e-) Borç ve Taksitle Alış-Veriş


Rasulullah (u) şöyle dedi:

 إِنَّمَا الْبَيْعُ عَنْ تَرَاضٍ “Alış-veriş ancak karşılıklı rıza iledir.”[1]

Mal sahibinin malını razı olduğu fiyatla satması hakkı ve razı olmadığı fiyatla satmasını önlemesi hakkı vardır. Bunun için mal sahibinin malına peşin fiyatı ve belirli bir süreyle gecikmeli fiyatı olmak üzere iki fiyat koyması hakkı vardır. Gecikmeli ödeme, ya belirli bir tek süre sonra bir seferde olur ya da birkaç seferde taksitle olur. Onun için satıcının müşteri ile hangi fiyatla satışı kabul edeceği hususunda pazarlık yapması caizdir. Müşterinin de satıcı ile hangi fiyatla satın almayı kabul edeceği hususunda pazarlık yapması caizdir. Bunların hepsi de, fiyat üzerinde pazarlıktır, alış-veriş değildir. Belirli bir fiyat üzerinde anlaşırlarsa, satıcı müşteriye peşin fiyatına satarsa, müşteri de kabul ederse ya da gecikmeli ödeme fiyatı üzere satarsa ve müşteri de kabul ederse işte o sahihtir. Çünkü sadece fiyat üzerinde pazarlık alış-veriş değildir.

Pazarlık etmek caizdir. Zira Rasul (u), pazarlık yaptı. Ahmed, Enes b. Malik’ten şunu rivayet etti: “Nebi (u) fiyatı artırarak ok ve yay sattı.” (Ahmed b. Hanbel)  Müzâyede/açık artırma ile satış, pazarlık yapmaktır. Nebi (u)’in pazarlık yaptığı sabit olmuştur. İbni Mace, Süveyd b. Kays’tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ben ve Muhramet ül-Abdi birlikte Hicr denilen yerden bez/kumaş getirdik. Rasulullah (u), yürüyerek bize geldi. Bir pantolon hakkında bizimle pazarlık yaptı. Onu ona sattık.” (İbni Mace)

Pazarlığın bitmesinden sonra, alış-veriş için belirli bir tek fiyat üzerinde alış-veriş yapanların karşılıklı rızalarıyla alış-veriş sözleşmesi yapıldığında alış-veriş sahih olur. Bu, malın fiyat üzerinde peşin veya gecikmeli olarak pazarlık yapıldığında sonra da o ikisinden birisi üzerinde tek olarak sözleşme yapıldığında söz konusu olandır. Böylece satıcının birisi peşin diğeri vadeli olmak üzere iki fiyat belirleyip birisi ile malını satması caiz olmaktadır.

- Bir kişi, başka birisine “Bu malı sana peşin 50 liraya vadeli 60 liraya sattım” derse; o da, “Onu vadeli 60 liraya satın aldım” derse, ya da “Peşin 50 liraya satın aldım” derse, alış-veriş sahih olur.

- Aynı şekilde satıcı ona; “Bu malı sana, bedelin ödenmesinin gecikmesi nedeni ile peşin olan asıl fiyatı üzerine 10 lira ilave ile vadeli 50 liraya sattım” derse, müşteri de bunu kabul etse, alış-veriş yine sahih olur.

- Şöyle söyleseydi evlâ babından olur: “Bu malın fiyatı peşi olarak 30 lira, vadeli olarak 40 liradır.” Müşteri de; “Onu senden peşin olarak 30 liraya satın aldım”, ya da “Vadeli olarak 40 liraya satın aldım” derse bunun üzerine satıcı da; “Onu sana sattım”, ya da “Onu al”, ya da “O senin” derse, alış-veriş sahih olur. Çünkü bu son örnekte fiyatlar üzerinde alış-veriş yapılmıştır. İlk örneklerde ise, alış-veriş iki fiyat üzerinde yapılmıştır.

Alış-verişte bir tek mal için; peşin fiyat, borç olarak vadeli fiyat şeklinde iki fiyatın konulması caiz olmuştur. Bu ise, alış-verişin caiz oluşu hakkında geçen delillerin genelliğinden dolayıdır. Allahu Teâlâ şöyle dedi: وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ “Allah, alış-verişi helâl kıldı.”[2] Bu söz geneldir. Dolayısıyla mesela; haram kılınışı hakkında bir nass geçtiği garar alış-verişi gibi belirli bir alış-veriş çeşidinin haram kılınışına dair şer'î bir nass geçmedikçe alış-veriş helal olur. Allahu Teâlâ’nın وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ “Allah, alış-verişi helâl kıldı.” Sözünün genelliği, bütün alış-veriş çeşitlerinin helal olmasını kapsar. Bundan haram kılınışı hakkında nassın geçtiği alış-veriş çeşitleri istisna kılınmıştır. Zira o zaman o tür alış-verişler, nassla genellikten müstesna kılınmış olarak haram olur. Mal için iki fiyat konulmasının haram kılınması hakkında bir nass geçmemiştir. Peşin fiyatı, vadeli fiyatı, ayetin genelliğinden alınarak helal olurlar.

Ayrıca Rasul (u) şöyle dedi:

 إِنَّمَا الْبَيْعُ عَنْ تَرَاضٍ “Alış-veriş ancak karşılıklı rıza iledir.”[3]

Alış-veriş yapan iki taraf burada serbesttirler. Alış-veriş o ikisinin rızası ile tamamlanır.

Fakihlerin çoğunluğu, bedelin ödenmesinin gecikmesinden dolayı bir şeyin satıldığı günkü fiyattan fazlası ile satılmasının caiz oluşunu belirtmiştirler. Tâvus, El-Hakem ve Hamâd’dan şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: “Sana, peşin şu fiyata, vadeli şu fiyata satıyorum demesi ve o ikisinden birisi üzerine satış yapmasında bir sakınca yoktur. Ali (t) şöyle demiştir: “Birisi peşin, birisi vadeli olan iki fiyattan birisi üzerine pazarlık yapan kimse, anlaşma yapmadan önce o iki fiyattan birisinde karar kılıp belirtsin.”

Buradan açığa çıkıyor ki, bir tek mal için iki bedel/fiyat üzerinde pazarlık yapmak sonra da ikisinin rızası ile o iki fiyattan birisi üzerinde alış-veriş sözleşmesini yapmak caizdir, bu şekilde yapılan alış-veriş sahihtir. Yine açığa çıkıyor ki; iki fiyat üzerine sözleşmeyi teklif etmek ve müşterinin tamamen açık ve belirlenmiş bir şekilde iki fiyattan birisi ile kabul etmesi de, delillerin genelliğinden dolayı ve bu çeşit alış-verişin haram kılınmasına dair bir nassın geçmemiş olması nedeni ile caizdir.

Ahmed’in şu rivayetine gelince: “Nebi (u) bir tek alış-veriş anlaşmasında iki alış-verişin olmasını nehyetti.”[4]  Bundan kast olunan, bir tek sözleşmede iki akdin/sözleşmenin olmasıdır. Şöyle denilmesi gibi: “Bu evimi sana, öteki evimi şu fiyata sana satmama karşın sattım.” Ya da; “Bu evimi sana, evini bana satmana karşın sattım.” Ya da; “Bu evimi sana, kızını benimle evlendirmene karşın sattım.” Bu sahih değildir. Çünkü; “Bu evimi sana sattım” sözü bir sözleşmedir. “Evini bana satmana karşı” sözü de ikinci bir sözleşmedir. İkisi bir sözleşmede birleştirilmiştir. Bu ise caiz olmaz. Yukarıdaki hadiste kastolunan; bedelin ödenmesinin gecikmesi  nedeni ile bedelin/fiyatın fazla olmasının nehyedilmesi değildir. Yine iki fiyat teklif edip belirleyerek birisinin kabul edilmesinin nehyedilmesi de değildir.

Ebu Davud’un rivayet ettiği Rasulullah (u)’in şu sözüne gelince:

 مَنْ بَاعَ بَيْعَتَيْنِ فِي بَيْعَةٍ فَلَهُ أَوْكَسُهُمَا أَوِ الرِّبَا “Kim bir alışverişte iki alış-veriş yaparsa, ona ya o ikisinin en azı vardır ya da riba/faiz vardır.[5]

Bunun manası şudur: Bir tek mal hakkında şu şekilde iki alış-veriş vardır: Bir mal bir süreye kadar bir fiyat ile satılır. Sonra o sürenin dolup da o bedel ödenmediğinde, satıcı önce belirlenen fiyatı artırarak başka bir süre daha verir. Yani malın fiyatını başka bir süre için artırılmış fiyat sayar. Böylece bir tek mal için iki satış yapmış olur. Ya da bir mal belirli bir fiyat ile satılır. Müşteri malı satın alır. Sonra bedelin ödenmesinin belirli bir süreye ertelenmesini talep eder. Satıcı bunu kabul edip belirlenen süreye kadar ilk fiyattan fazlasıyla başka bir satışla malı tekrar satar, yani fiyatı artırıp vade verir. Bu ve benzeri hadiste geçen bir alış-verişte iki alış-veriş yapmaktır. Onu yapana o ikisinin zararı vardır yani o ikisini noksanlaştırması/ eksiltmesi vardır. O ise ilk fiyattır. İbn Rasulân’e ait Sünen Şerhinde bu hadisin tefsirinde şu geçmektedir: “O, bir ölçek buğday hakkında bir ay sonra almak için bir dinarı önceden vermesi, bir ay geçince, buğdayı istediğinde satıcının ona; Sana ait olan bir ölçek buğdayı iki ay süreliğine iki ölçek buğdaya bana sat, demesidir. Bu bir satışta iki satıştır. Çünkü ikinci satış, birincisine dahil edilmiştir. Dolayısıyla o ikisi indirilir ki o ilk olandır.” Hadisin tefsirinde ne denilirse denilsin, hadisin mantuku ve mefhumu bir alış-verişte iki alış-verişin olmasını yani bir tek sözleşmede iki sözleşmenin oluşmasını yasaklamaktadır. Bu ne bir sözleşmede iki fiyat hakkındadır ne de iki fiyat üzerinde tek bir sözleşme hakkındadır. Dolayısıyla bu hadis, taksitle alış-verişe ve borçla alış-verişe uygun düşmez. Zira nehyolunan, bir tek sözleşmede iki sözleşmenin meydana gelmesidir. Bu hadis, bir tek sözleşmede ya da bir tek alış-veriş sözleşmesinde hasıl olan her iki alış-veriş sözleşmesine uygun düşer, şekli ne kadar çoğalırsa çoğalsın, bu halden başkasına uygun düşmez.

Özetle; alış-veriş yapanlardan birisi diğerine; “Evimi sana, evini bana bin liraya satmana karşılık bin liraya sattım” derse, o da; “Kabul ettim” derse bu, içerisinde iki alış-verişin meydana geldiği bir tek alış-veriş sözleşmesidir. Dolayısıyla caiz olmaz. Çünkü Nebi (u), bir alış-veriş sözleşmesinde iki alış-verişin yapılmasını yasakladı.

- Alış-veriş yapanlardan birisi diğerine; “Kızınla beni evlendirmene karşın evimi sana sattım” dediğinde o da, “Kabul ettim” derse, bu da bir sözleşmede iki sözleşmenin olmasıdır. Birisi alış-veriş sözleşmesidir, diğeri evlilik sözleşmesidir. İkisi bir tek sözleşmede birleşmiştir. Bu ise caiz olmaz. Çünkü Nebi (u), bir sözleşmede iki sözleşmenin olmasını yasaklamıştır.

- “Bu evi sana bin liraya sattım” derse, o da “Kabul ettim” deyip, “Bedeli ödemek için bana bir ay süre ver” derse, bunun üzerine satıcı; “Fiyatı sana artırıyorum” deyip sonra aynı evi ona, satış için belirlenmiş asıl fiyattan artırılmış fiyat ile bir süreye kadar satarsa, bu caiz olmaz. Çünkü bir tek alış-veriş sözleşmesinde ya da tek sözleşmede iki alış-veriş meydana gelmiştir. Birisi diğerinden artırılmıştır. Bu durumda alış-veriş sahihtir, fakat az olan bedel bağlayıcıdır, çok olan bedeli almak ise ribadır. Çünkü Rasul (u) diyor ki:

مَنْ بَاعَ بَيْعَتَيْنِ فِي بَيْعَةٍ فَلَهُ أَوْكَسُهُمَا أَوِ الرِّبَا “Kim bir alışverişte iki alış-veriş yaparsa, ona ya o ikisinin en azı vardır ya da riba/faiz vardır.[6]

Yani o ikisinin eksik olanını alır ya da faiz olur. Zira  فله أو كسهما “ona o ikisinin en az olanı vardır” sözü, alış-verişin sahih olduğuna delâlet eder. Zira “en az olan ile” hüküm vermek, alış-verişin sıhatini gerektirir.

Buradan açığa çıkıyor ki: Tüccarların yaptıkları, iki fiyatla –peşin olarak ödendiğinde belirli bir fiyatla, taksitli olarak ödendiğinde artırılmış fiyatla- malları satmaları caiz olmaktadır. Bu konudaki şer'î hüküm onun caiz olduğudur. Bazı çiftçilerin, çiftlik sahiplerinin buğday, elbise, hayvan, alet/teçhizat satın alıp bunların bedellerinin ödenmesini mevsimin sonuna kadar ertelemeyi şart koşmaları, bunun üzerine onların ödemeyi mevsim sonuna kadar geciktirmelerine karşılık aldıkları şeylerin peşin fiyatından fazlasını ödemeleri caiz olmaktadır. Bir tek mal için iki fiyat –peşin fiyatı ve vadeli fiyatı yani borçlu fiyatı- konulmuş olsa da caizdir. Ancak bir tek mal için, vadeli fiyatının peşin fiyatı üzerine artırılmasında, insanlar arasında etkin olan tefecilerin yaptığı gibi dolandırıcılığın olmaması şart koşulur. Zira bu alış-verişte dolandırıcılık olduğunda, dolandırıcılık haramdır. O alış-veriş ve selem alış-verişi hakkında da dolandırıcılığın hükmü uygun düşer. Dolayısıyla haram olan, dolandırıcılıktır, peşin ödenen fiyattan fazla bir fiyatla vadeli satış değildir.

 



[1] İbni Mace, K. Ticârât, 2176

[2] Bakara: 275

[3] İbni Mace, K. Ticârât, 2176

[4] Ahmed b. Hanbel

[5] Ebu Davud K. Buyu’, 3002

[6] Ebu Davud K. Buyu’, 3002