Hindistan ve Pakistan arasında
Keşmir Bölgesi üzerindeki kanlı çekişme uzun süreli şiddetli bir savaşa
dönüşmeye aday görünmektedir. Öyle bir savaş ki, her iki ülkenin de güçlerini
bitirip fakirliklerini daha da artıracak, Asya’yı ve Dünyayı önümüzdeki senelerde
meşgul edecektir. Aynı zamanda büyük devletler de silah satışlarını daha da
artıracaklardır. Keşmir ise devletler arasındaki mücadelenin/çekişmenin alanı,
yeni devletler arası organizasyonların faaliyet alanları için lâboratuar olacaktır.
Keşmir sorunu takriben yarım asır önce çıkmıştır. Yani
İslâm’ın, Hindular üzerindeki tesirini zayıflatmak için Hindistanlı
Müslümanların Pakistan devleti olarak ayrılması entrikasından beri devam etmektedir.
Bundan dolayı Hindistan ve Pakistan çok yıkıcı/zarar verici iki savaşın içine
girmişlerdir. Bu sorunun çözümü için gösterilen siyasi çabalar ve askeri
çarpışmalar başarılı olmamıştır. Şu an Hindistan Keşmir’in üçte ikisine
hakim, Pakistan ise üçte birine hakim durumdadır. Hindistan’ın hegemonyası
altındaki Keşmir halkının çoğunluğu Müslümanlardan oluşmaktadır. O
Müslümanlar, Hindu kafirlerin yönetiminden ya Pakistan ile birleşerek ya da ayrılıp
bağımsız bir devlet olarak kurtulmak iştiyakı içinde kavruluyorlar. Keşmir
sorununda her vakit ve herhangi bir durumda/şartta patlama kabiliyeti vardır.
Görülüyor ki,bölgesel ve devletler arası şartlar sorunun bugün patlamasını
hazırlamıştır. Bölgesel açıdan sorun şöyledir:
Pakistan; kendilerine geleceklerini belirleme hakkı (bağımsızlık)
veren BM kararının uygulanması yoluyla ya da devletler arası denetim altında halkın
referandum yapmasını sağlamak yoluyla ya da kendilerine özerklik vermek yoluyla bölge
halkı için bir çözüm bulabilmek maksadıyla siyasi gayret göstermekte elinden geleni
yapmıştır. Fakat bu gayretlere kulak veren olmadı. Ne Hindistan ne de devletler arası
mahfiller/çevreler bu gayretlere kulak vermediler. Hindistan’ın, Keşmir’in
kendisinden bir cüz olduğu yönündeki ısrarı, devletler arası topluluğun
Pakistan’ın ve Keşmir halkının isteklerine önem vermemeleri; Pakistanlı
siyasilerin, Pakistan’daki ve Keşmir’deki Müslümanların çabalarını boşa
çıkarmıştır. Onun için Pakistan, askeri operasyonlara hazırlanmaya yöneldi. Uygun
askeri atmosfer hazırlandı. Pakistanlı, Afganlı, Arap mücahitlerden binlerce
savaşçıyı asker yapıp eğitti ve onları en modern silahlarla donatarak Keşmir’in,
Hindistan’ın hegemonyası altındaki bölümüne yerleştirdi. Onları çeşitli
yardım yollarıyla destekledi. O savaşçılar zorlu, engebeli bölgelerde ve Hindistan
kuvvetlerinin ulaşmalarının zor olduğu dağların tepelerinde faaliyete başladılar.
Hindistan onların varlığını fark edince şaşkına döndü, onları oradan
çıkarmaya çalıştı. Onları bombaladı. Halen uçaklar ve ağır toplarla bombalamaya
devam ediyor. Askerleri o savaşçıların faaliyet gösterdikleri mevzileri yok etmeye
çalıştılar. Fakat çok çabuk başarısız oldular. Hind ordusundan bir hafta içinde
yüzden fazla asker öldü. Hindli askeri saldırılar devam ediyor ve her gün
başarısızlığını tespit ediyor. Her sabah Hindistanlı gazeteler Hindli askerlerden
yeni ölenlerin haberlerini yayıyorlar. Durum Hind ordusunu kınama konumuna getirdi.
Yeni Delhi’deki parlamento karıştı. Hindistan halk topluluklarında da
karışıklıklar, gürültüler başlamıştır. Pakistan’a karşı kinler tahrik
edildi. Devleti, Pakistan’a karşı savaş davulunu çalmaya sevk eden ve iten duygular
tahrik edildi. Hatta Hindistanlı Müslümanların da Pakistan’a karşı savaşa tahrik
işini tamamladılar. Ki bunu içeride savaşa girmenin mazeretini kolayca göstermek
için yapıyorlar.
Pakistan, Keşmir’de kendisi için bağlantılar oluşturmaktaki
planında başarılı olmuştur. Aynı şekilde, atmosferi ısıtmakta ve ilişkileri
gerginleştirmekte başarılı olmuştur. Dışişleri bakanı Sertaç Aziz, rakipleri
Hindistan’a karşı Pakistan-Çin ittifakını güçlendirmek için, Hindistan’la
diplomatik girişimlere başlamadan önce Çin’e bir gezi ziyareti yapmıştır.
Hindistan ile yaptığı diplomatik girişimlerde, Hindistan’ı Keşmir’e yaptığı
yoğun askeri operasyonu önlemeye ve onu görüşme masasına döndürmeye çalıştı.
Fakat Hindistan, Pakistan’ın eğer bunda ciddi ise, kendilerinin “sızanlar” diye
isimlendirdiklerini topraklarından çıkartması gerektiğini, ondan sonra durumun
sakinleşip halline geçilebileceğini açıkladı. Böylelikle diplomatik girişim boşa
çıktı. Bu başarısızlığın sebeplerinden birisi de Pakistan Dışişleri Bakanı
Aziz’in siyasi tecrübesizliğidir.
Bu şekilde atmosfer gerginleştirilmiştir. Kuvvetler seferber
edilmiştir. Pakistan, iki Hindistan uçağını sınırın üstünde düşürmesinden
sonra kendisi ile övünme ve kuvvetlerini fark etme konumuna gelmiştir. Nükleer bomba
patlatmasındaki ve balistik füze ateşlemesindeki başarısından sonra kendisinin
Hindistan ile aynı güç dengesinde olduğunu hissetmiştir. Askeri operasyonların/
eylemlerin devam etmesi ve Hindistan’ın sızan savaşçılara karşı başarısız
askeri saldırılarının devam etmesi, her gün Hind tarafından askerlerin ölmesinin
devamı durumu her an kontrol edilmesi zor olabilecek bir konuma tırmandırması
mümkündür. Bu izahatlar bölgesel şartlar bakımındandı.
Devletler arası şartlar bakımından soruna bakış ise şöyledir:
Amerika’nın 80’li yıllarda İran-Irak savaşında olduğu gibi
bölgede uzun süreli bir savaşı başlatmak için plan yaptığı anlaşılmaktadır. Bu
savaş, bölgeye nüfuzunu daha da yaymak, yeni dünya düzeni için etkin olmayı gerekli
gördüğü hususlarda etkin olmak için bir başlangıç olacaktır. Nitekim Clinton şu
açıklamayı yapmıştır: “Pakistan, Keşmir’in Hindistan bölgesine
yerleştirdiği savaşçıları çekmelidir." Bu açıklama demektir ki; Amerika,
Pakistan’ın sızanları yerleştirmekteki sorumluluğunu ve onları oradan çıkarma
yükümlülüğünü onaylıyor. Amerika işte böyledir. Durumu sakinleştirmek,
tarafların kendilerine hakim olmalarına davet etmek yerine krizi alevlendirmek ve harp
çıkartmak için ateşe benzin dökmektedir. Amerika’nın bu garip tutumunda; açıkça
Hindistan’ın, savaşçıları Keşmir bölgesinden çıkarmak maksadı ile yapmakta
olduğu askeri operasyonların kapsamını genişletmesi ve yoğunlaştırmasını mazur
gördüğüne dair bir görüntü vermektedir.
Bu gerilimi tırmandırma işi bu seviyede ve bu yönde devam edince,
bölgesel ve devletler arası atmosfer savaşın çıkması için tamamen hazırlanmış
olacaktır. Bu savaş, 21. yüzyıl için önemli bir başlangıç olarak görülebilir.
Özellikle NATO’nun Balkanlardaki saldırısı durdurulduktan sonra ve Pakistanlı
sorumluların NATO kuvvetlerinin Kosava’ya müdahale ettiği gibi Keşmir sorununun
çözümü için müdahale etmeyişini garip karşıladıklarını açıklamalarından
sonra bu muhtemel savaşın önemi artmaktadır. Pakistan, Keşmir sorununun devletler
arası bir mesele olması için çalışırken aynı zamanda Hindistan, bu sorunu BM veya
NATO gibi bir dış müdahale olmaksızın çözülebilecek ikili (iki devlet arasında)
bir sorun olarak görmektedir. Çünkü Hindistan, dış müdahalelerin; sorunu kompleks
hale getirip Hindistan’ı Amerikan baskılarına boyun büktürmeyi ve Amerika’nın
önünde diz çöktürmeyi hedeflediğini, ordu yolu ile Pakistan’ın Amerikan nüfuzuna
boyun bükmesinde olduğu gibi kendisinin de o konuma düşürülmesinin hedeflendiğini
idrak etmektedir.