BAĞİLERİN KAFİRLERDEN YARDIM ALMALARI |
|
İster fert olsunlar isterse devlet olsunlar
-diğer Müslümanlara haram olduğu gibi- Müslümanlarla savaşmak
üzere kafirlerden yardım almak bağilere de haramdır. Müslümanın
Müslümanla çarpışması haram olduğuna göre, böylesi bir
ortamda kafirlerden yardım almak çok daha şiddetli bir
şekilde haramdır. Allah (cc), Müslümanın Müslümanla çarpışmasını,
günahların en büyüklerinden olan küfür günah gibi saymıştır.
Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır:
"Müslümanın Müslümana sövmesi fasıklıktır,
çarpışması ise küfürdür.”
*
Bu nedenle Müslümanlara karşı kafirlerden
yardım almak çok büyük bir günahtır. Bağîlerin,
Müslümanlara karşı kafirlerden yardım almaları haram
olmakla birlikte onları Müslümanlıktan çıkarmadığı
gibi, Allah’ın, onlar hakkındaki hükmünü de değiştirmez,
yine bağî olarak kalırlar. Kafirlerle yardımlaşsalar da
onlara bağî muamelesi yapılır. Ancak bağilerin yardım
istemiş oldukları kafirlerle ilgili hüküm, durumlarına göre
farklı olur. Bağîler, yardımlaştıkları harbilerden olan
kafirlere eman vermişler veya onlarla zimmet sözleşmesi
yapmışlarsa, İslâm’ın nazarında harbi kafirler olarak
kalmaya devam ederler. Bağîlerin onlara vermiş oldukları
eman yada zimmet sözleşmesine itibar edilmez. Çünkü bu
türden tasarruflarda bulunmak, şer'î beyata sahip olan
halifeye ait bir hak ve yetki olup bağiler böyle bir yetkiye
sahip olamazlar. Buradan hareketle Müslümanlar bağîlerle
tedib çarpışması yaparlar. Ancak bağîler yardımda bulunan
kafirlerle ise bilfiil savaş yapılır, onlarla şer'î cihad
gerçekleştirilir. Onlara karşı merhamet veya şefkat gösterilmeksizin
savaşılır, haklarında harb hali ile ilgili hususlar
uygulanır. Yakalananlar esir olarak alınır ve esir
muamelesine tabi tutulur. Malları ganimet sayılır.
Haklarında harbilerin durumuna uyan cihadla ilgili tüm
hükümler uygulanır. Bağîlere yardımda bulunan kafirler
kendilerine eman verilen kimselerden olması halinde de durum
aynıdır. Zira onlar bağîlere yardım etmekle verdikleri sözü
bozmuş olurlar ve harbi kimseler haline gelirler. Ancak onlar
bu yardımı kendi arzularıyla, gönülden yaptıklarında bu
durum geçerlidir. Fakat, bağîlerin baskılarından,
eziyetlerinden korktukları için istemeyerek yardımda
bulunmuşlarsa bağî muamelesine tabi tutulurlar, harbi
muamelesine tabi tutulmazlar. Ancak bağîlere yardımda bulunan
kafirler zimmîlerden iseler, bu yardımları onları zimmî
olmaktan çıkarmaz. Bağîlere isteyerek veya istemeyerek yardım
etmeleri durumu değiştirmez. Çünkü onlar İslâm Devleti’nin
raiyesinden olan kimselerdir. Dolayısıyla haklarında bağî
muamelesi yapılır, onlarla harb kıtalı değil tedib kıtalı
yapılır.
Onların bağîlere yardım etmekle İslâm
Devleti’ne verdikleri ahdi bozdukları söylenemez. Durumları
buna uymaz. Eğer kafirlerle yardımlaşmış olsalar veya İslâm
Devleti’ne karşı kafirlere yardım etmiş olsalardı o zaman
ahidlerini bozmuş olurlardı. İslâm Devleti’ne karşı çıkan
Müslüman kimseler yani bağîlere yardımda bulunmakla
ahitlerini bozmuş sayılmazlar. Çünkü onların verdikleri
ahit, Müslümanların boynunda bulunan onlara ait bir zimmet sözleşmesidir.
Onların Müslümanların zimmeti altında bulunma hakları
vardır. Bu kimseler içerisinde bağîler de yer almaktadır.
Bu nedenle İslâm Devleti’ne karşı çıkan Müslümanlarla
yardımlaşmakla ahitlerini bozmuş sayılmazlar. Çünkü
zimmîlerin ahitleri kendilerine eman verilmiş kimseler gibi geçici
değildir, sonsuza dek geçerlidir. Bu nedenle onların
ihanetlerinden korkulması nedeniyle bozulması caiz değildir.
Yine Müslümanlara karşı Müslümanlarla yardımlaşmalarıyla
da bozulmaz.
Ancak sadece zimmîler İslâm Devleti’ne
karşı çıkarlar ve savaşırlarsa, artık bizzat kendileri
isyankar ve karşı çıkanların lideri konumuna gelmiş
olurlar. İşte bu durumda sahip oldukları sınırsız zimmet
ahdini bozmuş sayılırlar, harbi konumuna dönüşürler,
onlarla cihad esasına dayalı savaş yapılır ve savaş hükümlerinin
tamamı onlara uygulanır. Onların bastırılmaları ve
ezilmeleri sağlandığında harbi kafirlere yapılan muameleye
tabi tutulurlar. Malları ganimet olarak alınır, esirleri
savaş esiri sayılır. Halifenin, harbilere yaptığı
uygulamayı onlara da uygulama hakkı vardır.
İçerisinde bulundukları durumun farklı
olmasıyla zimmîlerle ilgili hüküm de değişir. İslâm,
kafirlerin durumları ile ilgili her durum için ayrı bir hüküm
belirlemiştir.
|