Kafirlerle
evlilik hakkında bilgi verir misiniz?
Müslüman erkek,
kafir kadınlardan ancak iffetli (zina yapmayan veya zinadan tövbe
eden) ehli kitap (Yahudi ve Hıristiyan) kadınlarla evlenebilir.
Bunun delili Maide suresi beşinci ayettir.
Müslüman erkek, bunlar dışındaki kafir kadınlarla
evlenemez. Bakara 221. ayet bunu kanıtlamaktadır. Ayrıca
Resulullah (sav) Mecusilerle ilgili sorulunca şöyle cevap verdi:
“Onlara karşı ehli kitap muamelesini yapın. Fakat, kestiklerini
yemeyin ve kadınlarıyla evlenmeyin”
Müslüman kadın veya kız, Hıristiyan, Yahudi, veya başka bir
kafir erkekle evlenemez. Yahudiler ve Hıristiyanlar kafirdir. Bunu
açıklayan bir çok ayet vardır. Çünkü, onlar Hz. Muhammed
(sav)’in peygamberliğine inanmadıkları gibi Kur’an’ın
Allah’tan geldiğine de inanmazlar. Ayrıca onlar İsa’nın
Allah’ın oğlu olduğuna veya teslise inanırlar. Yahudiler de
Üzeyr’in Allah’ın oğlu olduğuna inanırlar. Bakara 221 ve
Mumtehine 10. ayette, Allah’u Teâla mü’min kadınların kafir
erkeklerle evlenemeyeceğini ve birbirlerine helal olmadıklarını
açıklıyor.
Bazen şöyle sorularla da karşılaşılmaktadır: Neden Müslüman
erkek, Yahudi veya Hıristiyan kadınla evlenebiliyor da Müslüman
bir kadın Yahudi veya Hıristiyan erkekle evlenemiyor?
Bunun illeti (nedeni) yoktur. Akli sebebe de bağlayamayız.
Şeriatın ahkamının bir kısmı için sebep gösterildi, bir kısmı
için de gösterilmedi. İllet gösterilsin veya gösterilmesin
Allah’ın ve Resulünün emirlerine uymalıyız. Çünkü, bu
Allah’a ibadettir, kulluk etmektir. Kur’an’da olsun, sünnette
olsun sırf Allah’ın vahiy ettiğine uymak Allah’a kulluk
etmektir. İsterse sebebi bildirilmiş isterse bildirilmemiş olsun.
Ancak, hükmün tatbikatının neticeleri ve vakıalarını düşünebiliriz.
Çocuk babasına mensup edilir. Müslüman bir kadının, kafir
erkekten çocuk sahibi olması durumunda, bu çocuk kafir erkeğe
mensup edilir ki bu ise haramdır.
Çünkü Resulullah (sav)’in sahih hadislerine göre; böyle
bir durumdaki çocuğu kafir babaya vermek haram olduğu gibi
kafirin Müslümanlara vâsi veya veli olması da haramdır.
Ayrıca, Nisa suresinin 141’inci ayetinde; müminler üzerine
kafirlerin herhangi bir tahakküm yolunun bulunmasını Allah (cc)
kabul etmediğini buyuruyor. Öte yandan, kadının ve çocukların
sorumluluğu ve yürütme yetkisi erkeği verilir. (Nisa 34’e
bakın.) Kafir erkek ancak küfre göre karısı ve çocuklarının
işlerini yürütür ki bu ise haramdır.
Erkek Müslüman, Yahudi veya Hristiyan kadınla evlenirse İslam’a
göre karısı ve çocuklarının işlerini yürütür. Zira,
bütün insanların işlerini İslam’la yürütmek farzdır. Kur’an’ın
bir çok ayeti bunu talep etmektedir. Bu açıklama da illet değil,
yalnız tatbikatla ve vakıalarla ilgilidir. Fakat itibara alınır.
Şu nokta da itibara alınmalıdır: Küfür diyarlarında Müslüman
erkek Hristiyan veya Yahudi kadınla evlenir ve ondan çocuk sahibi
olur daha sonra boşanma gerçekleşirse çocukların kafir
kadınlara verilmesi haramdır. Bu nedenle; Avrupa’da veya diğer
küfür diyarlarında iffetli Hıristiyan veya Yahudi kadınla Müslüman’ın
evlenmesi sakıncalıdır. Fakat, bir çok Müslüman erkek bu
konuya hissi olarak yaklaşıyor, sonra pişman oluyor. Bazı
kişiler de kafir kadınların iyi olduğundan ve ters bir tavır
takınmayacağından bahsederler. Fakat bu duygu ve sevginin bu
şekilde devam etmediğini kısa bir müddet sonra boşanmaya giden
sonuçlar doğurduğunu da müşahede ediyoruz. Böyle bir durumda
da, çocukların anneye verilmesini izleyen küfür kanunları ile
İslam'ın bu konudaki hükmünü belirtmiştik. Sadece evlilik gerçekleştirme
uğruna yine kafir kadınlardan, 'hissi' Müslüman olduklarını ve
daha sonra çoğunun İslam’ı terk ettiklerini de gözlemliyoruz.
Çocuklar üzerinde de hak iddia etmeleri cabası. 'Tam teslimiyetle
teslim olmuş' ve şer'i hükümlere bağlanmada gayret gösteren
kadınlar hariç, Müslümanlığı hissi olarak algılayan ve
önceki dinlerinden kalan izlerin etkisini üzerinden atamayan ve
Müslüman erkeğe sadece duyduğu sevgiden dolayı evlenen
kadınlarla olan bir ilişki son derece sakıncalıdır. Çünkü
'iman' etme noktasında kişiden istenen 'aklını' kullanarak daha
sonra 'vahye-vahyin getirdiklerine' teslim olmasıdır. His ve
duygulara dayalı iman hem doğru değil hem de devam etmesi zordur.
Duyguların zayıflaması ile zayıflar, sönmesi ile biter. Ancak
'akla dayalı' ve derin düşüncenin eseri varolacak olan iman;
sahih imandır. Allah indinde kabul edilen ve sarsıntıya
uğramayan iman işte budur. Ancak bu iman devam edebilir.
Hilafet Dergisi
Soru-Cevap
|