İslâm kültürünü kazanmaya teşvik
etmek demek Müslümanın sadece onunla yetineceği anlamına
gelmez. Tam tersine kültürleşmesinde, öğreniminde İslâm'ı
esas kılarak diğer kültürlerden ilimlerden almasının da
mübah olduğu anlamına gelir. Müslümanın dilediği kültürlerle
kültürleşebilme hakkı olduğu gibi ilgi duyduğu ilimleri
öğrenme hakkı da vardır. Ancak hangi kültür olursa olsun
İslâm şahsiyeti, etrafında dönüp dolaştığı esas
merkez olmalıdır. Müslümanlar çocuklarını öncelikle
İslâm kültürü ile kültürleştirmede çok hırslıdırlar.
Çocuklarının İslâm kültürü ile kültürleştiklerinden
emin olduktan sonra onlara çeşitli kültürleri öğrenme
kapılarını açıyorlardı. Eğitim konusunda uygulanan bu
metod, İslâm şahsiyetine sahip olan kişinin ancak İslâmi
şahsiyet olarak kalmasını ve insanoğlunun diğer
şahsiyetlerinden apayrı özel bir sıfata sahip olmasını
sağlar.
İslâm dışı kültürlerin alınmasında
ancak nefislerde İslâm kültürünün iyice yerleştiğinden
emin olunduktan sonra alınabileceğini belirten şart, ilim
kapsamına giren konular için geçerli bir şart değildir.
İlim evrensel olduğu için İslâm şahsiyeti ile alakası
yoktur. Müslümanların güçlerini harcayabildikleri
ölçüde ilim kapsamına giren bilgileri elde etmede süreklilik
göstermeleri zaruridir. Çünkü ilim hayat
vesilelerindendir. Ancak ilimlerin verilmesinde, ilimlerin
sonuçlarının İslâm akidesini takviye etmeye yönelik
olarak İslâm'ın bakış açısı ile ittifak halinde
olmasına veya akideyi sarsmayacak olumsuz yönde
etkilememesine dikkat etmek gerekir. İlmi nazariyeler veya
ilmi kanunlar hem delaleti hem de subutu kat'i olan Kur'an'ın
nassı ile çatıştığı zaman ilim alınmaz, eğitim konusu
yapılmaz. Çünkü ilim zannidir. Kur'an ise kat'idir,
kesindir. Örneğin İnsanın aslı konusundaki Darwin'in
nazariyesi Adem'in yaratılması hususundaki Kur'an'ın nassı
ile çelişmektedir. Kur'an'ın nassı ile çeliştiği için
bu nazariye kesinlikle alınmaz, reddedilir. İlimlerin
alınmasında her ne kadar İslâm esas olmasa da alınan
ilimlerin İslâm akidesi ile çelişmemesine
dikkat etmek gerekir.
Özetle ilimler ve kültür artırılmak istenildiği zaman
İslâm akidesine çok çok özen göstermek gerekir. Hangi
kültür olursa olsun elde edilirken İslâm şahsiyetinin
esas bir merkez kılınmasına ve ilimlerin İslâm şahsiyeti
ile çelişmemesine dikkat etmek lazımdır. Bu hırs Müslümanda
İslâm şahsiyetinin varlığını devam ettirir. Bu husus
İslâm kültürünün dışındaki diğer kültürleri
etkiler ve İslâm kültürünün dünyadaki diğer kültürlerden
ayrı seçkin bir kültür olarak kalmasını sağlar. Bu
hırs Müslümanlardan gittiği zaman Müslümanlar gevşerler
ve diğer kültürleri İslâm esasının dışında almaya
başlarlar. İlimleri almada İslâm akidesine önem
vermezler. Bu ise İslâm şahsiyetine karşı gerçek bir
tehlikenin varlığına yol açar. Hatta bu durum uzun sürer
ve nesiller boyu devam ederse İslâm ümmetine zarar verir.
|