Hilafet -113                 Muharrem  1420               Nisan  1999                   Yıl 11

<<

HİLAFETİN SÖZÜ

>>

DEMOKRASİ İÇİN SEÇİM HARAMDIR

Bir çok insan demokrasinin seçim olduğuna veya seçimin demokrasi olduğuna inanır. Halbuki, böyle değildir. Zira, seçim veya sandığa başvurup oy atmak bir üslubtur.

Demokrasi ise, asıl mucidi olan Yunanlı filozof Eflatunun tarifine göre, bir din veya bir kanun egemenliği altında bulunmadan tam hür bir şekilde iradeyi kullanmaktır. Başka ifadeyle insanlar kendi kendilerini yönetmesidir. Demokrasinin yunancasının manası halkın hakimiyetidir. Eflatun kendisi bunu uygulamadı, çünkü bu hayali bir düşüncedir.

Batı, bu düşünceyi önbilgi olarak alıp bambaşka bir şekle soktular. Başta İngiltere’de 1600’lerin ortalarında demokratik devrim yapmak için hareket oldu. Fakat kralın çevresi Dükler, Lortlar ve zengin soylu aileler demokrasiyi istedikleri hale soktular. Kralın otoritesi kısıtlanacak yanında hükümet kurulacaktır. Zengin soylu ailelerin temsilcileri olan Lortlar kamarası yanında halkın temsilcileri olacak Avam kamarası kurulacaktır.

Böylece halkı kandırmak için bu meclisi kurdular. Fakat, esasta güç sahibi Lortlar kaldı. Halk ise avam kamerasının üyelerini seçecektir. Bunlar halkı temsil edecekler. Halkın görevi burada bitiyor. Ondan sonra bu meclis istediği kanunu çıkartacaktır. Ama, halk kanun çıkartamayacaktır. Kendi kendini yönetecektir, belli bir zümre kanunları çıkarıyor ve yönetim işini yapıyor. Genellikle halk kesimleri kendileri ile ilgili kanunlardan memnun değildir. Her kesim kendisiyle ilgili kanunları protesto ediyor. Aynı anda demokrasinin temel hürriyetleri içerdiğini savunuyorlar. Fakat her hürriyet bir takım kanunlarla kayıtlıdır. Bundan anlaşılan odur ki halkın temsilcileri seçmek için sandığa başvurup oy atmak bir üslub olarak kullanılmaktadır. Demokraside temel şey, insanlar tarafından kanunlar çıkartmak ve buna göre onları bu kanunlara göre yönetmektir. Bu kanunları çıkartacak ve uygulayacak kimseleri halka seçtirirler. Hem de bunu uygularken baskı yaparak seçime insanların gitmesini zorlarlar. Onlara ceza verirler. Böylece insanlar hürriyetlerini serbestçe kullanmış olurlar.!! Hem de devletin kabul ettiği ilke, fikir ve kanunlar dışında kesinlikle seçime katılmaya müsaade yoktur, kim başka ilke ve fikre çağırıp seçime katılmak istiyorsa önlenir ve cezalandırılır.

Türkiye’de diğer Batı devletleri gibi bu uygulamaları yapmaktadır. Biri İslam’a çağırarak seçime katılmak istiyorsa önlenir ve cezalandırılır. Her zaman seçim oluyor, fakat Atatürk ilkeleri ve Batı temel kanunları değişmiyor. Bunları değiştirmeye kalkışmak yasaktır. Öyleyse Yılmazı seç, yada Eceviti seç, Çilleri seç, yada Kutanı seç veya başkalarını seç değişecek bir şey yoktur. Çünkü aynı ilkelere ve temel kanunlara bağlı kalıp bunlara göre icraat yapacaklar. Bundan dolayı, demokrasi denilen hayali fikir için (sandığa giderek) demokrasiyi uygulamaya çalışacak, buna göre kanun çıkartacak kimseleri seçmek İslam’a taban tabana zıttır.

İslam’da seçim vardır, fakat bu seçim İslam’ı uygulayacak Halife içindir. Halife Allah’ın kitabı ve Resulünün sünnetini uygulamak ve dünyaya İslamiyeti taşımak için ümmet tarafından seçilir ve bunun üzerine ona biat verilir. Medine halkı İslam’a girdikten sonra Resulullah’ı kendileri için bir yönetici olarak kabul ettiler başka ifadeyle ona biat ettiler. Raşidi Halifelerin hepsi ümmetin rızasıyla ve biatlarıyla yönetime geçtiler. Ayrıca Şura ve meşveret Halife ve yöneticileri hesaba çekmek, düzeltmek için ümmetin vekilleri ümmet tarafından seçilir. Vilayetlerde valiye şikayetlerini, görüşlerini ve isteklerini iletmek üzere Vilayet meclisleri, Vilayet halkları tarafından seçilir.

Burada önemli olan İslam hükümlerini uygulamaktır. Demokrasi de önemli olan insanların arzularını yerine getirmektir, seçim her iki sistemde de birer üsluptur. Bundan dolayı seçime gidilir. Fakat, demokrasilerde kanunları çıkartacak ve uygulayacak kimseleri seçmek için sandığa gitmek haramdır. Allah’a ve Resulüne inanıp böylesi seçimin manasının ne olduğunu kavrayan Müslüman seçime gitmez. Aksi takdirde dünyada ve ahirette onun akıbeti pek vahimdir. Bu sebeple Türkiye’deki insanlar bedbahttır, huzursuz, sıkıntılı ve perişandır. İnşallah Müslümanlar uyanırda bu 18 nisan seçimleri onlar için son olur, tevbe ederler ve böylesi harama bir daha iştirak etmezler. Çünkü yüce Rabbımız şöyle buyuruyor.

"Onlar hala cahiliyye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inananlar için Allah’ın hükmünden daha güzel hüküm koyacak kimmiş?” (Maide 50)

Yoksa bunlar kesin olarak inanmamışlar veya inandıklarını iddia mı ediyorlar.

“Sana ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri gördün mü? Tağuta muhakeme olunmak istiyorlar. Tağutu inkar etmeleri kendilerine emredildiği halde, Tağutun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.” (Nisa 60)

Cahiliyye ve Tağut hükümleri Allah’ın hükmü dışındaki her hükümdür. Beşerin ve şeytanın çıkardığı hükümdür. Bu nedenle mümin olabilmeleri veya gerçek mümin olabilmeleri için şu şartı koştu.

“Rabbine and olsun ki aralarında çıkan ihtilaflarda seni hakem kılmazlarsa ve verdiğin hüküm hakkında içlerinde hiç bir sıkıntı bulunmadan bu hükme tam teslimiyet göstermezlerse mümin olmazlar." (Nisa 65)

İşte gerçek Müslüman ve mümin budur. Size bunu hatırlatıyoruz. Cahiliyye ve Tağut olan laiklik, demokrasi ve Atatürk ilkeleri ve bunları uygulayacak kimseleri seçmek için seçime katılmanız imanınıza aykırıdır. Allah’tan korkun bundan vazgeçin. İslam Hilafet Devletini kurmak için çalışın. Ancak o devlet İslam’ı uygulayacak, Halifenin seçilmesine ve onu hesaba çekecek kimselerin seçilmesine katılırsınız. Demokratik seçimlerden vazgeçmezseniz akıbetiniz şu ayeti kerimede açıklandı.

“Kim benim hidayetime (Allah’ın emrine) uyarsa hiç şaşkın, bedbaht, huzursuz ve sıkıntılı olmaz. Kim benim zikrimden (Allah’ın emrinden) uzaklaşırsa onun için sıkıntılı ve huzursuz bir hayat vardır. Kıyamet günü kör olarak haşrederiz. Diyecek ki Rabbım ben dünyada gören insandın. Niye beni kör olarak haşrediyorsun? Allah ona diyecek ki benim ayetlerim sana geldi, onları unuttun. Bu nedenle bugün unutuluyorsun.” (Taha 123-126)

< Önceki

112. sayıyı WORD olarak yükle

sonraki >