Bismillahirrahmanirrahim
Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı’na
Öncelikle belirtmek isterim ki; Emniyet, Savcılık, Sorgu
hakimliği ifade tutanaklarında bana ait olmayan ifadelerin yer
almış olduğunu sonradan gördüm. Bundan dolayı o ifadeleri
özellikle şahıslarla ilgili ifadeleri kabul etmiyorum. Sadece
burada söyleyeceğim ifadeler geçerlidir.
Sayın Başkan ve Mahkeme Heyeti
İddia makamı tarafından asılsız ithamlardan dolayı suçlanmam
ve terörist muamelesi görmem ve bununla yargılanmak üzere
tutuklanmam, son derece maksadını aşmış bir suçlamadır.
Çünkü ben hiçbir şekilde terörü benimsemiyorum ve hiçbir
terör örgütüyle de alakam yoktur. Dolayısıyla bana atılan terör
suçlaması, mesnetsiz, gerçekleri ifade etmeyen vehimlerle dolu
karalamalar olduğunu belirtmek isterim.
Şunu belirtmek isterim ki, Kur’an ve Sünnete iman eden bir
müslüman olarak, Allah (c.c) ve Rasulü (sav)’in getirdiklerine
muhalefet eden birisi değilim. Şu anda yaşamakta olduğumuz
hayatın her alanındaki sıkıntı ve problemlerin çözümü
olarak da, İslam’ı görmekteyim. Çünkü İslam, insanların
hayatlarını intizamlı bir nizamla çözüme kavuşturmak,
haksızlığı, zulmü, vurgunculuğu, rüşveti,
dolandırıcılığı ve hayatın her alanında geri kalmışlığı
ortadan kaldıracak ve sağlıklı kalkınmaya götürecek olan, Raşidi
Hilafet sistemini getirmiştir. Raşidi Hilafet, İslami hayatın
temelidir. Allah’a kulluğun gereğidir. Yani, hayatın her
alanını kuşatan nizamlar, duygular, hükümler bütünlüğüdür.
Beşeri nizamlar manzumesi de değildir. Yani Raşidi Hilafet’in
icad edicisi, herhangi şahıs yada grup da değildir. Bilakis o,
Allah Rasulü (sav)’in vahiyle ortaya koyduğu modeldir,
nizamdır. Dolayısıyla, inançlarımdan doğan, Hilafet sistemini
savunan ve onun ikamesi için çalışan Hizb-ut Tahrir’in
fikirlerini benimsediğimi, onun bir mensubu olduğumu gizlemiyorum.
Bundan dolayı pişmanlık ve eziklik de duymuyorum. Çünkü
Hizb-ut Tahrir’in mensubu olmamın gerekçesi, partinin inşaa
olduğu fikirlerinin, Kur’an ve Sünnete dayalı olması ve ortaya
koyduğu fikirlerin, insanların hayrına olması ve refaha, huzura
kavuşturacak sistemi sunmasındandır. Ve aynı zamanda fitneyi,
şiddeti benimsememesi ve terör örgütü olmayışıdır.
Ama buna rağmen, müslüman halkın inancı olan İslam'ı,
insanların problemlerini çözüme kavuşturan fikirleri savunmak,
suç sayılmakta, hatta terör olarak vasıflandırılmaktadır. Ve
kamuya zarar olarak nitelendirilmektedir. Bunun gerekçesini anlamış
da değilim. Acaba bu suçlamaların sebebi, sırf İslam
akidesinden çıkması mıdır?
Sayın Başkan ve Mahkeme Heyeti
Mensubu olduğum partinin, kurulduğundan bu yana benimsemiş
olduğu bu fikirleri, hayata geçirme noktasında Rasul (sav)’in Sünneti
gereği baskı, şiddet, tehdit yöntemine asla başvurmamıştır.
Yani Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak için benimsenen yöntem,
Allah Rasulü (sav)’in Sünnetidir. Bu metodda, şiddet, silah,
tepkisel hareket yoktur. Bu çalışma yöntemi tamamen fikri ve
siyasi bir çalışmadır. Terör değildir.
Bütün bu nedenlerden dolayı bana karşı, terör suçu işlemek
suçlaması, haksızca, hukuka dayanmayan suçlamadır, zulümdür.
Mağduriyetimin kaldırılmasını bu suçlamadan berat ve tahliyemi
istiyorum. Saygılarımla.
|