Hayatında
gerekli olan şer'î hükümleri bilmesi her müslümana farzı
ayındır. Çünkü müslüman, amellerini Şeriatın hükümlerine
göre yapmakla emrolunmuştur. Zira, Şari’nin/Şeriat
koyucunun insanlara ve mü’minlere hitap ettiği “Teklif
hitabı”/sorumluluk yükleme hitabı; hiçbir kişi için
seçeneği olmayan kesin hitaptır. Bu hitap ister iman hakkında
olsun ister ise insanın amelleri hakkında olsun fark etmez.
Allahu Teâlâ’nın;
آمِنُوا
بِاللَّهِ
وَرَسُولِهِ
“Allah’a ve Resulüne iman edin.” sözü
de,
وَأَحَلَّ
اللَّهُ
الْبَيْعَ
وَحَرَّمَ
الرِّبَا
“Allah alış-verişi helal, faizi haram kıldı.”
sözü de teklif hitabıdır.
Bize hitap ettiği konu bakımından değil de hitap olması bakımından
bir kesin hitaptır. Bunun delili Allahu Teâlâ’nın şu sözüdür:
إِذَا
قَضَى
اللَّهُ
وَرَسُولُهُ
أَمْرًا
أَنْ
يَكُونَ
لَهُمْ
الْخِيَرَةُ
مِنْ
أَمْرِهِمْ
“Allah ve Rasulü bir işte hükmettiğinde o işlerin onlara
bir seçenek yoktur.”
Ayrıca
her amelden sorgulanacağına dair şu ayetler de bu konuda
delildirler:
فَمَنْ
يَعْمَلْ
مِثْقَالَ
ذَرَّةٍ
خَيْرًا
يَرَه (7)
وَمَنْ
يَعْمَلْ
مِثْقَالَ
ذَرَّةٍ
شَرًّا
يَرَه “Kim zerre miktarı hayır işlemişse onu görür, kim zerre kadar şer
işlemişse onu görür.”
يَوْمَ
تَجِدُ
كُلُّ
نَفْسٍ مَا
عَمِلَتْ
مِنْ
خَيْرٍ
مُحْضَرًا
وَمَا
عَمِلَتْ
مِنْ سُوءٍ
تَوَدُّ
لَوْ أَنَّ
بَيْنَهَا
وَبَيْنَهُ
أَمَدًا
بَعِيدًا
وَيُحَذِّرُكُمْ
اللَّهُ
نَفْسَهُ
“Herkesin iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak
yaptıklarını da karşısında hazır olarak bulduğu günde
(insan) isteyecek ki kötülükleri ile arasında uzun bir
mesafe bulunsun. Allah kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor.”
وَتُوَفَّى
كُلُّ
نَفْسٍ مَا
عَمِلَتْ
“Herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir.”
İşte böyle
teklif/sorumluluk yükleme kesin bir şekilde gelmiştir. Müslüman
herhangi bir iş yaparken Şeriatın hükümlerine bağlı
olmaktan kesin bir şekilde mükelleftir/sorumludur. Teklifin
konusuna yani Allah’ın müslümanı talep yada terk yada
serbest bırakma şeklinde kendisiyle sorumlu kıldığı hususa
gelince; o, ya farz, ya mendub, ya mubah, ya haram veya mekruh
olabilir. Ancak teklifi kesin bağlayıcıdır. Bu hususta
serbestiyet ve seçenek yoktur, tek bir hal vardır, o da ona bağlı
kalmanın vacib oluşudur.
Bundan dolayı,
dünya hayatında kendisine gerekli olan şer'î hükümleri
bilmesi her müslümana farzdır. Hayatında kendisine gerekli
olmayan şer'î hükümleri bilmesi ise farzı ayın değil farzı
kifâyedir. Müslümanların bir bölümü o hükümleri
bilirlerse sorumluluk diğerlerinden düşer. Bunu Enes b.
Malik’in şu rivayeti de teyid etmektedir: “Rasulullah (u)
şöyle demiştir:
طَلَبُ
الْعِلْمِ
فَرِيضَةٌ
عَلَى
كُلِّ
مُسْلِمٍ “İlim talep etmek her müslümana farzdır.”
Her
ne kadar burada, Müslüman'ın hayatında gerekli olan her ilim
kasdolunmuş olsa da buna fıkıh
da dahildir. Çünkü müslümanın ibadetlerden, muamelattan ve
diğerlerinden gerekli şer'î hükümler fıkhı oluştururlar.
Bundan dolayıdır
ki, fıkıh öğrenimi müslümanlar için gerekli
hususlardandır. Hatta ister farzı ayın şeklinde olsun ister
ise farzı kifâye şeklinde olsun fıkıh öğrenimi Allah’ın
müslümanlara farz kıldığı hükümlerdendir.
Fıkıh öğrenimine
teşvik eden hadisler de gelmiştir. Nitekim Rasulullah (u)
fıkıh öğrenmeye teşvik etmiştir. Buhari Muaviye b. Ebi
Sufyan yoluyla Rasulullah (u)’ın
şöyle dediğini rivayet etmiştir:
مَنْ
يُرِدِ
اللَّهُ
بِهِ
خَيْرًا
يُفَقِّهْهُ
فِي
الدِّينِ “Allah kime hayır dilerse onu dinde fakih yapar.”
Aynı hadisi İbn
Mâce de Ebu Hüreyre kanalı
ile rivayet etmiştir. Hazzam b. Hakim amcasından o da
Rasulullah (u)’den
şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Sizler öyle bir zamanda bulunuyorsunuz ki; fakihleri
çok hatibleri az, vereni bol dileneni az. Böylesi bir zamanda
amel ilimden hayırlıdır. İleride öyle bir zaman gelecek ki;
fakihleri az, hatipleri çok ve dileneni çok, vereni az olacak.
Öylesi bir zamanda da ilim amelden hayırlıdır.”
Bu
hadisler, fıkhın önemini ve üstünlüğünü, fıkhın öğrenimine
teşviki açıkça ortaya koymaktadırlar. Ömer b. Hattab (t)’dan
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Geceleri
ibadetle gündüzleri oruçla geçiren bin abidin ölümü,
Allah’ın helal ve haramını görebilen basiret ve idrak
sahibi bir kişinin ölümünden daha ehvendir/ önemsizdir.”
|