e-) Borç ve Taksitle Alış-Veriş |
|
Rasulullah (u) şöyle dedi:
إِنَّمَا
الْبَيْعُ
عَنْ
تَرَاضٍ
“Alış-veriş ancak karşılıklı rıza iledir.”
Mal sahibinin malını razı olduğu fiyatla satması hakkı ve razı
olmadığı fiyatla satmasını önlemesi hakkı vardır. Bunun
için mal sahibinin malına peşin fiyatı ve belirli bir süreyle
gecikmeli fiyatı olmak üzere iki fiyat koyması hakkı vardır.
Gecikmeli ödeme, ya belirli bir tek süre sonra bir seferde
olur ya da birkaç seferde taksitle olur. Onun için satıcının
müşteri ile hangi fiyatla satışı kabul edeceği hususunda
pazarlık yapması caizdir. Müşterinin de satıcı ile hangi
fiyatla satın almayı kabul edeceği hususunda pazarlık yapması
caizdir. Bunların hepsi de, fiyat üzerinde pazarlıktır, alış-veriş
değildir. Belirli bir fiyat üzerinde anlaşırlarsa, satıcı
müşteriye peşin fiyatına satarsa, müşteri de kabul ederse
ya da gecikmeli ödeme fiyatı üzere satarsa ve müşteri de
kabul ederse işte o sahihtir. Çünkü sadece fiyat üzerinde
pazarlık alış-veriş değildir.
Pazarlık etmek caizdir. Zira Rasul (u), pazarlık yaptı. Ahmed, Enes b. Malik’ten şunu
rivayet etti: “Nebi (u) fiyatı artırarak ok ve yay sattı.” (Ahmed
b. Hanbel) Müzâyede/açık artırma
ile satış, pazarlık yapmaktır. Nebi (u)’in pazarlık yaptığı sabit olmuştur. İbni
Mace, Süveyd b. Kays’tan şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Ben ve Muhramet ül-Abdi birlikte Hicr denilen yerden
bez/kumaş getirdik. Rasulullah (u), yürüyerek bize geldi. Bir pantolon hakkında
bizimle pazarlık yaptı. Onu ona sattık.” (İbni
Mace)
Pazarlığın bitmesinden sonra, alış-veriş için belirli bir tek fiyat
üzerinde alış-veriş yapanların karşılıklı rızalarıyla
alış-veriş sözleşmesi yapıldığında alış-veriş sahih
olur. Bu, malın fiyat üzerinde peşin veya gecikmeli olarak
pazarlık yapıldığında sonra da o ikisinden birisi üzerinde
tek olarak sözleşme yapıldığında söz konusu olandır. Böylece
satıcının birisi peşin diğeri vadeli olmak üzere iki fiyat
belirleyip birisi ile malını satması caiz olmaktadır.
- Bir kişi, başka birisine “Bu malı sana peşin 50 liraya vadeli 60
liraya sattım” derse; o da, “Onu vadeli 60 liraya satın
aldım” derse, ya da “Peşin 50 liraya satın aldım”
derse, alış-veriş sahih olur.
- Aynı şekilde satıcı ona; “Bu malı sana, bedelin ödenmesinin
gecikmesi nedeni ile peşin olan asıl fiyatı üzerine 10 lira
ilave ile vadeli 50 liraya sattım” derse, müşteri de bunu
kabul etse, alış-veriş yine sahih olur.
- Şöyle söyleseydi evlâ babından olur: “Bu malın fiyatı peşi
olarak 30 lira, vadeli olarak 40 liradır.” Müşteri de;
“Onu senden peşin olarak 30 liraya satın aldım”, ya da
“Vadeli olarak 40 liraya satın aldım” derse bunun üzerine
satıcı da; “Onu sana sattım”, ya da “Onu al”, ya da
“O senin” derse, alış-veriş sahih olur. Çünkü bu son
örnekte fiyatlar üzerinde alış-veriş yapılmıştır. İlk
örneklerde ise, alış-veriş iki fiyat üzerinde yapılmıştır.
Alış-verişte bir tek mal için; peşin fiyat, borç olarak vadeli fiyat
şeklinde iki fiyatın konulması caiz olmuştur. Bu ise, alış-verişin
caiz oluşu hakkında geçen delillerin genelliğinden dolayıdır.
Allahu Teâlâ şöyle dedi: وَأَحَلَّ
اللَّهُ
الْبَيْعَ
“Allah, alış-verişi helâl kıldı.”
Bu
söz geneldir. Dolayısıyla mesela; haram kılınışı hakkında
bir nass geçtiği garar alış-verişi gibi belirli bir alış-veriş
çeşidinin haram kılınışına dair şer'î bir nass geçmedikçe
alış-veriş helal olur. Allahu Teâlâ’nın وَأَحَلَّ
اللَّهُ
الْبَيْعَ “Allah, alış-verişi helâl kıldı.”
Sözünün genelliği, bütün alış-veriş çeşitlerinin
helal olmasını kapsar. Bundan haram kılınışı hakkında
nassın geçtiği alış-veriş çeşitleri istisna kılınmıştır.
Zira o zaman o tür alış-verişler, nassla genellikten müstesna
kılınmış olarak haram olur. Mal için iki fiyat konulmasının
haram kılınması hakkında bir nass geçmemiştir. Peşin
fiyatı, vadeli fiyatı, ayetin genelliğinden alınarak helal
olurlar.
Ayrıca Rasul (u) şöyle dedi:
إِنَّمَا
الْبَيْعُ
عَنْ
تَرَاضٍ
“Alış-veriş ancak karşılıklı rıza iledir.”
Alış-veriş yapan iki taraf burada serbesttirler. Alış-veriş o
ikisinin rızası ile tamamlanır.
Fakihlerin çoğunluğu, bedelin ödenmesinin gecikmesinden dolayı bir şeyin
satıldığı günkü fiyattan fazlası ile satılmasının caiz
oluşunu belirtmiştirler. Tâvus, El-Hakem ve Hamâd’dan şöyle
dedikleri rivayet edilmiştir: “Sana, peşin şu fiyata,
vadeli şu fiyata satıyorum demesi ve o ikisinden birisi üzerine
satış yapmasında bir sakınca yoktur. Ali (t)
şöyle demiştir: “Birisi peşin, birisi vadeli olan iki
fiyattan birisi üzerine pazarlık yapan kimse, anlaşma
yapmadan önce o iki fiyattan birisinde karar kılıp
belirtsin.”
Buradan açığa çıkıyor ki, bir tek mal için iki bedel/fiyat üzerinde
pazarlık yapmak sonra da ikisinin rızası ile o iki fiyattan
birisi üzerinde alış-veriş sözleşmesini yapmak caizdir, bu
şekilde yapılan alış-veriş sahihtir. Yine açığa çıkıyor
ki; iki fiyat üzerine sözleşmeyi teklif etmek ve müşterinin
tamamen açık ve belirlenmiş bir şekilde iki fiyattan birisi
ile kabul etmesi de, delillerin genelliğinden dolayı ve bu çeşit
alış-verişin haram kılınmasına dair bir nassın geçmemiş
olması nedeni ile caizdir.
Ahmed’in şu rivayetine gelince: “Nebi (u) bir tek alış-veriş anlaşmasında iki alış-verişin
olmasını nehyetti.”
Bundan kast olunan, bir tek sözleşmede iki akdin/sözleşmenin
olmasıdır. Şöyle denilmesi gibi: “Bu evimi sana, öteki
evimi şu fiyata sana satmama karşın sattım.” Ya da; “Bu
evimi sana, evini bana satmana karşın sattım.” Ya da; “Bu
evimi sana, kızını benimle evlendirmene karşın sattım.”
Bu sahih değildir. Çünkü; “Bu evimi sana sattım” sözü
bir sözleşmedir. “Evini bana satmana karşı” sözü de
ikinci bir sözleşmedir. İkisi bir sözleşmede birleştirilmiştir.
Bu ise caiz olmaz. Yukarıdaki hadiste kastolunan; bedelin ödenmesinin
gecikmesi nedeni
ile bedelin/fiyatın fazla olmasının nehyedilmesi değildir.
Yine iki fiyat teklif edip belirleyerek birisinin kabul
edilmesinin nehyedilmesi de değildir.
Ebu Davud’un rivayet ettiği Rasulullah (u)’in şu sözüne gelince:
مَنْ
بَاعَ
بَيْعَتَيْنِ
فِي
بَيْعَةٍ
فَلَهُ
أَوْكَسُهُمَا
أَوِ
الرِّبَا “Kim bir alışverişte iki alış-veriş yaparsa,
ona ya o ikisinin en azı vardır ya da riba/faiz vardır.”
Bunun manası şudur: Bir tek mal hakkında şu şekilde iki alış-veriş
vardır: Bir mal bir süreye kadar bir fiyat ile satılır.
Sonra o sürenin dolup da o bedel ödenmediğinde, satıcı önce
belirlenen fiyatı artırarak başka bir süre daha verir. Yani
malın fiyatını başka bir süre için artırılmış fiyat
sayar. Böylece bir tek mal için iki satış yapmış olur. Ya
da bir mal belirli bir fiyat ile satılır. Müşteri malı satın
alır. Sonra bedelin ödenmesinin belirli bir süreye
ertelenmesini talep eder. Satıcı bunu kabul edip belirlenen süreye
kadar ilk fiyattan fazlasıyla başka bir satışla malı tekrar
satar, yani fiyatı artırıp vade verir. Bu ve benzeri hadiste
geçen bir alış-verişte iki alış-veriş yapmaktır. Onu
yapana o ikisinin zararı vardır yani o ikisini noksanlaştırması/
eksiltmesi vardır. O ise ilk fiyattır. İbn Rasulân’e ait Sünen
Şerhinde bu hadisin tefsirinde şu geçmektedir: “O, bir ölçek
buğday hakkında bir ay sonra almak için bir dinarı önceden
vermesi, bir ay geçince, buğdayı istediğinde satıcının
ona; Sana ait olan bir ölçek buğdayı iki ay süreliğine iki
ölçek buğdaya bana sat, demesidir. Bu bir satışta iki satıştır.
Çünkü ikinci satış, birincisine dahil edilmiştir. Dolayısıyla
o ikisi indirilir ki o ilk olandır.” Hadisin tefsirinde ne
denilirse denilsin, hadisin mantuku ve mefhumu bir alış-verişte
iki alış-verişin olmasını yani bir tek sözleşmede iki sözleşmenin
oluşmasını yasaklamaktadır. Bu ne bir sözleşmede iki fiyat
hakkındadır ne de iki fiyat üzerinde tek bir sözleşme hakkındadır.
Dolayısıyla bu hadis, taksitle alış-verişe ve borçla alış-verişe
uygun düşmez. Zira nehyolunan, bir tek sözleşmede iki sözleşmenin
meydana gelmesidir. Bu hadis, bir tek sözleşmede ya da bir tek
alış-veriş sözleşmesinde hasıl olan her iki alış-veriş
sözleşmesine uygun düşer, şekli ne kadar çoğalırsa çoğalsın,
bu halden başkasına uygun düşmez.
Özetle; alış-veriş yapanlardan birisi diğerine; “Evimi sana, evini
bana bin liraya satmana karşılık bin liraya sattım” derse,
o da; “Kabul ettim” derse bu, içerisinde iki alış-verişin
meydana geldiği bir tek alış-veriş sözleşmesidir. Dolayısıyla
caiz olmaz. Çünkü Nebi (u), bir alış-veriş sözleşmesinde iki alış-verişin
yapılmasını yasakladı.
- Alış-veriş yapanlardan birisi diğerine; “Kızınla beni
evlendirmene karşın evimi sana sattım” dediğinde o da,
“Kabul ettim” derse, bu da bir sözleşmede iki sözleşmenin
olmasıdır. Birisi alış-veriş sözleşmesidir, diğeri
evlilik sözleşmesidir. İkisi bir tek sözleşmede birleşmiştir.
Bu ise caiz olmaz. Çünkü Nebi (u), bir sözleşmede iki sözleşmenin olmasını
yasaklamıştır.
- “Bu evi sana bin liraya sattım” derse, o da “Kabul ettim”
deyip, “Bedeli ödemek için bana bir ay süre ver” derse,
bunun üzerine satıcı; “Fiyatı sana artırıyorum” deyip
sonra aynı evi ona, satış için belirlenmiş asıl fiyattan
artırılmış fiyat ile bir süreye kadar satarsa, bu caiz
olmaz. Çünkü bir tek alış-veriş sözleşmesinde ya da tek
sözleşmede iki alış-veriş meydana gelmiştir. Birisi diğerinden
artırılmıştır. Bu durumda alış-veriş sahihtir, fakat az
olan bedel bağlayıcıdır, çok olan bedeli almak ise ribadır.
Çünkü Rasul (u) diyor ki:
مَنْ
بَاعَ
بَيْعَتَيْنِ
فِي
بَيْعَةٍ
فَلَهُ
أَوْكَسُهُمَا
أَوِ
الرِّبَا
“Kim bir alışverişte iki alış-veriş yaparsa, ona ya o
ikisinin en azı vardır ya da riba/faiz vardır.”
Yani o ikisinin eksik olanını alır ya da faiz olur. Zira
فله أو
كسهما
“ona o ikisinin en az olanı vardır” sözü, alış-verişin
sahih olduğuna delâlet eder. Zira “en az olan ile” hüküm
vermek, alış-verişin sıhatini gerektirir.
Buradan açığa çıkıyor ki: Tüccarların yaptıkları, iki fiyatla
–peşin olarak ödendiğinde belirli bir fiyatla, taksitli
olarak ödendiğinde artırılmış fiyatla- malları satmaları
caiz olmaktadır. Bu konudaki şer'î hüküm onun caiz olduğudur.
Bazı çiftçilerin, çiftlik sahiplerinin buğday, elbise,
hayvan, alet/teçhizat satın alıp bunların bedellerinin ödenmesini
mevsimin sonuna kadar ertelemeyi şart koşmaları, bunun üzerine
onların ödemeyi mevsim sonuna kadar geciktirmelerine karşılık
aldıkları şeylerin peşin fiyatından fazlasını ödemeleri
caiz olmaktadır. Bir tek mal için iki fiyat –peşin fiyatı
ve vadeli fiyatı yani borçlu fiyatı- konulmuş olsa da
caizdir. Ancak bir tek mal için, vadeli fiyatının peşin
fiyatı üzerine artırılmasında, insanlar arasında etkin
olan tefecilerin yaptığı gibi dolandırıcılığın olmaması
şart koşulur. Zira bu alış-verişte dolandırıcılık olduğunda,
dolandırıcılık haramdır. O alış-veriş ve selem alış-verişi
hakkında da dolandırıcılığın hükmü uygun düşer. Dolayısıyla
haram olan, dolandırıcılıktır, peşin ödenen fiyattan
fazla bir fiyatla vadeli satış değildir.
|