Cihada bağlı olan hususlardan birisi de ribattır.
Müslümanlara destek için suğrede bulunmaktır. Suğre
ise,
düşmanın ve halkının korktuğu, düşman sınırındaki her
yerdir. Başka bir deyimle, ardında İslâm’ın olmadığı
yerdir. Ribattan kast olunan; dini güçlendirmek için ve
kafirlerin kötülüğünün müslümanlardan uzak tutulması için
düşman sınırında suğrede durmaktır. Engellemek kastı ile
düşmanın saldırısının beklendiği herhangi bir yerde
bulunmak/beklemek ribât
sayılır. Çünkü “ribatın” aslı şu aeytte geçen atların
ribatıdır:
وَأَعِدُّوا
لَهُمْ مَا
اسْتَطَعْتُمْ
مِنْ
قُوَّةٍ
وَمِنْ
رِبَاطِ
الْخَيْلِ
تُرْهِبُونَ
بِهِ
عَدُوَّ
اللَّهِ
وَعَدُوَّكُمْ
“Onlara karşı, gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için
bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını
ve sizin düşmanınızı korkutursunuz.”
Çünkü onlar, atlarını bağlayıp besliyorlar. Onlar atlarının her
birisini sahibi için hazır bağlı bekletiyorlar. Dolayısıyla
o yer “suğre” olarak isimlendirildi. Orada ikamet etmeye de
“ribât” denildi. Her ne kadar orada atlar olmasa da.
Buna binaen, kim düşmanı engellemek niyeti ile düşmana sınır bir
yerde beklerse “murâbıt” sayılır. İster o yer vatanı
olsun yani normalinde ikamet ettiği yer olsun ister ise olmasın
fark etmez. Çünkü önemli olan husus; yerin vatanı olup
olmaması değil, düşmanı engellemek ve korkutmak niyeti ile
olmasıdır.
Ribatın fazileti çok büyüktür, sevabı da büyüktür. Çünkü ribât; müslümanları ve kutsallarını savunmaktır, düşmana
sınır yerlerin halkına ve saldırı ehline ait bir kuvvettir.
Ribât, cihadın aslı ve fer’idir. Ribatın fazileti hakkında
birkaç nass geçmiştir.
- Müslim’in sahihinde, Süleyman (t)’ın
Hadisinde şöyle dediği geçmiştir: “Rasulullah (u)’i
şöyle derken işittim:
رِبَاطُ
يَوْمٍ
وَلَيْلَةٍ
خَيْرٌ
مِنْ
صِيَامِ
شَهْرٍ
وَقِيَامِهِ
وَإِنْ
مَاتَ
جَرَى
عَلَيْهِ
عَمَلُهُ
الَّذِي
كَانَ
يَعْمَلُهُ
وَأُجْرِيَ
عَلَيْهِ
رِزْقُهُ
وَأَمِنَ
الْفَتَّانَ
“Allah yolunda bir gün ve bir gece ribatta bulunmak, gece
namazı ile birlikte bir ay oruç tutmaktan daha hayırlıdır.
Eğer ölürse, yapmakta olduğu iş, öldükten sonra da onun için
geçerli olur, rızkı kendisine verilir, fitnelerden emin
olur.”
- Teberâni bir merfu Hadiste güvenilir senedle şunu rivayet etti: “...Kim
Allah yolunda murabit iken ölürse, en büyük korkudan emin
olur.”
- Ebu Umâme’den, Rasul (u)’in
şöyle dediği rivayet edildi: “Muhakkak
ki, murabıtın namazı, beş yüz namaza denktir, bu iş üzerinde
iken harcanan dinar ve dirhem başkasında harcanan yedi yüz
dinardan daha efdaldir.”
- Fe’daletü b. Ubeyd’den Rasulullah (u)’i
şöyle derken işittiği rivayet edilmiştir:
كُلُّ
مَيِّتٍ
يُخْتَمُ
عَلَى
عَمَلِهِ
إِلا
الَّذِي
مَاتَ
مُرَابِطًا
فِي
سَبِيلِ
اللَّهِ
فَإِنَّهُ
يَنْمُو
عَمَلُهُ
إِلَى
يَوْمِ
الْقِيَامَةِ
وَيَأْمَنُ
فِتْنَةَ
الْقَبْرِ
“Her ölenin ameli biter. Allah yolunda murabıt hariç. Zira
onun ameli onun için Kıyamet gününe kadar artar ve o, kabir
fitnesinden emin olur.”
Ribât, az olur, çok olur. Ribât niyeti ile geçirilen her süre, az
olsun çok olsun ribattır. Bunun için Nebi (u),
رباط
يوم وليلة “Bir
gün ve bir gece ribatta bulunmak” dedi. Efdal olanı, müslümanın murabıt olmak
maksadı ile yerleşmek için düşman sınırlarına yakın
yerlere göç etmesidir. Daha sonra, düşman sınırına yakın
bölge sakinlerinden önce yerleşenlerinden çoğu murabıt
olmaları için seçilirler. Orada yerleşmekteki niyetleri düşmanı
engellemek ve korkutmak olduğunda ve sadece onlarla düşmanı
engelleme yeterliliği oluştuğunda, sadece o bölge halkı
murabıt sayılırlar. Onların gerisinde kalan bir bölge olmadıkça
yeterlilik oluşmadığında ise o iki bölge halkı da murabıt
sayılırlar. Düşmanı engellemek ve korkutmak yeterliliği, müslümanların
ülkelerinde yerleşmesiyle hasıl olduğunda bu yerleşme ribât
sayılır ve onlar murabıt olurlar.
Allah yolunda nöbet tutmak, Allah yolunda “murabıt” olmak gibidir.
Zira onda büyük fazilet vardır.
- İbn Abbas’tan, Nebi (u)’i
şöyle derken işittiği rivayet edilmiştir:
عَيْنَانِ
لا
تَمَسُّهُمَا
النَّارُ
عَيْنٌ
بَكَتْ
مِنْ
خَشْيَةِ
اللَّهِ
وَعَيْنٌ
بَاتَتْ
تَحْرُسُ
فِي
سَبِيلِ
اللَّهِ “İki
göze cehennem dokunmaz. Birisi Allah korkusundan ağlayan göz,
diğeri de Allah yolunda bir gece nöbet tutan göz.”
- Osman (t)’dan,
Nebi (u)’i
şöyle derken işittiği rivayet edilmiştir:
حَرَسُ
لَيْلَةٍ
فِي
سَبِيلِ
اللَّهِ
أَفْضَلُ
مِنْ
أَلْفِ
لَيْلَةٍ
يُقَامُ
لَيْلُهَا
وَيُصَامُ
نَهَارُهَا
“Allah yolunda bir gece nöbet tutmak, gündüzü oruç
tutulan gecesi ibadet edilen bin geceden hayırlıdır.”
|