Ayın Konusu İnceleme Soru-Cevap Kitap Tanıtım Hakkımızda
Ana Sayfa
 
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklatınız

 

Mübârek Ramazan Ayının Başlaması Münasebetiyle

Hizb-ut Tahrir’in Emîri, el-Âlim ‘Atâ İbn-u Halîl Ebu’r Raştâ’nın Hitâbı

 

Elhamdulillah Salât ve Selâm Rasulullah’ın, Ehlinin, Sahâbesinin ve Ona uyanların üzerine olsun ve bâ’d.

Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmaktadır:

Ey îman edenler! Sizden öncekilere yazıldığı (farz kılındığı) gibi, korunasınız diye size de siyâm (oruç) yazıldı (farz kılındı). [el-Bakara 183]

ve şöyle buyurmaktadır:

Ramazan ayı; içerisinde, insanlar için hidâyet ve hidâyet ile furkânın (doğruyu yanlıştan ayırt etmenin) beyyineleri (apaçık delilleri) olarak Kur’an’ın inzâl edildiği aydır. Öyleyse sizden her kim bu aya şâhit olursa onda oruç tutsun. [el-Bakara 185]

Ey Kerîm Kardeşler!

Ey Müslümanlar!

İşte Ramazan, tüm hayrıyla ve bereketiyle yine bizi gölgelendirdi. O, Allah’ın diğer aylardan seçkin kıldığı, rahmet ve büyük ecirlerle donattığı bir aydır. Onun başı Rahmet, ortası Mağfiret ve sonu da ateşten Kurtuluştur. Allah [Subhânehu ve Te’alâ] içerisinde dilediğini hesapsız mükâfatlandırarak Onu özel kılmıştır. Rasulullah [Salavâtullahi ve Selâmuhu ‘Aleyh]’in bir Kudsî hadisinde buyurduğu gibi:

Ademoğlunun -savm (oruç) dışındaki- tüm amelleri kendisi içindir. Ancak o (oruç) Benim içindir ve Ben onunla mükâfatlandıracağım.

Muhakkak ki Ramazan ayı, İslam târihinde meşhud bir aydır. Kur’an-ı Kerîm onda indirildi. Zafer ve apaçık fetihler onda gerçekleşti. Bu ay, çalışma, sebât ve cehd (gayret) ayıdır. İbâdet, sabır ve Cihâd ayıdır. Ecirlerin ve hasenatların iki katıyla mükâfatlandırıldığı bu ayda Müslümanlar hayırlarda yarışırlar. Nitekim onların Halîfeleri ve vâlileri ülkesinin ve halkının güvenliğini sağlar, İslam’ı Dâvet ve Cihâd yoluyla âleme taşırlardı. Dolayısıyla bu kerîm ay, Müslümanlar için izzet ayı ve kâfirler için ise zillet ayı idi.

İşte Ramazan, İslam’a ve Müslümanlara böylesi parlak günlerle birlikte kavuşurdu. O, bir hayır aydınlığı, bir hidâyet ilmi ve bir Cihâd bayrağı idi. Müslümanların Halîfeleri onların imâmları (liderleri) idi. Onları Allah’ın Şeriati ile yönetir ve Allah yolunda onlarla birlikte savaşırdı. Îla-i Kelimetullah [Allah’ın Kelâmını Yüceltmek] uğrunda ve yeryüzüne adâleti yaymak için onların orduları çorak çölleri aşarak ilerler, gemileri de denizlerin dalgalarını yarıp geçerdi. O ordular okyanusların sularına şöyle haykırırlardı: “Eğer sizin ötenizde bir ülke olduğunu bilseydik, İslam’ın bayrağını dalgalandırmak için şüphesiz sizi yarıp geçerdik.” Onların Halîfeleri ise bulutlara şöyle nîda ederdi: “Suyunu dilediğine yere boşalt. Çünkü o, şüphesiz Allah’ın izniyle Müslümanların topraklarını sulayacaktır.” Müslümanlar Halîfeleri ile birlikte idiler. Güzel bir şey yaptığında onu destekler ve kötü bir şey yaptığında da onu muhâsebe ederlerdi. Allah’ın Şeriati karşısında Halîfe de Müslümanlar da eşit idiler. Ümmet de Devlet de Toplum da İslam ile harekete geçer ve İslam’ı harekete geçirirlerdi. Onlar Ramazan’ı güler yüzle, sevinçle ve müjdelerle karşılarlardı. Onu ayrılık hüznüyle uğurlar ve onun beraberinde ve içerisinde gelen hayra yeniden şâhit olmanın, onunla tekrar buluşmanın özlemini yaşarlardı. İşte böylece onlar her iki diyârda da (dünyada ve Âhirette) kazananlardan oldular. Şüphesiz bu, gerçekten büyük bir kazançtır.

İşte Ramazan böyle gelirdi, öyleyse acaba bugün nasıl gelmektedir?

Ramazan bugün öyle bir günde geldi ki, Hilâfet’in kaldırılmasının üzerinden 83 Hicrî yıl geçti! Müslümanlar henüz ayağa kalkamadı! Aynı zamanda Hilâfet’in ikâmesi için gayret ve samimiyet ile çalışanlar hariç, Müslümanlar üç günden fazla başlarında bir Halîfe’nin bulunmayışının günâhını çeker bir halde kaldılar.

Ramazan bugün öyle bir günde geldi ki, Müslümanların seçkin beldeleri işgâl edilmiş durumdadır: Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Keşmir, Kıbrıs ve Güney Sudan... Müslümanlar sayıca çokturlar ama hiçbir ağırlıkları ve ehemmiyetleri yoktur! Çünkü işlerini yürütecek, miğferlerini sakınacak ve onlar için kendisiyle korunup ardında savaşacakları kalkanları olan Halife yoktur!

Ramazan bugün öyle bir günde geldi ki, Allah’ın kendilerine merhamet ettikleri hariç, Müslümanlar üzerinde Allah’ın hiçbir değer ve önem vermediği kimselerin yaşam tarzları egemen oldu! O kadar ki Ramazan kendileri için bir ibâdet ve Cihâd ayı olacağına, tembellik ve uzun uykular ayı haline geldi! Cesaret ve atılganlık ayı olacağına, zayıflık ve daralma ayı haline geldi! Müslümanların içerisinde hayrat ve hasenat için yarışacakları bir ay olacağına, yiyecek çeşitlendirme ayı haline geldi!

Müslümanların yöneticilerine gelince; onlar ülkelerini ve halklarını sattılar ve kâfirin Müslümanların topraklarını işgâl etmesi için hazırladılar! Batı’nın bilhassa Amerika’nın kuyruğuna takılarak aşağılanmayla yürüdüler. Allah’a, Rasulü’ne ve Mü’minlere ihânet ettiler! Ramazan’a gelince; onu arkalarına attılar, içerisindeki ruhu söküp aldılar ve sırf merâsimlerden ibaret kıldılar! Onu duygusuz konuşmalar karışımı ile başlattılar, çevrelerindeki münâfıklar da el çırptılar! Sonra da eğlenenler ve eğlendirenler dağılıp gittiler! Bu yöneticilerin en açık örneği, Ramazan geceleri boyunca gece klüplerinin, restoranların ve meyhânelerin ana kapılarının kapatılacağını îlan edenidir. Bundan sonra da ana kapıları kapalı bu iğrenç mekânlara girilmesi için okuyla arka kapıya işâret etmiştir!

Yayınlarına gelince; Ramazan onlar için yalnızca Ramazanî geceler ayıdır! Eğlence programları, iğrenç filmler ve aşağılık diziler!... Buna karşın Ramazan gecelerini kutlamakla tekrarlanan düzeysiz ve sıradan programlar!

Ey Müslümanlar!

Muhakkak ki Ramazan, Allah’ın izniyle, Müslümanların gecelerini aydınlatmak ve Müslümanların Halîfe’nin râyesi altında gölgelendirmek üzere geri dönecektir. Bu Ümmetin hayrı şüphesiz devam edecek ve Kıyâmet Günü’ne kadar asla kesilmeyecektir. Bu Ümmet târihi boyunca kuvvet ve takvâ adamlarından nicelerini doğurmuştur. Onlar da bu Ümmete izzet ve itibarını hep iade etmişlerdir. Haçlıları ve Tatarları kötü bir kovma ile def ederek sürdükleri günler, bunun en gözde şâhitleridir. İşte Ümmet yine bugün, Rabblerine îman eden ve Allah’ın da fazîlet ve hidâyetlerini artırdığı taptaze bir gençliğe sahip olmanın gururunu yaşamaktadır. Onlar ki, bu Ümmete önceki mecdini tekrar iade etmek üzere hiçbir kınayıcının kınamasından korkmasızın Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurmak için, gecelerini gündüzlerine azim ve namaz ile katarak Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’ya hâlis ve Rasulü [SallAllahu ‘Aleyhi ve Âlihi ve Sahbihi ve Sellem]’e sadâkat ile çalışacaklarına dâir verdikleri sözlerini yerine getirmektedirler. Tâ ki söz verdikleri gâyeyi azimle gerçekleştirinceye yâhut bu uğurda ölünceye kadar...

Muhakkak ki Hizb-ut Tahrir ve ardındaki Müslümanlar, bu Ümmetin izzetinin Hilâfet’ten başkasıyla geri dönmeyeceğini kesin olarak idrak etmişlerdir. Yine Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in ilk kez Râşid olarak başladığı gibi bu Hilâfet’in dönüşünün de Râşidî Hilâfet şeklinde olacağını müjdelediğini de idrak etmişlerdir. Onlar o günlerin çok yakınlaştığını açıkça görmektedirler ve İnşaAllah onlar, o Râşidî Hilâfet’in yiğitleri olacaklardır.

Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halîfe kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halîfe kılacağını vaâd etti. [Nur 55]

Ey Müslümanlar!

Eğer Allah [Subhânehu ve Te’alâ] bu yıl Râşidî Hilâfet’in kuruluşuna şâhit olmamızı dilemediyse ve Halîfe kendisini bu Mübârek ayın başında îlan edemediyse, Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’dan bu Ramazan’ın, Müslümanların Hilâfetsiz, Halîfesiz, fetihsiz, zafersiz, kuvvetsiz ve îtibarsız olarak geçirdikleri son Ramazan olmasını, artık Ramazanların Hilâfet’in gölgesinde geçmesini, Onun aydınlık ve keskinliğini tekrar iade etmesini, Ramazan’ı yeniden ibâdet ve Cihâd ayı haline dönüştürmesini ve artık onu şu iki tekbir ile birlikte geri getirmesini dileriz: Müezzinin orucun iftarını îlan etmek için haykırdığı tekbir ve Mücâhidin zâferini îlan etmek için haykırdığı tekbir!

Şüphesiz ki Allah, emrine yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. [et-Talak 3]

Allah [Subhânehu ve Te’alâ] tüm Müslümanların oruçlarını ve gece namazlarını kabul buyursun ve onları söz dinleyen ve sözün en güzeline, en doğrusuna tâbi olanlardan kılsın.

‘Atâ İbn-u Halîl Ebu’r Raştâ H. 30 Şa’bân 1425
Hizb-ut Tahrir’in Emîri M. 15 Ekim 2004

 

 

Yukarı