LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN
CEZASI) |
|
Livatanın cezası zina cezasından
farklıdır. Her ikisinin vakıası birbirinden ayrıdır,
birbirinden daha farklı durumları vardır. Livata, zina türlerinden
birisi değildir ki zina hakkında var olan delillerin
genelliğinden dolayı zina kapsamına girdiği söylenebilsin.
Zira zina, erkeğin cinsel organını kadının cinsel organına
sokmasıdır. Livata ise, erkeğin erkeğe arkadan
yanaşmasıdır. Kadının cinsel organına duhul ile erkeğe
arkadan temas aynı şey değildir. Bu nedenle her iki olay,
birbirinden farklıdır. Diğer taraftan livata, zinayla da
kıyaslanamaz. Çünkü zina hakkında var olan nass illetli
değildir ki illetlerin bir araya getirilmesi ile kıyas
yapılabilsin. Üstelik kadına arkadan yanaşmak da livata
sayılmaz ve livata olarak isimlendirilmez. Çünkü livata,
yalnızca dübürden yaklaşmak değildir. Livata, erkeğin
erkeğe gelmesidir. Yani bir erkeğin bir başka erkeğin dübürüne
sokmasıdır. Bu nedenle livata, zinadan farklıdır ve
birbirine kıyaslanamaz.
Ancak, "Erkek,
erkeğe (arkadan) yanaşırsa her ikisi de zinacı olurlar.
Kadın, kadınla cinsi ilişki yaparsa her ikisi
de zinacı olurlar." hadisinin isnadında Muhammed
b. Abdurrahman vardır. Ebu Hatim onu yalanlamıştır. Beyhaki
ise, onu tanımadığını söyler. Dolayısıyla bu hadis, münkerdir.
Hadisin sahih olduğunu varsaysak bile bundan maksat benzetme
yapılmasıdır. Yani bunlar zina eden kimseler gibidirler,
demektir. Diğer taraftan Rasulullah (sav)'in livata fiilinden
dolayı recm cezası uyguladığı veya böyle bir hüküm verdiği
de sabit değildir. Tam tersine Rasülün "Yapanı da
yaptıranı da öldürünüz" * dediği sabittir.
Eğer yukarıdaki münker hadiste yer alan: "Her
ikisi de zinacı olurlar" sözü gerçeğe delalet
etseydi livata haddinin zina haddi gibi olması gerekirdi. Hatta
livata fiilini işleyenin recm edilmesi gerektiğine dair
rivayet edilen hadisi, evli olmayanlar için de rivayet
etmektedirler. Yani bu hadise göre evli olanın da bekar
olanın da recm edilmesi gereklidir. Öyleyse zina hükmü ile
livata hükmü birbirinden farklıdır. Bu nedenle zina edene
uygulanacak ceza ile lutiye uygulanacak ceza birbirinden
farklıdır.
Şer’î hükme göre, evli veya bekar ayırımı
yapılmaksızın livata yapanın öldürülmesi gerekmektedir.
İster yapan, isterse yaptıran olsun livata yaptığı sabit
olursa her ikisi de had gereği öldürülür. Bunun delili
sünnet ve sahabenin icmaıdır. Sünnetten delil şudur:
İkrime, İbni Abbas’tan şu hadisi rivayet ediyor: Dedi ki:
Rasulullah (sav) şöyle dedi:
"Lût kavminin yaptığı işi yapan
bir kimseyi bulduğunuz zaman, yapanı da
yaptıranı da öldürünüz." *
Hafız, ravilerinin güvenilir olduğunu söyler.
Ancak bu hadis hakkında birtakım sözler söylenmiştir. İbni
et-Talla' Ahkâm'ında şöyle der: "Rasulullah (sav)'in
livata yapan bir kimseyi recm ettiği ya da bu şekilde bir hüküm
verdiği sabit değildir. Tam tersine onun, "yapanı
da yaptıranı da öldürünüz," * dediği
sabittir. Livata yapanın öldürülmesi gerektiğinin
sünnetten delili budur. Said b. Cübeyr ile Mücahid'in İbni
Abbas'tan rivayet ettiği: "Bekar
bir kimse Lutîlik yaparken yakalandığında recmedilir."
*
hadisi, eşcinselliği recm edilerek öldürüleceği anlamına
gelmektedir, yoksa lutiye uygulanacak haddin, recm olduğu
anlamına gelmektedir. Bunun delili, evli veya bekar ayırımı
yapılmaksızın yapanın da yaptıranın da öldürülmesi
gerektiğini ifade eden yukarıdaki hadistir. Recm ise,
yalnızca bekarlara uygulanan bir cezadır. Hadisin nassının,
bekar olsa bile lûtilik yapan bir kimsenin öldürüleceğini
ifade etmesi, bunun recm haddinden başka olduğunun delilidir.
Bu nedenledir ki Said b. Cübeyr ve Mücahid yoluyla rivayet
edilen İbni Abbas hadisi, yine İbni Abbas'tan rivayet edilen
ve İkrime yoluyla gelen hadisle çelişmemektedir. Her iki
hadis de öldürmeye delalet etmektedir. Ancak recm hadisi
muayyen bir üslupla öldürmeye delalet etmektedir. Öldürme
hadisi ise mutlak anlamda öldürmeye delalet etmektedir.
Hüküm, lûtilik yapanın kesinlikle öldürüleceğidir. Recm
ederek öldürmek caiz olduğu gibi, idam ederek, kurşunlayarak
ya da bir başka yolla öldürmek de caizdir. Hüküm,
öldürmektir. Öldürmede kullanılacak üslup veya araç
önemli değildir.
Sahabe, lûtilik yapanın nasıl
öldürüleceği hususunda ihtilaf etmişlerse de, öldürüleceği
hususunda icma etmişlerdir. Beyhaqi, Ali (ra)'nin lûtilik yapan
bir kimseyi recm ettiğini nakleder. Yine Beyhaqi, şunu rivayet
eder: Ebu Bekir, kadınların nikahlandığı gibi nikahlanan
bir adam hakkında görüşmek üzere insanları topladı.
Rasulullah (sav)'in ashabına, bu adama ne yapmak gerektiğini
sordu. O gün, insanların en sert konuşma yapanı Ali b. Ebu
Talip (ra) idi. Şöyle dedi: "Bu günahı tarihte
yalnızca tek bir ümmet işlemiştir. Bildiğiniz gibi Allah da
o ümmeti helak etmiştir. Ben, bu adamın yakılmasını
uygun görüyorum." Bu olay hakkında Cafer b. Muhammed
babasından rivayetle Ali (ra)'den şunu nakleder: "recm
edilsin ve ateşle yakılsın." Yine Beyhaqi İbni
Abbas'a luti hakkında sorulduğu zaman şöyle dediğini
nakleder: "Beldenin en yüksek binası hangisi olduğu
araştırılır sonra oradan baş aşağı atılır."
Ömer ve Osman ise; "Üzerlerine duvarın yıkılması
gerektiğini" söylemektedirler. Sahabeler her ne kadar
öldürme hususunda ihtilaf etseler de bu görüşlerin tümü,
lûtilik yapan kimsenin öldürüleceğine delalet etmektedir.
Diğer taraftan Şufa sahibinin: "Sahabelerin icması,
lûtinin, öldürüleceği yönündedir" şeklinde
söylediği nakledilir. Bu ifadeye göre bir icma yani sahabe
icması hasıl olmuştur. İster yapan, isterse yaptıran olsun,
ister evli ister evli olmasın, livata fiilini işleyen bir
kimsenin öldürülmesi gerektiği hususunda sahabeler icma
etmişlerdir. Sahabenin icması tek başına şer’î bir
delildir. Ancak bu icma, sünnet ile desteklenince durum nasıl
olur? Özetle lûtilik yapan kimseye uygulanacak olan şer’î
haddin miktarı zina haddi değildir. Öldürme şekline
bakılmaksızın lûtilik yapan kimseye uygulanacak olan ceza
öldürmektir.
Livatanın beyyineleri zinanın beyyineleri
gibi değildir. Zina fiilinin dışında kalan diğer hadlerden
herhangi birinin beyyinesi gibidir. Madem ki livata zina
sayılmamaktadır, delilinin de zina beyyinesi gibi olmayıp
beyyine açısından diğer hadlerin kapsamına girmesi gerekir.
Buna göre livata, ikrar ile veya hırsızlık ve dışında
kalan hadlerin beyyinelerinde olduğu gibi iki erkeğin ya da
iki kadın ile bir erkeğin şehadeti ile sabit olur. Livata
haddinde aranan şart, lûtinin fail veya meful olması, akıl
sahibi, buluğa ermiş ve serbest irade sahibi olması,
livatanın şer’î beyyinelerle -iki adamın veya biri erkek
iki kadının şehadeti- sabit olması gerekir. Şayet bu işi
yapanlar çocuk, deli ya da zorlanmış kimseler ise had
uygulanmaz.
|