EY MÜSLÜMANLAR ! GELİN, HACC’IN
GERÇEK
KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKIN
(Ey
müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden
cennete gireceğinizimi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokumuş ve
öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın
yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara 214)
Günümüzde tatbik edilen gayri İsam’i
düzenler, zulümleriyle, baskılarıyla, insan fıtratına ters düşen uygulamalarıyla
insanlığı ve Müslümanları o kadar daralttılar ki; mü’minler artık şer’i
hükümlerin tatbik edilmesini arzulamaktan öte, ne zaman kurulacağını sormaya
başladılar.
Ne hazindir ki; günümüzde bir buçuk milyar
Müslüman olmasına rağmen, saadet kaynağı, zulme geçit vermeyen, şer’i
hükümlerin tatbik edildiği Raşidi İslam devleti hayatta yoktur. İslam
beldelerinde bu gün küfür sistemleri olan demokrasi, cumhuriyet, laiklik, krallık,
kapitalizm gibi gayri İslami düzenler hakimdir. Cezalar insanların kendi
akıllarınca tesbit edilip ümmet üzerinde zoraki
uygulanmaktadır. Göstermelik olarak İslamın bazı emirlerini tatbik etselerde, bunu ya
kendi sultalarının altında kabul etmekteler, veyahut İslam’ın göstermiş olduğu
metodun dışında, küfür sistemlerinin uydurmuş olduğu metod ve uslüplerle
Müslümanlara uygulatmaktadırlar. Bunu en bariz bir şekilde ibadetler konusunda
görebiliriz. Cuma ve bayram namazlarının İslam’daki aslına uygunluğu göz önünde
bulundurulmadan geçiştirilmeye çalışıldığı gibi. Şöyle ki; her ne kadar
içtihadi bir konu olarak görenler olsa’da, bu namazların sultayla (yönetimle) bir
alakası vardır. Cuma ve bayram namazları halife veya halifenin tayın edeceği vekil
tarafından kıldırılması gerekirken bu gün bu gerçekleştirilememektedir. İmamı
Azam Ebu Hanife; ‘’Cuma namazı ancak halifenin yapması gereken işlerdendir. Veya
tayin edecegi naibi tarafından kıldırılması gereklidir.’’ görüşüne sahiptir.
(Ahkamı Sultaniyye s.112)
Ramazan orucu ve zekatta bugün aslından
saptırılmış bir şekilde Müslümanlara sunulmaktadır. Ramazan orucu hilale göre
ayarlanması gerekirken, ilmi tesbitler (rasathaneler) le düzenlenmektedir. Zekatta
aslından uzak bir şekilde uygulanmaktadır. İslam’da zekat doğrudan doğruya
devletle bağlantılıdır. Şer ‘i hükme göre zekat, halifenin tayın ettiği zekat
amilleri (memurları) tarafından toplanır. Bugün ise zekat konusu insanların
vicdanlarına bırakılmıştır. Burada kısaca Ebu Bekir (ra) nın zekat konusundaki
tavrına değinmek istiyoruz. Hz. Muhammed (sav) vefat ettikten sora bazı arap kabileleri
dinlerinden dönerek zekat vermekten vazgeçmek istediler. Bunun üzerine Ebu Bekir (ra)
şöyle dedi:
‘’Allah’a yemin ederim ki, Resulullaha verip
de bana vermekten kaçındıkları bir yular bile olsa ve beraberlerinde ağaçlar,
taşlar, bütün cinler ve insanlar olduğu halde bana karşı koysalar, ruhumu Allah’a
teslim edinceye kadar, bu yuları almak için onlarla savaşırım. Allah Teala namazla
zekat arasında bir fark gözetmemiş, bilakis onları birarada emretmiştir.’’
(Kenz’ül-Ummal 3/142) Şeklinde bir hitabede bulunarak zekatın ehemmiyetini
göstermiştir.
Hacc konusuda bunlardan bir tanesidir. Muhakkak ki
hacc şer’i hükümlerle kayıtlıdır. Ve haccın gerçekleştirildiği Kabe
yeryüzünde ilk mabedtir. Aynı zamanda insanların toplandığı ve korunduğu yer olma
özelliğine de sahiptir.Allah (cc) bu konuda şöyle buyurdu: «‘’
Şüphesiz kurulan ilk ev (mabet) Mekke’deki (Kabe)dir.’’ (Al-i
İmran 96)
Allah (cc) Kabe’ye
Müslüman olmayanın girmesini haram kılmıştır. Vede gayri Müslimlerin onun
çevresinde (ceziretül arapta) iskan etmelerini yasaklamıştır. Beytullah’ı
haccetmekte İslam’ın rükünlerinden sayılmıştır. Allah (cc) bu konuda şöyle
buyuruyor:
‘’Orada apaçık
nişâneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna
gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar
ederse, bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir. ‘’( Al-i İmran 97)
Orasını Allah (cc) insanlar namaz
kılarken yüzlerini çevirecekleri kıblegah kıldı. Allah (cc) şöyle buyurdu :
"(Evet
Resûlüm!) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru
çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından
haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde
(kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden
korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.’’ ( Bakara 150 )
Ayetlerde de
görüldüğü gibi Beytullah; kıble ve hacc ibadetinin yapildığı yer olarak
İslam’ın iki rüknünü içermektedir.Allah (cc) emrine itaat edip tevbe ederek,
malını, ailesini, çocuklarını geride bırakarak Beytullaha varıp, Lebbeyk Allahümme
Lebbeyk diyerek telbiye getirip, ihramlıyken ailesine, sabrederek kimseyi incitmeden hacc
farzını yerine getireni Allah (cc) , eni yer ile gök arası kadar olan cennetle
mükafatlandıracağını vaad etmektedir. Resulullah (sav) de bir çok hadiste haccın
ehemmiyetini vurgulamaktadır:Ümmü Seleme (ra) anlatıyor: "Resûlullah
(sav) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre için Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a
(kadar) ihrâma girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir veya cennet
kendisine vâcib olur." Ebu Dâvud, Menâsik 9, (1741), Ibni Mâce, Menâsik 49,
(3001-3002).
Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah (sav) buyurdular ki: "Hacc ve umreyi peşpeşe yapın. Çünkü
bunların peşpeşe yapılması, tıpkı körüğün demirin pasını temizlemesi gibi,
fakrı ve günahları temizler."
Hacc Allah (cc) nun rızasını kazanmak için
yapılmalıdır. Dünya menfaatı, riya ve gösterişten uzak olmalıdır. Hacc
farizasının aslına uygun olması gerekir. Resulullah (sav) haccın edası konusunda
büyük ihtimam gösterirdi. Veda haccında bizzat kendisi hac emiri olarak
bulundu. Ve orada müslümanlara hacc önderliği yaptı. Hicretin dokuzuncu yılında
hacca gitmesinde bazı engeller çıkınca, hac emiri olarak Ebu Bekir (ra) yı
görevlendirdi. Ali (ra) yı da haccla ilgili Tevbe suresindeki (aşağıdaki) ayetleri
insanlara duyurması için kendi vekili olarak tayın etti:
“Allah'a ortak
koşanlar, kendilerinin kafirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın
mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir.
Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır.’’(Tevbe 17)
’Allah'ın
mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola
ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.’’(Tevbe 18).
Resulullah (sav) den sonra bütün halifeler ya
bizzat kendileri hacc emirliği yapmışlar veyahut yerlerine hacc emiri tayın
etmişlerdir.Bu hal kafir ingiliz ve onların yerli işbirlikcilerinin İslam devleti
hilafeti hayattan uzaklaştırmasına kadar olan süre içerisinde tatbik edilmiştir.
Yani 1924 den sonra halifelikle beraber hacc emirliğide kaldırılmıştır. Yıllardır
Müslümanlar halifesiz oldukları gibi hacc emiri olmadan haccetmektedirler.
Maverdi (Allah ona rahmet etsin) bu konunun
ehemmiyetine binaen El-Ahkamu’s-sultaniyye (İslam’da Hilafet ve Devlet Hukuku)
adlı kitabında hacc konusuna özel bir bab (bölüm) ayırmıştır. Orada (özetle )
şunları bahsetmektedir:
‘’Hacc işlerini idare iki kısımdır.
A) Hacı kafilesinin yolculuğunu idare,
B) Hacc farizasının yerine getiril mesini idare.
Hacc yolculuğunu idare : Bir tedbir,siyaset ve liderlik
işidir… Bu şart ve vasıfları taşıyan idarecinin işleri yürütmede pek çok hak
ve görevleri vardır. Şöyle ki:
Konak yerlerinde ve yürüyüş anında kafileyi
tehlikelere karşı korumak, onları tam manasıyla emir ve komutası altına almak. Bu
suret de fasık, bozuk yapılı insanların adam kaçırmalarına, hırsızların mal
çalmalarına engel olunur.
Hacc kafilesini yürüyüşten alıkoyan şeyleri
önlemek, hacc tan alıkoyan, mahsur bırakan kimselerle kafiledeki hacı adayları razı
oluyorlarsa ve kafile başkanı muktedir olduğunu kestiriyorsa, yolculuktan
alıkoyanlarla savaşmak veya mal harcamakla tehlikeyi gidermek
Anlaşmazlığa, ihtilafa düşmüş hacı
adaylarının arasını bulmak, anlaştırmak…
B)Hacc emirliği, idareciliği, hacc ibadetini
ibadet olarak yerine getirmek içinse, namaz için tayın olunan imamın durumu gibidir…
Bu idarecinin idarecilik süresi yedi gündür… Bu günlerden önce ve sonra emrindeki
şahıslar üzerine bir yetkisi yoktur .Hacc idareciliği mutlak ise, her yıl hacc
mevsiminde, hacc farzını yerine getirmeye yetkilidir. Bu yetki geri alınmadıkça devam
eder…
Özel hacc idarecisi tayın edilen kimsenin özel
surette yürüteceği ve üzerinde birleşilen 5 hüküm vardır.
Dince yapılması belirtilen hacc rükünlerinde
idareciye uymak, yapacağı dualara ‘’Amin’’ demek. Söz ve harekette ona uymak,
duaların toplu yapılması,
…Hacc hutbeleri okunan günlerde topluluğa
namazda imam olmak. Hacıları hutbe ve namaz için toplamak …Hacılardan birinin
işlediği iş ta’zir veya had cezasını gerektiriyorsa, cezayı gerektiren iş hacla
ilgili ise gereken cezayı verir…’’ (El-Ahka-mu’s-sultaniyye 118-124)
Ne yazık ki; yıllardı hacc farizası aslından
uzak bir şekilde gerçekleşmektedir. Hayattan kopuk, siyasi içeriliği tamamen
unutturulmuş, güven ortamının sarsıldığı, İslam ahkamının konuşulmasının
dahi yasaklandığı, resmi soygunların gerçekleştirildiği, araya sınırların
konduğu, Müslümanlara vize zulmünün işlendi, milliyetçilik mikrobunun kol gezdiği,
maddi kazanç için yarışıldığı bir hacc olayı asli kimliğinden çok çok
uzaklardadır.
Allah (cc)bizlere haccı gerçek kimliği ile
haccetmeyi nasib etsin.
Ey Müslümanlar! Başınızdaki hain idarecilerin
inançlarınızla oynamasına daha ne kadar müsaade edeceksiniz? Kabe’ye kafirlerin
girmesi yasak olduğu halde buna zemin hazırlayan Suud krallığına karşı ne zaman
sesinizi yükselteceksiniz? Kafir güçlerin (Amerika vb.) o mübarek beldelerinde üsler
kurup, malınızı talan edip canlarınıza kıymasına ne zamana kadar müsaade
edeceksiniz? Bu şartlar altında hacdan bahsetmekle acaba kendi kendimizi
kandırmıyormuyuz?
Ey Müslümanlar ! Haccı Kebir yapmak, ayette ve
hadislerde gösterilen ecre sahip olmak istiyorsanız gelin İslam’ı hayata yeniden
hakim kılmanın mücadelesini verin ki Allah (cc) ufkunuzu açsın.
“O halde, Allah'ın indirdiği
Kitab ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kur'an'ın bir kısmından seni
vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir
kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu
gerçekten fasıktırlar”. (Maide 49)
* * * * * |