Hilafet -112              Zilhicce 1419             Mart  1999               Yıl 11

<<

ÇİN SİYASETİ

>>

 

ÇİN'İ PARÇALAMAK VE ONA EGEMEN OLMAK İÇİN AMERİKAN SİYASETİ

Önce Çin halkı hakkında bilgi verelim; bu halk tabiatıyla bir kabuğa veya uzlete çekilme temayülüne sahiptir. Askeri ve savaşçı özelliği yoktur. Bu nedenle; etrafındaki olanlara saldırmamakla ve yayılma siyasetinden uzak kalmakla ün kazanmıştır. Devleti evrensel düşüncesine dayansın veya dayanmasın, kendi memleketini ve varlığını savunurken bu savunmasını ölüm-kalım meselesi haline getirmez. Bundan dolayı, komşu devletleri ve değerlerini korkutmaz oldu. Tersine, kendine göz diken ve tamahkar sömürgecilerin hedefi oldu. Memleketi bir çok defa parçalanmış ve uzun tarihi boyunca işgal altında kalmış, komşu devletler tarafından Avrupa ve Amerika gibi sömürgeci devletler defalarca zillete ve aşağılanmaya maruz bırakmıştır.

Eskiden beri, İngiltere başta olmak üzere, sömürgeci batı devletleri ve bu asırda Amerika Çin’le kapitalist esas üzerine ticari ilişkiler kurdular. Halkı sömürmek, köleleştirmek ve onun kanını emmek gibi kapitalist fikirleri bu ilişkilerde temel olmuştur. İngiltere, İngiliz olan Doğu Hindistan Şirketi yoluyla afyonu Çin’e soktu ve ticaretinde ihtikarcılık yapmış, alçak yollara başvurmuştur. Çin malı alıp Çinli’lere afyon vermiştir. Çin’in bazı ahalisi karşı çıkınca İngiltere Çin’e karşı savaş ilan edip saldırdı. Bu savaş afyon savaşıyla ünlüdür. Bu zehirli ticarete karşı Çin ahalisi direndikçe İngiltere kaba kuvvet ve teröristlikle müdahale edip susturacak zorla ticaret için Çin pazarı açıyordu. Şanghay’ı işgal etmiş ve Nanking’e saldırmaya hazırlanmış ve Hong Kong’u da işgal etmişti. Çin’de yabancı tüccar ve ailelerinin ikametini ve kayıtsız şartsız ticaret yapmalarını temin etmiştir. Bu anlaşmaya Nanking anlaşması denilmektedir. Bu anlaşma zorla Çin’e kabul ettirilmiştir. Az müddet geçer geçmez ABD ve Fransa yanına gelip 1854’te bu üç devlet Nanking anlaşmasında tadilat yapıp Çin’in bütün parçalarında afyon ve domuz ticaretleri dahil olmak üzere ticaret yama hürriyeti ve her yerinde hareket etme hakkını eklediler. Batılılar Çin’ den işçi alarak onlara köle muamelesi yapıyorlardı. Özellikle Amerika’da bu muamele daha açık görülüyordu. 1857’ de, ABD’ini desteğiyle İngilizler ve Fransızlar Çin’in kanton limanını işgal ettiler. Ondan sonra bu ava saldıranlar fazlalaştı; İtalya, Almanya, Japonya ve Rusya Çin’i paylaşmaya başladılar. Böylece Çin her tamahkar ve her sömürgeci için mübah bir saha olmuştur. Merhametsizce sanki bir ölü parçalanıyor ve sinsi düşünceyle Çin halkı sömürülmüştür.

Şu var ki; Çin halkı ve siyasi güçleri bu musibetlerden kısmen de olsa sorumludur. Düşmanlarının kendi memleketlerini parçalaması, işçilerine müdahale etmesine müsaade etmeleri, zulüm, zillet, ezilme, haysiyeti zedeleme konularında ve bunun üzerine ayaklarla basıp yürümesinden sorumludurlar. Bu durum tamamen İslam ümmetinin hali gibidir. Sömürgeciler tarafından kendi başlarına gelen bütün musibetlerden kısmen sorumludur. Çünkü onlar, senin düşmanındır. Sana saldırmak istiyor, seni ezmek, sömürmek, horlamak, zilletleştirmek ve parçalamak istiyor. Sen onun planlarına uyarsan ve halkının siyasetçileri onun ajanları olurlarsa o domuz sömürgecilerin ortağı olmuyor musun?! Ancak, Çin hiç bir zaman büyük devlet olmadı ve devletler arası siyasetinde etkili olmadı. Komünizmi benimseyip komünist devlet olunca komünizmi evrensel veya devletler arası yaymak için tanımadı. Sadece mahalli ve milli sıfatı ona takarak sahip çıktı. Evet bazı bölgesel siyasi çalışmalar yaptı, fakat bunlar pek ciddi bir çalışma değildi. Bunları gütmeye devam etmedi ve sürdüremedi. Asıl olan ekseninde dönmeye devam etti. Devletlerarası ve evrensel tesiri hiç yoktur. Tersine düşmanları tarafından kışkırtılan problemlerle meşgul oldu. Buna binaen, Çin’in nüfusu bir milyar insandan fazla olmasına rağmen büyük devlet sa-yılmaz. Bu sayı suyun köpüğü gibidir. Değeri yoktur ve o hesaba katılmaz.

Çin idari açısından değişik bölgelere bö-lünmüştür, bir kesimi özerkliğe sahiptir. Pekin, Şangahay ve Yantsin şehirleri Çin yönetiminin merkezi idaresine bağlıdır.

İkinci cihan savaşından sonra ABD uzletten çıkınca devletler arası ve evrensel siyaset ve devletlerarası ilişkileri etkilemek yoluyla devletlerarası durumunu etkilemek için gayret göstermiştir. Rakipsiz birinci devlet olarak dünya tahtı üzerinde oturmak için kararlılığı yansıtmıştır. Daha doğrusu, bütün dünya üzerine egemenliği yerleştirmek ve diğer devletlerden egemenlikleri çekip atmak için planını ortaya koymuştur. Daha önce büyüklüğünü gösteren devletlerin istifa etmelerini istemiştir.

Rusya’ya karşı Çin’i kullanmak üzere Çin’de komünist partinin iktidara gelme kolaylığı sağlamıştır. Böylece, Çin ile Sovyetler Birliği arasında düşmanlık yerleşmiştir. Bununla birlikte, ABD Çin’in egemenliği ve toprak birliğine tecavüz edip Milli Çin ve Tayvan’ı kopartmıştır. Tayvan’a ağır silah verdi. Çin’e karşı Tayvan’ı üs olarak hazırlamıştır.

Soğuk savaş esnasında ABD Çin’e karşı siyasetinde başarısızlık göstermiştir. O zaman da İngilizlerin Amerika üzerine oyunları vardı ve aynı anda İngiliz’ler Kore savaşına Amerika’yı sokmak istediler.

Amerika ile Sovyetler Birliği arasında anlaşma ve detant siyaseti gerçekleşince bu iki devlet Çin üzerine anlaştılar. Bu plandaki ABD’nin rolü devletlerarası yönden Çin’i istedikleri anlaşmayı kabul ettirmek için Pasifik Okyanus bölgesinde sınırlı savaşı çıkartmaktı. Bu nedenle, Vietnam savaşı çıkartılmıştır. ABD, Çin’i BM’lerine ve ona bağlı güvenlik konseyine sokunca onun devletlerarası egemenliği altına girme konusunda başarılı oldu. Böylece, Çin devletlerarası yasallığı altında çalışma tuzağına düşmüştür. Veto hakkına sahip olmasına rağmen ABD’nin liderliği altına girmiştir. Çünkü, bu halk şeklidir. Soğuk savaş sırasında ABD Çin’i kendi kucağına attırmaya, Sovyetler Birliği’ne karşı onu çalıştırmak üzere onu kuvvetlendirmeye ve evrensel egemenliğinin içeriğine sokmaya çalışmış-tır. 1980’lerin ortalarında ABD Sovyetler Birliği’nin yıkılışının yaklaştığını hissedince Çin’e egemen olma düşüncesine Çin’i parçalama düşüncesini katmıştır. Sovyetler Birliği parçalanınca ve komünist düşüncesi ortadan kalkınca Rusya’yı parçalamak ve ona egemen olmak için planlar çizmiştir.

Buna binaen, Çin’e karşı Amerikan siyaseti, Çin’i parçalamak ve kuvvetlenince kendi sömürgeciliğinin boyunduruğu altına sokmaktır. Bu siyaset, ABD’nin bütün dünya üzerine egemen olma rüyasıyla bağdaşır. Zira, ABD bütün dünyayı kendi çiftliği haline getirmeye çalışmaktadır. Bunun için ne gerektiriyorsa ABD onu yapar, ister dünya devletleri ve halkları zaafa uğratmak olsun, ister onları parçalamak olsun, isterse de kendi yeni ve sinsi evrensel sömürgeciliğin boyunduruğu altına sokmak olsun fark etmez. Dünya devletleri ve halklarının çıkarlarını engellemek için her türlü kargaşa yapmaktan asla vazgeçmez.

Çin’e karşı Amerikan siyasetinin üzerine kurulan esas ise, içinde Amerikan mefhumuyla ve kültürel, siyasal ve ekonomik sömürgecilik yoluyla kapitalizmi yaymaktır. Amerika’nın rüyasını gerçekleştirmek ve yeni dünya düzenini uygulamak ve hatta Çin dahil olmak üzere dünyaya egemenliğini kabul ettirmek için şu yollara başvurur:

Demokrasi, hürriyet, çoğulculuk, şirket, serbest piyasa ekonomisi, global (küresellik), özelleştirme, bağımsızlık, diyalog kurma, insan hakları, terörizmle mücadele, BM'i geliştirme, milliyetçilik ve vatancılıktır.

Çin’e karşı Amerikan siyasetinin te-melleri şöyledir:

1. Çin’lilerin Amerikan kültürüne ve kapi-talist mefhumlarına yönelmelerini sağlamak.

2. Onları kapitalist temeli üzerine siyasi ve iktisadi reform yapmaya çağırmak.

3. Çin’in Amerika’dan ayrılma düşünce-siyle savaşmak.

4. Çin’de alınan kararları etkilemek.

5. Çin’de değişik eyaletlerde ve özerk bölgelerinde bağımsızlık arzusunu kışkırtmak.

6. Çin içinde siyasi, askeri ve stratejik boşluğu meydana getirmek.

7. Çin’deki sosyalist düşüncesini silmek.

8. Çin’i değişik devletlerarası ve bölgesel kuruluşlara bağlamak.

9. Çin’de sorunlar ve krizler oluşturmak ve bunların çözümünü Amerikan siyasi fikirlere bağlamak.

10. Amerikan mefhumuyla kapitalist fikir için Çin halkını hazırlamaktır.

Çin’e karşı Amerika’nın dayandığı gerçekler şunlardır:

A. Çin’le ilgili tarihi ve siyasi gerçekler şöyledir:

Çin’in bölünmesi kolaydır, ona egemen olmak ta kolaydır. Özerk bölgeler ve eyaletler üzerinde merkezin tesir gücü Çin’in kuvvetli veya zayıf olmasına bağlıdır, birleşik Çin’e egemen olabilmek için merkeze egemen olmak gereklidir, merkez ile bölgeler arasında çekişmeyi çıkartıp bunların bağımsızlığı elde et-meye doğru yöneltmek. Çin’in parçalanmasına yol açar. Bundan dolayı, ABD, Çin’deki merkezin bölgelere egemenliğini zaafa uğratmak ve bunlarda bağımsızlık hareketi alevlendirmek için çalışmaktadır. Çünkü, Çin’i parçalayıp üzerine egemen olmak istemektedir.

B. Toplumları değiştirmek, yok etmek ve onlara egemen olmak ile ilgili gerçekler.

C. Çin’in içinde bulunduğu siyasi güçlerin durumu, özellikleri ve bunları sevk edici faktörler oluşabilecek problemlerinin gerçekleri.

D. Çin’in komşu devletleri ile ilgili gerçekler.

E. Fikri ve siyasi saptırma gerçekleri. Nitekim, ABD Çin’i siyasi ve iktisadi reformlarıyla gerçekleri hakkında Çin’i saptırmaya çalışmaktadır. Ayrıca; evrensel güçler, milliyetçilik tehlikesi, Çin’den bağımsızlık arzusu ve benzeriyle ilgili gerçekleri saptırmaya da çalışıyor. Bu nedenle, milliyetçilik yoluyla Çin’in birliğini parçalamak için "Çin milliyetçiliği” Çin devletinin siyasetinin temeli haline getirmeye gayret sarf etmektedir.

Çin’i bölmek ve ona egemen olmak için Amerikan siyaseti şunlarla özetlenebilir:

1. Hürriyet, kapitalizm, milliyetçilik, zenginlik, fakirlik sloganları altında Çin’de bölünme ruhunu alevlendirmek.

2. Çin toplumunda gevşeklik ve kargaşalar çıkartarak fitne, çatışma ve yerel savaşları meydana getirerek de toplumu patlatmak ve hürriyete talip olanları gütmektir.

3. Sosyal, ekonomi ve siyasi reformlar adıyla Çin’deki sosyal ve ziraat hayatını tahrip etmek.

4. Ticari faaliyet göstermek için Çin’deki askerleri yöneltmektir. Bu şekilde, askeri boşluk meydana gelir ve askerlerin siyasilere güvenleri sarsılır. Bu yolla orduya sızmak ve onu etkilemek mümkün olur. Böylelikle askeri, sanayi, ticari ve sivil sanayiye yöneltme sağlanır. Aslında zayıf olan askeri zihniyeti kapitalist esasa dayanan sırf ticari zihniyete çevirmektir. Böylece, ordu fasit olur, orada kargaşa olur, disiplin kalkar, memleketin birliği için savunma ve savaşma ruhu ölür. Bundan sonra, Çin’in parçalanması ve ona egemen olmak konusu kolaylaşır ve netice olarak; Çin ABD’nin çiftliği olur.

5. Amerikan denetimiyle radyo istasyon-ları tesis etmektir. Bu radyoların amacı bozuk batı fikirleri, çirkin kapitalist kültürü, yalan haberleri ve saptırıcı bilgileri yaymaktır. Bu yolla, Çin toplumunu felç ederek Amerikan egemenliği altına girmek için ortam ve atmosfer hazırlanmış olur. Eskide bu tür radyolar, aynı fikirlerle Doğu Avrupa’ya karşı kullanılmıştır.

6. Çin’e karşı Tayvan, Hong Kong, Çin sahillerinde bulanan bölgeler, Amerika’ya tabi memleketleri oluşturmaktadır. Bu memleketler ve devletler, Çin’e karşı Amerika’nın çizdiği siyaseti ve hedefleri gerçekleştirmeye yönelik çalıştırılmaktadır.

7. Egemenliği sağlamak kredi verme ve ekonomi yardımı hususuna dayanmaktadır.

8. Çin’in kültürünü çocukları ABD’ye çekip onlara Amerikan kültürüyle aşılamak ve CIA’ye bağlamaktır. Bundan sonra, memleketlerine birer yıkıcı silahlar olarak dönsünler.

9. Birkaç önemli meselede saptırma siyaseti uygulamaktadır. Bunlar şöyledir:

A. Çin’de Amerikan yatırımı veya tabi olan şirketlerin tehlikesinin gerçeğini saptırmak.

B. Amerikan mefhumuyla veya Çin mef-humuyla reform yapmak için atılan slogan-ların tehlikesinin gerçeğini saptırmak.

C. Kaplanlar olarak adlandırılan Asya örneğinin gerçeğini ve bağlılığa ve kabuğa çekilme durumuna götüren bu kaplanların Çin tarafından örnek edinmesinin tehlikesinin gerçeğini saptırmaktır.

Bunlar Çin’i ve komşularını Çin gücüyle ilgili saptırmalardır. Böylece Çin, kumlu bir toprak üzerine durur ve ABD tarafından tuzağa kolayca düşürülür ve çizilen plana uydurulur.

Zira, Çin’in bütün dünyaya egemen olacağına, evrensel güç olacağına, halkı dünyanın en zengin halk olacağına, Amerika ile ticari dengenin Çin lehine olduğuna dair ve buna benzer söylentilerin tümü aldatıcıdır. Hem de bu söylentiler Amerikan siyasiler veya akademiler veya devletlerarası kuruluşlar tarafından sadır olmaktadır.

Bundan maksat, Çin’e sızabilmek, ekonomisini vurmak, içinde enflasyon meydana getirmek, onun servetlerini çalmak, halkını sömürmek, içinde bozgunculuğu yaymak, içinde kokuşmuş kapitalist sınıfları oluşturmak, mafya ve diğer çeteleri oluşturmak, kağıt dolarlarla Çin’in tamahkarlığını doyurmak, Rusya, Hindistan, Japonya ve diğer komşu devletleri ondan korkutmaktır ki, ABD bunlara egemen olsun be Çin’i parçalamak ve ona egemen olmakla ilgili siyasetini uygulayabilmek için onları kullansın.

Çin’deki vaziyet, görülen müstakbel karanlık ve yalnız Çin’e değil bütün dünyayı kapsayacak kötü akibetlerle doludur. Özellikle, Çin’ e, Rusya ve Avrupa’yla ilgili Amerika’nın planları başarılı olursa bütün dünyada tehlike vaki olur. Böylece, Amerika’nın rüyası gerçekleşir.

Çin’in, Rusya’nın, Japonya’nın, İslam dün-yasının ve diğer zayıf devletlerin karşılaştıkları sorunlar ölüm-kalım meselesidir. Ya izzetle, haysiyetle, otoriteyle ve hür iradeyle hayatta kalırlar ya da ABD’nin tebaları, köleleri olurlar.

Bundan dolayı, bu sorunlara karşı ölüm-kalım tutumu edinmeleri lazım. Gerekirse sıcak savaşa girmek için gerekli olan keskin siyasetler benimsemeliler. Ancak, bu şekilde azgın Amerika egemenliği dünya üzerinden kaldırılır ve Amerikan ahtabotunun kolları kesilir, onun evrensel tehlikeleri mahsur bırakılır.

Bunu gerçekleştirebilmek için dünya devletleri şu noktaları izlemelidir:

1. BM’lerden geri çekilmek. Onun yerine kanuna dayanmayan yalnız devletlerarası örfe dayanan evrensel bir kuruluş kurmaktır, katılacak devletler arasında o örfler tartışılır ve tesbit edilir. Evrensel tehlikeleri tedavi etmek için doğru temellerde onların tarafından tesbit edilir. Milliyetçi ve vatancı tehlikeler, devletlerarası sınır sorunların çözümleri ve dünyanın karşılaştıkları bütün problemlerin ve tehlikeleriyle ilgili örf haline getirilecek doğru esaslar tesbit edilir.

2. Dolar ile veya başka paralarla mu-ameleyi terk edip altın ve gümüşe dayalı paralarla muamele yapmaktır. Altın ve gümüşe dayalı olmayan paralardan kurtulmak için planlar hazırlanır.

3. ABD ile siyasi, diplomatik ve kültürel ilişkileri kesmek, onun yatırımına son vermektir. Aynı zamanda ABD’yi destekleyen Avrupa devletleriyle aynı muamele yapmaktır.

* * * * *

< Önceki

112. sayıyı WORD olarak yükle

sonraki >