HİLÂFET'E TALİP OLMAK
Hilâfet’e talip olup Halife olmayı
istemek ve bu uğurda gerekeni yapmak tüm müslümanlara
caizdir. Hilâfet için mücadeleyi mekruh kılan ya da tamamen
yasaklayan herhangi bir hüküm yoktur. Nitekim sahabelerin Beni
Saide Sakifesinde Rasulullah (s.a.v)'in cenazesi yatağında
dururken Hilâfet için tartıştıkları sabittir. Yine
Ömer'in vefatından önce belirlediği, hepsi de Ashabı
Kiramın önde gelenlerinden olan altı kişilik şura heyetinin
Hilâfet için tartıştıkları ve geri kalan sahabelerin tüm
olup bitenleri gördükleri halde bunu yanlış görmeyip tartışmalar
karşısında sükut ettikleri de malumdur. Bu olay da Hilâfet
için tartışmanın ona talip olmanın ve bu uğurda çaba
gösterip fikri tartışma yapmanın caizliğine dair sahabe icmâ'ına delalet eder.
Başka hadislerin tanımladığı imamete
(emirliğe) talip olmanın yasaklığına gelince: Bu, Ebu Zerr
misali, emir olması eksikliklerinden dolayı doğru olmayan
kimseler içindir. Ancak Amr b. As gibi idareciliğe uygun
kimselerin idareciliğe talip olması caizdir. Nitekim Amr b. As
yöneticiliğe talip oldu ve Rasul (s.a.v) de onu emir (vali)
yapmıştır.
Emirliğe talip olmanın yasaklanmasına
ilişkin var olan hadislerdeki hüküm ister Hilâfet olsun
isterse herhangi bir emirlik olsun üstlenecekleri göreve ehil
olmayan kişilere mahsustur. Zira emanete ehil kişileri
Rasulullah (s.a.v) idareciliğe talip olduklarında terslememiş
ve hatta onları idareci yapmıştır. Bu nedenle Rasulullah (s.a.v)'in
bir yandan idareciliğe talip olanları idareci yapması diğer
yandan da idareciliğe talip olmayı yasaklaması bu
yasaklamanın genel bir yasaklama olmayıp idarecilik
vasıflarını taşımayanlara has olduğunu gösterir. |