KLONLAMA / KOPYALAMA
Klonlama, bitki,hayvan veya insan gibi yaşayan
bir organizmanın orijinal (aslının aynı) bir kopyasını
yapmaktır.
İnsan klonlama, insanın kendisinin bir
kopyasını yapmasıdır. Tek bir insan, bu kimseden yaşayan
bir hücresinin alınması, bu hücreden nükleusun(hücre
çekirdeği) çıkarılması ve nukleusu alınmış bir kadın
yumurtasına enjekte edilmesiyle kopyalanabiliyor. Bu yöntem,
bir insanın vücudundan alınan nukleusu çıkarılmış hücre
ile; bir kadından alınan yumurtanın özel kimyasal maddeler
ve özel elektirik akımlarıyla biraraya getirilmesi ile
tamamlanan bir işlemler zinciridir ve döllenme veya suni
döllenme denilen yöntemlere benzer bir yöntemdir. Bu
laboratuvar işleminden sonra (hücre çekirdeğine sahip)
yumurta bir kadının rahmine yerleştiriliyor ki, yeniden
oluşsun, gelişsin ve bölünme gerçekleşsin. Böylece
tamamlanmış fetüs (cenin) formu doğal bir şekilde
doğsun.Bu şekilde bir kadının yumurtasına, nukleusu çıkarılmış
hücresi yerleştirilen kimsenin bir kopyası elde edilmiş
oluyor.
İnsan kopyalama işleminde hamilelik, üreme
hücreleri ile değil, vücut hücreleri ile gerçekleşmektedir.
Her insan milyonlarca hatta milyarlarca hücreye sahiptir. Her
hücre, -erkeklerde testislerden (haya), kadınlarda overlerden
(yumurtalık) gelen üreme hücrelerinin yanında- insanın tüm
kalıtsal yapısını taşıyan genetik öze sahip 46 kromozoma
sahiptir. Hem kadın hem de erkeklerdeki üreme hücrelerinden
her biri, -vücut hücrelerindeki toplam kromozom sayısının
yarısı kadar yani- sadece 23 kromozoma sahiptir.
Doğal döllenmede, 23 kromozoma sahip erkek
spermi, 23 kromozoma sahip kadın yumurtasıyla birleşir. Bu
nedenle, yarısı erkekten yarısı kadından gelen toplam 46
kromozom biraraya gelmiş olur. Böylece bebek karakteristiğini,
hem annesinden hem de babasından alır.
Klonlama işleminde ise, -bebeğin
karakteristiğini belirleyen- bu 46 kromozomun tamamı
kendisinden hücre alınan kimseden gelir. Böylece bebek tüm
kalıtsal ve karakteristik özelliklerini bu kimseden almış
olur. Klonlama sonucu doğan bebek, sadece hücresinin nukleusu
kullanılan kimsenin karakteristiğini miras alır. Bu şekilde
bebek, bu kimsenin jenerik bir kopyası olur. Bu aynen sizin bir
fotoğrafınızı renkli fotokopi ile çoğaltmanıza benzer bir
şeydir.
Doğal döllenme ise, yalnızca bir erkek ile
bir kadının üreme hücrelerinin biraraya gelmesiyle vukuu
bulur. Bir başka deyişle, kopyalama, üreme hücresi olmaksızın,
bir erkek olsun veya olmasın sadece vücut hücrelerinin
kullanımıyla yapılmaktadır. Bu; bir erkek olmaksızın,
bir kadından bir vücut hücresi alınmak suretiyle de
yapılabilmektedir! Yani tüm kalıtsal özellikler 46 kromozoma
sahip nukleus ile alınmaktadır. Daha sonra yumurtanın kendi
nukleusu kaldırıldıktan sonra, bu nukleus bir kadının
yumurtasına yerleştiriliyor. Daha sonra da bu yumurta bir
kadının rahmine yerleştiriliyor. Ve bu yumurta kadının
rahmine yerleştirildikten sonra, gelişmeye, bölünmeye,
büyümeye ve bir fetüs (cenin) haline gelmeye başlıyor.
Sonunda gelişimini tamamlıyor. Doğduğunda, kendisinden hücre
alınan kadının bir kopyası elde edilmiş oluyor. Böylelikle
klonlama süreci, bir erkeğe gerek duyulmadan, tüm boyutlarıyla
tamamlanıyor.
Doğal gebelikte ise, karakteristikler
kalıtsal olarak, hem anneden hem de babadan alınır. Bunun bir
sonucu olarak, doğan çocuklar birbirlerinin aynısı olmazlar.
Çocuklar, anne-babalar ve diğer kardeşler arasındaki
benzerlikler; boy, saçrengi, göz rengi, zihinsel yetenekler ve
doğuştan gelen psikolojik davranış biçimleri gibi yapısal
özelliklerle farklılaşır.
Klonlama işlemi sonucu gerçekleşen
kalıtımda ise, hücresi kullanılan kadın veya erkeğin tüm
kalıtsal ve yapısal özellikleri transfer edilir. Bu yeni doğuşta
orijinal kimsenin boyu, görünümü, renkleri, zihinsel
kapasitesi ve diğer doğuştan gelen psikolojik özellikleri
tamamen kopyalanır. Bunun anlamı şudur: Tüm karakteristik
aynen kalıtılır (yeni canlıya aktarılır) Bunun yanında,
yararlı karakteristikler (sonradan kazanılan özellikler) kalıtıma
bağlı değildir. Eğer hücre; saygı duyulan bir alimden,
çok iyi bir müctehidden veya gözde bir fizikçiden alınırsa,
klonlama ile kişilerin sahip olduğu bu nitelikler
kopyalanamaz. Çünkü bu özellikler sonradan kazanılmıştır
ve kalıtsal değildir.
Klonlama işleminin keşfi, Allah’ın
insanların ve hayvanların hücrelerine yüklediği kanunlardan
birinin üzerine örttü. Klonlama süreci, insanların veya
hayvanların vücut hücrelerinden herhangi biriyle çocuk
üreyebileceğini gösterdi. Eğer bu hücrenin nukleusu çıkarılır
ve -yumurta hücresinin nükleusu kaldırıldıktan sonra- bir
kadının yumurtasına yerleştirilirse, bir kadının
yumurtasına erkek spermi yerleştirmekle aynı şey yapılmış
olur.
İşte insan klonlama meselesinin aslı
budur! İnsan klonlamanın bir diğer türü de “cenin
klonlama” dır. Bu tür klonlamada ise, anne rahminde
şekillenen cenin kopyalanmaktadır. Bu işlemde, bir kimse
kendi çocuğunu, cenin evresinde iken klonlatabiliyor. Cenin
anne rahminde şekillenmeye başladığında, doktorlar yeni biçimli
tek hücreyi (zigotu) iki, hatta daha fazla hücreye
bölebiliyorlar. Bu şekilde, orijinal hücreden kopyalanan
birden fazla hücre gelişmeye başlıyor. Sonuçta cenin
klonlama ile biri diğerinin kopyası olan iki çocuk doğuyor.
Son zamanlarda, klonlama hayvanlar ve
bitkiler üzerinde de deneniyor. İnsanlar üzerindeki çalışmalar
ise, henüz tamamlanmış değil. Peki klonlama konusundaki şer’i
hüküm nedir?
Bitkiler ve hayvanlar üzerinde yapılan
klonlamanın amacı; kaliteyi yükseltmek, üretkenliği
artırmak ve özellikle çok tehlikeli ve insanlar arasında
oldukça yaygın olan hastalıklar için insan sağlığı
üzerinde pek çok yan etkisi bulunan kimyasal ilaçlar
kullanmak yerine, doğal ilaçlar bulmak, olarak söyleniyor.
Bitkilerde ve hayvanlarda kalitenin
yükseltilmesi ve üretkenliğin artırılması noktasında şer’i
bir yasaklama yoktur ve izin verilen şeylerdendir. İslam,
insanların hastalıklarına - özellikle tehlikeli olanlarına-
şifa bulmak için bitki ve hayvan klonlama için de izin vermiştir.
Hatta önerilmiştir. Çünkü hastalıklar için bir ilaç
aramak da, şifa için ilaç üretmek de tavsiye edilmiştir.
İmam Ahmed, Enes(r.a.)’den şöyle rivayet
etti: O(r.a.) dedi ki; Peygamber(s.a.v.) şöyle dedi: Allah
hem hastalığı hem de şifasını yarattı. O halde
(hastalıklarınız için) şifa arayın.
Ebu Davud ve İbn Mace, Usame bin Şerik’den
şöyle rivayet ettiler: O dedi ki; Bedeviler Peygamber(s.a.v.)’e
geldiklerinde ben oradaydım. Dediler ki; Ey Allah’ın
Rasulü! hastalıklarımız için şifa aramalı mıyız? O(s.a.v.)
Evet! Ey Allahın kulları şifa arayın! Allah şifasını
yaratmadığı hastalığı yaratmadı. dedi.
Bu arada bitkilerin kalitesinin ve veriminin
artması için de klonlama yapılmasına izin verilmiştir.
Aynı zamanda; ineklerin, koyunların, develerin, atların ve
diğer hayvanların verimliliğinin ve kalitesinin yükselmesi,
sayılarının artması ve birçok insan hastalıklarına,
özellikle ölümcül/tehlikeli hastalıklara şifa olması için
hayvan klonlamaya da izin verilmiştir.
Bitki ve hayvan klonlama hakkındaki hüküm
budur. Henüz gerçekleşmemesine rağmen, yakın bir gelecekte
gerçekleşeceği farzedilen insan klonlama hakkındaki hüküm
ise şöyledir:
Cenin klonlamada, zigot; babanın spermi ile
annenin yumurtasının bir sonucu olarak anne rahminde
şekillenmektedir. Bu zigot, bölünebilen ve gelişebilen birçok
hücre içinde bölünmektedir. Bu hücreler bölünüyorlar ki;
her bir hücre, orijinal zigotun bir kopyası olarak, kendi
başına bir fetüs (cenin) haline geliyor. Daha sonra eğer, bu
hücreler, yabancı bir kadının veya kocanın ikinci
karısının rahmine yerleştirilirse, Klonlamanın bu her iki türü
de HARAM olur. Çünkü bu akrabalık (bağlarının)
karışması ile sonuçlanacaktır. Sonra bu, akrabalığın
(soyun) kaybolmasına neden olur ki, İslam bunu
yasaklamıştır.
Diğer taraftan eğer, bu zigotların bir
veya daha fazlası (orijinal hücrenin kaynağı olan) kadının
rahmine yerleştirilirse, klonlamanın bu türü HELAL olur.
Bunun nedeni şudur: Çünkü burada anne rahminde bulunan
zigotun tıbbi bir operasyon yoluyla çoğaltılması vardır.
İşte cenin klonlama hakkındaki hüküm de
budur!
Bilimadamlarının, “hayvan kopyalama,
insan kopyalamanın ilk adımıdır“ demelerine rağmen insan
kopyalama henüz başarılmış değildir.
Daha önce belirttiğimiz gibi, insan
kopyalama bir erkeğin vücut hücresinin nükleusu (çekirdeği)
alındıktan sonra, nukleusu alınmış kadın yumurtasıyla
birleştirilmesi işlemiyle tamamlanmaktadır. Kadının
yumurtasındaki bu erkek nukleusu, büyümek ve eşleşmek
üzere, bir kadının rahmine transfer edilmektedir. Buradan;
önce bir cenin daha sonra da hücresi alınan kimsenin orjinal
bir kopyası olan bir bebek meydana geliyor. Klonlama aynı
zamanda bir erkeğe gerek duyulmaksızın, sadece bir kadının
hücreleri kullanılmak suretiyle de yapılabilmektedir. Bu da
kadının vücut hücrelerinde birinin nukleusu alındıktan
sonra bir kadının yumurtasıyla birleştirilmesiyle olanaklı
hale getirilmektedir. Daha sonra, yumurta, hücrenin nukleusuyla
birleştirildikten sonra; yetişmek ve önce bir cenin, daha
sonra da hücresi alınan kimsenin(kadının) bir kopyası
olacak bir bebek haline gelmesi için bir kadının rahmine
yerleştirilmektedir. Dolly (Bütün dünyada büyük yankı
uyandıran ilk kopya koyunun adı) bu şekilde yani bir koyunun
meme (göğüs) hücresinin alınarak klonlama işleminde geçirilmesiyle
meydana getirildi. Daha sonra, bu hücreden (göğüs ile alakalı
özellikleri taşıyan) nukleusu çıkarıldı ve nukleusu
kaldırılmış bir koyun yumurtasına yerleştirildi. Çoğalmak
üzere bir koyunun rahmine yerleştirilen bu hücre, gelişti, büyüdü
ve bir cenin halini aldı. Böylece Dolly, hücresi kullanılan
koyunun tamamen bir kopyası olarak doğan ilk koyun oldu.
İnsanların, kadın veya erkeklerin bu tür
klonlaması eğer yapılırsa, dünyaya büyük bir felaket
getirecektir.Burada istenen durumlar şunlardır: Ya kaliteyi
artırmak, daha zeki, daha güçlü, daha cesur, daha sağlıklı
veya daha güzel çocuklar edinmek amaçlanıyor, ya
populasyonun (nüfusun) artırılması ya da daha fazla güç
elde edilmesi isteniyor.Bu bir şerdir ve bir fitne nedenidir.
Kesinlikle haramdır ve izin verilmemiştir. Bunun nedenleri
şunlardır:
1 - Bu şekilde çocuk üretimi, Allah’ın
insanların çocuklar edinmeleri için ortaya koyduğu doğal
üreme yolundan farklıdır.
Allahu Teala şöyle buyurdu:
Şurası muhakkak ki (rahime) atıldığında
nutfeden, erkek ve dişiden ibaret olan çifti O yarattı. [Necm
45-46]
Ve yine şöyle buyurdu:
O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden
bir nutfe (sperm) değil miydi? Sonra bu, alaka (aşılanmış
yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp
şekillendirmişti. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var
etmişti. [Kıyamet 37-39]
2 - Bir erkek olmaksızın, kadınların
kopyalanması sonucu doğan çocuklar babasız çocuklardır.
Ayrıca, eğer kendisinden hücre alınan
kadının hücresi kendi rahmi dışında başka bir kadının
rahmine yerleştirilirse, bu durumda doğacak çocuklar aynı
zamanda babasızdırlar. Bu böyledir. Çünkü rahmine yumurta
yerleştirilen kadın, birden fazla yumurtayı barındıracak
bir yere (rahme) sahip değildir. Bu, annesiz ve babasızlardan
oluşan bir dünyanın olmasına ve insanlığın kayboluşuna
liderlik edecektir ki, bu Allah’ın şu hükmüyle çatışır:
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle
bir dişiden yarattık. [Hucurat 13]
Ve de şu hükmüyle çatışır:
Onları (evlat edindiklerinizi) babalarına
nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. [Ahzab
5]
3 - Akrabalığın Kaybolması
İslam, akrabalık bağlarını korumayı ve
sürdürmeyi emretmiştir.
İbn Abbas(r.a.) Allah Rasulü(s.a.v.)’in
şöyle dediğini söyledi: Her kim akrabalığını
babasından başkasına nispet eder ve diğerlerinden olduğunu
iddia ederse, Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti
o kimsenin üzerine olur. [İbn Mace rivayet etti.]
Ebu Osman En-Nehri, Sa’d ve Ebu
Bekir(r.anhum)’den, onların Allah Rasulü(s.a.v.)’den şöyle
duyduklarını ve anladıklarını söylediklerini işittiğini
söyledi: Babası olmadığını bildiği halde, babasından
başkasından olduğunu (onun soyuna mensup olduğunu) iddia
eder ve böyle söylerse, o kimseye cennet haram olur. [İbn
Mace rivayet etti.]
Ebu Hureyre(r.a.) Allah Rasulü(s.a.v.)’den
şöyle işittiğini söyledi: Onlardan olmadığı halde bir
çocuğu, başkasına ait olduğunu iddia eden bir kadın, Allah
katında hiçbir şeye sahip değildir (amelleri boşa gider) ve
cennete giremeyecektir. Ve kendisine bakan oğlunu inkar eden
adama gelince; Allah bu adamdan uzaklaşacak ve onu ilk ve son
nesli karşısında teşhir edecektir. [Ed-Darimi rivayet
etti.]
Diğerlerinden daha iyi özellikte ve
yetenekte olan kimselerin klonlamasındaki amaç; onların
zekasının, güçlerinin, sağlıklarının ve güzelliklerinin
isteyen kimselere aktarılmasıdır. Yani ister karı-koca
olsunlar, isterse olmasınlar, ne olursa olsun erkeklerin ve
kadınların karakteristikleriyle beğendikleri insanların
özelliklerini seçmelerine sağlamaktadır. Bir başka
deyişle, insanlar istedikleri kimsenin özelliklerini kendi
çocuklarına aktarabilecekleridir. Sonuç olarak, karakteristiği
aktarılmak istenen erkeğin hücreleri o kimseden alınır ve
seçilmiş bir kadından da yumurtaları alınıp
birleştirilerek, seçilen kadının rahmine yerleştirilir. Bu
akrabalık bağlarının kaybolmasına ve karışmasına
liderlik edecektir.
4 - Klonlama ile çocuk türetme, birçok
şer’i hüküm ile engellenmiştir.
Örneğin evlilik, akrabalık, babalık,
nafaka, evlatlık, soy (kalıtım), gözetme (bakım) ile ilgili
hükümler ile engellenmiştir. Ayrıca maharim - usbat (Haram
kılınmış Kan Bağı Dereceleri) gibi birçok diğer şer’i
hüküm ile de yasaklanmıştır. Çünkü akrabalık
karışıyor, yokolmaya başlıyor. Bu; Allah insanı üzerinde
yarattığı üreme/doğum şekli olan doğal yola aykırıdır.
Bu toplum yapısını bozan, fitne ve fesat yayan şeytani bir süreçtir.
Bu nedenle, insan klonlama şer’an HARAMdır ve buna izin
verilmemiştir.
Allahu Teala lanetlenmiş şeytanın şöyle
dediğini bildiriyor:
(Şeytan) “Onları mutlaka saptıracağım,
muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle
onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar
(putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim
de Allah'ın yarattığını değiştirecekler"
(dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse
elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. [Nisa 119]
Allah’ın yaratması, doğal/fıtri bir yaratmadır. Allah
insanı doğum yolu ile yarattı ve bir erkeğin spermi ile bir
kadının yumurtasının, ana rahminde döllenmesini vesile kılarak,
insanların üremesinin doğal/fıtri olmasını sağladı.
Allah’ın bu noktadaki kanunu, bir kadın ile bir erkeğin
kabul edilir (doğal) bir biçimde birleşmeleri ile
tamamlanır. Klonlama ile yapılan üreme ise doğal değil,
sunidir. Yani fıtri yapıya aykırıdır. Ayrıca, işin arka
planında, geçerli (şer’i) bir birleşmeyi sağlayan
herhangi bir evlilik bağı olmadan, bir erkek ile bir kadın
arasındaki (suni) bir ilişkiden yani klonlamadan doğal
olmayan çocuklar edinilmektedir. |