ilk sayfa
 

Rivayeti Kabul Edilen ve Edilmeyen 

Cerh ve Ta'dilin Beyanı

Rivayeti huccet olarak kabul edilecek olan kimsenin rivayetinde udul ve zapt sıfatlarına sahip olma şartı aranır. Udul sıfatına sahip olmak demek kişinin müslüman, akıllı ve baliğ olması, fısk sebeplerinden, kötü sıfatlardan beri, uzak olması demektir. Zapt ise, ravinin dikkatli ve uyanık olması demektir. Ezberden rivayet ediyorsa rivayet ettiğini ezberlemiş, yazılı bir vesikadan rivayet ediyorsa yazdığını iyi korumuş, mana bakımından rivayet ediyorsa asıl metnin manasını değiştiren inceliklere aşina olması demektir.

Ravinin udul olması, hayırla ve kendisi hakkında yapılan övgülerle şöhret bulmasıyla sabit olur. İlim ve nakil ehli arasında udul olması ile şöhret bulan, emin oluşu ve güvenilirliği ile halk arasında övgüye mazhar olmuş kişilerin udul olduklarını ispat edilmesi için şahide ihtiyaçları yoktur. Udul olması ile şöhret bulmamış bir ravinin udul oluşu, aynı zamanda imamların tamamının veya bir imamın onun udul olduğuna şehadeti ile de sabit olur.

Bir ravinin zaptı, zapt ve itkan sahibi olmakla bilinen güvenilir bir ravinin rivayeti ile desteklenmesiyle bilinir. Yaptığı rivayetleri güvenilir ravilerin rivayetlerine mana bakımından veya çoğuna uygun olması ile ve muhalefetlerinin çok az olması ile ravinin zaptı sabit olur.

Sebebi zikredilsin edilmesin ta'dil makbuldür. Cerh ise böyle değildir. İnsanlar fıskın sebeplerinde ihtilaf ettikleri için, cerhin sebebi açıklanmadan izahı yapılmadan cerh, kabul edilmez. Cerhi yapan kimse kendince fıskına bir sebep görüp raviyi zayıf görebilir. Oysa gerçekte ravi zayıf olmayabilir. Yani cerh ve ta'dil ashabından birisinin inancına göre ravi zayıftır, ama gerçekte ise ravi zayıf değildir. Bu nedenle, cerh yapılırken yapılan işin cerh olup olmadığının açığa kavuşması için cerh sebebinin belirtilmesi şart koşulmuştur. Bir kişinin ifadesiyle cerh sabit olur. Birden çok kişinin cerh yapması şart değildir. Öyleyse cerh ve ta'dilde bir kişinin sözü yeterlidir. Çünkü o, bir haberi bildirmektedir. Haberde ise bir kişinin sözü yeterlidir. Bir haberin, rivayetin cerhinde veya ta'dilinde de sayı şart koşulmayıp bir kişinin haber vermesi yeterli olduğu gibi bir rivayetin cerhinde veya ta'dilinde de sayı şartı yoktur. Yalnızca bir kişinin sözü cerh ve ta'dil için yeterlidir. Sebebi açıklanmış bir cerh ile ta'dil aynı zamanda bir kişide toplandığı zaman ta'dili yapanların sayısı çok olsa bile cerhin önceliği vardır. Çünkü ta'dilde bulunanlar ravinin durumu hakkında görünen şeyleri haber vermektedirler. Cerh eden kimse ise ta'dili yapandan gizli kalanı, gizli olanı haber vermektedir. Ta'dilde bulunanların çok sayıda olmalarının ise kıymeti yoktur. Çünkü sayının çokluğu haberin kabulü için bir illet sayılmaz. İllet ravinin durumundan haberdar olup olmamaktır. Ta'dilde bulunanı belirtilmediği durumda fukaha bunu şöylece kayıtlamışlardır: Cerh eden kimsenin zikrettiği sebebi öğrendim. Ancak ravi tevbe etti halini düzeltti der ve cerh eden de cerhin belirli bir sebebini zikrederse o takdirde ta'dil yapan kimse cerh yapan kimsenin ileriye sürdüğü sebebin butlanına/ geçersizliğine yakinen delalette bulunarak cerhi ortadan kaldırır.

Ta'n on şeyden meydana gelmektedir. Bunlardan beş tanesi udul olmakla, beş tanesi de zaptla ilgilidir. Udul olmakla ilgili olanlar şunlardır: Yalan, yalanla itham, fıskın ortaya çıkması, ravinin meçhul olması ve bidat ehlinden olması. Zapt ile ilgili olanlar ise şunlardır. Aşırı yanılma, aşırı dikkatsizlik/gaflete düşme, vehm, sika/ güvenilir ravilere muhalefet, hafıza kötülüğü/kötü ezber.

Meçhul olma üç kısma ayrılır.

1. Açık ve gizli olarak adaletin bilinmemesi. Böyle bir ravinin rivayeti kabul edilmez.

2. Zahiren udul iken batınen durumun meçhul olması ki bu mestur sayılır. Böyle bir ravinin rivayeti ile ihticac yapılır.

3. Ravinin kendisinin bilinmemesi. Alimlerden hiçbir kimsenin onu tanımaması ve hadisinin yalnızca bir ravi tarafından bilinmesi. Alimlerin kendisini tanıması ile veya ta'dilcilerin ondan hadis rivayet etmesiyle ravi hakkındaki bilgisizlik kalkar. Bir kişinin ta'dili yeterli olduğu gibi bir kişinin rivayeti de yeterli olur. Kays b. Ebi Hazim'den başkasının rivayette bulunmadığı Murad el-Eslemi'den Buhari rivayette bulunmuştur. Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan başkasının rivayette bulunmadığı Rabia b. Ka'b'dan Müslim rivayette bulunmuştur. Bir kişinin rivayette bulunmasıyla bu ikisinin bilinmezliği kalkmıştır.

 

Kitabın ilk sayfasına dönüş Kitabı bilgisayarınıza yükleyebilirsiniz Bu sayfayı birine gönderebilirsiniz Anasayfa ve diğer kitaplar için