Hilafet -115                 Rebi-ul Ahir  1420            Haziran/Temmuz  1999                Yıl 11

<<

>>

METODLA İLGİLİ BAZI NOKTALAR

Bizler dava adamları olarak ümmetimizden bir parçayız. Davayı yüklendiğimiz ve fikri seviyemiz yükseldiği için ümmetimizden üstün olamayız, kendimizi üstün göremeyiz. Ve onların seviyesini horlayamayız. Tersine daha fazla mütevazı ve alçak gönüllü olmalıyız. Ümmetimiz annemiz, babamız, evlatlarımız ve kardeşlerimizdir.

İnsan nasıl çocukları ve kardeşlerinin durumunu zayıf gördüğü zaman onlara yardım elini uzatıyorsa, onların hatalarını affediyorsa, onlara karşı sabırlı oluyorsa, onların üzerine titriyorsa ve onları kendisinden bir parça sayıyorsa, aynı şekilde biz ümmetimizin evlatlarına karşı öyle davranmalıyız.

Evet, şu anda onların fikri seviyelerinin düşük olduğu bir gerçektir. Çünkü kafir devletler ve ajanları sürekli değişik araçlarla, okullarla, televizyonlara, radyolarla, kitaplarla romanlarla, ve benzeri medya yollarıyla onları fikri ve siyasi yönden saptırmaya çalışıyorlar. Onlara doğru fikir ve mefhumlar verilmiyor. Gerçeği bilmesinler, batılı kabul etsinler ve hakkı göremesinler diye sürekli çeşitli saptırma yolları kullanıyorlar. İşte onlar bu şekilde ümmetimizi sömürüyorlar ve dosdoğru yol olan İslam'dan saptırıyorlar.

Durum böyle iken, doğru anlayıştan uzun zaman uzak kalan ümmetimizden ne bekleyebiliriz? Ayrıca, geçen yüzyıllarda içtihat kapısı kapatılıp taklit egemen olunca, yabancı felsefeler Müslümanları etkileyince ve batı kültürü zihinleri etkilemek üzere Müslümanların arasına sokulunca, zihinleri iyice karıştı.

Allah'ın yardımıyla ve hidayetiyle uyandık, doğru anlayışı fark ettik, sahih mefhumları benimsedik, siyaseti kavradık, kafirlerin ve yerli ajanların oyunları ve entrikalarını idrak ettik. Şimdi kendimize ‘ne yapmamız lazım?’ sorusunu sormamız gerekir.

Şöyle yapmamız gerekir:

1- En güzel ve yumuşak üslupları kullanmamız gerekir. Zira Allah'u Teala Resulünun ahlakını ve üslubunu bize övdü ve örnek gösterdi. "Sen pek yüksek ahlak üzerindesin" (Kalem 4)

"Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak oldun, eğer kaba ve katı yürekli olsaydın senin etrafından dağılıp kaçarlardı." (Ali İmran 159)

2- Müslümanları affeden hatalarına göz yuman kimse olunmalıdır. Yukarıdaki ayetin devamında Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

"Onları affet ve onlar için mağfiret dile" (Ali imran 159)

Başka ayette cenneti kazanan kimseleri şöyle vasıflandırıyor.

 

"Gazaplarını bastıranlar ve insanları affedenler…" (Ali imran 134)

3- Fikirleri açık ve net bir şekilde söylememiz. Güzel ve yumuşak üslupla karşıdakinin anlayabileceği bir dille açık bir şekilde söylemektir. Zira hak ve doğru güzelce ve yumuşakça söylenir. Çünkü Resulullah (s.a.v) yumuşak, açık ve net söylüyordu. "Resule düşen görev apaçık şekilde tebliğ etmektir." (Nur 54)

Ayrıca, doğru fikri ve hakkı saklamak çok büyük günahtır. İnsan Allah'ın rahmetinden çıkar.

 

"İndirdiğimiz kitapta (Kuran)da delilleri ve hidayeti belirttikten sonra kim bunları saklayıp açıklamazsa, Allah onları lanetler ve lanetleyenler de onları lanetlerler" (Bakara 159)

4- Derin ve etkili söz söylemek gerekir:

"Onlardan (kabul etmeyenlerden) yüz çevir, fakat onlara öğüt ver ve derin söz söyle" (Nisa 63)

5- Devamlı Kur’an dan ve sünnetten delil göstermek gerekir:

" Deki Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi getirin ve ispatlayın" (Neml 64)

"Rabbinin yoluna hikmetle (doğru delili göstererek) ve güzel öğütle (fikir gösterirken duygulandırarak) Rabbinin yoluna çağır ve en güzel şekilde (batıl fikirleri çürüterek) tartış (Nahl 125)

6- Dava adamı ille de her şeye cevap verecek durumda olamayabilir. Sadece önemli bir iki nokta üzerinde durur. Bir hususta bilgisi yetersiz gelirse, açıkça bilmiyorum der ve her şeye cevap vermeye kalkışmaz.

 

"Bir şey hakkında ilmin yoksa bunun üzerine durma." (İsra 36)

7- İnsanlara ikramda bulunmak ve lütuf etmek gerekir.

Resulullah (s.a.v) pek cömert idi ve insanlara saygı gösterirdi. Allah Teala şöyle buyurdu: "Onlar ki, bollukta ve sıkıntılı günlerde harcarlar" (Ali imran 134)

8- İnsanlarla ilişkiyi tamamen kesmemek gerekir.

"Onlardan güzel şekilde uzaklaş" (Müzemmil 10)

Resulullah (s.a.v) bunu beyan etti. Sıkı ilişki olmayacağı gibi tam olarak kopma olmayacak. Ara sıra onlar ziyaret edilebilir. Eğer reddediyorlarsa ve fikirleri kabul etmiyorlarsa daha sıkı alaka kurmak gerekir.

"Kendini gece gündüz Rabbına dua edenler ve yalnız onun yüzünü (rızasını) isteyenlerle beraber sabırlı kıl. Dünyanın süsünü ve güzelliğini isteyerek gözlerini onların üzerinden çevirme, kalplerini gaflete düşürdüğümüz ve hevesine uyan ve aşırı giden (Allah'ın sınırlarını aşıp günah işleyenlere) itaat etme, uyma" (Kehf 28)

9- İnsanların hidayetleri ve müminlerin İslam’ı idrak etmeleri için çok hırs göstermek gerekir.

"Belki bu sözlere inanmadıkları için teessüf ederek ve üzülerek kendini neredeyse parçalayacaksın" (Kehf 6)

"Kendinizden bir Resul geldi, inat gösterdiniz" sizin için üzülüyor, size çok özen ve hırs gösteriyor, O müminlere karşı çok şefkatli ve rahmetlidir" (Tevbe 128)

10- İnsanlara hakkı ve doğru fikri anlatma konusunda çekinmemek gerekir.

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Hakkı söylemek uğrunda insanların kalabalılıklarının heybeti sizi korkutmasın ve engel olmasın"

Müslümanlar biat verirken şöyle diyerek Resulullah’ı (s.a.v) onayladı. "Hakkı söylemek uğrunda hiç bir kimsenin kınamasından çekinmeyeceğiz."

Bundan dolayı davayı yüklenirken ayetlerle ve hadislerle tespit edilen metodu izlemeliyiz. Çünkü ayetler ve hadislerle tespit edilen hususlarda emir ifadesi geçerse metottan sayılır.

< Önceki

sonraki >