KATLİN (ÖLDÜRMENİN) BEYYİNELERİ |
|
Öldürme ıkrar ve beyyine ile sabit olur.
Ikrarın nasıl sabit olacağı ise Buharinin Enes b. Malik'den
rivayet ettiği şu hadiste gösterilmektedir:
"Bir yahudi tarafından kafası iki
taş arasında ezilmiş halde bulunan bir cariyeye: 'Bunu sana
kim yaptı, filan mı filan mı?' diye sordular. Nihayet bir
yahudinin adı geçince başı ile 'Evet' diye işaret etti.
Bunun üzerine yahudi tutuklandı ve suçunu itiraf etti ve
Rasulullah (sav) da başının iki taş arasında ezilmesini
emretti."
*
Beyyineye gelince: Buhari Beşir b. Yesar'dan
şu olayı rivayet etmektedir:
"Ensar'dan Sehl b. Ebi Hasme denilen
bir adam ona şöyle bir haber vermiş: Kavminden bir grup
Hayber'e gittiler ve iş gereği birbirlerinden ayrıldılar.
Daha sonra arkadaşlarından birisini öldürülmüş buldular.
Bunun üzerine ölünün yakınında bulunanlara:
Arkadaşımızı öldürdünüz dediler. Onlar ise: Onu, biz
öldürmedik, katili de tanımıyoruz, dediler. Oradan
Rasulullah (sav)'a gelip karşılaştıkları olay hakkında şöyle
dediler: Ey Allah Rasülü! Biz Hayber'e gittik, bir müddet
sonra arkadaşlarımızdan birisini öldürülmüş olarak
bulduk. Bu esnada Allah Rasülü (sav), yaşça büyüklerinin
konuşması için konuşanlara uyarıda bulundu sonra da onlara:
Onu kimin öldürdüğü hakkında bana beyyine getirebilir
misiniz? dedi. Onlar: Bizim beyyinemiz yoktur, dediler.
Peygamber (sav): Öyleyse ora halkı (Yahudiler) yemin
ederler, deyince onlar: Bizler Yahudilerin yeminlerine razı
olmayız diyerek itiraz ettiler. Rasulullah (sav)'da
öldürülenin kanının karşılıksız kalmasını hoş
karşılamadığı için zekat develerinden yüz deve
verilmesini uygun gördü."
*
Rafi' b. Hadic'den:
"Ensar'dan bir adam Hayber'de
öldürüldü. Ardından arkadaşları Allah Rasülü (sav)'ne
gelerek durumu haber verdiler. Allah Rasülü: Arkadaşınızın
öldürüldüğüne dair iki şahidiniz var mı? dedi.
Dediler ki: Ya Rasulallah! Orada Müslümanlardan bir kimse
yoktur, onlar Yahudi kimselerdir, bundan daha büyüğüne
cüret edebilirler. Allah Rasülü (sav): Onlardan yemin edecek
elli kişi seçmelerini söyledi ve sonra da kendi yanından
diyetini ödedi."
*
Amr b. Şuayb babasından ve dedesinden şunu
rivayet eder:
"Muhayyisa'nın küçük oğlu Hayber
kapısında ölü bulundu. Rasulullah (sav): Öldüren hakkında
iki şahit bul, katili sana olduğu gibi teslim edeyim,
buyurdu. Muhayyisa: Ya Rasulallah! İki şahidi nereden
bulayım? Zira onların kapıları önünde öldürüldü.
Rasulullah: Öyleyse elli kaseme
* (yemin) etmen gerekir,
buyurdu. Muhayyısa: Ey Allah Rasülü, bilmediğim bir şey
hakkında nasıl yemin edebilirim. Rasulullah (sav): Öyleyse
onlar elli kaseme etsinler. Muhayyısa: Ya Rasulallah, onlar
Yahudilerdir, onlardan yemin etmelerini nasıl isteyebilirsin,
dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), ölenin diyetini onlara
(Yahudilere) hükmetti ve yarısıyla onlara yardımda bulundu."
*
Bu üç hadis, Rasul (sav)'ün öldürme
davasında iki şahidin beyyine olarak getirilmesini istediğini
göstermektedir. Birinci hadiste onlara: "Onu kimin
öldürdüğü hakkında bana beyyine getirebilir misiniz?",
ikinci hadiste: "Arkadaşınızın öldürüldüğüne
dair iki şahidiniz var mı?" Üçüncü hadiste
de: "Öldüren hakkında iki şahit bul",
dedi. Bu ifadeler katlin ispatı için beyyinenin gerektiği,
beyyinenin de iki şahitten ibaret olduğu konusunda sarih
ifadelerdir. Buna göre katl, iki şahidin şahitliği ile sabit
olmaktadır. İki şahit bulunursa katl (öldürme) ispat olur,
aksi takdirde ispat olmaz ve bunda da ihtilaf yoktur. İhtilaf,
şu hususlarda söz konusudur: İki şahit erkeklerden mi
olmalıdır, yoksa bu şart yalnızca hadler ve cezalar için mi
geçerlidir veya bu iki şahit diğer şahitliklerde olduğu
gibi iki erkek veya biri erkek olmak üzere ikisi de kadın
mıdır? Evzai, kısasın mallar gibi olduğunu ve iki erkek
şahidin veya birisi erkek iki kadının bulunmasının yeterli
olduğunu söyler ve şu ayeti delil gösterir:
"Erkeklerinizden de iki şahit tutun.
Eğer iki erkek bulamazsanız bir erkekle iki kadın (şahit)
tutun."
*
Bu ayet, şahısların genelini ve her türlü
durumu bağlayıcıdır. Yani, ayet genel olup istisna
yapabilmek için delile ihtiyaç vardır. Ortada ise tahsis
edici bir nass yoktur. Dolayısıyla nass, davaların tamamına
uygun olarak kalır. Şafi mezhebine göre ise; şahadetler
Allah'ın cezaları hakkında geçerli olup, içki haddi, yol
kesme veya kısas gibi ademoğluna uygulanacak cezalar için iki
erkek şahidin bulunması gerekmektedir. Buna deli olarak da
Malik'in Zühri'den yaptığı şu rivayeti esas almaktadırlar:
"Hadlerde, nikahta ve talakta kadınların
şahitliğinin geçerli olmadığı şeklinde sünnet cereyan
etmiştir." Şafiler, buna benzer
hususların tamamını bu üç hususa kıyas etmişlerdir.
Doğru olan ise şudur: Öldürme ile ilgili
şahitliklerde; "Sizin için iki şahit",
"iki şahit bul" ifadeleriyle iki
şahidin bulunması gerektiği hususunda nass gelmiştir.
Nassın, kesinlikle ve açıkça iki şahidin bulunmasını
belirtmiş olması nedeniyle bunun dışındaki caiz değildir.
Ancak şahitlerin erkek olmaları hususuna delalet edecek bir
şey bulunmamaktadır. Çünkü hadislerde yer alan "şahit"
kelimesi, hem erkeğe hem de kadına delalet etmektedir.
Hadlerde ve kısasta erkek ve kadın hakkında genel olarak yer
almıştır. Allahu Tealanın; "Dört şahit getirmeleri
gerekmez miydi?"
* ayetindeki "şahitler"
kelimesi erkeği de kadını da kapsamaktadır. Rasulullah (sav)'ın
"Dört şahit bul, aksi takdirde sırtında hadd
vurulur."
* sözündeki "dört" kelimesi
erkeği de kadını da kapsamaktadır. Hadlerde ve cinayetlerde
kadının şahitliğinin caiz olduğunun delili ayetteki şu
ifadelerdir: "Erkeklerinizden de iki şahit tutun"
hemen sonra da: "Eğer iki erkek bulamazsanız bir
erkekle iki kadın (şahit) tutun." Abdullah b.
Amr, şahitlikle ilgili hadiste Rasulullah (sav)'ın şöyle
dediğini rivayet etmektedir:
"İki kadının şehadeti bir
erkeğin şehadetine bedeldir."
*
Ebu Said el- Hudri'den: Şahitlikle ilgili
hadiste Rasulullah (sav) şöyle dedi:
"Bir kadının şahitliği erkeğin
şahitliğinin yarısı değil midir? Biz de, evet ey Allah'ın
Rasülü, dedik."
*
Bu deliller her dava hususunda geneldir. Bu
delilleri, hadlerin ve cinayetlerin dışındakilere tahsis
edecek bir şey bulunmaması nedeniyle bunlar genel olarak
kalırlar.
Rasul (sav)'ün; "iki şahit",
"iki şahit getir" sözleri, ayetteki;
"Erkeklerinizden de iki şahit tutun", "Eğer
iki erkek bulamazsanız bir erkekle iki kadın (şahit)
tutun." ifadeleri gibi olup iki şahit ifadesini
takiben gelmiştir. Dolayısıyla her şahidi kapsamına alır.
Her ne kadar hadis açık bir şekilde bunu belirtmemiş ise de
ayet, net bir şekilde bu anlama işaret etmektedir. Bu nedenle
şahitlikle ilgili deliller; hadleri de cinayetleri de
kapsamaktadır. Buna göre öldürmenin beyyinesi iki şahidin,
iki erkek veya birisi erkek olmak üzere iki kadının
bulunmasıdır. Ancak Rasülün ifadesinin iki şahide nass
oluşturmasından, iki şahit bulunmadıkça şahitliğin
tamamlanmayacağı ve kabul edilmeyeceği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla şahitlik; iki erkekle veya biri erkek olmak
üzere iki kadınla veya dört kadının şahitliği ile
tamamlanmaktadır. Şahit sayısı tamamlanmadığı zaman ise
şüphe var demektir. Rasulullah (sav)"ın: "Şüpheli
durumlarda hadleri kaldırınız" sözüne
istinaden de eksik şahadetler hadlerde kabul edilmez. Katlin
beyyinesi hakkında Rasülün söylemiş olduğu: "iki
şahit" ifadesi de şahitliğin tamamlanmasını
gerektiren bir nasstır. Öyleyse cinayet davalarında da
eksikşahitlik kabul edilmez. Dolayısıyla öldürme ile ilgili
tam şahitlik, nasslarda yani hadislerde yer alan şahit
sayısıdır.
Bu hususta geriye yalnızca Malik'in, Zühri'den
rivayet ettiği ve öldürme olaylarında iki erkek şahidin
bulunmasına delil olarak kullanılan şu hadis kalmaktadır:
"Rasulullah (sav)'ın ve ondan sonra gelen iki halifenin
zamanında hadlerde, nikahta ve talakta kadınların
şahitliğinin kabul edilmemesi şeklinde sünnet cereyan etmiştir."
Bu hadis sahih olarak kabul edilirse genel delilleri tahsis
etmiş olur ve bu durumda da Şafiinin görüşü doğru olur.
Ancak bu hadis, İsmail b. Abbas yoluyla geldiği için munkatı
bir hadistir, zayıftır ve onunla ihticac yapılmaz. Bu hususta
Şevkani Neylü'l Evtar'da şunları söylemektedir: "Zührinin
adı geçen sözünü, Ebu Şeybe, içinde el-Haccac b. Ertaa'ya
dayanan bir isnadla tahric etmektedir. O ise zayıftır, hadis mürsel
bir hadis olup benzeri huccet olmaz. Nass içerisine aldığı
kısım kadarı ile Kur'an'ın genelliğini tahsis etmeye
elverişli değildir. Üstelik içeriğine de almamaktadır,
yalnızca kıyas yolu ile içeriğine almaktadır." Bu
ifadeler, ikinci rivayet yolu açısından da bu hadisin zayıf
olduğuna işaret etmektedir. Madem ki hadis zayıftır,
öyleyse bu hadisle istidlal yapılması doğru olmaz ve bu
hadisle istidlal düşer. Deliller genelliğiyle olduğu gibi
kalır ve öldürme olaylarında da kadınların şahitliği
kabul edilir.
|