AMERİKA’NIN İSLÂM'I YOK ETME SALDIRISI |
KONU İNANÇ HÜRRİYETİ |
Onlara göre inanç hürriyeti insanın; dilediği ideolojiye veya dine inanma, dilediği dini veya fikri inkâr etme, dinini değiştirme veya herhangi bir dine inanma hakkına sahip olmasıdır. Kendilerini müslümanlardan sayan ve kâfirlere borazanlık yapan birtakım kimseler; "Dinde zorlama yoktur." ayetini ve: "Dileyen inansın, dileyen de inkâr etsin" ayetini delil getirerek Kapitalistlerin çağrıda bulundukları inanç hürriyetinin İslâm'la çelişmediğini iddia etmektedirler. Her iki nassın konusunun da kâfirlerle sınırlı olduğu gerçeğini bile bile görmemezlikten gelmektedirler. Kâfirlerin İslâm'a inanması veya inanmaması meselesinde olduğu gibi müslümanların herhangi bir kâfiri İslâm'ı kabul etmeye zorlamaları caiz değildir. Müslümanlar onları İslâm'a inanmaları için kesinlikle zorlayamazlar. Ancak bu ifade müslüman olanlar için geçerli değildir. Zira müslüman kimse İslâm'ı kabul ettikten sonra dinden dönme veya inkâr etmekte serbest değildir. Mürted olan bir müslümanın hükmü önce tevbe ettirilmesidir. Küfürde ısrar ederse had ceza uygulanır ve Rasulullah (s.a.s)'in "Kim dinini değiştirirse onu öldürünüz" hadisi şerifi gereğince öldürülür. Müslümanlar açısından inanç hürriyetinin de yeri yoktur. Çünkü müslümanlar İslâm akidesine inanmakla mecburdurlar. Müslümanın; İslâm akidesi dışında Hıristiyanlık veya Yahudilik gibi semavi bir akideye veya Kapitalizm ve Sosyalizm gibi bir ideolojiye ait akideye veya bunların dışında İslâm dışı herhangi bir dine ait bir akideye ve fikre inanması caiz değildir. Açıkça görülmektedir ki müslümanın Kapitalistlerin çağıra geldikleri inanç hürriyeti fikrini kabul etmesi kesinlikle caiz değildir. Bu noktada müslümana düşen görev, inanç hürriyetini tamamen reddetmek ve ona çağrıda bulunan kimseyle çatışmak, mücadele etmektir. |
||||
<< önceki konu | sonraki konu >> |