Ayın Konusu İnceleme Soru-Cevap Kitap Tanıtım Hakkımızda
Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Gazeterde bugün okuyorum;

Filistin de, 28 Eylül’de başlayan çatışmalarda ölenlerin sayısı 157 ye yükseldi! Binlerce yaralı…

Bu yazıyı çoktandır yazmak istiyor ve bir türlü elim varmıyordu. Arada bir bilgisayarımın yazı editörünü açıyor kelimelerin boğazıma düğümlendiği gibi elimde klavyeye gitmek istemiyordu. Bu zamana kadar sadece Filistin’de şehid edilen kardeşlerimin sayısını güncelledim ve kapattım...

VE ŞİMDİ YAZIYORUM…

135 Filistin’linin Allah düşmanları, azgın yahudiler tarafından şehid edildiği 13 ekim tarihinde bombalar altında Arafat kararını vermekte gecikmiyordu (!) “Bu bir savaştır” !?

BİR KAHRAMAN !..

Yahudiler ağırlıklı olarak Arafat’ın bulunabileceği mekanları bombalıyor, Ramallah ve Gazze’de Arafat’ın çalışma odasının bulunduğu Filistin yönetim binalarını ve evinin yanındaki muhafız birliğini havaya uçuruyordu. İsrail bu saldırısını, Arafat'ın CIA Başkanı George Tenet ile Gazze'de görüşmeye başladıktan kısa bir süre sonra düzenledi. Saldırıdan sonra ortaya çıkan Arafat ve yanındaki yandaşları bombalanan yerleri geziyorlar ve manzarayı gördüklerinde; bunun Savaş(!) olduğuna iyice emin oluyorlardı.

MISSION IMPOSSIBLE... (Zor Görev)

Benim aklıma takılan nokta ise, teknolojik olarak ileri düzeyde askeri birimlerinin olduğuyla övünen ve buna aşırı derecede güvenen şımarık İsrail’in nasıl olurda CIA Başkanı ile görüşmede olan Arafat’ı ıskaladığıdır!? Yoksa, Arafat’ı; İsrail’in yerini tesbit etmekte hiç zorlanmayacağı bir yerde havaya uçurmaktan koruyormuydu Allah-u Teala (!)

DAVAMIZ DURMAYACAK...

1 Kasım.. Arafat bugün demeç veriyor; “Davamız Durmayacak!”

Ne davasıydı bu. Arafat ne istiyor, davası neydi?! Eli taş tutan her çocuğun bu dava için ve Kudüs için savaşacağını söylerken onlara “kurbanlık” nişanesi olan Genarellik rütbesini de veriyordu. Eski generaller ya da emekli generaller çoktan Arafat’ın kendilerini ödüllendirdiği zindanlardan çıkmış yenilere iple nasıl taş atılacağını öğretiyordu. Kalplerinde Arafat’a karşı hiç kin, buğz yoktu. Nasıl olsunki.. Buna zaten zaman da yoktu.

MİNİ DEVLET...

Dava buydu... Arafat’ın baştan beri hayalini kurduğu, uğrunda, Müslümanlardan çoluk-çocuk, kadın-kız demeden harcadığı ve buna rağmen Kahramanlık(!) sıfatını da elden bırakmadığı bir devlet başkanı hayali... Bana bir devlet verin! diye adeta yalvarıyordu. Hüsrana uğramış birinin acı tablosu yüzünde. Nasıl üzülmesin ki, yıllarca bel bağladığı, devlet ninnileri ile büyütüldüğü, şerlerinden hem kendini hem de halkını korkuttuğu Amerikan, İngiliz, Yahudi Abileri neden sözlerinde durmuyordu(!) ölmeden göremeyecek mi idi. Yarın, insanlardan değilde O çok korktuğu(!) Rabb’ı na nasıl hesap verecekti. Bir “devlet başkanı” sıfatı olmadan ve asıl önemlisi bir devleti olmadan !? Yoksa gerçekten birileri onu böyle mi inandırmıştı. Orada da Kahraman(!) olarak karşılanmak ve protokoldeki yerini almak(!)

ZAYIF BİR SES...

Size sesleniyorum, ey Filistinli Kardeşlerim;

İnşallah bu sesimi duyacak ve bana kulak vereceksiniz. Artık üzerinizde oynanan dolapları, şeytan dostlarının üzerinizdeki kara büyüsünü kırın. Yıllarca sizleri hiç acımadan öne sürerek hain emellerine ulaşmak isteyen Arafat ve avanesinin üzerinizde kurdukları oyunları bozun. Kahraman o kişidir ki tanka-tüfeğe aldırmadan Generalleri ile birlikte taş atar ve mermilere göğüs gerer. Fakat nerede o, siz tanklara taş atarken ?! Siz, atılan bombalarla bacakları kopan 11 yaşındaki Muhammed’leri dört elden taşırken, nerede bu kahraman(!). O bir kahraman değildir! Asıl Kahraman sizsiniz, sizin bağrınızda tutuşan şehitlik özlemi ve ebedi yurda hasretinizdir. Allah’tan sesimi gür kılmasını ve size ulaştırmasını niyaz ediyor ve sizden iyi seçilmiş bir hedefe bir taş daha atmanızı istiyor ve diliyorum...

BİR TAŞLA İKİ KUŞ...

Artık elindeki taşın yönünü döndermenin zamanı gelmedi mi kardeşim?! Sen, tanklara taşla karşılık verirken onlar senin mübarek kanının maya olarak kullanıldığı bir devleti ki; bu devletçik ile, Allah düşmanı aşağılık maymunların devletini koruma altına almak ve sizlerden gelebilecek olası bir tehlikeye karşı kendilerini garanti altına almak istiyorlar. Böylelikle bu hain yöneticiler eliyle daha çok ezilecek ve sizlere verilecek toprak parçası hiç kuşkusuz Yahudilerin hoşlanmayıp burun kıvırdığı bırakın silahlı bir devleti, 'taş'lardan bile arındırılmış değersiz bir arazi parçası olacaktır. Çoktan mukaddes toprakların ve kıymetli arazilerin üzerine çöreklenmiş yılanların başını ezmeden önce elindeki taşını Arafat’ın başına atmanı diliyor ve istiyorum. O zaman; seni yıllarca kan kusturan ve Kafirlerin av partilerinde senin kanınla kadeh kaldıran Hainleri ve Efendilerini vurmuş olacaksın. Evet o zaman hedefi vurmuş ve kafir güçlerin, yıllardır boynuna geçirdiği lanet halkasını yine onların elleri-kolları (Arafat) ile birlikte kırmış olacaksın.

VE YAZIMI GÖNDERİYORUM...

Evet Sevgili Kardeşim, senin gayen değersiz bir toprak parçası değildir. Hem o toprakların bir kısmı değil hepsi senindir-bizimdir. Bakma Kafir Güçlerin yardımı ile kurdurulan ve onlar sayesinde ayakta durabilen aşağılık domuz sürülerine. Onlar göründüğü gibi güçlü değil, bilakis çok zayıf ve korkaktırlar. Bunu bize Rabbimiz haber verdi. Onlar, içimizdeki hainler olmasa idi bu kadar cüretkar olamayacaklardı. Gayesi Allah’ın ismini yüceltmek olan bir yönetici; ufak devletçiklere, toprak parçalarına göz dikmez. Onun hedefi Yeryüzünün bütününü Allah’ın emirlerine boyun eğdirmek olur. Bu hedefte olan bir yönetici; kafirlerden, onların kurumlarından yardım dilemez. Bilir ki; Allah, Müminler ve Allah’ın bu gayede olan kullarına vaad ettiği Melekleri ile Müminlerin yanında olacaktır. Gerçekten inanan bir mümin için Allah’ın yardım vaadi yetmez mi? Sizi Allah’ın yardımına kavuşturacak yöneticiler uzakta değil, içimizdeler.

Artık bu sahte, eli kanlı ve sizinle Allah arasındaki bağı ve yardımı koparan hain yöneticileri taşlamanın zamanı gelmedi mi ? Yemin olsun onlara atacağınız taşla, mutlaka hem onları hem de efendilerini vuracaksınız.

Evet, bir taşla iki kuş...

Sizden Gelen sayfası

 

Yukarı