En Büyük Terör Ülkesi!(*)
"Amerikan Özgürlüğü, Terörü şart Kılar!" (Amerikan
Başkanı Theodore Roosevelt). Theodore Roosevelt, Amerika'nın
İspanya'ya savaş açarak Güney'e doğru genişlediği 1898
yılında şöyle diyordu: "Dünyanın
Amerikalılaşması bizim kaderimizdir.
Tatlı tatlı konuşun ve yanınızda büyük bir sopa taşıyın.
İstediğiniz kadar ileri gidebilirsiniz böylece." Roosevelt
bu sözleriyle halklara ölüm ve terör getiren Pentagon
yönetmeliklerinin ilk müsveddesini 20. yüzyıla bile girmeden
yürürlüğe koyuyordu.
ABD'nın Kuruluş Stratejisi; "Amerika
Amerikalılarındır", 15 milyon Kızılderiliyi ve
milyonlarca Meksikalıyı öldürerek ve topraklarını işgal
ederek sınırlarını belirleyen ABD, 1800'lü yıllarda dış
politika stratejisini "Amerika
Amerikalılarındır" olarak özetlenebilecek Monroe
Doktrini'yle belirledi.
1823'te ABD Başkanı Monroe tarafından dile getirilen
doktrinde Eski Dünya ile Yeni Dünya'nın farklı sistemlere
dayandığı ve iki ayrı dünya olarak kalmaları gerektiği
vurgulanıyor, herhangi bir Avrupa ülkesinin Amerika kıtasında
herhangi bir ulusu denetim ya da baskı altına alma
girişiminin ABD'ye saldırı olarak nitelendirileceğini
belirtiyordu.
Aslında bu doktrinle yapılmak istenen, tüm Amerika kıtasının
ABD'nin kontrolünde kalmasını sağlamaktı. ABD'nin Amerika
kıtasına yayılması İkinci Dünya Savaşı'na kadar bu
şekilde devam etti. Yapılan saldırı ve operasyonlar
uygarlığın (tüm sömürgeci söylemde olduğu gibi), "vahşi
topraklara" götürülmesi olarak gösterilmeye çalışıldı.
Başkan Mc Kinley tepkileri yatıştırmak için şöyle
diyordu: "Amerika'nın hiçbir sömürgeci düşüncesi
yoktur. Bu gibi amaçlar Amerika'nın ereklerine, duygularına,
niyetlerine yabancıdır. Bu uzak halklara yardım
edebilirsek kimin itirazı olabilir buna? Eğer gelecekte onlar
yasalara ve özgürlüğe dayanan bir hükümet kurabilirlerse
bizim göze aldığımız zorluklara ve tehlikelere kim
yazıklanabilir?"
Özgürlüğe dayalı bir hükümet derken ABD'nin
kastettiği Amerikan şirketlerinin mutlak hakimiyetini kabul
edecek ve Amerikan sermayedarlarının "özgür"ce yatırım
yapmasına izin verecek hükümetlerdi.
"Amerikan özgürlüğünün" en açık
anlamı, Amerikan tekellerinin karlarını katlayabilmek için sınırsız
yayılma özgürlüğüdür. Bu özgürlüğün önündeki en
küçük bir engel ise demokrasi ve birey özgürlüğüne saldırıdır.
En evrensel ve kutsal değerler olan özgürlük ve demokrasinin
korunması vazgeçilmez bir görev olduğu için bu engeller
tekellere karşı değil, insanlığa karşı suç işleyen
ilkellikler olarak tanımlanır.
Bu ilkellik ABD'nin kuruluş aşamasında
Kızılderililerdi. "İnsanlık için" ortadan
kaldırıldılar. Amerika kıtasından kovulan İspanyollar ve
İngilizlerin sömürgeleri de "uygarlık" için
ABD'nin demir eline muhtaçtır.
Çünkü bu ülkelerin ilkel çoğunluğu bağımsız hükümetler,
madenleri ve hammaddeleri üzerinde egemenlik hakkı, kendi
sınırlarında söz hakkı gibi ilkel taleplerle
"Amerikan özgürlüğüne" karşı çıkmak
isterler.
O zaman "cahil çoğunluk" anlamasa da
onlara özgürlüğün şartları kabul ettirilir. Bunun tek
yolu ise terördür.
İşte "Amerikan özgürlüğünün" trajik
doğası başlangıçtan beri budur. Amerikan tekelinin
tepesinden birey özgürlüğünü tanımlayan kapitalist, bu
özgürlük pahasına bireylerin çoğunluğunu terörle bastırır.
Özgürlük ABD'ye sağlanınca, geri kalan halkların
madenleri, kaynakları, emekleri, siyasi iktidarları,
gelecekleri üzerinde özgürlüğü kalmaz.
Bu nedenle Amerikan işbirlikçisi düzenlerin kurulduğu
ülkelerde her zaman için baskıcı rejimler iktidardadır.
"Özgürlüğün" bedeli toplumun çoğunluğunun
yoksulluk ve cehalet içinde esirleştirilmesi olunca, bu
"özgür toplum" tabii ki demokrasiyle değil, terörle
yönetilebilir.
Bazen bu terör yerel diktatörle bazen ise bizzat Amerikan
bombasıyla sağlanır. Dolayısıyla iddia edilenin tersine "Amerikan
özgürlüğü" başlangıcından itibaren yayılmacı
ve şiddet uygulayıcı olmuştur. Amerika'nın "özgürlük"
kavramına uymayan hükümetler ise uygulanan terörle alaşağı
edildi ve tüm Latin Amerika'da ABD'nin dayattığı "özgür"
hükümetler, yani diktatörlükler kuruldu.
Terör, emperyalizm için, basit bir yöntem veya ulaşılan
siyasi bir sonuç olarak belirmedi.
Terör, Amerikan emperyalizminin kuruluş ve işleyiş
mekanizmasının ta kendisi olarak ortaya çıktı.
---------------Saygılarımla
Zeki K.