Hilafet -111               Şevval/Zilkade  1419     Ocak/Şubat 1999               Yıl 11

<<

HAC

>>

EY MÜSLÜMANLAR ! GELİN, HACC’IN

GERÇEK KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKIN

(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizimi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokumuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara 214)

Günümüzde tatbik edilen gayri İsam’i düzenler, zulümleriyle, baskılarıyla, insan fıtratına ters düşen uygulamalarıyla insanlığı ve Müslümanları o kadar daralttılar ki; mü’minler artık şer’i hükümlerin tatbik edilmesini arzulamaktan öte, ne zaman kurulacağını sormaya başladılar.

Ne hazindir ki; günümüzde bir buçuk milyar Müslüman olmasına rağmen, saadet kaynağı, zulme geçit vermeyen, şer’i hükümlerin tatbik edildiği Raşidi İslam devleti hayatta yoktur. İslam beldelerinde bu gün küfür sistemleri olan demokrasi, cumhuriyet, laiklik, krallık, kapitalizm gibi gayri İslami düzenler hakimdir. Cezalar insanların kendi

akıllarınca tesbit edilip ümmet üzerinde zoraki uygulanmaktadır. Göstermelik olarak İslamın bazı emirlerini tatbik etselerde, bunu ya kendi sultalarının altında kabul etmekteler, veyahut İslam’ın göstermiş olduğu metodun dışında, küfür sistemlerinin uydurmuş olduğu metod ve uslüplerle Müslümanlara uygulatmaktadırlar. Bunu en bariz bir şekilde ibadetler konusunda görebiliriz. Cuma ve bayram namazlarının İslam’daki aslına uygunluğu göz önünde bulundurulmadan geçiştirilmeye çalışıldığı gibi. Şöyle ki; her ne kadar içtihadi bir konu olarak görenler olsa’da, bu namazların sultayla (yönetimle) bir alakası vardır. Cuma ve bayram namazları halife veya halifenin tayın edeceği vekil tarafından kıldırılması gerekirken bu gün bu gerçekleştirilememektedir. İmamı Azam Ebu Hanife; ‘’Cuma namazı ancak halifenin yapması gereken işlerdendir. Veya tayin edecegi naibi tarafından kıldırılması gereklidir.’’ görüşüne sahiptir. (Ahkamı Sultaniyye s.112)

Ramazan orucu ve zekatta bugün aslından saptırılmış bir şekilde Müslümanlara sunulmaktadır. Ramazan orucu hilale göre ayarlanması gerekirken, ilmi tesbitler (rasathaneler) le düzenlenmektedir. Zekatta aslından uzak bir şekilde uygulanmaktadır. İslam’da zekat doğrudan doğruya devletle bağlantılıdır. Şer ‘i hükme göre zekat, halifenin tayın ettiği zekat amilleri (memurları) tarafından toplanır. Bugün ise zekat konusu insanların vicdanlarına bırakılmıştır. Burada kısaca Ebu Bekir (ra) nın zekat konusundaki tavrına değinmek istiyoruz. Hz. Muhammed (sav) vefat ettikten sora bazı arap kabileleri dinlerinden dönerek zekat vermekten vazgeçmek istediler. Bunun üzerine Ebu Bekir (ra) şöyle dedi:

‘’Allah’a yemin ederim ki, Resulullaha verip de bana vermekten kaçındıkları bir yular bile olsa ve beraberlerinde ağaçlar, taşlar, bütün cinler ve insanlar olduğu halde bana karşı koysalar, ruhumu Allah’a teslim edinceye kadar, bu yuları almak için onlarla savaşırım. Allah Teala namazla zekat arasında bir fark gözetmemiş, bilakis onları birarada emretmiştir.’’ (Kenz’ül-Ummal 3/142) Şeklinde bir hitabede bulunarak zekatın ehemmiyetini göstermiştir.

Hacc konusuda bunlardan bir tanesidir. Muhakkak ki hacc şer’i hükümlerle kayıtlıdır. Ve haccın gerçekleştirildiği Kabe yeryüzünde ilk mabedtir. Aynı zamanda insanların toplandığı ve korunduğu yer olma özelliğine de sahiptir.Allah (cc) bu konuda şöyle buyurdu: «‘’ Şüphesiz kurulan ilk ev (mabet) Mekke’deki (Kabe)dir.’’ (Al-i İmran 96)

Allah (cc) Kabe’ye Müslüman olmayanın girmesini haram kılmıştır. Vede gayri Müslimlerin onun çevresinde (ceziretül arapta) iskan etmelerini yasaklamıştır. Beytullah’ı haccetmekte İslam’ın rükünlerinden sayılmıştır. Allah (cc) bu konuda şöyle buyuruyor:

‘’Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse, bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir. ‘’( Al-i İmran 97)

Orasını Allah (cc) insanlar namaz kılarken yüzlerini çevirecekleri kıblegah kıldı. Allah (cc) şöyle buyurdu :

"(Evet Resûlüm!) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.’’ ( Bakara 150 )

Ayetlerde de görüldüğü gibi Beytullah; kıble ve hacc ibadetinin yapildığı yer olarak İslam’ın iki rüknünü içermektedir.Allah (cc) emrine itaat edip tevbe ederek, malını, ailesini, çocuklarını geride bırakarak Beytullaha varıp, Lebbeyk Allahümme Lebbeyk diyerek telbiye getirip, ihramlıyken ailesine, sabrederek kimseyi incitmeden hacc farzını yerine getireni Allah (cc) , eni yer ile gök arası kadar olan cennetle mükafatlandıracağını vaad etmektedir. Resulullah (sav) de bir çok hadiste haccın ehemmiyetini vurgulamaktadır:Ümmü Seleme (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre için Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrâma girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir veya cennet kendisine vâcib olur." Ebu Dâvud, Menâsik 9, (1741), Ibni Mâce, Menâsik 49, (3001-3002).

Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah (sav) buyurdular ki: "Hacc ve umreyi peşpeşe yapın. Çünkü bunların peşpeşe yapılması, tıpkı körüğün demirin pasını temizlemesi gibi, fakrı ve günahları temizler."

Hacc Allah (cc) nun rızasını kazanmak için yapılmalıdır. Dünya menfaatı, riya ve gösterişten uzak olmalıdır. Hacc farizasının aslına uygun olması gerekir. Resulullah (sav) haccın edası konusunda büyük ihtimam gösterirdi. Veda haccında bizzat kendisi hac emiri olarak bulundu. Ve orada müslümanlara hacc önderliği yaptı. Hicretin dokuzuncu yılında hacca gitmesinde bazı engeller çıkınca, hac emiri olarak Ebu Bekir (ra) yı görevlendirdi. Ali (ra) yı da haccla ilgili Tevbe suresindeki (aşağıdaki) ayetleri insanlara duyurması için kendi vekili olarak tayın etti:

“Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kafirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır.’’(Tevbe 17)

’Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.’’(Tevbe 18).

Resulullah (sav) den sonra bütün halifeler ya bizzat kendileri hacc emirliği yapmışlar veyahut yerlerine hacc emiri tayın etmişlerdir.Bu hal kafir ingiliz ve onların yerli işbirlikcilerinin İslam devleti hilafeti hayattan uzaklaştırmasına kadar olan süre içerisinde tatbik edilmiştir. Yani 1924 den sonra halifelikle beraber hacc emirliğide kaldırılmıştır. Yıllardır Müslümanlar halifesiz oldukları gibi hacc emiri olmadan haccetmektedirler.

Maverdi (Allah ona rahmet etsin) bu konunun ehemmiyetine binaen El-Ahkamu’s-sultaniyye (İslam’da Hilafet ve Devlet Hukuku) adlı kitabında hacc konusuna özel bir bab (bölüm) ayırmıştır. Orada (özetle ) şunları bahsetmektedir:

‘’Hacc işlerini idare iki kısımdır.

A) Hacı kafilesinin yolculuğunu idare,

B) Hacc farizasının yerine getiril mesini idare.

Hacc yolculuğunu idare : Bir tedbir,siyaset ve liderlik işidir… Bu şart ve vasıfları taşıyan idarecinin işleri yürütmede pek çok hak ve görevleri vardır. Şöyle ki:

Konak yerlerinde ve yürüyüş anında kafileyi tehlikelere karşı korumak, onları tam manasıyla emir ve komutası altına almak. Bu suret de fasık, bozuk yapılı insanların adam kaçırmalarına, hırsızların mal çalmalarına engel olunur.

Hacc kafilesini yürüyüşten alıkoyan şeyleri önlemek, hacc tan alıkoyan, mahsur bırakan kimselerle kafiledeki hacı adayları razı oluyorlarsa ve kafile başkanı muktedir olduğunu kestiriyorsa, yolculuktan alıkoyanlarla savaşmak veya mal harcamakla tehlikeyi gidermek

Anlaşmazlığa, ihtilafa düşmüş hacı adaylarının arasını bulmak, anlaştırmak…

B)Hacc emirliği, idareciliği, hacc ibadetini ibadet olarak yerine getirmek içinse, namaz için tayın olunan imamın durumu gibidir… Bu idarecinin idarecilik süresi yedi gündür… Bu günlerden önce ve sonra emrindeki şahıslar üzerine bir yetkisi yoktur .Hacc idareciliği mutlak ise, her yıl hacc mevsiminde, hacc farzını yerine getirmeye yetkilidir. Bu yetki geri alınmadıkça devam eder…

Özel hacc idarecisi tayın edilen kimsenin özel surette yürüteceği ve üzerinde birleşilen 5 hüküm vardır.

Dince yapılması belirtilen hacc rükünlerinde idareciye uymak, yapacağı dualara ‘’Amin’’ demek. Söz ve harekette ona uymak, duaların toplu yapılması,

…Hacc hutbeleri okunan günlerde topluluğa namazda imam olmak. Hacıları hutbe ve namaz için toplamak …Hacılardan birinin işlediği iş ta’zir veya had cezasını gerektiriyorsa, cezayı gerektiren iş hacla ilgili ise gereken cezayı verir…’’ (El-Ahka-mu’s-sultaniyye 118-124)

Ne yazık ki; yıllardı hacc farizası aslından uzak bir şekilde gerçekleşmektedir. Hayattan kopuk, siyasi içeriliği tamamen unutturulmuş, güven ortamının sarsıldığı, İslam ahkamının konuşulmasının dahi yasaklandığı, resmi soygunların gerçekleştirildiği, araya sınırların konduğu, Müslümanlara vize zulmünün işlendi, milliyetçilik mikrobunun kol gezdiği, maddi kazanç için yarışıldığı bir hacc olayı asli kimliğinden çok çok uzaklardadır.

Allah (cc)bizlere haccı gerçek kimliği ile haccetmeyi nasib etsin.

Ey Müslümanlar! Başınızdaki hain idarecilerin inançlarınızla oynamasına daha ne kadar müsaade edeceksiniz? Kabe’ye kafirlerin girmesi yasak olduğu halde buna zemin hazırlayan Suud krallığına karşı ne zaman sesinizi yükselteceksiniz? Kafir güçlerin (Amerika vb.) o mübarek beldelerinde üsler kurup, malınızı talan edip canlarınıza kıymasına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz? Bu şartlar altında hacdan bahsetmekle acaba kendi kendimizi kandırmıyormuyuz?

Ey Müslümanlar ! Haccı Kebir yapmak, ayette ve hadislerde gösterilen ecre sahip olmak istiyorsanız gelin İslam’ı hayata yeniden hakim kılmanın mücadelesini verin ki Allah (cc) ufkunuzu açsın.

“O halde, Allah'ın indirdiği Kitab ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kur'an'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar”. (Maide 49)

* * * * *

< önceki içindekiler sonraki >