İslâm Devleti, İslâm akidesi üzerine
kurulur. Zira İslâm akidesi onun esasıdır. Hiç bir durumda
İslâm Devleti'nin İslâm akidesinden ayrılması şer'an caiz
olmaz. Zira Resül (sav), Medine'de devleti kurduğunda, onu İslâm
akidesi üzerine kurdu. Yasama ayetleri yoktu, onlar daha sonra
indiler. (Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın Resülü'dür)
Kelime-i Şehadetini müslümanların hayatının esası, insanlar
arasındaki ilişkilerin esası, haksızlıkların defedilmesinin
ve anlaşmazlıkların karara bağlanmasının esası kıldı.
Yani hayatın tamamının esası, yönetim ve otoritenin esası
kıldı.
İslâm, İslâm akidesinin, devletin esası
olarak devamlı kalmasını müslümanlara farz kıldı. Devlette
açık küfür ortaya çıktığında silah kullanmayı ve
savaşı da emretti. Nitekim Resül (sav)'e, "Zalim
yöneticilere karşı kılıçla mücadele edelim mi?"
diye sorulduğunda O (sav) dedi ki: "Hayır, namazı ikame
ettikleri sürece." Yani İslâm ile yönettikleri
sürece demektir. Ubade b. Sabit'ten biat hakkında şöyle dediği
rivayet olunmuştur:
"Ehli ile yönetim hususunda mücadele etmeyeceğimize…"
Dedi ki: Yanınızda Allah katında hakkında bir burhan ile
açık küfür görmeniz müstesna." (Müslim, K.
İmarat, 3427)
Hizb-ut Tahrir Kültüründen [www.hizb-ut-tahrir.org]
|