Hilafet -112               Zilhicce  1419             Mart  1999               Yıl 11

<<

Hilafetin Sözü

>>

 

Mart’ın 24’üncü günü gece yarısı Nato Amerika liderliğinde Sırplara karşı Kosova’da büyük çapta bir saldırı başlatmıştır. Amerika bu saldırı için daha önceden büyük planlar yapmıştı. Bu planı yürürlüğe koyarak Kosova ve Sırplar için bir antlaşma taslağını imzaya açtı. Kosova’lı lider bu antlaşmayı kabul ederek imzaladı. Fakat Sırplar bu antlaşmayı imzalamaya yanaşmadı. Böylece Amerikanın beklemiş olduğu fırsat doğmuş oldu.

Bu duruma belki Müslümanlar sevinmiş olabilirler. Fakat bu Müslümanlar için büyük bir yenilgidir. Çünkü daha önce Amerika ve müttefikleri ile beraber Irak’a saldırmışlardı. Yine Amerika Libya’ya, Sudan’a, Afganistan’a saldırılar düzenlemişti. Bunlar Müslümanlar nezdinde ne de çabuk unutuldu.

Amerika için Müslümanlar bir araç olarak kullanılmaktadır. Yugoslavya’ya saldırısı da aynı anlamdadır. Amerika bu bölgede nüfusunu pekiştirmek ve yerleşmek için Kosova’lı Müslümanları kışkırtarak emeline ulaşmaya çalışmaktadır. Aynı anda birleşmeye giden Avrupa birliğini zora sokmak, Avrupa içerisinde istikrarsızlıklar meydana getirmek Avrupa’yı meşgul etme çabasındadır.

Amerika George Bush döneminde Birleşmiş Milletleri ve güvenlik konseyini kullanarak Irak’a saldırmıştı. Şu anda Amerika Nato’yu kullanarak istediği hedeflere saldırmaktadır. Oysa ki eski Sovyetler

Birliği dağıldıktan sonra Warşova paktı gibi Nato’nun da dağılması gerekmekteydi. Fakat Amerika bu dağılımı önleyerek Nato’yu koruma ve genişletme yoluna gitmiştir. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyetlerini bünyesine aldığı gibi

Rusya ile de Rusya-Nato antlaşmasını sağladı. Bu yolla Amerika kendisine boyun eğmeyen memleketlere karşı saldırılar düzenleyerek Nato’yu dünya polisi gibi kullanmaktadır.

Bugün Kosova’da yüz binlerce Müslüman evlerinden kovularak göçe zorlanmaktadır. Aç-susuz olarak yollara dökülen kadın, yaşlı ve çocuklar bin bir perişanlıkla Sırp zulmünden kaçıyorlar. Erkeklerin pasaportları ellerinden alınarak başka ülkelere gitmeleri engellenmektedir. Kosova’da Müslüman katliamı olurken Nato kendi çıkarlarının hesabını yapmaktadır. Oynanan oyunlar yapılan planlar her zaman Müslüman’ın aleyhine olmuştur.

Müslümanlar Amerika ve Nato’nun böylesi tutumunu şiddetle reddetmelidirler. Kosova da ki Müslümanları korumak ancak Müslümanların işidir. İslam ümmeti Sırplara karşı cihadı ilan ederek Kosova, Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Bosna hersek ve Slovenya’yı kurtarmak için müdahale başlatmalıdırlar çünkü buraları İslam topraklarıdır.

Şu soru akla gelebilir; bugün İslam ümmeti paramparçadır. İslam toprakları üzerinde 55 adet karton devletçik bulunmaktadır. Bunlar aynı anda İslam düşmanı ve Amerika ve İngiltere güdümlüdürler. Böylesi bir İslam ümmeti nasıl Kosova gibi kendi problemlerini çözebilir? Bunun cevabı gayet açıktır. Müslümanlar bu sahte devletleri bir an önce izale edip yerine İslam devleti olan Hilafeti kurmaya çalışmalıdırlar. Aksi halde Kosova ve bu konumda olan Müslümanların şu an güce başvurmaları çok yanlış bir olaydır. Ancak güç elde edilirse o an harekete geçilir. Yoksa bu bölgelerde sadece siyasi ve fikri mücadele yoluna gidilmelidir. Amerika veya başka bir güce dayanarak atağa kalkışmak büyük bir intihardır. Bunun örneğini Bosna ve Afganistan da gördük. Asıl zaferi Müslümanlar üzerinden Amerika elde etmektedir. Bütün dünya Müslümanlarını bu konuda uyanık olamaya çağırıyoruz.

Amerika ve Batılı devletlerin dış siyaseti sömürgecilik esası üzerine kuruludur. Onlar için her şeyden önce menfaat gelmektedir. Kendilerinin savunduğu insan hakları asla bu konunun önüne geçemez. Ekonomisini Müslümanların mallarını gasbederek ayakta tutmaya çalışan Amerika, asla Müslümanların lehine bir harekete girişmez. Bunun tersini düşünmek büyük bir gaflettir. Yüce Allah (cc) Ali İmran 118-119’ da şöyle buyurmaktadır.

“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalblerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi açıklamış bulunuyoruz. İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, bütün kitablara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında –İnandık- derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden, (kahrolup) ölün! Şüphesiz Allah kalblerin içindekini hakkıyla bilmektedir.”

Bu ayette açıkça görüyoruz ki kafirden asla dost olmaz. Müslümanlardan menfaat sağlamak için dost gibi görünürler. Bunlar görüntüden öteye gitmez. Zira menfaatları çatıştığı zaman hemen gerçek alçak yüzlerini ortaya seriverirler. Hal böyle iken Müslümanların ne yapması gerekir sorusuna cevap olarak Müslümanları bulundukları zilletten kurtaracak gerçek şahsiyetini ve izzetine dönmesini sağlayacak İslam davetini cihad yoluyla aleme taşıyacak olan Hilafet Devletini tekrar yeryüzüne hakim kılma mücadelesi yapması gereklidir. Zira şu anda her bölgede Müslümanların kanı, malı, heder ediliyor, insanlığı hiçe sayılıyor. Bu kafir zulmüne son vermek ancak güç elde etmekle gerçekleşir. Bu güç Müslümanların gücü olmalıdır. Amerika ve Avrupa’dan güç ve yardım taleb etmek demek onların sömürgesine girmeyi kabul etmek demek olduğuna göre bu düşünceden Müslümanların kurtulmaları gerekir. Aksi halde zilletten fakirlikten, kölelikten asla kurtulamazlar. Kurtuluşun tek yolu daha önce bahsettiğimiz bütün dünya Müslümanları tek bir çatı altında toplayacak, Allah’ın kitabı Resulullahın (sav) sünneti ile hükmedecek Raşidi Hilafeti ikame etmekle ancak mümkündür. Resul (sav) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “İmam (Halife) kalkandır. Onun arkasında korunulur ve onun arkasında savaşılır”

Maalesef şu anda bütün dünya Müslümanlarının korunacak kalkanları yani sultaları (devletleri) yoktur ki Müslümanların dinlerini, namuslarını, canlarını, mallarını zalimlerden sömürgecilerden koruyabilsin. Eğer Müslümanlar Allah’ın dinine sımsıkı sarılıp onun dinini bütün dünyaya hakim kılmak için fikri mücadele etmezlerse asla kafirlerin ve onların yandaşlarının zulmünden kurtulamazlar.

"Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, peygamberini hidayet ve hak dini ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter."(Fetih 28)

< Önceki

112. sayıyı WORD olarak yükle

sonraki >