Hizb-ut Tahrir, Pakistan
Vilayeti 26 Ekim günü, Cuma namazından sonra ülke çapında beş kentte
yaptığı gösterileri başarıyla tamamladı. Bu gösteriler halkın büyük bir
çoğunluğunun önemli ölçüde takdirini ve desteğini kazanırken,
yetkililerin düşmanca tepki vermesine neden oldu.
|
|
Binlerce müslüman gösterilere
katıldı. Birlik olmaya ve mitinglere katılmaya çağıran
beyannameler dağıttı. Çağrılara önemli ölçüde destek verildi. Hatta devlet
görevlilerinden bile destek verenler oldu.
|
|
Örneğin
üst düzey bir polis müdürü; Silahlı kuvvetleri Haçlı savaşçılarına
karşı savaşmaya ve güç sahiplerini yönetimi İslam Nizamı ile
değiştirmeye davet eden çağrıları desteklediğini ve bunun yegane
pratik çözüm olduğunu açıkladı. Yine hükümetin durumu izlediği
ve buna önem verdiği için, müsamaha göstermeyeceğini söyledi. Ayrıca
devletin, Amerika’ya karşı
atılan sloganların Amerikancı politikaların hiçbirini tehdit etmeyeceğini
bildiğini de sözlerine ekledi. Birçok insan yönetimdeki değişimin ve
Pakistan’daki Amerikan ve İngiliz
köklerinin ve kalıntılarının yok edilmesinin tam zamanı olduğunu açıkça
ifade ediyor. Ayrıca hükümet değişikliğinin yeterli olmadığı
aksine sistemin tümüyle değişmesinin kaçınılmaz olduğu da
vurgulanıyor. Bu çağrıya verilen destek muazzamdır ve bu destek;
Hizb-ut Tahrir’in geniş
halk kitleleri ile temas etmesinin bir sonucu olarak günden güne
artmaktadır.
Hükümet son adımlarını atıyor.
Hükümetin
cevabı ise, beklendiği gibi
aşırı ve düşmanca oldu. Buna rağmen hükümet yalnız kalmaktan
kurtulamadı. Batılı sömürgecilerin kökünün kazınmasını ve
İslam’ın
gelmesini isteyen Ümmetin önünde, maskesi düştü.
|

|
Bu aşırılığını
Lahor’da yapılan
gösteriyi, yerel bir hükümet yetkilisinin emriyle çok sıkı önlemler
alarak da gösterdi. Hükümet biliyor ki; attığı bu adımlar, onun son
adımlarıdır.
Herkesçe
desteklenen bu çağrının düşmanca
cevabı, özellikle Pencap’da çok sert oldu. İslamabad
kentinde iki Hizb-ut Tahrir üyesi gözaltına alındı. Lahor’da
ise, bir istihbarat ajanının
emriyle, şimdiye kadar görülmemiş çoklukta polisle miting alanı
kuşatıldı.
|

|
Cuma günü de namazdan önce,
silahlı yaklaşık kırk polis memuru
Hizb-ut Tahrir Pakistan Sözcüsü’nün bürosunun
kapısına önüne konuldu. Cuma namazından
hemen önce, gösteriye bir saat kala; Hizb-ut Tahrir Pakistan Sözcüsü
Navid Butt, Şuheda Mescidi’ne namaz kılmak
üzere gitmek için ısrar etmesine rağmen, kendisine izin verilmeyerek
tutuklandı. İlk Bilgi Raporu (FİR)’da çok
saçma bir biçimde Navid Butt’un gösterileri yönlendiren baş
aktör olduğu gerekçesiyle tutuklandığı ifadesi yer aldı. İlk Bilgi
Raporu’nun uydurma ve yalanlarla dolu ithamlarında;
gösterilerin kargaşa çıkarmaya yönelik, barışçıl olmayan ve
insanları kötü yönde tahrik eden gösteriler olduğu şeklinde
mesnetsiz sözler de sarf edildi. Şu anda sayın Navid Butt beraberinde
bulunan 3 Hizb-ut Tahrir üyesi ve diğer 2 kişi ile birlikte Kot Lakhpat’da
anti-terörizm mahkemesinde yapılacak
duruşmayı beklemektedir.Laikliğin sonu geliyor. Hilafet'in ve sömürgecilerden
kurtuluşun vakti yaklaşıyor. Ey Rabbimiz! Sen bizim şahidimizsin. Çalışmalarımızı,
uğruna kurban ettiklerimizi ve dualarımızı kabul et! Amin.
www.khilafah.com.pk
2 Kasım 2001

Pakistan Hükümeti Raşidi Hilafet Çağrılarını
Terörist Bir Fiil Olarak Görüyor.

25 Ekim gecesi İSİ
(Pakistan İstihbarat Teşkilatı), şuan yurtdışında bulunan eski
piyade subayı Maj(Retd) Halid Butt’un oğlu
23 yaşındaki Teymur Halid Butt’u zorla gözaltına
aldı. Elleri kelepçelenmek ve gözleri bağlanmak suretiyle bilinmeyen
bir yere götürülerek, ona bir terörist gibi davrandılar. Yüksek
lisansını bitiren bilgisayar yazılım mühendisi Teymur Butt, hükümet
tarafından sadece Hizb-ut Tahrir’in aktif bir
üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı.
Teymur Butt’un tek suçu; Afganistan’daki
müslümanların kanlarının dökülmesinde
kafir Amerika ile işbirliği yapan Pakistan yönetimini kınamak ve
silahlı kuvvetlere görevlerinin sadece Raşidi Hilafet’i
kurmak olduğunu hatırlatmak amacıyla
Pindi kentinde yapılan bir mitinge katılmaktı.Bugün İslam Dünyasına
musallat olmuş yönetimlerin tek gayesi; İslam Ümmeti’ni
ve İslam Dini’ni
korumak yerine, kafir Batı’nın
menfaatlerini ve küfür ideolojisini korumaktır. Bundan dolayı
onların, sadakatlarının bir göstergesi olarak, müslümanlara karşı
Amerika’nın
yaptığı zorbalıkları haklı çıkarmaya çalışmaları
şaşırtıcı değildir. Öyle ki; hak sözü yüceltmek için mücadele
eden, küfrün ve zulmün her çeşidine cephe alan samimi müslümanları
terörist olarak damgalamaktan geri durmuyorlar.Hizb-ut Tahrir yaklaşık
elli yıldır İslam Ümmeti’ni kalkındırmak
için ümmet içerisinde çalışmaktadır. Bu süre boyunca, haksız ve
suçlu bulunan ve İslam hükümlerini tatbik etmeyi reddeden
müslümanların başındaki yönetimlere karşı, doğruyu söylemek ve
hak sözü yükseltmek ile kendisini sınırlandırdı. Bu nedenle;
Hizb-ut Tahrir kesinlikle maddi veya şiddete dayalı saldırıların hiçbir
çeşidini benimsemez. Çünkü Hizb, yeniden bir İslam Devleti kurmak
üzere izlediği metodunu; Medine’de şiddet
kullanmaksızın ilk İslam Devleti’ni kuran
Peygamber (s.a.v)’den almıştır.
Buna rağmen Hizb-ut Tahrir, “terörist örgüt”
olarak damgalanmaktadır. Oysa bu
damgayı vuran Batı tabanlı devletlerin; benimseyip tatbik edeceklerine,
İslam’a ve sözün doğrusuna
düşman olmayı tercih ettikleri artık fark edilir bir gerçek haline
gelmiştir.
Hizb-ut-Tahrir
Pakistan Sözcülüğü 30 Ekim 2001
|