İNGİLTERE’NİN, MUSTAFA KEMAL’İN DEVRİMİNİ DESTEKLEMESİ
Bunlara rağmen, İngilizler, başladığını
tamamlamak için Mustafa Kemal'i bundan sonra kendi haline bıraksalardı elde ettiği gayeye
doğru elbette bir adım dahi atamazdı. Türkiye'de Arapça konuşan İslâm
memleketlerinin Osmanlı Devleti’nden ayrılmasına sükut eden ve Türklerle
yetinenler bulunmakla beraber, Hilâfet’in ilgasına razı olacak bir fert ve
Müslüman dahi yoktu. Buna Mustafa Kemal ve sayıları iki elin parmaklarını
geçmeyecek kadar az birkaç arkadaşından başka rıza gösterecek kimse
yoktu. Hilâfet’e sarılmakta ittifak vardı. Onun simgesi ve sadakatı
kalplerin en ücra derinliklerine kadar işlemişti. Bir "Padişahım
çok yaşa!" sözü her Türkün kalbinin bağlarını titretirdi. Ve
ondaki en kuvvetli hisleri canlandırırdı. Onun için, Hilâfet’i ilga
etmeyi kararlaştırmak için ümmet adına her hangi bir temsilcilerin adım
atması beklenmezdi.
Lakin İngilizlerin takip ettiği üsluplar, Mustafa Kemal'e
dayanmaları ve işlerinde sebat göstermeleri ihtilale bu neticeleri verdirdi.
İngilizler, bu ihtilalle meşgul olurken, meseleyi istismar için devletlerarası
bir tertip hazırlıyordu. Meseleyi genişçe propaganda yapıyor, hadiseleri
şişiriyor, müttefikler nezdinde Türkiye'ye karşı endişe uyarıyordu.
Ecnebilerden ve subaylardan İstanbul'a
raporlar geliyordu. Hepsi de Anadolu'ya hakîm olan büyük bir huzursuzluğun
ve millî şuurun fışkırışının vasıflarıyla doluydu. Aynı zamanda
haber ajansları bu minvalde şişirilmiş haberler naklediyordu. Bu sırada müttefikler
arasında Paris'te bir Sulh Kongresi toplandı. İngiltere, Mustafa Kemal'in
yapmakta olduğu harekete ait haberleri de görüşülecek konular arasına
alınmasını, yersiz olmasına rağmen ileri sürdü. İngiltere kalplerdeki
gayzı alevlendiriyor, sert şartlar konulmasını teşvik ediyordu.
Fransa bunların, İngiltere tarafından uydurulan işler
olduğunu bildiği için bu haberlere kulak asmıyordu. Aksine daha da ileri
giderek Damad Ferid Paşa hükümetinin rızasını kazanmaya çalıştı. Ona
bu hareketlerden dolayı hoşnutsuzluk duymadığını açıkladı. Onun, müttefiklerle
dostluk kurmak şefkatlerini celbetmek için Paris'e gitmek istediğini öğrenince
Osmanlı Devleti’nin geleceği hakkında kesin bir karar vermeden önce
Paris'teki Sulh Konferansında Osmanlı Devleti’nin arzularını dinlemek için
Paris'e gitmek isteyen Damat Ferit Paşanın emrine bir zırhlı tahsis etti.
Lakin İngiltere buna karşı çıktı. Fransa'nın Osmanlı
Devleti’ni korumasından korktu. Bunun için Damat Ferid'in Paris'e gitmesine
mani olmak istedi. Damat Ferid heyetle birlikte, gitmek arzusunda olduğunu gösterdi.
Fakat hastalığı buna mani oldu. Sonra bir İngiliz Zırhlısıyla seyahat
etti.
Paris Kongresi cidden çok sert kararlar aldı. Bu
kararların sorumluluğunu üzerine alan İngiltere idi. Bunun şartlarını müdafaa
ediyordu. Hatta Loyd George, 8 Kasım 1919 da Celid Holde irad ettiği bir
hitabede:
“Bilhassa Osmanlı împaratorluğu meselesinde, Müttefik
Devletler sulh şartları üzerinde tam bir muvafakata vardılar. Bilhassa
Osmanlı İmparatorluğu meselesinde Bütün Avrupa, Yunanlıların,
Ermenilerin, Arapların bulunduğu topraklar üzerindeki çirkin ve zararlı
Osmanlı yönetiminin sona erdirilmesinde tam bir şekilde ittifak
halindedirler. Akdeniz ve Karadeniz üzerindeki limanların bütün milletlere
açılması gerekir.”
Fakat Fransa ile İtalya anlaşmadan memnun değillerdi. Özellikle
İngiltere'nin bu şartları müdafaa etmesinden maksadı; onları icra etmek
niyetinde olduğundan değil, Osmanlı Devleti’ne karşı tehdit unsuru olmasını
istediğindendir. Türkleri sultanın aleyhine kışkırtıp Mustafa Kemal tarafını
tutmalarını temin etmek içindi. Bundan dolayı daha sonra 1921 Şubatında
Londra’da yapılan konferansta bu anlaşmanın ilgasını isteyen ilk Devlet
İngiltere oldu. |