diğer devletlerle, ortak savunma,
müşterek güvenlik ve buna dahil askerî kolaylıklar temin etme
veya üs, hava alanı, liman kiralamak gibi askerî antlaşmalar
yapması caiz değildir. Zira İslâm, bu antlaşmaları haram kılar.
Müslümanlara, kâfir devletlerle bu antlaşmaları yapmalarını
haram kılmaktadır. Çünkü, İslâm müslümana, küfür sancağı
altında, küfür yolunda ve kâfir devletlerle beraber savaşmayı ve
müslümanlar üzerinde veya İslâm toprağı üzerinde kâfiri sulta
sahibi kılmayı haram kılmaktadır.
7- Kâfir devletlerden veya ordularından yardım istemek caiz
değildir. Çünkü, Resulullah (SAV) müşriklerin ateşinden
aydınlanmayı bile nehyettiği gibi, müslümanları bundan da
menetmiştir. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur:
"Müşriklerin ateşi ile aydınlanmayın." (Nesei, Zinet, 5114)
"Biz bir müşrikten yardım istemeyiz."(Ebu Davud, Cihad, 2356)
Bu devletlerden borç ve yardım almak da caiz değildir. Çünkü
onların borç vermeleri fayda karşılığıdır, bu da faiz olduğundan
haramdır. Yine bu borçlar ve yardımlar bu kâfir devletler için
müslümanlara ve ülkelerine egemenlik kurmaya vesiledir. Bu ise,
"Harama vesile olan da haramdır" kaidesine göre, şer'an
haramdır.
Yine, müslümanlar için problelerini Amerika, Rusya, İngiltere ve
Fransa gibi kâfir devletlerin, önlerine çözmeleri için sermeleri
de caiz olmaz. Çünkü, kâfir devletlerden ve ordularından yardım
isteme, veya problemlerini onlara götürmek bu devletlerin
nüfuzuna, egemenliğine ve müslümanlar üzerine yol bulmalarına
sebeb olur. Allah kâfirlerin, kendi üzerlerine bir yol
bulmalarını sağlamaktan müslümanları menetmiştir.
Yine müslümanların, Birleşmiş Milletler, İMF, Uluslararası Kalkınma
Fonu gibi uluslararası örgütlere katılmaları da caiz değildir.
Çünkü bu teşkilatlar, İslâm hükümleriyle çelişen esaslara
dayanmakta ve özellikle Amerika gibi büyük devletlerin elinde
kendi hususî çıkarlarını gerçekleştirmek için baskı aracı
olmaktadır. Bu da müslümanlar ve ülkeleri üzerine kâfirlerin
nüfuzlarını ortaya koymaya vesiledir ki, bu şer'an caiz
değildir. Zira harama vesile olan da haramdır.
Bunlar gibi, müslümanların, Arap Topluluğu, İslâm Konferansı,
Ortak Savunma Paktı gibi bölgelerarası paktlara ve teşkilatlara
da katılmaları caiz değildir. Çünkü bu örgütler; İslâm'la
çelişen esaslara dayanmakta, müslümanların ülkelerinin
parçalanmasını sağlamlaştırmakta ve tek bir devlette
birleşmelerinin önlenmesini sağlamaktadırlar.
H.
20 Şaban 1405
M. 9 Mayıs 1985
|