İDEAL EKONOMİ POLİTİKASI


VADELİ İTHALAT İMKANLARINI

KULLANMA

 

Dış borçlar açısından durumu yukarıda açıkladık. Vadeli İthalat imkânlarını kullanma meselesine gelince: Bu ifade, projeler için gerekli olan alet ve edevatın vadeli olarak satın alınması anlamına gelmektedir. Bu tür işlemler dış borçlar kapsamına girmemektedirler. Bunlar dış ticaret kapsamına giren konulardır. Faiz muamelesi olmaması koşulu ile peşin fiyatının üstünde bir fiyattan bir malın vadeli olarak alınması caizdir. Satın alınan aletler şu andaki peşin fiyatından satın alınır ardından da malın bedeli günümüzde olduğu gibi müşteriye peşin fiyatı+faiz şeklinde borç olarak yazılırsa bu işlem caiz değildir. Aletlerin peşin fiyatının üzerine bir miktar daha ilavede bulunularak vadeli olarak satın alınması caizdir. Yani mal için iki fiyat belirlenebilir:

1- Peşin fiyatı

2- Borçla vadeli olarak alınan fiyatı.

Mal vadeli olarak alınmış ise senede vadeli fiyat yazılır. Bu işlem, vadeli ithalat imkânlarını kullanma sayılır ki bu da şer'an caizdir. Bu tür işlemde mal sahibinin malına iki fiyat koyması caizdir. Müşteri malı için peşin fiyat ve belirlenmiş tek süre için vadeli fiyat tesbit edebilir. Veya birden çok vade için taksitli bir fiyat belirleyebilir. Bu nedenle satıcı, müşteri ile müşterinin kabul edeceği herhangi bir fiyat üzerinde pazarlık yapması caizdir. Aynı şekilde müşteri de satıcının kabul edeceği herhangi bir fiyat üzerinde satıcı ile pazarlık yapması caizdir. Bu işlemlerin tamamı satış üzerinde değil fiyat üzerinde yapılan pazarlıklardır. Alıcı ve satıcı belirli bir fiyat üzerinde anlaştıkları zaman ve müşteri de peşin fiyatla almayı kabul ederse veya vadeli bir fiyattan satın almayı kabul ederse yapılan bu işlem sahihtir. Çünkü yapılan işlem alışveriş işlemi olmayıp, malın fiyatı üzerinde yapılan pazarlık işleminden ibarettir. Pazarlık yapmak ise caizdir. Zira Rasulullah (sav)'in pazarlık yaptığı rivayet edilmektedir. Enes (ra)'den: "Nebi (sav) bir kadeh ve bir çulu artan fiyatla sattı." Hadiste geçen "artışlı satış" pazarlıklı satış anlamına gelmektedir. Bu hadis Nebi (sav)'in pazarlık yaptığının ispatıdır. Devletin ve fertlerin malın vadeli ve peşin fiyatı üzerinde pazarlıklar yaparak vadeli ithalat kolaylıklarından faydalanması caizdir. Alıcı peşin fiyatından daha yüksek bir fiyatla vadeli olarak bir malı satın alabilir ve senet üzerine de vadeli fiyatı yazılabilir. Böylece alıcının bir malı; birisi peşin diğeri de vadeli olmak üzere iki fiyattan biri ile satın alması caizdir. Eğer müşteri satıcıya: 'ben bu malı peşin elli dirheme vadeli olarak da altmış dirheme satın alıyorum' der, satıcı da; 'bende sana bu malı vadeli altmış dirheme sattım' veya 'peşin altmış dirheme sattım' derse bu alışveriş caizdir. Aynı şekilde alıcı satıcıya ben bu malı peşin fiyatının üzerine 10 dirhem ilave ederek 60 dirheme satın alıyorum der satıcı da ben de sattım derse bu satış sahih olur. Vadeli ithalat kolaylıkları bu şekilde kullanılırsa, diğer bir ifade ile faiz işlemi yerine alış-veriş işlemi şeklinde yapılırsa caiz olur.

Satış sözleşmesinde tek bir mal için iki fiyatın: peşin ve vadeli fiyatın caiz oluşu, alışverişin cevazı hakkında gelen nassın genel ifadesine dayanmaktadır. Allahu Teâla ayette şöyle buyurmaktadır: "Allah alışverişi helal kıldı" Bu ayet genellik ifade eden bir ayettir. Ğarar satışı gibi haramlılığı hakkında nass bulunan satışların dışında satışın belli türleri için haramlık ifade eden bir nass gelmemiştir. Dolayısıyla satış; "Allah alışverişi helal kıldı" ayetinin bütün satış türlerini kapsamasından dolayı helaldir. Ancak haramlılığı hakkında gelen özel nasslarla bazı alış-veriş türleri bu genellikten istisna edilmiştir. Fakat bir mala iki fiyat; peşin ve vadeli fiyat belirlemenin haramlılığı konusunda bir nass gelmemiştir. Dolayısıyla bir mal için iki fiyat belirlemek ayetin genelliğinden dolayı caizdir. Bunu Rasulullah (sav)'in şu hadisi de teyid etmektedir: "Alış-veriş ancak karşılıklı rıza ile olur." Alış veriş karşılıklı iki tarafın serbest seçimine bırakılmıştır. Karşılıklı olarak bir fiyat üzerinde anlaştıkları zaman satış tamamlanmış olur. Fakihlerin çoğunluğunun ifadesine göre de bedelin geciktirilerek ödenmesinden dolayı bir mal için birden fazla fiyat belirlemek caizdir. Tavus, Hakem ve Hammad'dan rivayet edildiğine göre onlar şöyle demişlerdir: "Satıcının; şu malı peşin şu fiyata ve vadeli olarak da şu fiyata satıyorum demesi ve satışın da iki fiyattan birisi ile yapılması caizdir."

Ali (ra)'nin şöyle söylediği rivayet edilir: "Kim biri peşin diğeri de vadeli olmak üzere iki fiyat üzerinde pazarlık yaparsa pazarlığı bitirmeden önce iki fiyattan birisini tespit etsin." Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere bir mal için iki fiyat üzerinde pazarlık yapmak ardından da akdi karşılıklı rıza ile iki fiyattan biri ile sona erdirmek caizdir. Bu şekilde yapılan bir satış sahih bir satıştır. Aynı şekilde akde icabın iki fiyat üzerinde gerçekleşmesi ve müşterinin de süresi ve özellikleri açık ve net bir şekilde belirlenmiş malı iki fiyattan birisi ile satın almayı kabul etmesi caizdir. Bu hüküm, alışverişin helal olduğunu bildiren nassın genelliğinden ve bu şekildeki bir satışı yasaklayan özel bir nassın da bulunmamasından dolayı caizdir.

Ancak bu hususta Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilen: "Nebi (sav) bir pazarlık içinde iki pazarlık yapmayı yasakladı" hadise gelince: Bu hadiste geçen "safaka" yani pazarlık kelimesinden kasıt bir sözleşme içerisinde iki sözleşme birden yapmaktır. Tıpkı satış esnasında şöyle ifadenin kullanılması gibi: "Şu evimi diğer evimi şu fiyata satın alman koşulu ile veya evini bana satman koşulu ile veya kızını benimle evlendirmen koşulu ile satıyorum." Bu tür bir satış caiz değildir. Çünkü "evimi satıyorum" sözü bir akittir. "Evini satman koşulu ile" sözü ise ikinci bir akittir. Dolayısıyla bir sözleşmede iki akit bir araya gelmiştir ki bu caiz değildir. Hadiste geçen ifadeden kasıt, ne ödeme süresinin uzaması nedeniyle malın fiyatını yükseltmenin ya da iki fiyat üzerinde pazarlık yapıp da bunlardan vadesi belirtilmiş bir fiyat üzerinde kabulün gerçekleşmesinin yasak oluşu değildir. Ancak Ebu Davud'un Rasulullah (sav)'den rivayet ettiği hadise gelince: "Kim bir satış içerisinde iki satış yaparsa satış bedellerinin düşük olanını tercih etsin. Aksi takdirde faiz almış olur." Bu hadis, bir mal üzerinde iki satışın gerçekleşmesini yasaklamaktadır. Satıcının, malı belli bir vade ile satması, ardından da vadenin dolmasına rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle ilk satışta belirlenen fiyattan daha yüksek bir fiyat karşılığında satıcının vadeyi uzatması şeklinde yapılan satış, bir satış içerisinde iki satış için örnek olarak gösterilebilir. Veya satıcının malı belli bir fiyattan satması ve müşterinin de malı satın almasının ardından ödemeyi belli süreye kadar uzatma talebinde bulunması üzerine satıcının bu teklifi kabul ederek daha önce belirlenen sürenin uzatılarak ve fiyatın da artırılarak malı bir başka fiyattan satması gibi. Bu ve benzeri satışlar bir satış içerisinde iki satışın yapılmasına örnek satışlardır. Böyle bir satış yapan satıcının düşük olan fiyatı yani ilk fiyatı kabul etmesi gerekir.

İbni Raslan'a ait Sünen şerhinde bu hadisin tefsirinde şu ifadeler yer almaktadır: 'Satıcı bir ölçek buğdayı bir ay vade ile bir Dinar'a satar ve ödeme süresinin dolması üzerine verdiği buğdayın bedelini talep eder. Bunun üzerine alıcı da ona: Sana ait olan bir ölçek buğdayı bana iki ay vade ile iki ölçek buğday karşılığında sat' derse bu satışla, bir satış içerisinde iki satış yapılmış olur. Çünkü birinci satış ile ikinci satış iç içe girmiş durumdadır. Dolayısıyla burada düşük olan fiyata dönülme isteği vardır ki bu da ilk satışta belirlenen fiyattır."

Bu hadisin tefsiri ile ilgili olarak neler söylenirse söylensin, hadisin mantuku ve mefhumu, bir satış akdi içerisinde iki satış akdinin gerçekleştiğini göstermektedir. Hadis, bir akitte iki fiyatın gösterilmesini veya iki fiyattan biri üzerinde tek akdin yapılmasını yasaklamamaktadır. Öyleyse bu hadis vadeli olarak yapılan alış veriş konusuna diğer bir ifade ile dışarıdan alınması gereken alet ve edevatın peşin fiyatından daha yüksek bir fiyatla vadeli olarak alınması anlamına gelen vadeli ithalat kolaylıklarından faydalanma konusuna uymaz.

Bu açıklamalara binaen vadeli ithalat kolaylıklarını kullanmak caizdir. Çünkü bu işlem ticaretten bir parçadır. Vadeli ithalat işlemi, dış borçlarla ilgili hükümler kapsamına değil ticaret hükümleri kapsamına girmektedir. Zira yapılan işlem, bir malın vadeli bir fiyatla yani borçla satın alınması işlemidir. Dolayısıyla da borçla alış veriş hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda satın alınan malın, fiyatı artırılarak peşin fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınması işlemi faiz işlemi sayılmaz. Böylesi bir işlem fertler için caiz olduğu gibi devlet için de caizdir. Vadeli ithalat ile ilgili alış verişler konumları itibarı ile dış ticaret hükümleri kapsamına girmektedirler. Dolayısıyla burada malın menşesi değil tacirin tabiiyeti esas alınır.

Buna göre vadeli ithalat kolaylıkları, diğer bir ifade ile projeler için ihtiyaç duyulan alet ve edevatın vadeli olarak ithal edilmesi dış borçlar kapsamına girmemektedir. Dolayısıyla uygulanacak hükümler de dış borçlar hükmü değil alış veriş hükümleridir. Borçlar ise belli bir süre ile borç para almaktır. Bu borç ister yabancı bir para ile olsun isterse yerel bir para ile olsun veya belli bir fiyattan bir mal alarak malın bedelinin alıcı üzerine belli bir süre ile borç yazma işlemi şeklinde olsun bunların tamamı borçlarla ilgili hükümler kapsamında ele alınan konulardandır. Bu borçların ülke üzerindeki tehlikeleri sabittir. Dolayısıyla "mübah olan bir bütünün parçalarından yalnızca biri zarara neden oluyorsa, zarara neden olan parça haram olur bütünün geri kalan kısmının mübahlığı devam eder." fıkıh kuralına göre haramdır. Yani bütün borçlanmalar değil sadece zarara yol açan borçlanmalar haramdır.


[1] Nesei, Buyu’, 4432

[2] Bakara: 275

[3] Bakara: 275

[4] Buhari, Ticârât, 2176

[5] Ahmed b. Hanbel, Mükessirîn min es-Sahâbeh, 3595

[6] Ebu Davud, Buyu’, 3002