Batılı olabİlmek İçİn bu kadar batmak mı gerekİr?
Mehmet Selam
Evet bir millet düşünün ki; asırlarca
süren tecrübelerden, milyonlarca insanın hayata bakış açısını oluşturan
akidesinden aldıkları derslerden (kültüründen), acı-tatlı günlerinden meydana
gelmiş kültürden ibaret olan bir toplum. Koyduğu değerleri değişmez ve yanılmaz,
asırlardır duran dağlar gibidirler. Ne kadar zaman geçerse geçsin değişmeyen bir
kültür. Ama bu değişmeyen kültür bir gün geliyor ki, değişmek mecburiyetinde
kalıyor ve nihayet toplanan suyun barajı yıktığı gibi o kültürleri de yıkılıp
gidiyor.
Bu toplum çeşitli yanlış yollara saparak kendi benliğini
(kimliğini) kaybediyor. Çağın medeni ihtiyaçlarına cevap veremiyor. İlimden
teknolojiden uzaklaşıyor. Böylece toplum ve millet vasfını kaybediyor. Özendiği
Batı kalkınırken onlar geri kalıyor. Çağın medeni milletler seviyesine
çıkamıyorlar. Ondan sonra da çağın medeni milletler seviyesine çıkmak için de var
gücüyle bütün değerlerini kaybederek ulaşmaya çalışıyor.
Evet bu seviyeye çıkmak için çalışmak
güzel bir şeydir. Elbette doğru bir harekettir. İlmin ipine kim sımsıkı sarılırsa
o millet veya şahıs ilmi açıdan kalkınma yolundadır. Eğer bu yolu, yani ilmin
yolunu takip eden batı veya doğu ise doğru yolu (ilmi yolu) bulmuştur. Nerede olursa
olsun fark etmez. Böylece medeniyetten faydalanılmış olur. Çünkü ilmin yeri yoktur.
Nitekim Resülullah (s.a.v) buyuruyor ki; "İlim Müslümanın yitik malıdır,
nerede bulursa alır." İlim (medeniyet) bir millete has değildir. Bütün
insanlığa hastır. Ama hareket bu ilmi açıdan olmazda hadaretten (hayat anlayışı
kültür) olursa büyük bir hata olur. Tedavisi olmayacak yaralar açılır. Çünkü,
ilmi almak için kültür değiştirmek şart değildir. Milletler kültür
değiştirmeden de ilim öğrenebilirler. Ama önce ilmi ne olduğunu bilmek lazımdır.
İlim nedir? İlim (medeniyet) yaşantıda kullanılan maddi şekillerdir. Mesela; araba,
uçak, tren, ve benzerleri gibi şeyler, bunlar ilimdendir. Özel değildirler. Bunlar
bütün insanlığa hastır. Hadaret ise öyle değildir. Hadaret; hayat hakkındaki
mefhumların bütünüdür. Hadaret özeldir, alınmazlar. Ama medeniyet (ilim), hem özel
hem de geneldir. Hatta hadaretten doğan medeni şekiller dahi başkadır. Bunları iyi
öğrenmek lazımdır. İlim ve sanattan doğan şeyler, Batı medeniyetinden de doğu
medeniyetinden de alınır. Ama hadaretleri alınmaz. Bu İslam'la taban tabana zıttır.
Çünkü Batı, dinin dünyadaki rolünü red etmiştir ve de kendi yaşantılarını da
buna göre düzenlemişlerdir. Bazı milletler de vardır ki; hiçbir milletin hadaretini,
kültürünü almadan da ilmi yönden kalkınabiliyorlar, Japonya gibi…
Kendi öz kimliğini kaybederek, değerlerine sahip olmayıp, batıya
her yönüyle kapıyı açarak zelil ve rezil duruma düşmenin faturasını neden
İslam'a çıkartıyorlar. Sen kalkacaksın kültürünü, bütün değer verdiklerini,
dilini, hayat hakkındaki düşüncelerini medeniyete ulaşacağım diye
değiştireceksin, ondan sonra da kalkınmadan bahsedeceksin. Bu ne kadar gülünçtür.
Siz medeniyet isteyen değilsiniz, dinsizlik isteyenlersiniz. Senin maksadın üzüm yemek
değilmiş, bekçiyi dövmekmiş. Medeniyetten bahsederek geldin, İslam'ın temsilcisi
olan Hilafeti kaldırınca maksadın hasıl olmuş oldu!. Evet, bir milletin kültürünü
toptan yok edersen o toplum çıkmaza girer. Şimdi olduğu gibi bocalar dururlar, yolun
sonu çıkmaz olur. Bir türlü kurtuluşa ulaşamazlar, selamete çıkamazlar.
İnsanların değer verdikleri (kültürleri) yok edilirse, her şeyleri yok edilmiş
olur. Böyle bir şeyi yapmak hainliktir. Zaten bunu yapmak için ya cahil ya da hain
olmak lazımdır. Cahil zaten yapamazdı bu işi. Ancak hain olanlar bunu yaparlar,
nitekim yaptılar da. Sonra Batı diye diye baktığınız yerlerin sizden başka neleri
vardır. Sadece bir tek medeni ürünleri vardır. Ahlakları nerede? Bir milletin medeni
yani ilmi şekillerini bırakıp da ahlaki durumlarını almak demek, kendi ahlakını
beğenmemek demektir. Bu ne kadar terbiyesizliktir. Aslında Batılılar, kendi
ahlaklarını sana göre değiştirmeleri gerekirdi. Çünkü, onların ahlaki yapıları
hayvanlar gibidir, buna mı özendiniz? Alacak neresi vardı? Evet, özendiğiniz
Batının haline bakın, bunun nesine özeniyorsun? Çünkü bunlarda özenecek bir
tarafı yoktur. Aynı aklı Allah size de vermiştir, siz kullanmasını bilmiyorsunuz.
Sonra da Batıya özeniyorsunuz. Özendikçe de batıyorsunuz, küçülüyorsunuz, size
karşı yapılan hareketleri (alçaltmaları) görüyorsunuz. Sizi hiç kendilerinden
saymıyorlar. Demek ki, sizi biraz daha batırmak istiyorlar.
Resülullah (s.a.v) buyuruyor ki; "Kim bir kavme benzerse, o da
ondandır". Sizi kabul etmediklerine göre, siz daha onlardan
olamamışsınızdır. Biraz daha gayret ederseniz az kaldınız batılı olmaya,
yetmişbeş sene olamamışsınız, yazıklar olsun size. Bu yazılarımı Batıya özenen
hainler için yazıyorum. Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan bir gazete şöyle
yazmıştı (Tan gazetesi); "Eğer biz Batılı olmak istiyorsak, Batılıların
bağırsaklarının içerisindekilerini yememiz lazım". Yiyin, zıkkım olsun
yediğiniz, az gelmiş ki, sizi Batılı yapamadılar. Fikir olarak onlardan oldunuz, yine
de kabul edilmediniz. Suçlu sizlersiniz. Evet Müslüman bir toplumun kültürel olarak
batılılaşması demek, İslam'dan çıkması demektir. Hatta, bununla da kalmayıp
İslam'ın baş düşmanı olmanız gerekir. Nitekim de öyle olmadı mı? İslam
komünizmden tehlikelidir demiyorlar mı? Çünkü batılıların kültüründe dinin
hayattaki rolünü inkar etmek vardır. Evet, dünyaya efendi olmak dururken Batıya uşak
olmayı arzulamak, onları taklit ettikçe onların atmış oldukları kırıntılarla
geçinen birileri olursunuz. Nesillerinizin aşağılık duygusuyla yetişmesine vesile
oldunuz. Yapılabilecek en büyük kötülüğü de yapmış oluyorsunuz. Evet,
başımıza ne geldiyse batıcılıktan gelmiştir. Batıcılığın temelinde dini inkar
yatıyordu ve şimdi gözükmeye başlamıştır. Ne güzelde söylenmiş bir söz
vardır; "Batı Batı diyerek battık. Din de gitti, don da gitti elimizden". Ne
güzel söylenmiştir. Din ve namus anlayışı insanlarda hiç kaldımı? İnsanların
üzerinde din hakimiyeti yok olunca, Batı hakim oldu. Karanlıktan aydınlığa
çıkmışız güya. Hangi aydınlığa (!?) namussuzluğa çıkartılmıştır. Karanlık
dendiği zaman da namus vardı, şimdi namussuzluk ve dinsizlik ve hayvanlıktan başka ne
var gösterin. Aptallık vardır. Laiklerin şairi ne demişti?: "Türklerin
çoğu aptal" derken aydınları kastetmiş olmalı ki, bu insanları
batılılık bu hale getirdi. Çünkü, 20. yüzyılın sonundayız, Cumhuriyetteyiz.
Öncesini suçlayamazsınız, insanlar yaşadıkları ortama göre değer alırlar. Evet,
ne yazık ki gerici, yobaz, örümcek kafalı vs. denilen insanlar ellerinden geldikçe
kalkınmaya, ilme, medeniyete ulaşmak için gereken sanayileşme hamlesini yaparak en
yüksek yerlere gelmeye çalışmışlardır. Aydın yobazların dediği gibi değildir.
Kendilerini ilerici olarak kabul eden Batı uşakları ağızlarıyla kuş da tutsalar,
Müslümanların ayaklarının vardığı yere bunların yani (batılıların) başları
varamaz. Şerefleri ve haysiyetleri kalmamış hiç bir değerleri yoktur ve
batılıların yanlarında uşaklıktan ileriye de gidemezsiniz. Batılıların attığı
kırıntılarla geçinen asalaktan başka bir şey olamazsınız. İnsanları batılılara
özendirenler Batı kültürüyle yetiştirildiklerinden orada terbiye edilmişlerdir.
Onun için bütün toplumu batılı yapmaya çalışmaktalar. Ama hiç de öyle olmadı.
Çünkü ilim İslam demektir. Çünkü ilim İslam'ın yitik malıdır. Müslümanlar onu
nerede bulurlarsa alırlar. Atalarımız asırlarca dünyaya ilim yaymışlardır.
Gerileme ise, Batıya özenti duymakla başlamıştır. Özenilen Batının gerçek yüzü
açıktadır. Bosna'da, Kosova'da, Irak'ta ve bütün dünyada örnekleri çoktur. Nesine
özeniliyorlar bu Batının. Hayvan gibi yaşayarak bütün dünyayı batırmak mı
insanlık. Yüz senede bütün pislikleri açığa çıktı. Ama çağ dışı dedikleri
İslam ise, geldiği günden itibaren, hayata hakim olduğu sıralarda, dünyaya ışık
tutmuştur. Her konuda batılılarla arasında büyük bir fark vardır. Biri ışık
tuttu insanlığın kurtuluşu için, biri o ışığı söndürdü insanlık karanlıkta
kaldı. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurdu:
"Ey iman edenler, kendi dışınızdakileri (kafirleri) sırdaş
edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten geri kalmazlar. Size sıkıntı verecek
şeyleri isteyip dururlar. Gerçekten kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen
sözlerden) belli olmuştur. İçlerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha
büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız ayetlerimizi size
açıklamış oluyoruz." (Al-i İmran 118)
Cenabı Allah'ın buyurduğu gibi değil midir? Hala anlamadınız mı?
Batının insanlığına neden özeniyorsunuz. Bosna'da, Kosova'da, Irak'ta vb. yerlerde
Müslümanlara yapılan nelerdir? Çağ dışı denen insanlar, 1296 sene dünyayı idare
etmişlerdi, kime haksızlık yapmışlar? Eğer yapmış olsaydılar şimdi Yugoslavya
denen yerde hiç Yugoslav kalır mıydı? Bunu sormak gerekmez mi?
Evet Batının gerçek yüzü açığa çıkmıştır. Bunu yaparken
fikir açısından yapıyor, çünkü Batının fikri batıldır. Sömürü üzerine
kurulmuştur. Baskı üzerinde ayakta dururlar. İslam ise öyle değildir. İnsanlığın
kurtuluşu için vardır, insan fıtratına uygundur. İnsanın dünyasını da ahiretini
de düşünür. Birini bırakıp birini almaz, eşit bakar. Müslümanlara bir vücut gibi
bakar. Evet, denizler mürekkep olsa ormanlar kalem olsa dertler yazmakla bitmiyor. Eğer
bitmesini istiyorsa, insanlık tekrar geriye dönmek mecburiyetindedir. Kurtuluş hem
dünyada hem de ahirette olacaktır. Aksi taktirde bu şekilde devam edecektir. Bunun
için sizi ve bütün insanlığı tertemiz halis insanlığı kurtaracak olan İslam'a
davet ediyorum. Küfrün yeryüzünden kaldırdığı Hilafet devletini geri kurmaya
çalışmalıyız. Yoksa Müslümanlar olarak yeryüzündeki insanlığın günahına
ortak olursunuz, bunun sorumluluğu ise çok ağırdır.
"...Müminlere yardım etmek de bize bir hak olmuştur"(Rum:47) |